๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Müntehab Ehadis => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 16:44:09



Konu Başlığı: Müslümanlara eziyet etmekten sakınmak
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 16:44:09
MÜSLÜMANLARA EZİYET ETMEKTEN SAKINMAK

Kur’an Ayetleri
 

O kimseler ki, erkek ve kadın mü’miniere yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet ederler, bunlar muhakkak bir yalan ve açık bir günah yüklenmişlerdir. [1344]

İzah: Eğer eziyet dil ile yapılırsa iftiradır, eğer amel ve davranışla yapılır­sa açık bir günahtır.

“Vay o eksik ölçüp tartan hilecilerin hâline! / Ki başkalarından aldıkları vakit, tam ölçüp alırlar. / Fakat başkalarına ölçtükleri veya tarttıkları vakit eksik verirler. / Acaba bunlar öldükten sonra büyük bir gün için diriltilecekierini zannetmiyorlar mı? / O gün insanlar, alemlerin Rabbi için (kabirlerinden) kalkacaklardır.” [1345]

“Azab olsun (insanları) her ayıplayıcıya ve yüzlerine karşı dil uzatıcıya!...” [1346]

 

Hadisi Şerifler
 

276) Hz. Muaviye radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Eğer sen insanların kusurlarını araştırırsan, onları bozarsın.” [1347]                                                                                 

İzah: İnsanların kusurlarını araştırmakla, onlarda nefret, buğz ve pek çok kötülükler meydana gelir Kusurlarını araştırmak ve yaymaktan dolayı insanların günahlara inadına cür’et etmeleri de mümkündür. Bütün bunlar, onlarda daha fazla bozulmaya sebeb olacaktır. [1348]

277) Hz. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Müslümanlara eziyet etmeyiniz. Suçlarını yüzlerine vurarak utandırmayınız. Onların kusurlarını araştırmayınız.” [1349]

278 ) Hz. Ebû Berze el-Eslemî radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir;

“Ey diliyle iman etmiş (İslam’a girmiş) ama iman kalplerine girmemişler topluluğu! Müslüman­ları gıybet etmeyiniz. Onların ayıp ve kusurlarının peşine düşmeyiniz. Çünkü kim müslümanların peşine düşerse, Allahu Teâlâ da onun ayıplarını takip eder. Allahu Teâlâ kimin ayıplarını takip ederse, onu evinde iken rezil ve rüsvay eder.” [1350]

İzah: Hadisi şerifin ilk cümlesiyle şuna dikkat çekilmiştir: Müslümanları gıybet etmek ancak münafıkların işi olabilir, müslümanların değil. [1351]

279) Hz. Enes Cüheni radıyallahu anh’ın babası diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ile beraber bir gazveye katıldım. Orada insanlar konaklama yerlerini daralttılar ve yollan kapattılar. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem insanlara,

“Kim konaklama yerini daraltır veya gidiş-geliş yolunu kapatırsa, ona cihad seva­bı yoktur” diye ilan etmesi için bir adam gönderdi. [1352]                                   

280) Hz. Ebû Ûmâme radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kim bir müslümanın sırtını sıyırıp da, haksız yere sır­tına vurursa, Allahu Teâlâ kendisine gazab etmiş olarak Allah’a kavuşur.” [1353]

281) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem (Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum’a)

“Müflis kimdir?” buyurdu. Saha­beler,

“Bize göre müflis, dirhemi (parası) ve dünya eşyası olmayandır” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Ümmetimin müflisi o kimsedir ki; kıyamet günü pek çok namaz, oruç ve zekâtla (ve diğer makbul ibadetlerle) gelir. Ancak kimine sövmüş, kimine iftira atmış, kiminin malını yemiş, kiminin kanını akıtmış ve kimini de dövmüştür. Onun iyiliklerinden bir hak sahibine (hakkı ka­dar) iyilik verilecektir. Başka bir hak sahibine de (hakkı kadar) iyilik verilecektir. Sonra başkalarının haklarını ödemeden önce eğer bütün iyilikleri tükenirse hak sahiplerinin ve mazlumların (dünyada işledikleri) günahları onlardan alınarak, o şahsın üzerine yüklenecek ve o Cehennem’e atılacaktır.” [1354]                           

282) Hz. Abdullah radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Müslümana sövmek fasıklık ve onu öldürmek küfürdür.” [1355]

İzah: Bir müslüman, bir müslümanı öldürdüğünde, o kendi İslam’ının kâmil olduğunu nefyetmektedir. Bir de bu öldürme işi küfür üzere ölmeye sebeb olabilir. [1356]

283) Hz. Abdullah bin Amr ramdıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Müslümana söven kimse, helak olmaya yak­laşan biri gibidir.” [1357]                                                                   

284) Hz. lyâz bin Himâr radıyallahu anh diyor ki: Ben,

“Yâ Nebiyyallah! Kav­mimden bir adam benden aşağı olduğu halde bana sövüyor. Ondan intikam ala­yım mı?” dedim. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Birbirine söven iki kişi şeytandır. Birbirine hayasızca söz sarfetmekte ve yalan söylemekteler.” [1358]

285) Hz. Ebû Cürey Câbir bin Süleym radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e, “Bana nasihat ediniz” dedim. Bana,

“Kimseye sövme” bu­yurdu. Hz. Ebû Cürey diyor ki: Ondan sonra ben ister hür olsun ister köle, ister deve olsun ister keçi hiçbir kimseye ve canlıya sövmedim. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bana bir de şu nasihatleri yaptı;

“Hiçbir iyiliği küçük görerek terketme, (Hatta) senin kardeşinle güler yüzle konuşman bile iyiliğe dahildir. Peştamalını (elbiseni) baldırının yarısına kadar yüksek tut. Eğer bu kadar yüksekte tutamazsan (en azından) topuk kemiklerine kadar kaldır. Elbiseni topuklarının altına sar­kıtmaktan sakın, zira böyle yapmak kibirdendir. Allahu Teâlâ kibirlenmeyi sevmez. Eğer biri sende olduğunu bildiği bir şeyden dolayı seni ayıplarsa ve kötülerse, sen de onda olduğunu bildiğin herhangi bir kusuru, onun yüzüne vurma. Böylece ayıplamanın vebali onun üzerinde kalır.” [1359] 



286) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir; Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem oturmaktayken bir adam Hz. Ebû Bekr radıyallahu anh’a kötü sözler sarfetti. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem (adamın devamlı kötü söz sarfetmesine rağmen Hz. Ebû Bekr’in sabredip sessiz kalmasını) beğendi ve tebessüm etti. Adam sövmesini arttırınca Hz. Ebû Bekr radıyallahu anh onun bazı sözlerini aynen kendisine iade etti. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buna kızarak oradan kalktı. Hz. Ebû Bekr radıyallahu anh arkasından giderek Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e ulaştı ve

“Yâ Rasûlallah! Adam bana kötü söz sarfettiği süre içinde siz orada otu­ruyordunuz. Ben onun bazı sözlerini ona iade edince siz darılıp kalktınız” dedi. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“(Sen sabredip, sessiz kaldığın sürece) yanında bir melek, senin adına ona cevab veriyordu. Sen onun bazı söz­lerine karşılık verince (melek gitti ve onun yerine) şeytan geldi. Ben şeytanla be­raber oturmam. (Bundan dolayı kalkıp gittim.)” buyurdu. Daha sonra Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle devam etti;

“Ey Ebû Bekr! Üç şey vardır ki, hepsi haktır:

1- Bir kula zulüm ve haksızlık yapılır da, o yalnız Allahu Teâlâ’nın rızası için onu görmezlikten gelirse (intikam almazsa) buna karşılık Allahu Teâlâ ona yardım eder ve onu güçlü kılar.

2-Kim sıla-i rahim için akrabasını görüp gözetmek niye­tiyle hayır ve infak kapısını açarsa, Allahu Teâlâ onun karşılığında ona daha faz­lasını verir.

3- Kim servetini arttırmak için dilenme kapısını açarsa, Allahu Teâlâ onun yoksulluğunu attırır. (Elindekini azaltır.)”
  [1360]                                 

287) Hz. Abdullah bin Amr bin el-As radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kişinin ebeveynine sövmesi bü­yük günahlardandır.” Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum,

“Yâ Rasûlallah! Bir kimse ana-babasına sövebilir mi?” dediler. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Evet, (şöyle ki;) bir kişi başka birinin babasına söver, o da onun ba­basına söver. Bir kişi birinin anasına söver, diğeri de onun anasına söver (böy­lece bir bakıma başkasının anasına sövmekle kendi annesine sövdürmüş olur.)” [1361]

288 ) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle dua yaptı;

“Allah’ım! Ben Sen’den öyle bir söz istiyorum ki, Sen onun tersini yapmazsın... O söz şudur ki; Ben insanım, o halde ben mü’minlerden kime eziyet ettiysem, kime kötü söz söylediysem, kimi lanetlediysem, kime vur-duysam... Sen bütün bunları o mü’min için rahmete, günahlarından temizliğe ve kıyamet günü onu Kendine yaklaştıracak bir yakınlığa vesile eyle.” [1362]         

289) Hz. Muğire bin Şû’be radıyallahu anh diyor ki:

“Ölülere sövmeyiniz (onlar hakkında kötü sözler sarfetmeyiniz.) Böyle yapmakla siz dirilere eziyet etmiş olursunuz.” [1363]                                                                                                         

İzah: Ölen kişiye kötü söz sarfetmekle onun yakınlarına eziyet verilmiş olur. Kendine kötü söz söylenen ölüye hiç bir zarar dokunmaz.

290) Hz. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kendi (müslüman) ölülerinizin güzellik­lerini anlatınız. Onların kötülüklerini anlatmayınız.” [1364]                                 

291) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kimin üzerinde (müslüman) kardeşinin izzet ve şerefi veya başka bir şeyle ilgili bir hak kalmışsa, onu hiçbir dinar ve dirhemin olmadığı günden önce helal ettirsin. (O gün iyilikler ve günahlarla ilgili hesab sorulacaktır. O halde) eğer zulmedenin iyi ameli varsa, zulmü ölçüsünde iyi ameli alınır ve maz­luma verilir. Eğer yanında iyi ameli yoksa, mazlumun (zulme uğradığı ölçüde) gü­nahı zâlime yüklenir.” [1365]                                                                                             

292) Hz. Berâ bin Âzib radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“En kötü faiz müslüman kardeşinin izzet ve şerefine tecavüz etmektir. (Yani onun izzetine herhangi bir şekilde zarar vermektir. Mesela gıybet etmek, küçük görmek, rüsvay etmek vs.)” [1366]

İzah: Müslümanın şerefiyle oynamanın en kötü faiz olmasının sebebi şu­dur; Faizde başkasının malı caiz olmayan bir yolla alınıp ona zarar verildiği gibi, müslümanın şerefiyle oynamakla onun izzetine zarar verilmiş olunur. Müslüma­nın şerefi ve izzeti, malından daha saygıdeğer olduğu için, onun şerefiyle oynan­masına en kötü faiz denilmiştir. [1367]

293) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Müslüman bir kişinin izzet ve şerefine haksız yere sal­dırmak en büyük günahlardandır.”

294) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kim, pahalanması için müslümanların gıda maddelerini stok yaparsa, günahkâr olur.” [1368]                                         

295) Hz. Ömer bin el-Hattab radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Müslümanların gıda maddelerini (yiyecek ve içeceklerini) stoklayan (yani onlara ihtiyaç olduğu halde satmayan) kimseye Allahu Teâlâ cüzzam ve iflas musallat eder.”  [1369]

İzah: Stok yapan kimseden maksat; insanların ihtiyaçları olduğu zaman ve bu ihtiyaç maddeleri genel olarak bulunmadığında pahalanmasını beklemek için gıda maddelerini stok eden kimsedir. [1370]

296) Hz. Ukbe bin Âmir radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Mü’min, mü’minin kardeşidir. Bir mü’minin kar­deşinin satışı üzerine, satış yapması caiz değildir. Aynı şekilde kardeşinin birine evlenme teklifi yapması üzerine, (o kardeşi) teklifinden vazgeçinceye kadar ev­lenme teklifi yapmamalıdır. Ancak ilk teklif yapıldıktan sonra anlaşma olmadan sonuçlanırsa, ikinci kişinin teklif göndermesinde bir sakınca yoktur.” [1371]           

İzah: Satış üzerine satış yapmanın birçok manası vardır. Onlardan biri şudur; İki kişi arasında alış-veriş yapılmışken, üçüncü bir şahsın satıcıya,

“Ona satmaktan vazgeç bana sat”demesidir. [1372]

Alış-veriş muamelelerinde ûlemâ-i kiramdan ilgili meseleler öğrenilmelidir.

Birinin evlenme teklifi üzerine, nikah teklifi yapmanın manası şudur: Bir adam bir yere evlenme teklifi yapar, kız tarafı bu teklife sıcak bakarsa, artık başka birinin (bu evlenme teklifini bildiği halde) o kıza evlenme teklifi yapmaması gerekir. [1373]

297) Hz. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayetle Peygamber saiiai-lahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kim bize silah kaldırırsa o bizden değildir.” [1374]

298 ) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Sizden hiç kimse kardeşine silahla işaret etme­sin. Çünkü belki de şeytan onun elindeki silahı elinden çeker de (işaret esnasında o silah müslüman kardeşine isabet ederse, bunun cezası olarak o kişi) Cehennem çukuruna düşer.” [1375]                                                                                                 

299) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Ebû’l Kasım sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kim müslüman kardeşine demirle (yani silah vs. ile) işaret ederse, bu işi terkedene kadar isterse o öz kardeşi olsun melekler ona lanet eder.” [1376]

İzah: Bir kimsenin öz kardeşine demirle işaret etmesi, onun kardeşini öl­dürmek ya da ona zarar vermek niyetinde olduğu manasına gelmez. Aksine onun maksadı şaka yapmak olabilir. Ama buna rağmen melekler ona lanet ederler. Bu hadisin gayesi herhangi bir müslümana işaret yoluyla da olsa silah ya da demir kaldırmaktan şiddetle alıkoymaktır. [1377]

300) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyh, vesellem bir mahsul yığınının yanından geçti. Mübarek elini o yığına sokunca bir ıslaklık hissetti ve

“Ey satıcı bu ıslaklık nedir?” buyurdu. Adam,

“Yâ Rasûlallah mahsule yağmur suyu isabet etmişti” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Sen ıslak olanları, neden mahsul yığınının üzerine koymadın (ta ki insanlar onu gö­rebilsinler...) Kim aldatırsa o benden değildir. (Yani bana tabi olan biri değildir.)” [1378]

301) Hz. Muaz bin Enes Cühenî radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Pey­gamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim bir müslümanın izzetini ve şe­refini, münafığın şerrinden korursa, Allahu Teâlâ kıyamet günü bir melek tayin edecek, o melek onun etini (yani bedenini) Cehennem ateşinden koruyacaktır. Kim bir müslümanı rezil etmek için ona bir suç isnad ederse, Allahu Teâlâ onu Cehennem üzerindeki köprü üzerinde hapsedecektir, Bu durum (cezasını çekip) isnad ettiği suçlama (günahının pisliğinden) temizlemene kadar devam edecektir.” [1379]

302) Hz. Esma binti Yezid radıyallahu anha’dan rivayet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim müslüman kardeşinin gıyabında onun izzet ve şerefini savunursa (meselâ gıybet edenin bu davranışını engellerse,) onu Cehennem ateşinden âzâd etmek Allah üzerine hak olur.”[1380]

303) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kim müslüman kardeşinin şerefini korumak için onu müdâfaa ederse, Allahu Teâlâ kıyamet günü ondan Cehennem ateşini uzaklaştırır.” [1381]

304) Hz. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhuma diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kim Allah’ın koyduğu hadd cezasının uygulanmasını aracı olup engellerse (mesela onun aracı olmasıyla bir hırsızın elinin kesilmesi engellenirse) o Allah’a karşı gelmiş olur. Kim haksız olduğunu bildiği halde çekişirse, o çekişmeyi terk (edip tevbe) edene kadar Allah’ın gaza­bına uğrar. Kim mü’minde olmayan bir kötülüğü söylerse, Allahu Teâlâ onu Ce­hennemliklerin irin ve kanlarının toplandığı yerde tutar. Bu durum attığı iftiranın cezasını çekip günahından temizlenene kadar devam eder.” [1382]                   

305) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Birbirinize hased etmeyiniz. Alış veriş esnasında satın almak niyetiniz olmadan sadece aldatmak ve fiyat arttırmak için fazla konuşmayın. Birbirinize buğz etmeyin, birbirinizden yüz çevirmeyin. Sizden bazınız diğerinin alış verişi üzerine alış veriş yapmasın. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Müslüman, müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez. (Eğer ona biri zulmederse) onu yardım­sız bırakmaz ve onu küçük görmez”. Bu esnada Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem eliyle mübarek göğsüne işaret ederek üç defa

“Takva buradadır” buyurdu.

“Müs­lüman kardeşini küçük görmek kişiye şer olarak yeter. Her müslümanın kanı, malı, ırzı diğer müslüman için haramdır.” [1383]                                                         

İzah: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in, “Takva buradadır” sözünün ma­nası şudur: Allahu Teâlâ’dan korkmak ve âhiretteki hesabı düşünmek olan takva, kalpte bulunan bir keyfiyettir. O, birinin gözleriyle görerek, “Şu adamda takva var veya yok” diyebileceği bir şey değildir. Bundan dolayı hiçbir müslümanın, başka bir müslümanı hakir görmeye hakkı yoktur. Belki de dış görünüşteki bilgilere da­yanılarak küçük görülen birinin kalbinde takva vardır. Ve o, Allahu Teâlâ indinde çok yüce ve şerefli biridir. [1384]

306) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Hasedden sakınınız. Çünkü hased, insanın iyilikle­rini, ateşin odunu (ya da otları) yediği gibi yer.” [1385]                                         

307) Hz. Ebû Humeyd Sâidî radıyallahu anh’dan rivayete göre Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kişi kardeşinin asasını (ve ona benzer küçük bir eşyasını) onun rızası olmadan alması helal değildir.” [1386]                         

308 ) Hz. Yezîd radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Sizden hiç kimse kardeşinin eşyasını (izin almadan) ciddi olarak veya şaka olarak almasın.” [1387]                                                               

309) Hz. Abdurrahman bin Ebû Leylâ rahmetullahi aleyh diyor ki:

Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in ashabının bize anlattıklarına göre onlar bir defasında Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte gidiyordu. Onlardan birinin uykusu geldi. Biri (şaka olsun diye) gidip onun ipini aldı. (Adam uyandığında ipim göremeyince) korktu. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Bir müslümanın diğer bir müslümanı korkutması helal değildir” buyurdu. [1388]                           

310) Hz. Büreyde radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Bir mü’mini katletmek Allahu Teâlâ indinde bütün dün­yanın yok olmasından daha büyük bir şeydir” [1389]                                                     

İzah: Dünyanın yok olması insanların gözünde çok büyük bir olay olduğu gibi Allahu Teâlâ indinde bir mü’minin öldürülmesi ondan daha büyük bir olaydır.

311) Hz. Ebû Saîd Hudri ve Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Eğer gök ve yer ehli bir mü’minin öldürülmesine ortak olursa, Allahu Teâlâ onları yüz üstü Cehennem’e atacaktır.” [1390]                                                                                                                       

312) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Allahu Teâlâ’nın her günahı affetmesi ümid edilir. An­cak şirk üzere ölen(in günahı) veya bir müslümanı kasten öldüren müslüman(ın günahı) müstesnadır.” [1391]                                                                                         

313) Hz. Ubâde bin Sâmit radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim bir mü’mini öldürürse ve onun öldürül­mesine sevinirse Allahu Teâlâ onun ne farz ibadetini ne de nafile ibadetini kabul etmez.” [1392]                                                                                                                     

314) Hz. Ebû Bekre radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim; “İki müslüman kılıçlarıyla karşılaştıklarında (biri diğeri­ni öldürürse,) katil ve maktul Cehennem ateşindedir.” Ebû Bekre radıyallahu anh diyor ki: Ben veya başka biri,

“Yâ Rasûlallah katilin durumu belli ama maktul neden (Cehennem’e girecektir?)” diye sorduk. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“O da arkadaşını öldürmeye karar vermişti” buyurdu. [1393]                                                   

315) Hz. Enes radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e büyük günahlar hakkında soruldu. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Allah’a şirk koşmak; ana-babaya karşı gelmek, insan öldürmek ve yalancı şa­hitlik etmektir” buyurdu. [1394]                                                                                           

316) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem,

“Helak edici yedi şeyden sakının” buyurdu. Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum,

“Yâ Rasûlallah! Onlar nelerdir?” dediler buyurdu ki;

1-  Allah’a ortak koşmak,

2- Sihir yapmak,

3- Haksız yere birini öldürmek,

4- Fâiz yemek,

5- Yetim malı ye­mek,

6- Cihad esnasında (canını kurtarmak için) orduya sırtını dönüp kaçmak

7-  İffetli, imanlı ve kötü şeylerden haberi olmayan kadınlara zina iftirası atmak.”
[1395]

317) Hz. Vasile bin Eska radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kardeşinin uğradığı musibete sevinme. Olabilir ki Allahu Teâlâ ona merhamet eder, onu musibetten kurtarır, seni de o musibete mübtelâ eder.” [1396]                                                                                                     

318 ) Hz. Muâz bin Cebel radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sailaltahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim (müslüman) bir kardeşini, tevbe ettiği bir günahından dolayı ayıplarsa, o günahı işlemediği müddetçe ölmez.” [1397]             

319) Hz. Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:

“Kim bir müslüman kardeşine,

“Ey Kâfir” derse, küfür onların birine mutlaka döner. Eğer gerçekten dediği gibi o kâfir ise tamam... Aksi taktirde bu sözü söyleyene geri döner.” [1398]                                       

320) Hz. Ebû Zerr radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kim bir kişiye “Kâfir” ya da “Allah’ın düşmanı” diye çağırsa ancak o kişi öyle değilse, söz söyleyene geri döner.” [1399]                           

321) Hz. İmran bin Husayn radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim kardeşine, “Ey kâfir” derse, sanki onu öldürmüş gibidir.” [1400]                                                                                 

322) Hz. Abdullah bin Mes’ûd radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygam­ber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Lânetçi olmak mü’mine yakışmaz.” [1401]

323)  Hz. Ebû Derdâ radıyatiahu anadan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Lanet edenler, kıyamet günü ne (günahkarlara) şe­faatçi olabilirler ne de (Enbiyâ aleyhimüsselam’ın tebliğine) şâhid olabilirler.” [1402]

324) Hz. Sabit bin Dahhâk radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Mü’mine lanet etmek (günah bakımından) onu öldürmek gibidir.” [1403]                                                                                                   

325) Hz. Abdurrahman bin Ğanm radıyallahu anh’dan rivayet ediimiştir: Pey­gamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Allah’ın en hayırlı kulları, kendilerine bakıldığında Allah’ın hatırlandığı kimselerdir. Allah’ın en şerli kullan, söz getirip götürenler, dostların arasını açanlar, Allah’ın temiz ve iffetli kullarını herhangi bir günah veya bir perişanlığa mübtelâ kılmaya çalışanlardır.” [1404]

326) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem iki kabrin yanından geçti ve

“Bu kabirlerdekilere azab ediliyor. Onlara büyük bir şeyden dolayı azab verilmiyor. Bunlardan biri, idrar çırpıntıların­dan sakınmazdı, ikincisi koğuculuk yapardı.” [1405]                                                         

327) Hz. Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Ben Mirâc’a çıktığımda bir kavim, bakırdan tırnaklarıyla kendi yüzlerini ve göğüslerini tırmalayarak yaralıyorlardı. Ben,

“Ey Cebrail! Bunlar kimlerdir?” dedim. Cebrail aleyhisselam,

“Bunlar insanların etlerini yi­yenlerdir. (Yani onları gıybet edenler ve onların iffet ve şerefleriyle oynayanlardır)” dedi.” [1406]                                                                                                                       

328 ) Hz. Câbir bin Abdullah radıyallahu anhuma diyor ki: Biz Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ile beraberdik. Ortaya kötü bir koku yayıldı. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Bu kötü kokunun ne olduğunu biliyor musunuz? Bu koku mü’minleri gıybet edenlerin kokusudur.” [1407]                                         

329) Hz. Ebû Saîd ve Hz. Câbir bin Abdullah radıyallahu anhum’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Gıybet etmek zinadan daha şiddetlidir.” Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum,

“Yâ Rasûlallah! Gıybet zinadan nasıl daha kötü oluyor?” dediklerinde buyurdu ki;

“Kişi zina ettikten sonra tevbe eder. Allahu Teâlâ onun tevbesini kabul eder. Ancak gıybet eden kimseyi, gıybet edilen kişi affetmediği müddetçe Allahu Teâlâ affetmez.” [1408]                             

330) Hz. Aişe radıyallahu anha diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e

“Safiyye’nin kısa boylu olması sana yeter” dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Sen öyle bir söz söyledin ki, eğer o söz denize katılsa elbette onun acılığı, denizin tuzuna galip gelirdi.” Hz. Aişe radıyallahu anha diyor ki: Ben bir de­fasında Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanında bir şahsın taklidini yaptım. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Bana şu kadar (çok ma!) verilse yine de bir in­sanı taklid etmeyi sevmem.”                                                                         

331) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Siz gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?” buyurdu. Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum,

“Allah ve Rasûlü daha fazla bilir” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“(Müslüman) kardeşinin (gıyabında onun) hoşlanma­dığı bir şeyi söylemendir” buyurdu, Biri,

“Eğer söylediğim kötülük gerçekten onda varsa (yine de bu gıybet midir?)” deyince buyurdu ki;

“Eğer senin anlattığın kö­tülük onda varsa sen onu gıybet etmiş oldun, eğer o kötülük onda yoksa o tak­dirde sen ona iftira atmış oldun.” [1409]                                                                   

332) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir; Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kim bir kimseyi ayıplamak için onda olmayan bir kötü­lüğü anlatırsa, söylediğini isbat edene kadar Allahu Teâlâ onu Cehennem ateşin­de hapsedecektir. (Nasıl isbat edebilir ki?!)” [1410]

333) Hz. Ukbe bin Amir radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir; Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Sizin nesebleriniz bir kimseyi kötülemek ve utandır­mak için değildir. Şüphesiz hepiniz Adem’in evlatlarısınız. Siz, içini dolduramadı­ğınız bir sa’ (ölçek) gibisiniz. (Yani sizden hiç biriniz kâmil değilsiniz.) Herkeste mutlaka bir eksiklik vardır. (Sizden) hiç birinizin, diğeri üzerine üstünlüğü yoktur. Ancak din veya iyi amelle bir kimse diğerine üstün olur. Kişinin kötü olması için fuhuş ve boş sözler konuşması, cimri ve korkak olması ona yeter.” [1411]

334) Hz. Aişe radıyallahu anha diyor ki: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna girmek için izin istedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Bu kavmin kötü adamıdır” buyurduktan sonra

“Onun gelmesine izin verin” buyurdu. Adam içeri girdiğinde Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem onunla yumuşak konuştu. Adam gittikten sonra Hz. Aişe radıyallahu anha,

“Yâ Rasûlallah siz bu adam hak­kında (o kavminin kötü adamıdır) buyurduğunuz halde onunla çok yumuşak konuştunuz” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Kıyamet günü Allahu Teâlâ in­dinde insanların en şerlisi, kötü konuşmasından dolayı insanların kendisiyle görüşmeyi terkettiği kimsedir.” [1412]                                                                       

İzah: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna gelen adamı kötüleyici sölerinin maksadı; gerçek durumu açılayarak o şahsın aldatmasından insanları kurtarmaktı. O halde bu sözler gıybete dahil değildir. Adam yanına geldiğinde Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in onunla yumuşak konuşması; böyle insanlara nasıl muamele edilmesi gerektiğini öğretmek içindir. Tabii böyle davranmakta, onun ıslah edilmesi yönü de vardır. [1413]

335) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Mü’min saf kalpli ve şereflidir. Fâsık ise aldatıcı ve alçaktır.” [1414]                                                                                                       

İzah: Hadisi şeriften maksad şudur: Mü’minin mizacında aldatıcılık ve hi­lekârlık olmaz. O, fıtratında bulunan şereften dolayı insanlara eziyet vermek ve onlara kötü zan beslemekten uzak durur. Bunun aksine fâsığın tabiatında aldatıcılık ve hilekârlık vardır. Fitne ve fesad yaymak onun âdetindendir. [1415]

336) Hz. Enes radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim bir müslümana eziyet ederse, bana eziyet etmiştir. Bana eziyet eden o muhakkak Allahu Teâlâ’ya eziyet etmiştir. (Yani Allahu Teâlâ’yı gazablandirmiş olur.)” [1416]

337) Hz. Aişe radıyallahu anha’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Allahu Teâlâ indinde en sevilmeyen kişi, en çok çekişen kişidir.” [1417]

338 ) Hz. Ebû Bekr Sıddık radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Bir mü’mine zarar veren veya onu aldatan lanetlenmiştir.” [1418]

339) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem oturmakta olan birkaç kişinin yanına gelerek,

“Ben sizin en hayırlınızı ve en şerlinizi haber vereyim mi?” buyurdu. Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh diyor ki: Oradakiler sustular. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem sözünü üç defa tekrarladı. Bunun üzerine bir adam, “Yâ Rasûlallah bizim hayırlımızın ve şerlimizin kim ol­duğunu söyleyiniz” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Sizin en hayırlınız, ken­disinden hayır ümid edilen ve şerrinden emîn olunandır. Sizin en şerliniz, kendi­sinden hayır umulmayan ve şerrinden emîn olunmayan, her an kötülük yapma tehlikesi taşıyan kimsedir” buyurdu. [1419]                                                                   

340) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir:

“İnsanlarda bulu­nan iki şey küfürdendir; Neseb ve soy konusunda ayıplamak. Ölüler üzerinde ba­ğırıp çağırarak, ağlamak.” [1420]                                                                                 

341) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz buyurdu ki;

“Kardeşinle çekişme, (ona eziyet ve­recek şekilde) onunla şaka yapma, ona yerine getiremeyeceğin bir vaadde bu­lunma.” [1421]                                                                                                                     

342) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur;

“Münafığın alâmeti üç tanedir: Konuştuğu zaman yalan konuşur. Söz verdiğinde sözünde durmaz. Kendisine emânet edilince emâ­nete hıyanet eder.” [1422]                                                                                             

343) Hz. Huzeyfe radıyallahu anh diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim; “Koğuculuk yapan kişi Cennet’e girmeyecektir.”

İzah: Koğuculuk yapma âdeti Cennet’e girmeye engel olan korkunç gü­nahlardandır. Hiçbir İnsan bu pis âdetiyle Cennet’e giremeyecektir. Ancak Allahu Teâlâ kendi lütuf ve keremiyle bir kimseyi affeder ya da suçuna karşılık ona ceza verip temizlerse ondan sonra Cennet’e girebilir. [1423]

344) Hz. Hureym bin Fâtik radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bir sabah namazını kıldıktan sonra ayağa kalktı, üç defa

“Yalancı şahidlik Allah’a şirk koşmaya eşit kılınmıştır” buyurdu. (Sonra şu ayetleri okudu:)

“Putperestlik pisliğinden ve yalan yere şahidlik etmekten sakının / Allah için hâlis müslümaniar olun, O’na şirk koşmayanlardan olun.” [1424]

İzah: Yalan yere şahidlik etmek puta tapmak gibi çirkef bir günahtır. İman sahibi kimseler, şirk ve putperestlikten sakındıkları gibi bundan da sakınmalıdırlar. [1425]

345)
Hz. Ebû Ûmâme radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim (yalan) yemin ederek bir müslümanın hakkını alırsa, Allahu Teâlâ ona Cehennem’i vacib, Cenneti de haram kılar.” Bir adam

“Yâ Rasûlallah! Basit bir şey olsa da (yine cezası aynı mı?)” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem,

“İsterse misvak ağacından bir dal olsun...” buyurdu. [1426]               

346) Hz. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Pey­gamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim haksız olarak az bir toprak parçası alırsa o kıyamet günü yedi kat yerin dibine batınlır.” [1427]                                       

347) Hz. İmran bin Husayn radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; 

“Kim yağmalama yapar, zorla birinin malını alırsa, o bizden değildir.” [1428]

348 ) Hz. Ebû Zerr radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir:. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Üç kişi vardır ki, Aüahu Teâlâ kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara rahmet nazarıyla bakmayacak, onları günahlarından te­mizlemeyecek ve onlara acıklı bir azab verecektir.” Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bu ayeti üç defa tekrarladı. Hz. Ebû Zerr radıyallahu anh,

“O insanlar kaybettiler ve ziyana uğradılar. Yâ Rasûlallah onlar kimlerdir?” deyince buyurdu ki;

“Onlar elbi­selerini (topuktan aşağı) sarkıtan, yaptığı iyiliği başa kakan, yalan yere yemin ederek mal satan kimselerdir.” [1429]

349) Hz. Ammar bin Yasir radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim kölesine haksız yere vurursa kıyamet gü­nü ondan karşılığı alınacaktır.” [1430]                                           

İzah: Hizmetçilere vurmak da aynı hükme dahildir. [1431]





Konu Başlığı: Ynt: Müslümanlara eziyet etmekten sakınmak
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 16:44:38
[1344] Ahzâb: 33/58.

[1345] Mutaffifin: 83/1-6.

[1346] Hümeze: 104/1.

[1347] Ebû Dâvûd

[1348] Bezl'ül Mechûd

[1349] İbni Hîbban

[1350] Ebû Dâvûd

[1351] Bezl'ül Mechûd

[1352] Ebû Dâvûd

[1353] Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[1354] Müslim

[1355] Buhâri

[1356] Mezâhir'i Hakk

[1357] Taberâni, Câmi-ûs Sağir

[1358] İbni Hibban

[1359] Ebû Dâvûd

[1360] Müsned'i Ahmed

[1361] Müslim

[1362] Müslim

[1363] Tirmizi

[1364] Ebû Dâvûd

[1365] Buhâri

[1366] Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[1367] Fey'ül Kadîr, Bezl'ül Mechûd

[1368] Müsned'i Ahmed, Mecma'uz Zevâid

[1369] İbni Mâce

[1370] Mezâhir'i Hakk

[1371] Müslim

[1372] Nevevî

[1373] Feth'ül Mülhim

[1374] Müslim

[1375] Buhâri

[1376] Müslim

[1377] Mezâhir'i Hak

[1378] Müslim

[1379] Ebû Dâvûd

[1380] Müsned'i Ahmed, Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[1381] Müsned'i Ahmed

[1382] Ebû Dâvûd

[1383] Müslim

[1384] Maârif ül Hadîs

[1385] Ebû Dâvûd

[1386] İbni Hibban

[1387] Ebû Dâvud

[1388] Ebû Dâvûd

[1389] Neşet

[1390] Tirmizi

[1391] Ebû Dâvûd

[1392] Ebû Dâvûd

[1393] Müslim

[1394] Buhâri

[1395] Buhâri

[1396] Tirmizi

[1397] Tirmizi

[1398] Müslim

[1399] Müslim

[1400] Bezzar, Mecma'uz Zevâid

[1401] Tirmizi

[1402] Müslim

[1403] Müslim

[1404] Müsned'i Ahmed, Mecma'uz Zevâid

[1405] Buhâri

[1406] Ebû Dâvûd

[1407] Müsned'i Ahmed, Mecma'uz Zevâid

[1408] Beyhaki

[1409] Müslim

[1410] Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[1411] Müsned'i Ahmed

[1412] Ebû Davûd

[1413] Tercüman'üs Sünne

[1414] Ebû Dâvûd

[1415] Mezâhir'i Hakk

[1416] Taberâni, Cami'üs Sağir

[1417] Müslim

[1418] Tirmizi

[1419] Tirmizi

[1420] Müslim

[1421] Tirmizi

[1422] Müslim

[1423] Maârif ül Hadis

[1424] Hac: 22/30-31. Ebû Dâvûd

[1425] Maârif ül Hadis

[1426] Müslim

[1427] Buhân

[1428] Tirmizi

[1429] Müslim

[1430] Taberâni, Mecma'uzzevâid

[1431] Maârif ül Hadis




Konu Başlığı: Ynt: Müslümanlara eziyet etmekten sakınmak
Gönderen: Ceren üzerinde 22 Eylül 2016, 22:23:31
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri onun yarattiklarina merhamet eden rahmet eden ve eziyet etmekden kacinip onun rahmetine kavusan kullardan olalim inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Müslümanlara eziyet etmekten sakınmak
Gönderen: Sefil üzerinde 22 Eylül 2016, 23:38:20
Ey diliyle iman etmiş (İslam’a girmiş) ama iman kalplerine girmemişler topluluğu! Müslüman­ları gıybet etmeyiniz. Onların ayıp ve kusurlarının peşine düşmeyiniz. Çünkü kim müslümanların peşine düşerse, Allahu Teâlâ da onun ayıplarını takip eder. Allahu Teâlâ kimin ayıplarını takip ederse, onu evinde iken rezil ve rüsvay eder.” İnşaallah bu doğrultuda rabbimizin rızasına uygun kimseye maddi manevi zulum etmeden hakkaniyetli yaşayan hayırlı kullarından olmayı nasip eyle yarabbi...



Konu Başlığı: Ynt: Müslümanlara eziyet etmekten sakınmak
Gönderen: Sevgi. üzerinde 23 Eylül 2016, 00:22:07
  Esselâmü Aleyküm Ve Rahmetüllah. Allah'ın yaratmış olduğu hiçbir varlığa eziyet ve zulüm yapmamalıyız. Mevlam bizleri zulme uğramaktan ve zulmetmekten uzak etsin inşaAllah. Amin ecmain


Konu Başlığı: Ynt: Müslümanlara eziyet etmekten sakınmak
Gönderen: Mehmed. üzerinde 23 Eylül 2016, 04:40:06
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Müslümanlara dil ve davranış ile eziyet etmek ne kötü bir şeydir. Rabbim bizleri bu hadis ve ayetlere uyanlardan eylesin . Rabbim paylaşım için razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Müslümanlara eziyet etmekten sakınmak
Gönderen: Sevgi. üzerinde 30 Ağustos 2017, 14:11:45
Rabbimiz'in yarattığı hiçbirşeye zarar vermeye hakkımız yok.
Mevlam bizleri zulme uğramaktan ve zulmetmekten muhafaza buyursun inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Müslümanlara eziyet etmekten sakınmak
Gönderen: Ceren üzerinde 30 Ağustos 2017, 22:45:10
Aleykum selam.rabbim bizleri müslüman kardeşlerine sahip çıkan zulümden azaltan uzak kalan ve müslümanlara zulüm eden kaidelere karşı birlikte de duran kullardan olalim inşallah. ..