๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Müntehab Ehadis => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 17:50:59



Konu Başlığı: Kur'an-ı Kerim'in faziletleri
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 17:50:59
ZİKİR


Allahu Teâla’yı hatırlayarak Allahu Teâla’nın emirleriyle meşgul olmak.

Yani “(Ben Allah celle celaluhunun huzûrundayım, O, beni görüyor” diye düşünmek.

 

KUR’AN-I KERİMİN FAZİLETLERİ

Kur’an Ayetleri
 

“Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdeki dertlere bir deva ve mü’minler için bir hidayet ve rahmet (olan Kur’an) gelmiştir. / De ki: “Allah’ın lütuf ve rahmetiyle (yani Kur’an’ın indirilmesinden dolayı) sevinsinler. Bu, onların top­ladıkları dünyalıktan daha hayırlıdır.”  [696]

“(Ey Rasûlüm!) Onlara de ki: “O Kur’an’ı Rabbinden Rûh’ul Kuds (Cebrail) hak ile indirdi ki, (o Kur’an) iman edenlere sebat versin (imanlarını kuvvetlendirsin) ve müslümanlara bir hidayet, bir müjde olsun!” [697]                                           

“Biz Kur’an’dan öyle ayetler indiririz ki, bunlar mü’minler için şifâ ve rahmettir.” [698]

“(Habibim!) Sana vahy olunan kitabı (güzel güzel) oku.” [699]

“Gerçekten Allah’ın Kitabı’nı okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar, kendilerine ver­diğimiz nzıklardan gizli ve aşikâr, hak yolunda sarfedenler asla zarar etmeyecek bir ticaret umarlar. (Yani onlara amellerinin ecir ve sevabı tam olarak verilecektir.)” [700]

“Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, / eğer bilseydiniz bu yemin gerçekten bü­yük bir yemindir. / Muhakkak ki O, kıymetli bir Kur’an’dır. / Bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) saklıdır. / O’na temiz olanlardan başkası el süremez. / Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş bir kitaptır. / Şimdi siz, bu Kelâm’ı mı küçümsüyorsunuz?” [701]

“(Biz, bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirseydik (dağda da şuur ve anlayış kabiliyeti bulunsaydı,) onu mutlaka Allah korkusundan boyun eğmiş, paramparça olmuş görürdün.” [702]                                                                                               

 
Hadisi Şerifler
 

1) Hz. Ebû Saîd radıyallahu anh diyor ki: Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem şu hadisi kudsiyi beyan etti; “Allahu Teâlâ buyuruyor ki:

“Kim Kur’an-ı Kerim ile meşgul olduğundan dolayı Beni zikretmeye ve Bana dua etmeye fırsat bulamazsa, Ben ona, dua edenlerden daha üstününü veririm. Allahu Teâlâ’nın Kelâmı (Kufan’ın)

diğer kelamlara üstünlüğü, Allahu Teâlâ’nın yaratıklarına olan üstünlüğü gibidir.” [703]

2) Hz. Ebû Zerr Ğıfari radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Sizler Allahu Teâlâ’inn Zât’ından sâdır olan şeyden yani Kur’an’dan daha üstün bir şeyle Allahu Teâlâ’ya dönüp yaklaşamazsımz.” [704]

3) Hz. Câbir radıyallahu anh’dan rivayete göre Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kur’an şefaati kabul edilmiş bir şefaatçidir. Davası tasdik edilen bir davacıdır. Kendisini öne geçireni (yani onunla amel edeni,) Cennet’e götürür. Onu arkaya atanı (yani onunla amel yapmayanı) Cehennem’e düşürür.” [705]     

İzah: Hadisi şerifte geçen, “Kur’an davası tasdik edilen bir davacıdır”‘ sö­zünün manası şudur; Kur’an kendisini okuyan ve amel yapan kimselerin derece­lerini yükseltmek için Allahu Teâlâ’inn huzurunda onları savunur. Hakkını zayi edenlerden de,

“Hakkımı niçin edâ etmediniz” diye davacı olur.

4) Hz. Abdullah İbni Amr radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Oruç ve Kur’an, kıyamet günü kul için şefaat edecekler. Oruç diyecek ki,

“Allah’ım ben onu gündüz yemekten, içmekten ve nefsani arzularını yerine getirmekten alıkoydum. Onun hakkında benim şefaatimi kabul eyle”. Kur’an da, “Ben onu geceleri uyumaktan alıkoydum. (O geceleri nafile namazlarda beni okudu.) Onun hakkında benim şefaatimi kabul eyle” di­yecektir. Nitekim her ikisi de onun için şefaat edeceklerdir.” [706]                         

5) Hz. Ömer radıyallahu anh diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyur­du ki;

“Şüphesiz Allahu Teâlâ bu kitabla (yani Kur’anla) nice toplulukları yükseltir ve nice toplulukları alçaltır. Yani onunla amel yapan insanlara Allahu Teâlâ dün­ya ve ahirette izzet ve şeref nasib eder. Onunla amel etmeyen insanları Allahu Teâlâ zelil eder.” [707]                                                                                               

6) Hz. Ebû Zerr radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Ebû Zerr’e, “Kur’an-ı Kerim’i okumaya ve Allahu Teâlâ’yı zikretmeye özen göster. Çünkü bu amelin, senin göklerde anılmana sebeptir. Yeryüzünde de senin için hidayet nûrudur.” [708]                                                                                       

7) Hz. Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Ancak iki kişiye imrenilmelidir. Biri Allahu Teâlâ’nın kendisine Kur’an-ı Kerim lütfettiği, gece ve gündüz onu okumakla meş­gul olan kimsedir. Diğeri de Allahu Teâlâ’nın kendisine mal lütfettiği, gece ve gün­düz onu harcayan kimsedir.” [709]

8 ) Hz. Ebû Musa Eşarî radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasülullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kur’an-ı Kerim okuyan mü’min ağaç kavununa ben­zer. Kokusu da hoş tadı da hoştur. Kur’an-ı Kerim okumayan mü’min hurmaya benzer. Kokusu yok fakat tadı hoştur. Kur’an okuyan münafık güzel kokulu çiçeğe benzer. Kokusu güzel fakat tadı acıdır. Kur’an okumayan münafık Ebû Cehil karpuzuna benzer. Kokusu yok, tadı da acıdır.”                                         

İzah: Ebû Cehil karpuzu, kavun şeklinde (elma büyüklüğünde) bir mey­vedir. Görüntüsü güzel ancak tadı acıdır.

9) Hz. Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh diyor ki: Rasülullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kim Allah’ın kitabından bir harf okursa, ona bir harf kar­şılığında bir hasene vardır. Bir hasene on misli sevabla karşılanır. Ben Elif, lâm, mim bir harftir demem. Doğrusu Elif bir harftir. Lâm bir harftir. Mim de bir harftir. (Yani bunlar üç harftir. Bunlara karşılık otuz sevab verilecektir.)” [710]                 

10) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasülullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kur’an-ı Kerim’i öğreniniz, sonra onu okuyunuz. Çünkü Kur’an’ı öğrenip okuyan ve onu teheccüd namazlarında okumaya devam eden kimse, içi misk dolu olup, kokusu evin her tarafına yayılan bir kaba benzer. Kur’an-ı Kerim’i öğrenip de, Kur’an sinesinde olduğu halde uyuyan kimse ise ağzı kapatılmış misk kabına benzer.”  [711]                                                             

İzah: Kur’an-ı Kerim miske benzer. Hafızın sinesi, içinde misk olan bir ka­ba benzer. O halde Kur’an-ı Kerim’i okuyan hafız, ağzı açık olan misk kabına benzer. Kur’an’ı okumayan hafız ise ağzı kapalı misk kutusu gibidir.

11) Hz. İmran bin Husayn radıyallahu anhuma diyor ki: Ben Rasülullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kim Kur’an okursa, o, Kur’an vasıta­sıyla Allah’tan istesin. Şüphesiz yakında öyle bir topluluk gelecek ki, onlar Kur’an-ı Kerim okuyacaklar ve onun vasıtasıyla insanlardan bir şeyler isteyeceklerdir.” [712]

12) Hz. Ebû Saîd Hudrî radıyallahu anh diyor ki: Useyd bin Hudayr bir gece kendi ağılında oturmuş Kur’an okuyordu. O sırada atı ürktü. Biraz daha okudu. At yine ürktü. Okumaya devam ettikçe at ürküyordu. Hz. Useyd radıyallahu anh diyor ki:

“Ben atın, (yakınında bulunan) oğlum Yahya’yı ezmesinden korktum. Kalkıp atın yanına vardım. Bir de ne göreyim, başımın üzerinde bulut parçası gibi bir şey var. Onun içinde de kandillere benzer bir şeyler vardı. Sonra o buluta benzeyen şey boşlukta yükselip gitti ve gözümden kayboldu. Ben sabahleyin Rasülullah sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna geldim ve

“Yâ Rasulallah! Ben dün akşam kendi ağılımda Kur’an okuyordum. Atım birden ürkmeye başladı” dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Ey İbni Hudayr! Oku bakalım!” buyurdu. Ben okudum, atım yine ürkmeye başladı. Rasülullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Ey Hudayr okumaya devam et” buyurdu. Ben okudum, atım yine ürktü. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem yine,

“Ey İbni Hudayr oku” buyurdu. Ben kalkıp yürüdüm. Çünkü benim oğlum Yahya ata çok yakındı. Ben atın onu ezmesinden korktum. Orada buluta benzer bir şey gördüm. Onda kandillere benzer bir şeyler vardı. Sonra o şey göğe doğru yükselip gitti. Nihayet gözümden kayboldu. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bu­yurdu ki;

“Onlar meleklerdi. Senin Kur’an okumanı dinlemek için gelmişlerdi. Eğer sen sabaha kadar okusaydın diğer insanlar da onları görürlerdi. Melekler de on­lardan gizlenmezlerdi.” [713]                                                                                             

13) Hz. Ebû Saîd Hudrî radıyallahu anh diyor ki: Ben fakir muhacir topluluğu arasında oturuyorum. (Onların üzerlerinde, vücudlannın tamamını örtecek elbi­seleri yoktu.) Vücudlarının çıplak oluşundan dolayı bazıları diğerlerinin arkasına gizleniyordu. Aralarından birisi Kur’an-ı Kerim okuyordu. O esnada Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem geldi ve tam yanımızda durdu. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem gelince okuyan kişi sustu. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem selam verip,

“Sizler ne yapıyordunuz?” diye sordu,

“Ya Rasûlallah! Bizden okumasını bilen biri Kur’an okuyordu, biz de Allahu Teâlâ’nın Kelâmını dinliyorduk” diye cevap verdik. Bu­nun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi vesellem,

“Ümmetimden aralarımda kendimi tutmam emredilen insanlar yaratan Allahu Teâlâ’ya hamd olsun” dedi. Sonra he­pimize aynı uzaklıkta olmak (birimize yakın olup, birimize uzak olmamak için) tam ortamıza oturdu ve eliyle işaret ederek halka şeklinde oturmamızı söyledi. Sahabeler de halka yaparak oturdular. Hepsi yüzlerini Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e çevirdiler. Ebû Saîd Hudrî radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e baktım, onlar arasında benden başka kimseyi tanımadığı gördüm. Bun­dan sonra Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Ey fakir muhacirler toplu­luğu, sizlere müjdeler olsun. Kıyamet günü tam bir nura sahib olacaksınız ve Cennet’e, zenginlerden yarım gün önce gireceksiniz. Bu yarım gün beş yüz se­neye denk olacaktır.” [714]                                                                                 

İzah: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in yalnız Hz. Ebû Saîd Hudrî radıyallahu anh’ı tanıması ve diğerlerini tanıyamaması, gece karanlığından dolayı olabilir. Ebû Saîd radıyallahu anh, Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e yakın oturduğundan, Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem onu tanımıştı. [715]

14) Hz. Sa’d bin Ebî Vakkas radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Muhakkak bu Kur’an hüzün ve dert (meydana getirmek) için inmiştir. Siz onu okuduğunuzda ağlayınız. Eğer ağlayamıyorsanız, ağlar gibi yapınız. Kur’an-ı Kerim’i güzel sesle okuyunuz. Kim onu güzel sesle okumazsa, bizden değildir. (Yani bize tam olarak tabî olanlardan değildir.)” [716]

İzah: Alimler bu hadise şöyle bir mana daha vermişlerdir:

“Kim Kur’an-ı Kerim sayesinde insanlardan müstağni olmazsa (gidip onlardan dünyalık talep ederse,) o bizden değildir.”

15) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Allahu Teâlâ, Kendi Kelâmı’nı güzel bir ahenkle okuyan peygamberine ilgi göstererek dinlediği gibi hiçbir şeye ilgi göstermez.” [717]       

16) Hz. Berâ radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur;

“Güzel seslerinizle Kur’an’ı süsleyiniz. Zira güzel ses Kur’an-ı Kerim’in güzelliğini arttırır.” [718]                                                                       

17) Hz. Ukbe bin Âmir radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kur’an-ı Kerim’i sesü okuyanın sevabı, açıktan sadaka verene benzer, sessiz okuyanın sevabı ise sadakayı gizlice veren gibidir.” [719]

İzah: Bu hadisi şeriften gizli okumanın üstünlüğü anlaşılmaktadır. Bu, riya­dan korkan ve şüphelenen kimse için geçerlidir. Eğer riya şüphesi yoksa ve baş­kalarına eziyet verme endişesi de bulunmuyorsa, o zaman (diğer rivayetleri de göz önünde bulundurarak) sesli okumak üstün olur. Çünkü böyle yapmak başka­larını teşvik etmeye sebep olur. [720]

18 ) Hz. Ebû Mûsâ radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Ebû Musa’ya, “Eğer sen dün geceki, Kur’an okumanı teveccühle din­lememi bir görseydin, (kesinlikle sevinirdin.) Muhakkak sana Dâvûd aleyhisselam’ın güzel sesinden ve makamından bir pay verilmiştir” buyurdu. [721]                     

19) Hz, Abdullah İbni Amr radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Peygam­ber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“(Kıyamet günü) Kur’an ehline denilecek ki, “Kur’an oku ve (Cennetin derecelerinde) yükselmeye devam et. Dünyada ağır ağır okuduğun gibi oku. Zira senin kalacağın makam, son ayeti okuyup bitirdiğin yerdir” [722]

İzah: Kur’an ehlinden maksat; Kur’an hafızı veya çokça Kur’an okuyan yada Kur’an-ı Kerim’in manalarını düşünerek onunla amel yapan kimsedir. [723]

20) Hz. Aişe radıyallahu anha’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kur’an’ı kuvvetli ezberleyen ve güzel okuyan hafız, kıya­met günü yüce ve itaatkâr meleklerle beraber haşrolunacaktır. O melekler Kur’an-ı Kerim’i Levhi Mahfuz’dan nakleden meleklerdir. Kim de Kur’an’ı kekeleyerek okur ve bu okuyuşunda zorluk çekerse, onun için iki kat ecir vardır.” [724]                 

İzah: Kekeleyerek okuyandan maksat; ezberi kuvvetli olmayan, fakat ez­berini kuvvetlendirmek için çaba sarfeden hafızdır. Bir de yüzüne okuduğu halde kekeleyen, fakat doğru okumak için gayret eden kimse de kadedilmiş olabilir. Böyle bir kimse için iki ecir vardır. Bir ecir tilavetten dolayıdır İkinci ecir devamlı takılmasından dolayı çektiği meşakkattendir. [725]

21) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kıyamet günü Kur’an ehli (Allahu Teâlâ’nın huzuruna) gelecek, Kur’an-ı Kerim Allahu Teâlâ’ya,

“Yâ Rabbi! Onu giydir” diyecek Allahu Teâlâ tarafından ona keramet tacı giydirilecektir. Kur’an tekrar,

“Yâ Rabbi arttır!” diyecek, Allahu Teâlâ tarafından ona keramet elbisesi giydirilecektir. Sonra,

“Yâ Rabbi! Ondan razı ol” diyecek, Allahu Teâlâ ondan razı olacaktır. Daha sonra o kişiye,

“Kur’an’ı okumaya ve Cennetin derecelerinde yükselmeye devam et” de­nilecek ve her ayet karşılığında onun bir iyiliği arttırılacaktır.” [726]

22) Hz. Büreyde radıyallahu anh diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in yanında oturuyordum. Onun şöyle buyurduğunu işittim;

“Kıyamet günü Kur’an ehli kabrinden çıktığında Kur’an-ı Kerim, (zayıflıktan) yüzünün rengi değişen bir insan şeklinde onun karşısına çıkacak ve ona

“Sen beni tanıyor musun?” diyecek, adam,

“Seni tanımıyorum” diyecek, Kur’an,

“Sen beni tanıyor musun?” diyecek, o, yine

“Ben seni tanımıyorum” diyecek, Kur’an,

“Ben senin arkadaşın Kur’an’ım. Seni şiddetli sıcaklarda öğlen vakti susuz bıraktım. Geceleri uykusuz bıraktım. (Yani sen Kur’an’ın hükümleriyle amel etmekten dolayı gündüzleri oruç tuttun, geceleri Kur’an okudun.) Her tacir kendi ticaretinden kâr etmek ister. Bugün sen ticaretinden en fazla kâr edensin”. Ondan sonra, Kur’an ehlinin sağ eline hükümdarlık, sol eline (Cennet’te) ebedi kalma vesikası verilecektir. Başına vakar tacı konulacak, ana babasına dünya ehlinin değer biçemeyeceği bir çift elbise giydirilecektir. Onlar,

“Bunlar bize neyin karşılığı olarak giydirildi?” diyecekler,

“Çocuğunuz Kur’an’ı ez­berlediği için” denilecektir. Sonra Kur’an ehline,

“Kur’an okumaya ve Cennet’in derecelerine ve köşklerine doğru yükselmeye devam et” denilecek, nitekim o Kur’an okudukça (ister sür’atli okusun ister yavaş yavaş okusun, Cennet dereceleri ve köşklerine doğru) yükselecektir.” [727]                                 

İzah: Kur’an-ı Kerim’in, zayıflıktan yüzünün rengi değişen adam şeklinde Kur’an ehlinin karşısına gelmesi, hakikatte bizzat Kur’an ehlinin bir görüntüsüdür. Şöyle ki; o kişi geceleri Kur’an-ı Kerimi okumuş, gündüzleri de onun hükümleri ile amel ederek kendini zayıflatmıştı. [728]

23) Hz. Enes radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “İnsanlardan bazıları Allah ehlidirler (yani bir evin aile fertleri gibi­dirler.)” Sahâbe-i Kiram,

“Onlar kimlerdir yâ Rasûlallah?” deyince buyurdu ki;

“Kur’an ehli olanlar... Onlar Allahu Teâlâ’nın ehli ve O’nun yakınlarıdırlar.” [729]

24) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kalbinde Kur’an-ı Kerim’den hiçbir şey bulun­mayan kimse vîrane eve benzer. (Yani bir ev, içinde oturanlarla güzel ve şen oldu­ğu gibi insanın kalbi de Kur’an-ı Kerim’i ezberlemekle canlı ve şen olur.)” [730]

25) Hz. Sa’d bin Ubâde radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kur’an’ı okuyup da sonra unutan kimse, kıya­met günü Allahu Teâlâ’nın huzuruna cûzzam hastalığından dolayı azaları pörsümüş olduğu halde gelecektir.” [731]                                                                   

İzah: Kur’an’ı unutmak birkaç manaya gelmektedir:

Kur’an’ı, yüzüne bakarak bile okuyamamak,

Ezbere okuyamamak,

Okumasını bildiği halde onun tilavetinden gafil olmak,

Kur’an’ın hükümlerini bildiği halde onunla amel etmemek. [732]

26) Hz. Abdullah İbni Amr radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kur’an-ı Kerim’i üç günden az bir zamanda hat­meden, onu iyice anlayamaz.” [733]                                                                 

İzah: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in bu sözü avamla ilgilidir. Nitekim bazı Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum’un üç günden az bir zamanda hatim ettikleri de sabittir. [734]

27) Hz. Vasile bin Eskâ radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Bana Tevrat’ın karşılığında Kur’an-ı Kerim’in başındaki yedi sûre verildi. Zebur’un karşılığında Miîn (yani o yedi sûreden son­raki on bir sûre) verildi. İncil’in karşılığında Mesânî (yani daha sonraki yirmi sûre) verildi. Ve ben, Mufassal ile (yani Mesâni’den sonra gelen ve Kur’an’ın sonuna kadar olan sûrelerle) üstün kılındım. (Onlar bana özel olarak verildiler.)” [735]

28 ) Hz. Abdul Melik bin Umeyr rahmetullahi aleyh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Fatiha sûresi her hastalığa şifâdır.” [736]                   

29) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Sizden biri (Fatiha sûresinin sonunda) âmin derse, gök­teki melekler de âmin derler. Eğer o kimsenin âmini ile meleklerin âmini denk ge­lirse, o kişinin geçmiş günahları affolunur.” [737]                                                           

30) Hz. Nevvas bin Sem’ân Kilâbî radıyallahu anh diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kıyamet günü Kur’an-ı Kerim ve onunla amel edenler getirilecekler. (Kur’an-ı Kerim’in en baştaki sûreleri olan) Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri en önde olacaklardır.” [738]                                           

31) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Evlerinizi kabristan haline getirmeyiniz. (Yani evlerinizi Allahu Teâlâ’nın zikriyle şenlendiriniz.) Hangi evde Bakara sûresi okunursa, şey­tan o evden kaçar.” [739]                                                                                                       

32) Hz. Ebû Umame Bâhılî radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kur’an’ı okuyunuz. Çünkü o kıyamet günü kendini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir. İki parlak sûreyi (yani Bakara ve Âl-i İmrân sûrelerini özellikle) okuyun. Çünkü bu iki sûre, kıyamet günü kendile­rini okuyanları gölgelendiren iki bulut veya iki gölgelik veya peş peşe dizilmiş iki kuş sürüsü halinde olacaklardır. Bu iki sûre kendilerini okuyanlara şefaat edecek­lerdir. Özellikle Bakara sûresini okuyun. Çünkü onu okumak, ezberlemek ve anla­mak berekete sebeptir, onu terk etmek mahrumiyettir. Bozuk insanlar bu sûreden istifade edemezler”. Muâviye bin Selâm rahmetullahi aleyh diyor ki:

“Bana ulaşan bil­giye göre bozuk insanlardan kasıt, sihirbazlardır. (Yani devamlı Bakara sûresini okuyan insanlara sihirbazların sihri asla etki yapamaz.)” [740]                                   

33) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Bakara sûresinde bir ayet vardır ki, o Kur’an-ı Kerim’in bütün ayetlerinin efendisidir. O ayet hangi evde okunursa, o evden şeytan çıkar. ‘Şte o ayet Ayet’el Kûrsî’dir.” [741]

34)
Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem beni Sadaka-i Fıtr malını gözetmeye memur kılmıştı. Bir adam geldi ve hurmayı avuçla almaya başladı. Bunun üzerine adamı tuttum,

“Seni mut­laka Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanına götüreceğim” dedim. Adam,

“Ben muhtaç birisiyim, üzerimde ehl-ü ıyâlimin yükü var. Zor durumdayım” dedi. Ben de salıverdim. Sabah olunca Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem,

“Ey Ebû Hûreyre, senin esirin dün akşam ne yaptı?” buyurdu. (Allahu Teâlâ bu olayı Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e bildirmişti.) Ben,

“Yâ Rasûlallah o çok ihtiyacı olduğunu ve üzerinde çoluk çocuğunun geçim yükü olduğunu söyledi. Ben de acıdım ve salıverdim” dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Dikkat et, o sana yalan söyledi, tekrar gelecektir” buyurdu.

Ben onu gözetlemeye başladım. Nitekim geldi ve hemen hurmayı avuçlamaya başladı. Ben onu yakaladım ve “Seni Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemln yanma götüreceğim” dedim. O,

“Beni bırak, ihtiyaç sahibiyim, ehl-ü ıyâlim var. Bir daha gelmem” dedi. Ben de acıdığım için bırakıverdim. Sabah olunca yine Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem,

“Ey Ebû Hûreyre, senin esirin ne yaptı?” bu­yurdu. Ben,

“Yâ Rasûlallah! O, şiddetli ihtiyacından, ehl-ü ıyâlinin geçiminden şi­kayet etti. Ben de acıdım ve salıverdim” dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi veseltem,

“Dikkatli ol! O yalan söyledi, yine gelecek” buyurdu.

Ben yine onu gözetlemeye başladım. O geldi, hurmayı avuçlamaya başladı. Onu yakaladım ve

“Seni mutlaka Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e götüreceğim. Bu, senin üçüncü ve son gelişindir. Gelmeyeceğini söylediğin halde tekrar geldin” dedim. O,

“Beni bırak da sana bir takım kelimeler öğreteyim. Allahu Teâlâ onlarla seni faydalandırır” dedi. Ben,

“O kelimeler nelerdir?” dedim.

“Yatağa gireceğin za­man Ayet’el Kürsî’yi oku. Sana Allah tarafından bir muhafız tayin edilir ve sabaha kadar hiçbir şeytan sana yaklaşamaz” dedi. Ben de onu bıraktım...

Sabah olunca Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Dün gece esirin ne yaptı?” buyurdu. Ben,

“Yâ Rasûlallah! Allah tarafından bana faydası dokunacak birkaç kelime öğreteceğini söyledi. Ben de onu bıraktım” dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“O kelimeler nelerdir?” buyurdu. Ben,

“O bana, “Yatağına girdiğinde Ayet’el Kürsî’yi oku. Böyle yaparsan Allah tarafından senin için bir muhafız tayin edilir. Sabaha kadar şeytan sana yaklaşamaz” dedi” dedim.

Râvi diyor ki: Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum hayır işlerinde çok hırslıydılar. (Bundan dolayı Hz. Ebû Hûreyre üçüncüsünde hayırlı bir söz işitince onu bırakmıştı.)

Bundan sonra Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“İyi dinle! Her ne kadar o yalancı olsa da sana doğru söylemiş. Ey Ebû Hûreyre! Üç günden beri kiminle konuştuğunu biliyor musun?” buyurdu. Ben,

“Hayır” deyince Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“O şeytandı. (Bu şekilde hile ve aldatma ile sadaka mallarını azalt­maya gelmişti)” buyurdu. [742]   

Hz. Ebû Eyyûb Ensâri radıyallahu anh’ın rivayetinde şöyle geçmektedir: Şeytan şöyle dedi;

“Sen evinde Ayet’el Kürsî’yi oku. Senin yanına hiçbir şeytan, cin vs. gelemez.” [743]                                                                                                           

35) Hz. Ubeyy bin Ka’b radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Ey Ebû-l Münzir! (Bu Hz. Ubeyy bin Ka’b radıyallahu anh’ın künyesidir.) Allah’ın kitabından senin yanında hangisinin daha büyük olduğunu biliyor musun?” buyurdu. Ben,

“Allah ve Rasûlü daha iyi bilendir” de­dim. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem tekrar,

“Ey Ebû-l Münzir! Allah’ın kitabın­dan senin yanında hangisinin daha büyük olduğunu biliyor musun?” buyurdu. Ben,

“Allahu La ilahe illahuvel Hayyûl Kayyûm (yani Ayet’el Kürsi)” dedim. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi vesellem (verdiğim cevaba karşı­lık bana aferin der gibi) elini göğsüme vurdu ve

“Ey Ebû-l Münzir! İlim sana mü­barek olsun!” buyurdu. [744]     

Bir rivayette Ayet’el Kürsî hakkında şöyle buyurulmuştur:

“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki, bu ayetin bir dili ve iki dudağı vardır. Arşın ayakları yanında Allahu Teâlâ’nın yüceliğini beyan etmekte ve O’nu her türlü nok­sanlıklardan tenzih etmektedir.” [745]                       

36) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Her şeyin bir zirvesi vardır (en yukarıda ve üstte durur.) Kur’an-ı Kerim’in zirvesi Bakara süresidir. Onda öyle bir ayet vardır ki, bütün Kur’an ayetlerinin efendisidir. O, Ayet’el Kürsî’dir.” [746]

37)
Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma diyor ki: Bir defasında Cebrail aleyhisselam Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’ın yanında oturmaktayken gökten bir gürültü du­yuldu. Cebrail aleyhisselam başını yukarı kaldırdı ve “Bu, gökte açılan bir kapıdır. Bundan önce hiç açılmamıştı. Ondan bir melek indi. O bundan önce yeryüzüne hiç inmemişti” dedi. Melek gelip selam verdi ve

“Size müjdeler olsun! Size, daha önce hiçbir peygambere verilmeyen iki nûr verildi. Biri Fatiha sûresi, ikincisi Bakara sû­resinin son (iki) ayetidir. Ondan hangi cümleyi okursanız, o size verilecektir.” [747]

İzah: Yani okunan cümle, eğer Allahu Teâlâ’ya hamd ve sena ile ilgili ise hamd etme sevabı verilecektir. Eğer dua cümlesi ise duası kabul edilecektir. [748]

38 ) Hz. Nu’man bin Beşîr radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Allahu Teâlâ, gökleri ve yeri yaratmadan iki bin sene önce kitab yazdı. O kitaptan iki ayeti indirdi. Allahu Teâlâ, o iki ayetle Bakara sûresi­ni sona erdirdi. Bu ayetler hangi evde üç gece okunursa, şeytan o eve yaklaşamaz.” [749]

39) Hz. Ebû Mes’ud Ensâri radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim Bakara sûresinin son iki ayetini herhangi bir gece okursa, bu iki ayet onun için kâfi gelir.” [750]                                           

İzah: Bu iki ayetin kâfi gelmesinin iki manası vardır:

1- Onları okuyan, o gece her türlü kötülükten korunur.

2- Bu iki ayet teheccüd namazı yerine geçer.
[751]

40) Hz. Şeddad bin Evs radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Her hangi bir müslüman yatağına geldiğinde Allah’ın kitabın­dan bir sûre okursa, Allahu Teâlâ onu koruması için bir melek görevlendirir. O ne zaman uyanırsa uyansın, uyanana kadar eziyet verecek hiçbir şey ona yanaşamaz.” [752]                                                                                                                               

41) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan şöyle rivayet olunmuştur: Kim bir ge­cede yüz ayet okursa, o geceyi ibadetle geçirenlerden yazılır. [753]

42) Hz. Fadâle ve Hz. Temim Dârî radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim bir gecede on ayet okursa, ona bin kıntar yazılır. Kıntar ise dünya ve içindekiierden daha hayırlıdır.” [754]

43) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kim bir gecede on ayet okursa, o gece Allahu Teâlâ’ya ibadetten gâfil kalanlardan yazılmaz.” [755]                                               

44) Hz. Ebû Musa radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Ben Eş’arî kabilesinden olan yol arkadaşlarımı, işle­rinden dönüp gece vakti evlerinde Kur’an okuduklarında, onları seslerinden ta­nırım. Gece vakti okudukları Kur’an sesinden dolayı, onların evlerini de tanımış olurum. Halbuki ben onların gündüz evlerine geldiklerini görmemişimdir.” [756]

45) Hz. Câbir radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim gecenin son kısmında inanamayacağından endişe edi­yorsa, gecenin evvelinde (uyumadan önce) vitir kılsın. Kim gecenin son kısmında kalkacağını ümid ediyorsa, gecenin sonunda vitir kılsın. Çünkü gecenin sonunda Kur’an-ı Kerim okunduğunda melekler hazır oluriar. O vakit Kur’an okumak efdaldir.” [757]

46) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kim Kehf sûresinin başından üç ayet okursa, o deccal’in fitnesinden korunur.” [758]                                                                                               

47) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber Efendi­miz sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim Kehf sûresinin evvelinden on ayet ez­berlerse, deccal’in fitnesinden korunur. Bir rivayette Kehf sûresinin sonundan on ayetin ezberlenmesi zikrolunmuştur.” [759]

48 ) Hz. Sevbân radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kim Kehf sûresinin sonundan on ayet okursa, bu okuyuşu onun deccal’den korunmasına sebep olur.” [760]                               

49) Hz. Ali radıyallahu anh diyor ki; Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim Cuma günü Kehf sûresini okursa o, sekiz gün (yani gelecek Cuma’ya kadar her türlü fitneden korunur. Bu süre içinde deccal çıkarsa, onun fitnesinden de korunur.” [761]

50) Hz. Ebû Saîd Hudrî radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kim Kehf sûresini indirildiği gibi (harflerini tam çıkar­tarak) okursa, bu sûre kıyamet günü o kimsenin oturduğu yerden Mekke-i Mükerreme’ye kadar nûr olur. Kim bu sûrenin son on ayetini okur, sonra deccal çıkarsa, o kişiye musallat olamaz.” [762]

51) Hz. Ma’kıl bin Yesâr radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Bakara sûresi Kur’an-ı Kerim’in en yüksek se­viyesi ve zirvesidir. Onun her ayetiyle birlikte seksen melek inmiştir. Ayet’ei Kûrsi arşın altından çıkarılmıştır. (Yani Allahu Teâlâ’nın hususi hazinesinden nazil ol­muştur.) Sonra o, Bakara sûresine katılmıştır. Yasin sûresi ise Kur’an’ın kalbidir. Kim onu Allah rızası ve ahiret niyetiyle okursa muhakkak bağışlanır. O halde bu sûreyi ölmek üzere olan kimselerin yanında okuyun. (Tâ ki ruhunun çıkması ko­lay olsn.)” [763]

İzah: Hadisi şerifte Bakara sûresine İslam’ın zirvesi denilmesinin sebebi galiba şundandır; İslam’ın temel esasları, akâid ve şeriat hükümleri en geniş şek­liyle bu sûrede açıklandığı kadar, Kur’an-ı Kerim’in başka bir sûresinde açıklan­mamıştır. [764]

52) Hz. Cündüb radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur; “Kim herhangi bir gece Allah rızası için Yasîn suresini okursa, o bağışlanır.”  [765]                                                                                               

53) Hz. Abdullah bin Mes’ud radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kim her gece Vakıa sûresini okursa, ona fakirlik gelmez.” [766]                                                                                                         

54) Hz. Câbir radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir:

“Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Elif, lâm, mîm’i (Secde sûresini) ve Tebârekellezi bi yedihi’l Mülk sûresini okumadan uyumazdı.” [767]                                                                                   

55) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Şüphesiz Kur’an’da otuz ayetli bir sûre vardır ki, kendi­sini okuyan kimseye şefaat eder ve o kimse bağışlanır. O Tebârekellezi biyedihi’l ülk süresidir.” [768]

56) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Sahabenin biri, bir kabir üzerine çadır kurdu. Oranın kabir olduğunu bilmiyordu. Bir de ne duysun, kabirdeki kişi Mülk sûresini okuyordu. Sonuna kadar okuyup bitirdi. O sahabi Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna gelerek,

“Yâ Rasûlallah! Ben bir yere çadır kurmuştum. Orada kabir olduğunu bilmiyordum. Bir de ne duyayım, orada bir insan Mülk sûresini sonuna kadar okudu” dedi, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem,

“Bu sûre Allah’ın azabını engelleyici ve kabir azabından kurtarıcıdır” buyurdu. [769]

57) Hz. İbni Mes’ud radıyallahu anh diyor ki:

“Kabir azabı, kişinin ayakları tarafından gelir. Ayakları,

“Benim tarafımdan sana yol yoktur. Çünkü bu kişi Mülk sûresini okurdu” der. Sonra azab göğüs ya da karın hizasından gelir. Göğsü veya karnı,

“Benim tarafımdan sana yol yoktur. Çünkü bu kişi Mülk sûresini okurdu” der. (Hz. Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh diyor ki:)

“Bu sûre kabir azabını engelle­yicidir. Tevrat’ta onun adı Mülk süresidir. Kim onu herhangi bir gece okursa, çok fazla sevab kazanır.” [770]                                                                                 

58 ) Hz. Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim kıyamet gününün manzarasını gözleriyle gö­rüyormuş gibi olmayı arzu ediyorsa, İze’ş Şemsü Kuvviret, İzessemâûn fetaret ve İzessemâûn Şekkat okusun. (Çünkü bu sûre­lerde kıyamet anlatılmaktadır.)”

59) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “İza zul zılet sûresi Kur’an’ın yarısına denktir. Kul huvellahu ehad Kur’an’ın üçte birine denktir  Kul yâ eyyühel Kâfirûn Kur’an’ın dörtte birine denktir.” [771]

İzah: Kur’an-ı Kerim’de insanın dünya ve ahiret hayatı anlatılmıştır. İzâ zül zilet sûresinde ise (yalnız) ahiret hayatı etkili bir şekilde anlatılmıştır. Bundan do­layı bu sûre Kur’an’in yarısına denktir. Kul huvellahü ehad sûresinin Kur’an’in üçte biri olmasının sebebi şudur: Kur’an-ı Kerim’de temel olarak üç konu zikredilmiştir. Kıssalar, Hükümler ve Tevhid (yani Allah’ın sıfatları). Kul huvellahü ehad sûresinde tevhid en güzel şekilde anlatılmıştır. Kul ya eyyühel Kâfirûn sûresinin Kur’an’in dörtte birine denk olması da şu şekildedir; Eğer Kur’an-ı Kerim’in Tevhid, Nübüv­vet, ahkâm ve kıssalar olarak dört konudan oluştuğu kabul edilirse, o takdirde bu sûrede tevhid en üstün seviyede beyan edilmiştir.

Bazı alimlere göre bu sûrelerin Kur’an-ı Kerim’in yarısı, üçte biri ve dörtte birine denk olmasının manası şudur; Bu sûreleri okumanın karşılığında Kur’an-ı Kerim’in yarısı, üçte biri ve dörtte birini okumuş gibi sevab verilecektir. [772]

60) Hz. İbni Ömer radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Sizden biri, günde bin ayet okuyamaz mı?” buyurdu. Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum,

“Her gün bin ayet okumaya kimin gücü yeter” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Sizden hiç biri Elhâkümüttekâsür sûresini okuya­maz mı? (Onun sevabı bin ayetin sevabına denktir)” buyurdu. [773]

61) Hz. Nevfel radıyallahu anh diyor ki:

“Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bana, Kul yâ eyyühel Kâfirûn sûresini oku ve (ondan sonra kimseyle bir şey konuşmadan) uyu. Çünkü bu sûrede şirkten beraat vardır.” [774]             

62) Hz. Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem sahabelerinden birine,

“Ey falanca sen evlendin mi?” buyurdu. Adam,

“Hayır evlenmedim yâ Rasûlallah! Vallahi yanımda evleneceğim kadar malım yok (ben fakirim)” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Sen İhlas sûresini ezbere bi­liyor musun?” buyurdu. Adam, 

“Evet ezberimde” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Bu (sevab bakımından) Kur’an’ın üçte biridir” buyurdu ve

“İzâ câe nasrullahi vel Fethû sûresi ezberinde mi?” buyurdu. Adam,

“Evet ezberimde” deyince,

“Bu sûre (sevab bakımından) Kur’an’ın dörtte biridir” buyurdu ve

“Kul yâ eyyühel Kâfirûn sûresi ezberinde mi?” buyurdu. Sahabî,

“Evet ezberimde” dedi Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Bu sûre (sevab bakımından) Kur’an’ın dört­te birine denktir” buyurdu ve sonra,

“İzâ zül zilet’il ardu sûresi ezberinde mi?” buyurdu. Sahabî,

“Evet ezberimde” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Bu sûre (sevab bakımından) Kur’an’ın dörtte birine denktir, evlen evlen” buyurdu. [775]

İzah: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in sözlerinin maksadı şudur;

“Madem ki sen bu sûreleri ezbere biliyorsun. Sen fakir değilsin, aksine sen zenginsin. O halde evlenmen gerekir.” [776]

63) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh diyor ki: Bir defasında ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte geldim. Birinin Kul huvellahû ehad okudu­ğunu duyunca,

“Vacib oldu” buyurdu. Ben,

“Yâ Rasûlallah! Ne vacib oldu?” deyince

“Cennet vacib oldu” buyurdu. Ebû Hûreyre radıyallahu anh diyor ki:

“Ben adamın ya­nına gidip ona müjde vermek istedim. Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte öğle yemeği yemeyi kaçırırım diye korktum ve yemeği tercih ettim. (Çün­kü Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ile yemek yemek bir saadettir.) Sonra adamın yanına gittim. Baktım ki o gitmişti.” [777]

64) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Sizden herhangi biriniz, bir gecede Kur’an’ın üçte birini okumaktan aciz midir?” Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum,

“Bir gecede Kur’an’ın üçte birini kim okuyabilir?” dediler. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem,

“Kul huvellahu ehad Kur’an’in üçte birine eşittir” buyurdu. [778]

65) Hz. Muaz bin Enes Cühenî radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygam­ber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim on defa Kul huvellahû ehad okursa, Allahu Teâlâ Cennet’te onun için bir köşk inşa eder.” Bunun üzerine Hz. Ömer radıyallahu anh,

“Yâ Rasûlallah! Öyleyse ben çok okurum” deyince Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Allahu Teâlâ daha fazla ve daha güzel sevab verendir” buyurdu. [779]                                                                                         

66) Hz. Aişe radıyallahu anha diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bir adamı, askerî bir birliğin başına emir yapıp gönderdi. O, arkadaşlarına namaz kıldı­rıyor ve (hangi sûreyi okursa okusun, onunla birlikte) en sonunda Kul huvellahû ehad okuyordu. Döndükleri zaman arkadaşları durumu Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e anlattılar. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Ona sorun. Niçin öyle yapmış?” buyurdu. Ona sorduklarında,

“Bu sûrede Rahman’ın sıfatı beyan edilmiştir. Bundan dolayı onu okumayı seviyorum” dedi. Bu­nun üzerine Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem,

“Ona söyleyin, Allah da onu seviyor” buyurdu. [780]     

67) Hz. Aişe radıyallahu anha’dan rivayet edilmiştir:

“Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem gece uyumak için yatağına geldiğinde ellerini bitiştirir, sonra Kul huvellahû ehad Kul eûzü bi Rabbil felak Kul eûzü bi Rabbinnas sûrelerini okur, avuçlarına üfler ve mübarek ellerinin ulaşabildiği yere kadar vücudunu meshederdi. Önce başını, yüzünü ve vücudunun ön ksmını meshederdi. Bunu üç defa yapardı.” [781]                                                       

68 ) Hz. Abdullah bin Hubeyb radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bana,

“Söyle” buyurdu. Ben sustum, hiçbir şey demedim. Sonra,

“Söyle” buyurdu. Ben sustum. Sonra,

“Söyle!” buyurdu. Ben,

“Yâ Rasûlallah ne söyleyeyim” dedim buyurdu ki;

“Sabahladığın ve akşamladığında Kul huvellahû ehad. Kul eûzü bi Rabbil felak Kul eûzü bi Rabbinnas surelerini üçer defa oku. Bu sûreler her (eziyet veren) şeyden seni korurlar.”

İzah: Bazı alimlere göre Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in buyruğundan maksat şudur; Fazla okuyamayanlar hiç olmazsa (en azından) bu üç sûreyi sa­bah ve akşam üçer defa okurlarsa inşaallah bunlar yeterli olurlar.[782]

69) Hz. Ukbe bin Amir radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bana,

“Yâ Ukbe bin Amir! Sen Kul euzu bi Rabbil Felak sûresinden daha fazla Allah’a sevimli ve daha çabuk kabul olunan başka bir sûre okuyamazsın. O halde eğer yapabiürsen onu namazda okumayı terk etme.” [783]       

70) Hz. Ukbe bin Âmir radıyallahu antidan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Bu gece bana indirilen ayetlerden haberin yok mu?” (Onlar o kadar eşsiz ki,) onların benzeri asla görülmemiştir. Onlar, eûzü bi Rabbil felak ve Rabbinnas sûreleridir.” [784]

71) Hz. Ukbe bin Âmir radıyallahu anh diyor ki: Bir gün ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte Cuhfe ve Ebvâ arasında yürüyordum. Ansızın bizi bir fır­tına ve karanlık kapladı. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Kul eûzü bi Rabbil felak eûzü Rabbinnas okuyarak Allah’a sığınmaya başladı ve

“Ey Ukbe! Sen de bu iki sûreyi okuyarak Allah’a sığın! Hiçbir sığınıcı, bu iki sûre ile sığındığı kadar başka hiçbir şeyle sığınamaz. (Yani Allahu Teâlâ’ya sığınmak için hiçbir dua, bu iki sûre gibi olamaz.) Bu özelliklere sahip olmakta, bu sûrelerin benzeri yoktur” buyurdu.

Hz. Ukbe radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in bi­ze namazda imamlık yaptığında bu iki sûreyi okuduğunu işittim.             

İzah: Cuhfe ve Ebvâ, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere yolu üzerinde meşhur yerleşim yerleridir. [785]



Konu Başlığı: Ynt: Kur'an-ı Kerim'in faziletleri
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 17:51:41
[696] Yunus: 10/57-58.

[697] Nahl: 16/102.

[698] İsrâ: 17/82.

[699] Ankebût: 29/45.

[700] Fatır: 35/29.

[701] Vâkıa: 56/75-81.

[702] Haşr: 59/21.

[703] Tirmizi

[704] Müstedrek'i Hakim

[705] İbni Hibban.

[706] Müslim

[707] Müslim

[708] Beyhaki

[709] Müslim

[710] Tirmizi

[711] Tirmizi

[712] Tirmizi

[713] Müslim

[714] Ebû Davûd

[715] Bezlül Mechûd

[716] İbni Mâce

[717] Müslim

[718] Müstedreki Hakim

[719] Tirmizi

[720] Şerh'üt Tîbî

[721] Müslim

[722] Tirmizi

[723] Tîbî, Mirkât

[724] Müslim

[725] Tıbbî, Mirkât

[726] Tirmizi

[727] Müsned'i Ahmed, Feth'ur Rabbani

[728] İncâh'ül Hâce

[729] Müstedrek'i Hakim

[730] Tirmizi

[731] Ebû Dâvûd

[732] Bezlül Mechûd, Şerh'ı Süneni Ebî Dâvûd lil-Aynî

[733] Ebu Dâvûd

[734] Şerh'ût Tîbî

[735] Müsned'i Ahmed

[736] Dârimi

[737] Buhâri

[738] Müslim

[739] Müslim

[740] Müslim

[741] Müstedrek'i Hakim, Terğib

[742] Buhâri

[743] Tirmizi   

[744] Müslim

[745] Müsned'i Ahmed, Mecma'uz Zevâid

[746] Tirmizi

[747] Müslim

[748] Şerhüt Tîbî

[749] Tirmizi

[750] Tirmizi

[751] Nevevî

[752] Tirmizi

[753] Müstedreki Hakim

[754] Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[755] Müstedreki Hakim

[756] Müslim

[757] Tirmizi

[758] Tirmizi

[759] Müslim

[760] Amel'ül Yevmi ve'l Leyle

[761] Tefsir İbni Kesîr

[762] Müstedrek'i Hakim

[763] Müsned'i Ahmed

[764] Maârifül Hadis

[765] İbni Hibban

[766] Beyhakî

[767] Tirmizi

[768] Tirmizi

[769] Tirmizi

[770] Müstedrek'i Hakim

[771] Tirmizi

[772] Mezâhir'i Hakk

[773] Müstedreki Hakim

[774] Ebû Dâvûd

[775] Tirmizi

[776] Ârizafül Ahfezî

[777] Muvatta - İmam Malik

[778] Müslim

[779] Müsned'i Ahmed

[780] Buharı

[781] Ebû Dâvûd

[782] Şerhü't Tîbî

[783] İbni Hibban

[784] Müslim

[785] Bezl'ül Mechûd



Konu Başlığı: Ynt: Kur'an-ı Kerim'in faziletleri
Gönderen: Hatice Akdağ 8 üzerinde 20 Aralık 2014, 23:05:02
Kuran okumazsak eğer öbür dünyada kuran bir insan kılığına girerek yanımıza gelecek ve adam soracak sen beni tanıyormusun diye kuran hayır diyecek adam buda sorcak kuran yine hayır diyecek bunun için Kuranımızı okuyalım


Konu Başlığı: Ynt: Kur'an-ı Kerim'in faziletleri
Gönderen: Hatice Akdağ 8 üzerinde 20 Aralık 2014, 23:07:48
 Ben Müslümanım deyipte ibadatlerimizi tane namazını orucunu kuranını okumuyosa Müslümanım diye geçinmesin


Konu Başlığı: Ynt: Kur'an-ı Kerim'in faziletleri
Gönderen: Rüveyha üzerinde 20 Aralık 2014, 23:45:17
Esselamu Aleyküm ve rahmetullah.

“(Biz, bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirseydik (dağda da şuur ve anlayış kabiliyeti bulunsaydı,) onu mutlaka Allah korkusundan boyun eğmiş, paramparça olmuş görürdün.” [702]      

Haşr süresinde ki bu güzel ayeti ne zaman okusam çok etkileniyorum.Mevlam Kur'an şefaatinden mahrum bırakmasın InsaAllah. Kur'anı kendine dost edinenlerden kılsın. Mevlam razı olsun kardeşim.


Konu Başlığı: Ynt: Kur'an-ı Kerim'in faziletleri
Gönderen: Mehmed. üzerinde 21 Aralık 2014, 07:53:36
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuh,  Kur'an - ı Kerim' ı okuyalım hem de çok okuyalım fakat Arapçamız yok ise mealine başvuralım . Allah Teâlâ ' nın bizlere neler dediğini öğrenelim inşaEllah.