๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Müntehab Ehadis => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 16:30:08



Konu Başlığı: İhlas-ı niyyet
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 16:30:08
İHLAS-I NİYYET (NİYETİN DÜZELTİLMESİ)


Allahu Teâla’nın emirlerini, yalnız Allahu Teâlâ’nın rızası için yerine getirmek.

 

Kur’an Ayetleri
 

“Hayır öyle değil! İhlaslı olarak kendini Allah’a teslim ederse, onun ecri Rabbinin katındadır. Böylelerine hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar.” [1477]

“Zaten siz (mü’minler) ancak Allah’ın rızasını dileyerek verirsiniz.” [1478]

“Kim dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz. (Ahirette onun nasibi yok­tur.) Ve kim de ahiret sevabını isterse, ona da ondan veririz. (Ayrıca dünyada da veririz.) Şükredenlere ise mükâfatlarını çok çabuk vereceğiz.” [1479]       

Hz. Salih aleyhisselam kavmine şöyle dedi: “Ben bu tebliğe karşı, sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbine aittir.”[1480]             

“Allah’ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekât (yok mu?) İşte sevabiarını (ve malla­rını) kat kat arttıranlar bunlardır.” [1481]                                                             

“Dîni yalnız Allah’a hâs kılarak sadece O’na yalvarın.” [1482]                             

“Elbette kurbanlıkların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşmaz, lâkin O’na sizin takvanız ulaşır.” [1483]                                                                                     

 

Hadisi Şerifler
 

1) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Şüphesiz Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Ancak sizin kalplerinize ve amellerinize bakar.” [1484]                               

İzah: Yani Allahu Teâlâ indinde razı olma kararı sizin suretleriniz ve mal­larınız esas alınarak verilmez. Aksine sizin kalplerinizde ve amellerinizde ne kadar ihlas olduğuna bakılarak karar verilir.

2) Hz. Ömer bin Hattab radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Ameller niyetlere göredir. Kişiye niyet ettiği verilir. O halde kimin hicreti, Allah ve Rasûlü için olursa (yani onun hicretinin Allah ve Rasûlü’nün rızasından başka bir sebebi yoksa) o zaman onun hicreti Allah ve Rasûlü için olur. (Yani ona hicretinin sevabı verilir.) Kim de dünyevi gaye ile hicret ederse, ona ulaşır. Veya bir kadınla evlenmek için hicret ederse, onunla evlenir. (Onun hicreti Allahu Teâlâ ve O’nun Rasûlü için olmaz.) O hangi gaye için hicret etmişse (Allah indinde de) onun hicretinin o gaye için yapıldığı kararlaştırılır.”  [1485]

3) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “(Kıyamet günü) insanlar niyetlerine göre diriltilirler. (Yani herkese niyetine göre muamele yapılacaktır.)” [1486]                                 

4) Hz. Aişe radıyallahu anha diyor ki:  Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Bir ordu Kabe’yi işgal etmek niyetiyle yola çıkacak. Beydâ denilen çorak bir araziye vardıklarında hapsi yere batırılacaktır.”  Hz. Âişe radıyallahu anha diyor ki: Ben.

“Yâ Rasûlallah! Onların hepsi nasıl batırılacaktır. Onların içinde satıcılar ve orduya katılmayanlarda bulunur?” dedim. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyur­du ki;

“Hepsi batırılacaktır. Sonra herkes kendi niyetine göre haşrolunacaktır. (Yani kıyamet günü onlara niyetlerine göre muamele edilecektir.)” [1487]               

5) Hz. Enes radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Siz Medine’de öyle bir topluluk bıraktınız ki, siz hangi yol­dan giderseniz, ne harcama yaparsanız, hangi vadiden geçerseniz, onlar da bu amellerin ecir ve sevabında sizinle beraberdirler.” Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum,

“Yâ Rasûlallah! Onlar Medine’deler nasıl bizimle beraber olabilirler?” dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“(Onlar sizinle beraber çıkmak istiyorlardı. Ancak) onları özürleri engelledi.” [1488]                                                                 

6) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Allahu Teâlâ iyilikler ve kötülükler hakkında kararını meleklere yazdırdı. Sonra onu şöyle açıkladı:

“Kim iyiliğe niyet eder ve sonra (herhangi bir sebepten dolayı) onu yapamazsa, Allahu Teâlâ ona tam bir iyilik yazar. Eğer niyet ettikten sonra onu yaparsa, Allahu Teâlâ ona on iyilikten yedi yüz iyiliğe kadar hatta ondan daha fazla yazar. Kim bir kötülüğe niyet eder, sonra onu yapmaktan vazgeçerse, Allahu Teâlâ ona tam bir iyilik yazar. (Çünkü onun kötülükten vazgeçmesi Allah korkusundandır.) Kötülüğe niyet ettikten sonra onu işlerse Allahu Teâlâ ona sadece bir günah yazar.” [1489]                                           

7) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “(Benî İsrail’den) bir adam (kendi kendine), “Ben (bu gece) sadaka vereceğim” dedi. Nitekim (geceleyin gizlice sadaka edeceği malı alıp çıktı ve) bir hırsızın eline koydu. Sabah olunca insanlar arasında,

“Geceleyin bir hırsıza sadaka verilmiş” diye konuşulmaya başlandı. Sadaka veren adam,

“Allah’ım (hırsıza da olsa sadaka verdiğim için) Sana hamd ediyorum. (Bundan daha kötü bir adama verseydim ne olurdu?)” dedi ve sonra,

“Bu gece de mutlaka sadaka vereceğim, (önceki zayi oldu)” diye karar verdi. Nitekim geceleyin sadakasıyla birlikte çıktı ve sadakasını (sessizce) bir fahişe kadının eline koydu. Sa­bahleyin insanlar arasında,

“Bu gece fahişe bir kadına sadaka verilmiş” diye ko­nuşulmaya başlandı. Adam,

“Fahişe kadına da olsa sadaka verdiğim için Sana hamd olsun. (Benim malım buna bile layık değildi)” dedi. Sonra (üçüncü defa),

“Bugün muhakkak sadaka vereceğim” dedi. Nitekim geceleyin sadakasını alıp çıktı ve zengin bir adamın eline koydu. Sabahleyin halk arasında,

“Geceleyin bir zengine sadaka verildi” diye konuşulmaya başlandı. Adam,

“Allah’ım! Hırsız, fa­hişe ve zengine sadaka verdiğim için Sana hamd olsun. (Çünkü benim malım böyle insanlara verilmeye layık değildi)” dedi. Rüyasında ona,

“(Sadakan kabul edildi.) Senin hırsıza sadaka vermen şundandır; belki o hırsızlık alışkanlığından tevbe edebilir. Fahişe kadına sadaka vermen de şundandır; belki de fahişe kadın bu kötü işten vazgeçebilir. (Çünkü o bu kötü işi yapmadan da Allahu Teâlâ’inn kendisine rızık verdiğini görünce utanır ve gayrete gelebilir.) Zengine verdiğin sadakanın hikmeti ise şudur; belki de o ibret alır. (Allahu Teâlâ’nın kullanır nasıl da gizlice sadaka veriyorlar diye düşünür. Bundan dolayı) o da Allah’ın kendine vermiş ol­duğu maldan (Allah yolunda) sarfeder.” [1490]                                                       

İzah: Sadaka veren şahsın itilasından dolayı Allahu Teâlâ onun üç sada­kasını da kabul etmiştir.

8 ) Hz. Abdullah bin Amr radıyallahu anhuma diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Sizden önceki bir ümmetten üç kişi (birlikte yolculuğa) çıktılar. (Yürüdüler, yürüdüler... Nihayet gece oldu.) Geceyi geçirmek için bir mağaraya girdiler. Bu esnada dağdan bir kaya koparak gelip mağaranın ağzını kapattı. Onlar bu durumu görünce,

“Bu kayadan kurtulmanın yolu şudur: Hepimiz salih amellerimizi vesile kılarak Allah’a dua edelim” dediler. (Nitekim onlar kendi amellerini vesile kılarak dua etmeye başladılar.) Onlardan biri şöyle dedi:

“Allah’ım! (Sen biliyorsun ki,) benim anam ve babam çok yaşlıydılar. Ben çoluk çocuğuma ve kölelerime onlardan önce süt içirmezdim. Bir gün ben bir şeyi aramak için uzaklara gitmiştim. Geri döndüğümde onlar uyumuşlardı. (Yine de) ben akşam sütünü sağdım (ve bardaklara koydum onların yanına geldim.) Baktım ki onlar uyuyorlardı. (Onları uyandırmayı uygun görmedim.) Onlardan ön­ce çoluk çocuğuma ve kölelere içirmeye de gönlüm razı olmadı. Elimde bardak onların başında uyanmalarını bekledim. Nihayet sabah oldu. Onlar uyandıklarında (sütlerini verdim.) O vakit onlar (akşamki) sütlerini içtiler... Allah’ım! Eğer bu işi sadece Senin rızan için yaptıysam, bu kaya yüzünden içine düştüğümüz şu mu­sibetten bizi kurtar.” Bu duanın neticesinde kaya biraz açıldı. Ancak dışarı çık­maları mümkün olmadı.”

Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“İkinci şahıs şöyle dua etti: “Allah’ım! Benim amcamın bir kızı vardı. Onu çok seviyordum. Ben (bir defasında) nefsimin arzularını onunla tatmin etmek istedim. Ancak o buna yanaş­madı. Nihayet öyie bir zaman geldi ki, kıtlık onu (benim yanıma) gelmeye mecbur etti. Ben ona tenha bir yerde benimle beraber olması şartıyla 120 dinar verdim. O bunu kabul etti. Nihayet ben ona sahip olmuştum (ve nefsimin arzusunu ye­rine getirmek üzereydim ki,) bana

‘Senin bu mührü haksız yere bozmanı helal görmüyorum’ dedi. Ben (bunu duyunca) çirkin kararımdan vazgeçtim ve ondan uzaklaştım. Halbuki insanlar içinde en çok onu seviyordum. Ona vermiş olduğum altınları da ona bıraktım... Allah’ım! Eğer bu işi Senin rızan için yaptıysam bu musibeti uzaklaştır”. Nitekim o kaya biraz daha açıldı. Ancak (yine de) çıkmaları mümkün olmadı.”

Daha sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Üçüncü şahıs da şöyle dua etti:

“Allah’ım! Ben birkaç işçi tutmuştum. Hepsinin ücretini verdim. Onlardan biri ücretini almadan gitti. Ben onun alacağı ücreti ticarete yatırdım. Nihayet o mal çok arttı. Bir müddet sonra o işçi bana geldi ve

‘Ey Allah’ın kulu! Benim ücretimi ver!’ dedi. Ben,

‘Şu gördüğün deve, inek, keçi ve köleler senin ücretindir. (Yani senin ücretinden bu kadar gelir elde edilmiştir)’ dedim. Adam, ‘Ey Allah’ın kulu! Benimle alay etme’ deyince ben,

‘Alay etmiyorum (gerçeği ko­nuşuyorum)’ dedim. Nitekim o, (benim açıklamamdan sonra) bütün malı alıp gitti, hiçbir şey bırakmadı... Allah’ım! Eğer ben bu işi sadece Senin rızan için yaptıy­sam, içine düştüğümüz şu musibeti bizden uzaklaştır”. Bunun üzerine kaya ta­mamen açıldı (ve mağaranın ağzı açılarak) hepsi yürüyerek dışarı çıktılar.” [1491]

9) Hz. Ebû Kebşe Enmârî radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Ben yemin ederek üç şeyi beyan edeceğim. Ondan sonra size hususen bir şey söyleyeceğim. Onu iyice ezberleyiniz. (Üzerine yemin ettiğim üç şey şunlardır)

1- Hiçbir kulun malı sadaka vermekten dolayı azal­maz.

2- Kime zulmedilir, o da buna sabrederse, Allahu Teâlâ onun izzet ve şere­fini arttırır.

3- Kim insanlardan isteme ve dilenme kapısını açarsa, Allahu Teâla ona fakirlik kapısını açar.” Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Size bir şey söyleyeceğim, onu ezberleyin. Dünyada dört türlü insan vardır:

1- Allahu Teâlâ’nın kendisine mal ve ilim verdiği kimsedir. (İlminden dolayı) malı hakkında Allah’tan korkar. (Onun rızasına aykırı olarak malını harcamaz, aksine) akrabasını gözetir, (malını bu uğurda harcar.) Allahu Teâlâ’nın o malda hakkı olduğunu bilir. (Bundan dolayı malını iyi işlerde kullanır.) Bu kişi kıyamet günü en üstün derecelerde olur.

2- Allahu Teâlâ’nın kendisine ilim verip, mal vermediği kimsedir. Onun niyeti güzeldir. O,

“Benim de malım olsa falanca gibi (iyi işlerde) harcardım” diye temenni eder. Onun niyetinden dolayı (ona da önceki şahsa verilen sevabın aynısı verilir,) ikisinin de sevabı eşit olur.

3- Allahu Teâlâ’nın ken­disine mal verip de ilim vermediği kimsedir. İlmi olmadığından dolayı o, malını yersiz olarak harcar. Malı konusunda Allah’tan korkmaz, akrabasını görüp gözet­mez. Allahu Teâlâ’nın hakkı olduğunu da bilmez. Bu şahıs kıyamet günü en kotu derece de olacaktır.

4- Allahu Teâlâ’nın kendisine mal ve ilim vermediği kimsedir. O,

“Eğer malım olsaydı, ben falanca (yani üçüncü şahıs) gibi (gelişi güzel) har­cardım. O, bu niyetine göre günah alır. Onun ve üçüncü şahsın günahı eşit olur. (Yani iyi veya kötü niyete, iyi veya kötü amel gibi sevab veya günah verilir.” [1492]

10) Medine-i Münevvere’li bir zât diyor ki: Hz. Muaviye radıyallahu anh, Hz. Aişe radıyallahu anha’ya şöyle bir mektup yazdı;

“Bana bir nasihat yazınız, kısa olsun fazla uzun olmasın.” Hz. Aişe radıyallahu anha,

“Allah’ın selamı senin üzerine olsun. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim; “Kim insanla­rın darılmasına aldırmadan Allah’ın rızasını aramaya devam ederse, Allahu Teâlâ insanların darılmasından doğacak zarardan onu korur. Kim de Allahu Teâlâ’nın gazabına aldırmadan, insanları memnun etmeye çalışırsa, Allahu Teâlâ onu in­sanlara havale eder” Vesselâmu aleyke (Allahu Teâlâ’nın selamı üzerine olsun.)” [1493]

11) Hz. Ebû Ûmâme el-Bâhilî radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygam­ber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Allahu Teâlâ amellerden sadece Kendi­si için hâlis olanı ve sadece Allahu Teâlâ’nın rızası kasdedilen ameli kabul eder.” [1494]

12) Hz. Sa’d radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Allahu Teâlâ bu ümmete, (onların kabiliyet ve salahiyetin­den dolayı değil de) onların zayıf ve yoksullarının duaları, namazları ve ihlaslarından dolayı yardım eder.” [1495]                                                                                       

13) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kim (uyumak için) yatağına geldiğinde gece kalkıp teheccüd namazı kılmaya niyet eder, sonra uykusu kendisine galib geldiğinden sabaha kadar uyursa, ona teheccüd sevabı yazılır. Uykusu da Rabbi tarafından kendisine bir bağış olur.” [1496]                                                                                         

14) Hz. Zeyd bin Sabit radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kimin maksadı dünya olursa, Allahu Teâlâ onun işlerini dağıtır. (Yani her işte onu perişan eder.) Fakirlik korkusunu onun gözünün önüne getirir. Dünya ne kadar takdir edildiyse kendisine o kadar verilir... Kimin niyeti ahiret olursa, Allahu Teâlâ onun işlerini kolaylaştırır. Kalbini zengin kılar. Dünya zelil olarak onun yanına gelir.”                                                             

15) Hz. Zeyd bin Sabit radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Üç haslet vardır ki, onlarla müslümanın kalbi kin, hıyanet (ve her çeşit kötülük)ten temiz kalır:

1- Allahu Teâlâ’nın rızası için amel yapmak,

2- İdarecilerin hayrını istemek (onlara nasihatte bulunmak),

3- Müslümanların cemaati ile beraber olmak
. Çünkü cemaatle beraber olanları, cemaatteki in­sanların duaları her taraflarından kuşatır. (Bu dualar sayesinde şeytanın şerrin­den muhafaza olunurlar.)” [1497]                                                                                 

16) Hz. Sevban radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“İhlaslı kimselere müjdeler olsun. Onlar karanlıklarda kandillerdir. Onlarla en şiddetli fitneler yok olur.” [1498]                     

17) Eşlem kabilesinden Hz. Ebû Firâs rahmetullahi aleyh diyor ki: Bir adam yüksek sesle,

“Yâ Rasûlallah! İman nedir?” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“İman ihlastır” buyurdu. [1499]                                                                                           

18 ) Hz. Ûmâme radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Gizli sadaka vermek Allahu Teâlâ’nın gazabını söndürür.” [1500]

19) Hz. Ebû Zerr radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e,

“İyi amel işlediğinden dolayı insanların kendisini övdüğü bir adam hak­kında ne buyurursunuz? (Bu iyi amelinden dolayı ona sevab verilir mi? İnsanla­rın onu övmeleri riyakârlığa dahil midir?)” denildi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Bu, mü’mine verilen ilk müjdedir” buyurdu. [1501]                                                       

İzah: Hadisi şerifin maksadı şudur: Bir müjde vardır ki, ahirette verilecektir. Başka bir müjde ise dünyada verilecektir O da insanların o kimseyi övmeleridir. Ancak bunun şartı şudur: O kimsenin amel işlerken niyeti sadece Allah’ı razı ve hoşnûd etmek olmalı, kendini övdürmek kasdı bulunmamalıdır.

20) Ümmül Mü’minîn Hz. Aişe radıyallahu anha diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e şu ayetin maksadını sordum.

“Onlar ne verirlerse kalpleri korkarak verirler.” [1502]

“Bu ayette kasdedilen İnsanlar, şarab içen ve hırsızlık yapanlar mıdır? (Yani onların korkması günah işlemelerinden midir?)” dedim. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bu­yurdu ki;

“Ey Sıddığın kızı! Maksad bu değildir. Aksine ayeti kerimede oruç tutanlar, namaz kılanlar ile sadaka ve hayrat yapanlar zikredilmiştir. Onlar (herhangi bir ek­siklikten dolayı) amellerinin kabui olunmayacağından korkuyorlar. Bunlar o kimse­lerdir ki, iyiliklerde yarışırlar, hayır yapmak için öne geçerler.” [1503]

21) Hz. Sa’d radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim; “Allahu Teâlâ takva sahibi olan, insanlara minnet etmeyen, tok gözlü ve şöhreti olmayan kulunu sever.” [1504]                                                 

22) Hz. Ebû Saîd Hudrî radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Eğer bir kimse, kapısı oimayan, hiçbir deliği bulunmayan bir ka­yanın içinde bir amel işlese, ister o amel iyi olsun ister kötü, mutlaka onun ameli insanların önüne gelip açığa çıkacaktır.” [1505]                                                           

İzah: Her türlü amel mutlaka kendiliğinden açığa çıkacağına göre, dinden bir amel işleyen kimsenin gösterişe niyet edip de amelini berbad etmesinin bir faydası var mıdır? Aynı şekilde bir kötülük işleyenin kötülüğünü gizlemesinde ne fayda vardır? Her ikisi de mutlaka açığa çıkacaktır. [1506]

23) Hz. Ma’n bin Yezid radıyallahu anhuma diyor ki: Babam Hz. Yezid radıyallahu anh sadaka niyetiyle birkaç dinar çıkardı ve mescidde bulunan bir adamın yanına koydu. (Ta ki o adam parayı herhangi bir muhtaca versin...) Ben mescide girdim, (benim ihtiyacım vardı. Bundan dolayı) adamdan o dinarları aldım ve eve getirdim. Babam, “Vallahi ben sana vermeye niyet etmedim” dedi. Ben babamı Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna götürdüm ve bu meseleyi ona açtım Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Ey Yezid! Sen sadakaya niyet etmiştin, onun se­vabı sana verildi. Ey Ma’n! Senin aldığın da senin olmuştur. (Sen onu kullanabi­lirsin.)” [1507]                                                                                                                       

24) Hz. Tâûs rahmetullahi aleyh diyor ki: Bir sahabi,

“Yâ Rasûlallah! Ben bazı zamanlar iyi işler yapmaya kalktığımda Allah’ın rızasını niyet ediyorum. Bununla beraber insanların benim amelimi görmelerini arzu ediyorum” dedi. Rasülullah sallallahu aleyhi vesellem bunu duyunca sükût etti. Nihayet şu ayet nazil oldu:”

“O halde her kim Rabbine kavuşmayı (ve O’nun sevgilisi olmayı) arzu ederse, ya­rarlı bir iş yapsın ve Rabbine yaptığı ibâdete, kimseyi ortak etmesin!” [1508]

İzah: Bu ayeti kerimede yasaklanan şirk, riyadır. Bununla birlikte şu da yasaklanmıştır. Her ne kadar bir amel Allah için olsa da eğer buna herhangi bir nefsâni menfaat karışmışsa, bu da bir çeşit gizli şirktir. Gizli şirk ise insanın ame­lini zayi ediverir. [1509]

[1477] Bakara: 2/112.

[1478] Bakara: 2/272.

[1479] Âl-i İmrân: 3/145.

[1480] Şuarâ: 26/145.

[1481] Rûm: 30/39.

[1482] A'râf: 7/29.

[1483] Hacc: 22/37.

[1484] Müslim

[1485] Buhâri.

[1486] İbni Mâce

[1487] Buhâri

[1488] Ebû Dâvûd

[1489] Buhari

[1490] Buhâri

[1491] Buhâri

[1492] Tirmizi

[1493] Tirmizi

[1494] Neseî

[1495] Neseî

[1496] Neseî

[1497] İbni Hibban

[1498] Beyhaki

[1499] Beyhaki

[1500] Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[1501] Müslim

[1502] Mü’minûn: 23/60.

[1503] Mû'minûn: 23/61. Tirmizi

[1504] Müslim

[1505] Beyhaki

[1506] Tercüman'üs Sünne






Konu Başlığı: Ynt: İhlas-ı niyyet
Gönderen: Ceren üzerinde 16 Haziran 2017, 21:44:46
Esselamu aleyküm.Niyeti hails ameli dogru ve allah yolunda iman yolunda olan kullardan olalım inşallah.Rabbim razı olsun paylaşımdan...


Konu Başlığı: Ynt: İhlas-ı niyyet
Gönderen: Mehmed. üzerinde 16 Haziran 2017, 23:09:37
Ve aleykümüsselam Rabbim niyetlerimizi halis eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: İhlas-ı niyyet
Gönderen: Sevgi. üzerinde 17 Haziran 2017, 13:48:21
Ve Aleyküm Selam. Ameller niyetlere göredir. Bizler herdaim niyetlerimizi Allah yolunda kullanalım. Mevlam niyetlerimizi herzaman güzel eylesin inşaAllah.