๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Müntehab Ehadis => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 17:13:18



Konu Başlığı: Güzel ahlak
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 17:13:18
GÜZEL AHLAK

Kur’an Ayetleri
 

“Sen mü’minlere kanadını ger (onlara şefkat göster.)” [1078]

“Rabbinizin mağfiretine ve genişliği göklerle yer kadar olan Cennet’e (girmek için) ya­rış yapın. O Cennet, takva sahiplen (yani yüksek dereceli mü’minler) için hazırlan­mıştır. / O takva sahipleri ki bollukta ve darlıkta sadaka verirler, öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını bağışlarlar. Allah da iyilik edenleri sever.” [1079]

“Rahmân’ın kulları o kimselerdir ki, yeryüzünde vakar ve tevâzû ile yürürler.” [1080]

“Kötülüğün cezası da onun gibi kötülüktür. (Ancak buna rağmen) her kim bağışlar ve (kendisiyle düşmanı arasını) düzeltirse (ki böyle yapmak düşmanlığı yok eder ve dostluk meydana getirir. Bu affetmekten daha üstün bir davranıştır.) Artık onun mükâfatı Allah’a kalmıştır. (Kötülüğü cezalandırırken haddi aşanlar bilsinler ki,) şüphesiz O (Allah) zâlimleri sevmez.” [1081]                                                       

“Öfkelendikleri vakit de kusur bağışlarlar.”

“(Allahu Teâlâ Hz. Lokman’ın oğluna nasihatini şöyle beyan ediyor) (Ey yavrucu­ğum!; İnsanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah, her kendini beğenmişi ve övüneni sevmez. / Yürüyüşünde mütevâzi ol! (Konuşurken) sesini alçalt. (Yüksek sesle konuşmak eğer bir üstünlük olsaydı, eşeğin sesi gü­zel olurdu. Halbuki) seslerin en çirkini elbette ki eşeklerin sesidir.” [1082]

 

Hadisi Şerifler
 

41) Hz. Âişe radıyallahu anha diyor ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim; “Mü’min güzel ahlakı sayesinde oruç tutanların ve geceleri ibadet edenlerin derecelerine ulaşır.” [1083]                                                         

42) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur; “Mü’minlerin içinde imanı en mükemmel olanı, ahlakı en güzel olanıdır. Sizin en hayırlınız, hanımlarına karşı en güzel davrananınızdır.” [1084]                                                                                                   

43) Hz. Aişe radıyallahu anha’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“İman bakımından mü’minlerin en kâmil olanı, ahlakı en güzel olanı ve ev halkına en yumuşak davrananıdır.” [1085]                                             

44) Hz. Abdullah bin Amr radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur;

“Ben malıyla köleler satın aiıp da onları âzâd edip hürriyetine kavuşturan kimseye hayret ediyorum. Neden o güzel ahlakı ile hür insanları satın almaz? Halbuki bunun sevabı daha çoktur. (Yani o insanlara güzel ahlaklı davranırsa insanlar onun kölesi olurlar.)” [1086]

45) Hz. Ebû Ümâme radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Ben haklı olduğu halde çekişmeyi bırakan kimseye Cennetin kenarında bir köşk verileceğine kefilim. Şaka da olsa yalan söylemeyen kimseye Cennet’in ortasında bir köşk verileceğine kefilim. Ahlakını güzelleş­tiren kimseye de Cennet’in en yüksek mevkilerinde bir köşk verileceğine kefilim.” [1087]

46) Hz. Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Bir kimse müslüman kardeşiyle Allah’ın sevdiği bir şekilde (mesela güler yüzle) görüşürse, Allahu Teâlâ kıyamet günü onu sevindirir.” [1088]

47) Hz. Abdullah bin Amr radıyallahu anhuma diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“İslam’ın ölçülerine uygun yaşayan bir müslü­man, güzel ahlakı ve asîl davranışı ile geceleri namazda bol bol Kur’an okuyan ve çok oruç tutan kimsenin derecesine ulaşır.” [1089]                                     

48 ) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu anh’dan rivayete göre Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“(Kıyamet günü) mü’minin mîzânında güzel ahlaktan da­ha ağır bir şey yoktur.”                                                                                           

49) Hz. Muâz bin Cebel radıyallahu anh diyor ki: Ben binmek için ayağımı bi­neğimin üzengisine koyduğum sırada Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in bana yaptığı en son vasiyet şöyleydi;

“Ey Muâz! İnsanlara karşı ahlakını güzelleştir.” [1090]

50) Hz. Mâlik rahmetullahi aleyh diyor ki: Bana ulaşan bir hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurdu. [1091]

51) Hz. Câbir radıyallahu anh’dan rivayet etmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Bana en sevimli olanınız ve kıyamet günü bana en yakın olanınız ahlakı güzel olanınızdır.” [1092]                                                                     

52) Hz. Nevvas bin Sem’ân el-Ensâri radıyallahu anh diyor ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e iyilik ve günah hakkında sordum, buyurdu ki;

“İyilik güzel ahlaktır. Günah ise kalbinde tereddüd ve huzursuzluk meydana getiren ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.” [1093]                                                                               

53) Hz. Mekhûl rahmetullahi aleyh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Mü’minler; nereye götürülürse o tarafa giden, bir kaya parçası üzerine çökmesi istenince oraya çöken, itaatkâr bir deve gibi (Allahu Teâlâ’nın emirlerine çok itaat eden ve son derece yumuşak huylu) kimselerdir.” [1094]

İzah: Devenin kaya üzerine çökmesi çok zordur. Buna rağmen o sahibinin sözüne itaat ederek oraya çöküverir.[1095]

54) Hz. Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, “Size, kendisine ateş haram olan ve kendisi ateşe haram olan kimseyi söyleyeyim mi? İnsanlara yakın olan, mîzâc ve tabiatı son derece yumuşak olan herkese Cehennem ateşi haramdır” buyurdu.[1096]                         

İzah: İnsanlara yakın olan kişiden maksat; yumuşak huylu olmasından dolayı insanlarla iyice kaynaşan, görüşen ve güzel hasletlerinden dolayı insanla­rın da çekinmeden, gayet rahat ve severek kendisiyle görüştükleri kimsedir.[1097]

55) Benî Mücâşi kabilesinden Hz. lyâz bin Himâr radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Allahu Teâlâ, sizin birbiri­nize karşı mütevâzi olmanızı, hatta kimsenin kimseye övünmemesini ve kimsenin kimseye zulmetmemesini bana vahyetti.” [1098]                                                           

56) Hz. Ömer radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem m şöyle buyurduğunu işittim; “Kim Allah (rızasını kazanmak) için tevazu gösterirse Allahu Teâlâ onu yükseltir. (Neticesinde) o, kendi fikrinde ve kendi gözünde kü­çük olur. Ancak insanların gözünde büyük olur. Kim de kibirlenirse Allahu Teâlâ onu düşürür. Bunun neticesinde o, insanların gözünde küçülür. Her ne kadar o kendi gözünde büyüse de... Ancak o başkalarının gözünde köpek veya domuz­dan daha alçak olur.” [1099]                                                                                       

57) Hz. Abdullah radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse Cennet’e gir­meyecektir.” [1100]                                                                                                                     

58 ) Hz. Muâviye radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim; “Kim insanların kendisi(ne hürmet) için ayakta durma­larından hoşlanırsa, Cehennem’de yerini hazırlasın.” [1101]                                   

İzah: Hadiste geçen azab tehdidi, kişinin bizzat insanların kendisine tazim ve hürmet için ayağa kalkmalarını arzu etmesinden dolayıdır. Ancak kişi hiç iste­mediği halde insanlar ona karşı ikram ve sevgi duygusu ile ayağa kalkarlarsa bu ayrı bir şeydir. [1102]

59) Hz. Enes radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir;

“Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhuma Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem öen daha sevgili kimse yoktu. Buna rağ­men onlar Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’i görünce ayağa kalkmazlardı. Çünkü onlar biliyorlardı ki, Rasûİullah sallallahu aleyhi vesellem bunu sevmiyordu.” [1103]     

60) Hz. Ebu Derdâ radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim; “Bir kimsenin vücuduna (herhangi bir kimse tarafından) eziyet verilir, o da o kimseyi affederse, Allahu Teâlâ bundan dolayı affeden kim­senin bir derecesini yükseltir ve bir günahını affeder.” [1104]                                 

61) Hz. Cevdân radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Bir kimse müslüman kardeşinden özür diler, ancak o öz­rünü kabul etmezse, ona (haksız yere) vergi toplayan birine yüklenen günahın aynısı yüklenir.” [1105]                                                                                       

62) Hz. Ebû Hûreyre radıyaüahu anh’dan rivayete göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “İmrân oğlu Musa aleyhisselam Allahu Teâlâ’nın huzu­runda

“Yâ Rabbi! Senin indinde en izzetli ve şerefli insan kimdir?” dedi. Allahu Teâlâ,

“Karşılık vermeye gücü yettiği halde affeden kimsedir” buyurdu.” [1106]

63) Hz. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhuma diyor ki: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in yanına geldi ve

“Yâ Rasûlallah! Ben hizmetçimin hatasını kaç defa affedeyim?” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem sustu. Adam tekrar,

“Yâ Rasûlallah! Ben hizmetçimin hatasını kaç defa affedeyim?” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, “Her gün yetmiş defa” buyurdu. [1107]                                   

64) Hz. Huzeyfe radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim; “Sizden önceki ümmetler arasında bir adam vardı. Ölüm meleği onun yanına geldi (ve ruhunu kabzetti. Adam öbür âleme intikal edince) ona,

“Sen dünyada hayırlı bir amel işledin mi?” diye soruldu. O,

“Benim bildiğim bir amelim yoktur” dedi. Ona,

“(Hayatına) bir göz at (ve düşün)” denildi. . O tekrar,

“Benim bildiğim bir amelim yoktur. Ancak ben dünyada insanlarla alış veriş muamelesi yapıyordum. Zenginlere mühlet veriyor, eti darda olanlardan ala­cağımı affediyordum” dedi. Bunun üzerine Allahu Teâlâ onu Cennet’ine koydu.” [1108]

65) Hz. Ebû Katâde radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kim Allahu Teâlâ’ntn kendisini kıyamet gü­nünün sıkıntılarından kurtarmasını istiyorsa, darda kalan (üzerinde borç vs. olan) kimseye mühlet versin ya da (alacaklarının tamamını veya bir kısmını) affetsin.” [1109]

66) Hz. Enes radıyallahu anh diyor ki:

“Ben Medine’de Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e on sene hizmet ettim. Henüz çocuk olduğumdan dolayı yaptığım bütün işler Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in istediği şekilde olmuyordu. (Yani çocuk olduğumdan dolayı benden pek çok kusurlar meydana geliyordu. Ancak on se­nelik bu hizmetim esnasında) hiçbir zaman bana “üf bile demedi.

“Bunu niçin yaptın? Şunu niçin yapmadın?” demedi.” [1110]                                                     

67) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh diyor ki: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e,

“Bana bir tavsiyede bulunun” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Öfkelenme” buyurdu. Adam aynı soruyu birkaç defa tekrarladı. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem her defasında,

“Öfkelenme” buyurdu. [1111]                                 

68 ) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Pehlivan, (rakibini) güreşte yenen değildir. Öfke anında kendine hakim olandır.”                                                                       

69) Hz. Ebû Zerr radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Sizden biri kızdığı zaman ayakta ise otursun, oturmakla öfkesi giderse iyi, yoksa yatsın.” [1112]                                                               

İzah: Hadisi şerifin maksadı şudur: Hangi hale girmekle zihin sakinleşiyorsa o hale girilmelidir. Tâ ki öfkenin verdiği zarar en aza indirilmiş olsun. Oturunca, ayaktakinden az, yatınca oturmaktakinden az zarar olma imkanı vardır. [1113]

70) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayete göre Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “İnsanlara dini öğretiniz. Müjdeleyiniz, zorlaştırmayınız. Sizden biri öfkelendiğinde susmayı tercih etsin.” [1114]                       

71) Hz. Atıyye radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Öfke şeytandandır. (Yani onun etkisiyle olur.) Şeytan ise ateşten yaratılmıştır. Ateş su ile söndürülür. Öyleyse sizden biri öfkelenince abdest alsın.” [1115]                                                                                                     

72) Hz. Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir:

“Allah indinde kulun içtiği hiçbir yudum, Allahu Teâlâ’nın rızası için içtiği öfke yudumun­dan daha üstün değildir.” [1116]                                                                       

73) Hz. Muaz bin Cebel radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Bir kimse öfkesinin gereklerini yerine getirmeye gücü yettiği halde (kızdığı kimseyi cezalandırmaz ve) öfkesini yutarsa, Allahu Teâlâ kıyamet günü onu bütün yaratıkların önünde çağırır ve Cennet hurilerinden dilediğini seçip almakta serbest bırakır.” [1117]                                                     

74) Hz. Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim dilini muhafaza ederse Allahu Teâlâ onun ayıbını örter. Kim öfkesine mani olursa (ve onu yutarsa,) Allahu Teâlâ kıyamet günü azabını ondan engeller. Kim de (günahlarına pişman olarak) Allahu Teâlâ’dan özür dilerse, (yani affını taleb ederse,) Allahu Teâlâ onun özrünü kabul eder.” [1118]

75) Hz. Muâz radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Abdi Kays kabilesinin reisi Hz. Eşecc radıyallahu anha,

“Sende iki haslet var ki, Allahu Teâlâ onları sever. Birincisi hilm (yani yumuşaklık ve tahammül), ikincisi bir işte aceleci olmamak.” [1119]                                                             

76) Ümm’ül Mü’minin Hz. Aişe radıyallahu anha diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Ey Aişe! Allahu Teâlâ (kendisi) yumuşak ve merhametlidir. (Kullarının da aralarındaki muamelelerde) yumuşak ve merhametli davranmaları­nı sever. Allahu Teâlâ yumuşaklığa karşı verdiğini (ecir, sevab ve hedefe ulaş­maktaki başarıyı) sertlik neticesinde vermez. Hatta başka hiçbir şeyin karşılığın­da vermez.” [1120]                                                                                     

77) Hz. Cerîr radtyallahu anh’dan rivayete göre Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Yumuşaklık sıfatından mahrum olan kimse bütün hayırlardan mah­rum kalmıştır.” [1121]                                                                                                     

78 ) Hz. Aişe radıyallahu anha’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kime (Allah tarafından) yumuşaklıktan bir hisse verildiyse, ona dünya ve ahiret hayırlarından hisse verilmiştir. Kim de yumuşaklık hissinden mah­rum olduysa, o dünya ve ahiret hayırlarından mahrum olmuştur.” [1122]

79) Hz. Aişe radıyallahu anha diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Allahu Teâlâ hangi ev halkına yumuşaklık verdiyse onlara (yumuşaklık sebebiyle) fayda, ulaştırır. Hangi ev halkını yumuşaklıktan mahrum kıldıysa (on­lara bu mahrumiyetten dolayı) zarar ulaştırır.” [1123]                                   

80) Hz. Aişe radıyallahu anha’dan rivayet edilmiştir: Bazı yahudiler Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek,

“Essâm’u Aleykûm (sana ölüm olsun)” de­diler. Hz. Aişe radıyallahu anha diyor ki: Ben onlara,

“Size ölüm olsun, Allah’ın laneti ve gazabı sizin üzerinize olsun” dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, “Ey Aişe ağır ol, yumuşak davran. Sertlikten ve kötü sözden sakın” buyurdu. Hz. Aişe radıyallahu anha,

“Ne dediklerini duymadınız mı?” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Benim onlara ne dediğimi duymadın mı? Ben onların sözünü onlara iade ettim. Benim bedduam onlar hakkında kabul edilecek, onların benim hakkımdaki bed­duaları ise kabul olunmaz” buyurdu. [1124]                                                               

81) Hz. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Satarken, satın alırken, hakkını isterken ve hakkını alırken yumuşaklık gösteren kimseye Allahu Teâlâ rahmet etsin.”  [1125]

82) Hz. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“İnsanların arasına karışan, onlarla birlikte ya­şayan ve onlardan gelen eziyetlere sabreden bir mü’min, insanlar arasına karış­mayan ve onlardan gelen eziyetlere sabretmeyen mü’minden ecir bakımından daha üstündür.” [1126]                                                                                             

83) Hz. Suhayb radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Mü’minin işine şaşılır. Onun her davranışı ve her hâli ken­disi için hayırdır. Bu, sadece mü’mine hastır. Eğer ona sevindirecek bir hâl ula­şırsa Rabbine şükreder, Onun bu şükrü hayra sebebtir. (Yani bunda ecir vardır.) Eğer ona bir sıkıntı ulaşırsa ona sabreder. Sabretmesi onun için hayra sebebtir. (Yani onda da ecir vardır.)” [1127]                                                                             

84) Hz. İbni Mes’ud radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şu duayı yapardı;

“Allâhümme ehsente halgî fe ehsin hulugî. Allah’ım! Sen benim bedenimi ve (görünen) yaratılışımı güzel yaptın. Ahlakımı da güzelleştir.” [1128]                                                                                         

85) Hz Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Bir kimse, bir müslümanın sattığı veya satın aldığı bir kendisine geri iade etmesine razı olursa Allahu Teâlâ onun hatalarını affeder.”

86) Hz Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Kim bir müslümanın hatâsını affederse,  kıyamet günü onun hatalarını affeder.”

[1078] Hicr: 15/88.

[1079] Âl-i İmrân: 3/133-134

[1080] Furkân: 25/63.

[1081] Şûrâ: 42/40.

[1082] Lokman: 31/18-19.

[1083] Ebû Dâvûd

[1084] Müsned-i Ahmed

[1085] Tirmizi

[1086] Kazâ-ül Havâic, Cami-us sağîr

[1087] Ebû Dâvûd

[1088] Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[1089] Müsped-i Ahmed

[1090] Muvatta - İmam Mâlik

[1091] Muvatta - İman Mâlik

[1092] Tirmizi

[1093] Müslim

[1094] Tirmizi, Mişkat'ül Mesâbih

[1095] Mecma'ü Bihâr'il Envâr

[1096] Tırmizi

[1097] Maârif ül Hadis

[1098] Müslim

[1099] Beyhaki

[1100] Müslim

[1101] Tirmizi

[1102] Maârif ül Hadis

[1103] Tirmîzi

[1104] Tirmizi

[1105] İbni Mâce

[1106] Beyhâki

[1107] Tirmizi

[1108] Buhâri

[1109] Müslim

[1110] Ebû Dâvûd

[1111] Buhân

[1112] Ebû Dâvûd

[1113] Mezâhir-i Hak

[1114] Müsned-iAhmed

[1115] Ebû Dâvûd

[1116] Müsned-i Ahmed

[1117] Ebû Dâvûd

[1118] Beyhaki

[1119] Müslim

[1120] Müslim

[1121] Müslim

[1122] Şerh'üs sünne

[1123] Beyhaki, Mişkât

[1124] Buhâri

[1125] Buhâri

[1126] İbni Mace

[1127] Müslim

[1128] Müsned-i Ahmed






Konu Başlığı: Ynt: Güzel ahlak
Gönderen: Hanife Ls 1 üzerinde 19 Haziran 2014, 23:47:02
Esselamu aleyküm; Gerçekten insanoğlunun üç buçuk günlük fani hayatı iyi ahlak ile kötü ahlakı birbirine yönelik zaman tanımaz mücadelesi içinde geçmektedir. Üzülerek belirtelim ki dinimizin emrettiği iyi ahlak ile donanarak, sonra da iyi ahlakın yükselttiği insanlık durumundan ölümsüz mutluluğa, yüce cennetlere el sallamak pek kolay erişilir ibr nimet değildir. Bu nimete erişebilmek için, dine eksiksizce ve sımsıkı sarılmak gerekir.


Konu Başlığı: Ynt: Güzel ahlak
Gönderen: Ceren üzerinde 20 Haziran 2014, 00:01:57
Ve aleykümselam.Peygamber efendimiz güzel ahlak temsiliydi.Rabbim bize onun ahlakını nasip eylesin.