๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Müntehab Ehadis => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 13:31:00



Konu Başlığı: Davet ve tebliğ
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 13:31:00
DAVET VE TEBLİĞ


Yaktin ve ameli düzeltmek bütün insanları doğru yakîn ve amele getirmek ve Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in çalışma tarzını bütün dünyada ihya etmek için çalışmak.

 

DAVET VE DAVETİN FAZİLETLERİ

Kur’an Ayetleri
 

“Allah, selamet yurduna (Cennet’e) çağırır ve dilediği kimseyi doğru yola hidâyet eder.” [1551]

“Okuma-yazma bilmeyenler içinde kendilerinden bir peygamber gönderen O’dur. (Yani o Rasûl ümmîdir.) O Rasûl onlara Allah’ın ayetlerini okuyor, (yani onları Kur’an-ı Kerim ile İslam’a davet ediyor,) onları (şirkten) temizliyor (iman etmeye yöneltiyor, bununla onlara hidayet nasib oluyor. Onların ahlakını ıslah ediyor,) on­lara kitabı (Kur’an’ı öğretiyor,) onlara hikmeti (sünnetin sahih bilgisini) öğretiyor. Halbuki bundan önce onlar açık bir sapıklık içindeydiler.” [1552]                       

“Biz dileseydik her beldeye bir uyarıcı (peygamber) gönderirdik. (Bütün vazifeyi sana yüklemezdik. Ancak senin ecrini büyütmek için böyle yapmadık. Bütün vazifeyi sana yüklemek Allahu Teâlâ’nın sana nimetidir.) / O halde (bu nimete şükür olarak) kafirlere boyun eğme (onları sevindirecek iş yapma. Kafirler senin tebliği bırakmandan veya azaltmandan hoşlanırlar.) Onlara karşı bu Kur’an ile (ondaki hak olan delillerle) bü­yük (ve güçlü bir şekilde) cihad et (karşı koy. Yani geniş ve tam olarak İslam’ı tebliğ et. Herkese söyle ve tekrar tekrar söyle, bu hususta azimli ve yürekli ol.)” [1553]

“Rabbinin yoluna, hikmetle ve güzel nasihatla davet et.”

“Sen (Kur’an’la) öğüt ver. Çünkü öğüt mü’minlere fayda verir.” [1554]             

“Ey örtünen peygamber! / Kalk da (halkı) uyar. / Rabbinin büyüklüğünü beyan et.” [1555]

“(Ey Rasûlüm!) Onlar iman etmeyecekler diye sen âdeta kendine kıyacaksın!” [1556]

“And olsun! Size, kendinizden bir peygamber geldi ki, zahmet çekmeniz onu üzer. Üzerinize titrer (hepinizin iyiliğini ister.) O mü’minlere çok şefkatli, çok merha­metlidir.” [1557]                                                                                               

“O halde (Rasûlüm! Onlar iman etmiyorlar diye) canın onlara karşı hasretle (tüke­nip) gitmesin.” [1558]                                                                                           

“Gerçekten Biz Nuh’u kavmine,

 “Acıklı bir azab gelmezden önce kavmini uyar!” diye gönderdik. / Dedi ki:

“Ey kavmim! Gerçekten ben size apaçık bir uyarıcıyım. / (Şöyle ki;) Allah’a ibadet edin! / O’ndan korkun! Ve bana itaat edin! Tâ ki (Allah) günahlarınızı bağışlasın ve sizi muayyen bir vakte (ölüme) kadar (azabsız) geri bıraksın. (Böylece dünyada azabtan korunmuş olursunuz. Ahirette azab edilme­yeceğiniz aşikârdır.) Allah’ın takdir ettiği ecel gelince, geri bırakılmaz. (İman ve takva sayesinde azabtan korunsanız da ölüm mutlaka gelecektir.) Keşke siz bunu bilmiş olsaydınız. / (Nuh aleyhisselam, bu sözlerinin, uzun bir müddet geçmesine rağ­men kavmine tesir etmediğini görünce şöyle dua etti:) Nuh dedi ki:

“Ey Rabbim! Ben kavmimi gece-gündüz (imana) davet ettim. / Fakat benim davetim, ancak oniarın dinden kaçışını arttırdı. / Ve ben, onları mağfiret buyurman için (imana) davet etti­ğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve (beni görmemek için ben de ken­dilerini görmeyeyim diye) elbiselerine büründüler, (azgınlıklarında) ısrar ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler. / (Yine de ben onlara çeşitli şekillerde öğüt vermeye devam ettim.) Sonra ben onları aşikâre olarak davet ettim. / Sonra ben onlara hem ilan ederek söyledim hem de gizli gizli... (Yani onlara genel olarak toplandıkları yerlerde anlattım. Sonra özel olarak onların evlerine giderek de anlattım. Açıkça da anlattım, sessizce ve gizlice de anlattım.) / Dedim ki;

“Gelin, Rabbinizden mağfiret dileyin. Çünkü O çok bağışlayıcıdır. / Üzerinize bol bol yağmur gönderir. / Ve size malla­rınız ve oğullarınızla bereket verir. Size bahçeler ihsan eder. Size ırmaklar akıtır. / Size ne oluyor ki, Allah’tan korkup, O’nun azametini düşünmezsiniz. / Halbuki O, sizi çeşitli hallerde yaratmıştır. / Görmediniz mi, Allah yedi göğü nasıl kat kat ya­ratmıştır. / Allah sizi arzdan yaratıp çıkardı. / Sonra sizi oraya döndürecek ve sizi (kıyamet günü) oradan çıkaracaktır. / Allah sizin için yeryüzünü bir döşek yap­mıştır. Tâ ki O’nun geniş yollarında gezesiniz.” [1559]                                   

Firavun şöyle dedi:

“Alemlerin Rabbi de ne?” / Musa dedi ki:

“O, göklerin, yerin ve aralarında bulunan herşeyin Rabbi’dir. Eğer yakînen anlarsanız...” / Firavun etrafındakilere,

“Duyuyor musunuz? (Nasılda boş şeyler konuşuyor)” dedi. / Musa aleyhisselam Allahu Teâlâ’nın sıfatlarını anlatr, aya devam ederek)

“O, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbi’dir” dedi. / Firavun,

“Herhalde size gönde­rilen peygamberiniz ancak delidir” dedi. / Musa aleyhisselam dedi ki:

“O doğu ile batı­nın ve aralarındaki herşeyin Rabbi’dir. Eğer aklınız varsa anlarsınız.” [1560]

Firavun,

“O halde Rabbiniz kimdir yâ Musa?” dedi. / Musa,

“Bizim Rabbimiz her şeye hilkatini (ona uygun şekil ve suretini) veren, sonra (bütün yaratıklara her türlü istifade) yolunu gösteren (anlayış veren)dir. / (Firavun, Musa aleyhisselam’ın mâkûl cevablarını duyunca birtakım mantıksız sorular sormaya başladı.) Firavun şöyle dedi:

“Ya geçmiş insanların hâli nedir?” / Musa aleyhisselam şu cevabı verdi:

“Onların ilmi, Rabbimiz katında bir kitabtadır (Levh-i Mahfuz’dadır.) Rabbim yan­lışlık yapmaz ve unutmaz. (Onların yapmış oldukları amelleri tam olarak bilir.)” / (Musa aleyhisselam bundan sonra Allahu Teâlâ’nın genel sıfatlarını beyan etmiştir ki, bunu sıradan herkes anlayabilir. Nitekim şöyle buyurmuştur:)

“O ki, yeryüzünü sizin için bir beşik yapmıştır. Orada sizin için yoliar açmış ve gökten su indirmiştir.”[1561]

“And olsun ki! Biz Musa’yı,

“Kavmini karanlıklardan, nura (küfürden imana) çıkar ve onlara Allah’ın (geçmiş kavimlerin başına getirdiği felaket ve rahatlık) gün­lerini hatırlat” diye mucizelerimizle gönderdik. Şüphesiz ki bunda çok sabırlı, çok şükreden her kimse için ibretler vardır.”  [1562]                                               

Nuh aleyhisselam kavmine dedi ki: “Size Rabbimin emirlerini tebliğ ediyorum ve ben sizin için güvenilir bir nasihatçıyım!” [1563]                                                 

“(Firavun’un kavminden Musa aleyhisselam’a) iman etmiş olan (ve İmanını gizlemiş olan) zât dedi ki:

“Ey kavmim! Bana uyun ki, size doğru yolu göstereyim. / Ey kavmim! Bu dünya hayatı ancak birkaç günlük faydalanmadır. Ahiret ise gerçek­ten kalınacak yurttur. / Kim bir kötülük işlerse ancak onun misli ile cezalandırılır. Ve erkek-kadın her kim mü’min olarak iyi bir amel işlerse, işte böyleler! Cennet’e girerler. Orada hesapsız olarak rızıklanırlar. / Ey kavmim! Nedir bu hâl? Ben sizi kurtuluşa davet ediyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz. / Siz beni Allah’ı inkâr etmeye ve hakkında hiçbir bilgim olmayan şeyi O’na ortak koşmaya çağı­rıyorsunuz? Ben ise sizi O aziz ve çok bağışlayan Allah’a davet ediyorum. / Gerçek şudur ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin ne dünyada ne de ahirette bir davete hakkı yoktur. Ve hep dönüşümüz Allah’adır. Aşırı gidenlere gelince, onlar Cehennemliklerin ta kendileridir. / Size söylediklerimi, yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah’a ısmarlıyorum. Muhakkak ki, Allah kullarını çok iyi görendir.” / Nihayet Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden o zâtı korudu. Fira­vun’un kavmini ise kötü bir azab kuşatıverdi.” [1564]                                 

(Hz. Lokman oğluna şöyle nasihat etti:) “Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar azmedilmeye değer işlerdir.” [1565]                                                                       

“(İsrailoğlullarına cumartesi günü balık avlamak yasaklanmıştı. Bazıları bu yasağa uyuyorlar, bazıları bu yasağı deliyorlardı. Onlardan bazıları isyan edenlere nasi­hat ediyorlardı. Allahu Teâlâ bu olayı şöyle beyan ediyor:) Hani onlardan (âsi ol­mayan ancak âsileri de engellemeyen) bir topluluk (diğer öğüt veren topluluğa,)

“Allah’ın helak edeceği veya şiddetli azaba uğratacağı bir kavme niçin nasihat ediyorsunuz?” demişlerdi. Nasihatçılar,

“Rabbinizden mazeret (beyan etmek) için (yani “Yâ Rabbi biz söyledik ama dinlemediler, biz mazuruz” diyebilmek için) bir de (cumartesi günü balık avlamaktan) sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)” dediler. / Onlar kendilerine verilen öğütleri unutunca, Biz de kötülükten menedenleri kurtar­dık. Zulmedenleri ise çıkardıkları fesâd yüzünden, şiddetli bir azab ile yakaladık.” [1566]

“Sizden önceki devirlerde fazilet (ve anlayış) sahipleri, yeryüzünde (insanları) fesad çıkarmaktan alıkoymalı değiller miydi? Fakat onlardan azabtan kurtardığımız az bir kısmı (bunu yaptıkları için) müstesnadır. (Yani önceki ümmetlerin helak olma­larının sebebi şuydu: Onlarda iyiliği emredecek, kötülükten nehyedecek anlayışlı kimseler yoktu. Ancak birkaç kişi bunu yaptıkları için azabtan kurtarılmışlardı.) Zulmedenler ise kendilerine verilen refahın peşine düştüler. Zaten onlar mücrim olmuşlardı (günah işlemeye alışmışlardı.) / Rabbin de ahâlisi (kendini ve başka­larını) ıslah edici olan beldeleri haksız yere yıkıp, helak etmez.” [1567]

“Asra yemin ederim ki, insan muhakkak ziyandadır. Yalnız iman edip salih amel işle­yenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı (amellerde sebat etmeyi) tavsiye edenler müstesnadır. (Bunlar tam olarak kurtuluşa erenlerdir.)”  [1568]

“Siz (ey ümmet-i Muhammed!) İnsanlar için meydana çıkarılmış en hayırlı bir ümmet­siniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a inanırsınız.” [1569]

“(Ey Rasûlüm!) Dedi ki:

“İşte benim yolum budur. Ben tam bir basiret üzere Allah’a davet ederim. Ve bana tâbi olanlar da (Allah’a davet ederler.)” [1570]

“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin (dinde) yardımcılarıdırlar. İyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, Allah’a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah muhakkak yardım edecektir. Şüphesiz ki Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.” [1571]                                                         

“İyilik ve takva hususunda birbirinizle yardımlasın. Günah işlemek ve düşmanlık hususunda yardımlaşmayın.” [1572]                                                                 

 (İnsanları) Allah’a davet eden, iyi iş yapan ve

“Ben müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır? / İyilikle kötülük bir olmaz. (Herbirinin tesirleri ayrı ayrıdır.) Sen kötülüğü en güzel bir tavırla önle! (Mesela öfkeye sükûnetle, sertliğe yumuşaklıkla cevab ver.) O zaman (görürsün ki) seninle arasında düşmanlık bu­lunan kimse sanki yakın bir dost gibi olur. / Bu haslete ancak sabredenler kavuş­turulur. O rütbeye ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur. (Bu ayetten anlaşıldığı üzere Allah’a davet eden kimse çok sabırlı, kararlı ve güzel ahlaklı olmalıdır.)” [1573]                                                                           

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ev halkınızı öyle bir ateşten koruyun ki, yakacağı insanlarla taşlardır. Üzerinde çok şiddetli melekler vardır. Allah kendilerine ne emrettiyse, öna isyan etmezler, emredildikleri şeyi yaparlar.” [1574]                 

“Onlar (o mü’minlerdir) ki, kendilerini yeryüzünde iktidar mevkisine getirirsek (ken­dileri) namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler (başkalarına da) iyiliği emir, kötü­lüğü nehyederler. Bütün işlerin sonu Allah’a varır. (O’nun dilemesine bağlıdır.)” [1575]

“Allah uğrunda gerektiği gibi cihad edin. (Din için çalışın.) Sizi O seçti. Din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi. (O halde din çalışması kolaydır. Size verilen İslam hükümleri, Din-i İbrahimîye’ye uygundur. Öyleyse) siz babanız İbrahim’in dini üzere kâim olun. Allah Kur’an inmeden önce de, bu Kur’an’da da size “Müslüman” adını taktı ki, peygamber size karşı şahid olsun. Siz de bütün insanlara karşı şahidler olunuz.” [1576]                                                                                                     

İzah: Şahidliğin maksadı şudur: Kıyamet günü diğer ümmetler

“Peygam­berler bize tebliğ etmediler” diye inkâr ettiklerinde o peygamberler Ümmet-i Muhammediye’yi şahid olarak takdim edeceklerdir. Bu ümmet,

“Şüphesiz ki pey­gamberler davet ve tebliğ yapmışlardır” diye şahitlik edeceklerdir. Onlara,

“Siz nereden biliyorsunuz?” denilecektir. Onlar,

“Bize peygamberimiz haber vermişti” diyecekler, Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ümmetinin şahitliğinin muteber oldu­ğunu tasdik edecektir. Bazı müfessirler ayetin son kısmının manasını şöyle açıkla­mışlardır: Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur;

“Biz sizi şunun için seçtik ki, o Rasûl size anlatsın ve öğretsin, siz de başkalarına anlatın ve öğretin.” [1577]


[1551] Yunus: 10/25.

[1552] Cum’a: 62/2.

[1553] Furkan: 25/51-52.

[1554] Zariyat: 51/55.

[1555] Müddessir: 74/1-3.

[1556] Şuarâ: 26/3.

[1557] Tevbe: 9/128.

[1558] Fâtır: 35/8.

[1559] Nuh: 71/1-20.

[1560] Şuarâ: 26/23-28.

[1561] Ta-Ha: 20/49-53.

[1562] İbrahim: 14/5.

[1563] A'raf: 7/68.

[1564] Mü'min: 40/38-45.

[1565] Lokman: 31/17.

[1566] A'raf: 7/164-165.

[1567] Hûd: 11/116-117.

[1568] Asr: 103/.

[1569] Âl-i İmrân: 3/110.

[1570] Yusuf: 12/108.

[1571] Tevbe: 9/71.

[1572] Mâide: 5/2.

[1573] Fussilet: 41/33-35.

[1574] Tahrim: 66/6.

[1575] Hacc: 22/41.

[1576] Hacc: 22/78.

[1577] Keşfurrahman.






Konu Başlığı: Ynt: Davet ve tebliğ
Gönderen: Ceren üzerinde 16 Temmuz 2019, 15:09:52
Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..


Konu Başlığı: Ynt: Davet ve tebliğ
Gönderen: Mehmed. üzerinde 16 Temmuz 2019, 17:04:18
Ve Aleykümüsselam Rabbim bizleri has Mü minlerden eylesin ki tebliğ etmeden dahi davranışlarımızdan nice insan etkilenip hak dine girsin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Davet ve tebliğ
Gönderen: Züleyha üzerinde 17 Temmuz 2019, 11:44:17
Her kim Allahın rızasına ermek isterse salih amel işlesin ve ibadetinde Rabbine kimseyi şirk koşmasın.. Rabbim işittik ve itaat ettik .Selam ve dua ile...


Konu Başlığı: Ynt: Davet ve tebliğ
Gönderen: Ceren üzerinde 28 Temmuz 2019, 18:55:38
Esselamu aleyküm. Rabbım razı olsun bilgilerden kardeşim....


Konu Başlığı: Ynt: Davet ve tebliğ
Gönderen: Sevgi. üzerinde 29 Temmuz 2019, 19:50:14
Aleyküm selâm Efendimizin sünnetini her zaman yaşatmak için çalışmalıyız


Konu Başlığı: Ynt: Davet ve tebliğ
Gönderen: Melek Nur Çelik koü üzerinde 30 Temmuz 2019, 19:20:45
Paylaşım için Allah razı olsun..