> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Müntehab Ehadis > Allah yoluna çıkma âdabı
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Allah yoluna çıkma âdabı  (Okunma Sayısı 3210 defa)
28 Ekim 2010, 13:13:42
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 28 Ekim 2010, 13:13:42 »



ALLAH YOLUNA ÇIKMA ÂDABI VE AMELLERİ

Kur’an Ayetleri
 

(Allahu Teâlâ Musa ve Harun aleysimasselam’ı Firavun’a davet için gönderdiğinde şöyle buyurdu:)

“Sen ve kardeşin birlikte, ayetlerimi (Firavun’a) götürün. Beni an­makta gevşeklik göstermeyin. / Firavun’a gidin. Çünkü o azdı. / Ona yumuşak ko­nuşun. Belki o, akılını başına alır veya korkar.” / (Musa ve Harûn,)

“Ey Rabbimiz! Doğrusu onun bize karşı aşırı davranmasından yahut azgınlaşmasından endişe ediyoruz. (Onun azgın ve aşırı davranmasından dolayı tebliğ yapamayabiliriz.”) / Allahu Teâlâ buyurdu ki:

“Korkmayın! Zira Ben sizinle beraberim, işitirim ve görü­rüm. (Yani sizin tam olarak tebliğ yapabilmeniz için sizi korurum ve Firavun’un kalbine korku koyarım.”) [1697]                                                                   

Ey Rasûlüm! Sen Allah’tan bir merhamet ile onlara yumuşak davrandın. Eğer ka­ba ve katı yürekli olsaydın elbette onlar etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları affet. Onlara Allah’tan mağfiret dile. Önemli konularda onlarla müşavere et. Artık bir şeye azmettin mi Allah’a dayanıp güven. Çünkü Allah tevekkül edenleri sever.” [1698]

“(Ey Rasûlüm!) Sen bağışlama yolunu tut! İyiliği emret! (İyiliği emretmene rağmen yine de cehaletlerinden dolayı kabul etmezlerse) câhillerden yüz çevir. / Eğer (onların cahilliğinden dolayı) şeytandan sana fit gelip (öfkelenmen için) seni dürterse, he­men Allah’a sığın! Şüphesiz ki O, hakkıyla işitendir, her şeyi bilendir [1699]

“Onların (eziyet verici söz söyleyenlerin) söylediklerine sabret ve onları güzel bir şekilde terket. (Neonlardan şikayet et ne de onlardan intikam al.)”[1700]

 

Hadisi Şerifler
 

99) Mü’minlerin annesi Hz. Aişe radıyallahu anha,

“Ya Rasûlallah! Sizin üzeri­nize Uhud gününden daha şiddetli bir gün geldi mi?” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Senin kavminden çok eziyet çektim. En fazla eziyeti Akabe (Taif) günü çektim. Ben (Taifin reisi) İbni Abd Yalîl bin Abdi Külal’e (“Bana iman et, bana yardım et ve beni kendi yanınızda barındırarak davet işini rahatça yapmama yardımcı ol” diye) kendimi arz ettim. Ancak o benim istediğim şeyi kabul etmedi. Ben (Taif’ten) çok üzüntülü bir vaziyette geriye dönmek üzere yola koyuldum. Karn-ı Seâlib denilen yere ulaşınca (benim bu gam ve perişanlığımda) biraz azal­ma oldu. Başımı kaldırınca baktım ki, bir bulut parçası beni gölgelendiriyordu. Ben dikkatlice bakınca onda Hz, Cebrâil aleyhisselam’ı gördüm. O bana seslenerek,

“Allahu Teâlâ, senin kavmine yaptığın konuşmayı ve kavminin sana verdikleri cevabı duydu. Dağlara bakmakla görevli meleği size gönderdi. Kafirler hakkında istediğiniz şeyi ona emredebilirsiniz” dedi. Ondan sonra dağların meleği bana seslenerek selam verdi ve

“Ey Muhammed! Allahu Teâlâ kavminin seninle yap­tıkları konuşmaları dinledi. Ben dağların meleğiyim, Rabbin beni dilediğin şeyi ba­na emretmen için sana gönderdi. Senin istediğin nedir? Eğer dilersen Mekke’nin iki dağını (Ebû Kubeys ve Ahmer’i) birleştireyim. (Böylece onların hepsi arada ezilsinler)” dedi.” Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Hayır. Bilakis ben, Allahu Teâlâ’nın onların sulbünden, bir olan Allah’a ibadet ede­cek ve O’na hiç bir şeyi ortak koşmayacak insanlar çıkaracağını ümid ediyorum.” [1701]

100) Hz. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhuma diyor ki: Biz bir seferde Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ile beraberdik. Karşımızdan bir köylü bize doğru geldi. Yaklaştı­ğında Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, “Nereye gidiyorsun?” buyurdu. Adam,

“Evime gidiyorum” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Sen hayırlı bir söz ister misin?” buyurdu. Adam,

“Hayırlı söz nedir?” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Sen Kelime-i Şehadet’i oku Eşhedü enlâ ilahe illallahu vahdehû lâ şerike leh ve enne Muhammeden abduhû ve Rasûlüh de.” Adam,

“Senin söylediğinin şahidi var mı?” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Bu ağaç şahidimdir” dedi. Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem vadinin kena­rında bulunan ağacı çağırdı. Ağaç yeri yararak Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in önüne gelip dikildi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ondan üç defa şahitlik istedi. Ağaç üç defa Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in dediği gibi şahitlik etti ve kendi yerine döndü. (Bütün bu olup bitenleri görünce o köylü çok tesir aldı.) Kavmine dönerken Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e,

“Eğer kavmim benim sözümü kabul ederse onların hepsini sizin yanınıza getireceğim. Yoksa kendim dönüp sizin yanınıza geleceğim ve sizinle beraber kalacağım” dedi.” [1702]

101) Hz. Sehl bin Sa’d radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Hayber savaşında Hz. Ali radıyallahu anha şöyle buyurdu;

“Sen sükûnet içinde onların meydanına in. Sonra onları İslam’a davet et. Onların üze­rindeki Allah’ın haklarını, onlara söyle. Allah’a yemin olsun ki, Allahu Teâlâ’nın senin vâsıtanla bir adama hidayet vermesi, senin için kırmızı develere sahip ol­maktan daha hayırlıdır.” [1703]                                                                                   

İzah: Araplarda kırmızı deve çok kıymetli mal olarak kabul edilmiştir.

102) Hz. Abdullah bin Amr radıyallahu anhuma diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Bir âyet bile olsa benim tarafımdan (insanlara) ulaştırın.” [1704]

İzah: Hadisin maksadı şudur; Mümkün olduğu kadar dinin emirlerini baş­kalarına ulaştırmaya çalışmak gerekir. Sizin ulaştırdığınız sözler, çok kısa olsa da, eğer onunla başkasına hidayet nasib olursa, onun ecri size verilecek ve sayı­sız sevablara nail olacaksınız. [1705]

103) Hz. Abdurrahman bin Âiz radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bir askerî birlik göndereceği zaman onlara şöyle buyururdu;

“Halk ile ünsiyet kurun. Onları kendinize yaklaştırın, onlara yumuşak davranın. Onları İslam’a davet etmeden önce onlara hücum etmeyin. Çünkü yeryüzünde ne kadar sağlam ve zayıf yapılı ev varsa (yani ne kadar şehir ve köy varsa) sizin orada oturan insanları müsiüman olarak bana getirmeniz, benim için onların erkeklerini öldürmenizden ve kadınlarını bana (cariye olarak) getirmenizden daha sevimlidir.” [1706]

104) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Bugün siz benden dinî konuları dinliyorsunuz. Yarın bu konular sizden dinlenecek. Sonra sizden dinî konulan dinleyenlerden de başkaları dinle­yecek. (O halde dikkatli dinleyin ve dinlediklerinizi kendinizden sonrakilere ulaştı­rın. Bu silsile bu şekilde devam etsin.)” [1707]                                                           

105) Hz. Ahnef bin Kays radıyallahu anh diyor ki: Ben Hz. Osman bin Affan radıyallahu anh zamanında Beytullahı tavaf ediyordum. Bu esnada Benî Leys kabi­lesinden bir adam geldi ve elimden tutarak,

“Sana bir müjde vereyim mi?” dedi. Ben,

“Evet” dedim. Adam şöyle dedi;

“Sen hatırlıyor musun, hani Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem beni senin kavmin Benî Sa’d’ı (İslam’a davet etmem için) gönder­mişti. Ben onlara İslam’ı arzettim ve onları İslam’a davet etmeye başladım. Sen o vakit şöyle demiştin;

“Sen bizi iyiliğe davet ediyorsun, bize iyiliği emrediyorsun. O (Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem) de iyiliğe davet ediyor ve iyi işleri emrediyor” (Yani sen bu sözünle Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’ın davetini tasdik ettin.) Ben senin bu sözünü Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e ulaştırmıştım. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem (senin) bu tasdikin üzerine şöyle buyurmuştu;

“Allah’ım! Ahnef bin Kays’i bağışla” Hz. Ahnef radıyallahu anh şöyle diyordu;

“Ben, Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in bu duasından daha fazla hiçbir amelimden ümitli değilim.” [1708]

106) Hz. Enes radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bir sahâbîyi müşriklerin reislerinden birini, Allah’a davet etmesi için gönderdi. (Nitekim o sahâbî gidip onu Allah’a davet etti.) O müşrik, “Senin davet ettiğin şey gümüşten midir yoksa bakırdan mı?” dedi. O müşriğin bu sözü Rasûiullah sallallahu aleyhi vesellem’in elçisine çok ağır geldi. Elçi Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanına geldi ve müş­riğin sözünü anlattı. Rasûiullah sallallahu aleyhi vesellem elçiye,

“Sen tekrar o müşriğe git ve onu Allah’a davet et” buyurdu. Nitekim elçi tekrar gidip onu Allah’a davet etti. Müşrik önceki sözünü tekrarladı. O sahâbî Rasûiullah sallallahu aleyhi vesellem’in ya­nına geldi ve müşriğin sözünü haber verdi. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem tekrar,

“Git onu Allah’a davet et” buyurdu. Sahâbi üçüncü defa onu Allah’a davet etmek için gitti. Sonra gelip Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e,

“Allahu Teâlâ o müşriği (bir yıldırım göndererek) helak etti” dedi. O esnada Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem yol­daydı, olayı bilmiyordu. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem üzerine şu ayet nazil oldu:

“(Allahu Teâlâ yeryüzüne) yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Böy­leyken onlar, Allah hakkında mücadele ederler.” [1709]                                       

107) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma d...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Allah yoluna çıkma âdabı
« Posted on: 19 Nisan 2024, 20:36:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Allah yoluna çıkma âdabı rüya tabiri,Allah yoluna çıkma âdabı mekke canlı, Allah yoluna çıkma âdabı kabe canlı yayın, Allah yoluna çıkma âdabı Üç boyutlu kuran oku Allah yoluna çıkma âdabı kuran ı kerim, Allah yoluna çıkma âdabı peygamber kıssaları,Allah yoluna çıkma âdabı ilitam ders soruları, Allah yoluna çıkma âdabıönlisans arapça,
Logged
28 Ekim 2010, 13:15:56
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« Yanıtla #1 : 28 Ekim 2010, 13:15:56 »

Abdullah radıyallahu anhuma anlatıyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bir savaşa gidiyorken şöyle buyurdu;

“Ey muhacir ve ensar topluluğu! Sizin kardeşlerinizden bazı insanlar var ki, onların ne malları var ne de akrabaları... O halde sizden her biriniz onlardan iki veya üç kişiyi yanına alsın.” [1791]       

184) Hz. Mut’im bin Mikdâm radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kişi sefere çıkarken çoluk-çocuğuna bıraka­cağı en üstün şey onların yanında kıldığı iki rek’at namazdır.” [1792]             

185) Hz. Enes radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “İnsanlara kolaylık gösteriniz, zorluk göstermeyiniz... Müj­deleyiniz, nefret ettirmeyiniz...” [1793]                                                                     

Yani insanlara iyi amel işlemenin ecir ve sevabını müjdeleyiniz. Onları Allah’ın rahmetinden ümit kesip dinden uzaklaşacak şekilde günahlarından dolayı kor­kutmayınız.

185) Hz. Abdullah İbni Amr radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Peygamber saiiatiahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Cihaddan dönüp gelmek de cihada gitmek gibidir.” [1794]

İzah: Allah yolunda cihad etmenin karşılığında verilen ecir ve sevabın ay­nısı Allah yolundan dönünce ikâmet halinde de verilir. Ancak niyet şöyle olmalıdır. Hangi ihtiyacımdan dolayı geri döndüysem, o ihtiyacı tamamlayınca veya ne za­man Allah yoluna çağırılırsam derhal Allah yoluna çıkacağım niyeti olmalıdır. [1795]

187) Hz. Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem cihad, hac veya umreden dönerken her yüksek yere çıkışında üç defa tekbir getirir, ondan sonra şu duayı okurdu:

“Lâ ilahe illallâhu vahdehû lâ şerikelehû, lehül mülkü ve lehül hamdü, vehüve alâ külli şey’în kadir, Âibûne, tâibûne, âbidûne, lirabbinâ hâmidûn, sadakallahu va’dehu ve nasara abdehu ve hezeme’l ahzâbe vahdehû” “Allah’tan başka ilah yoktur. O Tek’tir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur. O her şeye Kâdir’dir. Seferden dönüyoruz. Tevbe ediyo­ruz, ibadet ediyor, secde ediyor ve Rabbimize hamd ediyoruz. Allah vaadini ger­çekleştirdi Kuluna yardım etti ve düşmanları tek başına bozguna uğrattı.” [1796]

188 ) Hz. Amr bin Mürre Cüheni radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Pey­gamber sallallahu aleyhi vesellem onu İslam’a davet etti ve

“Ey Amr bin Mürre! Ben (Allah tarafından) bütün insanlara Nebî olarak gönderildim. Ben onları İslam’a da­vet ediyorum. Ben onlara kanı korumalarını (haksız yere kimseyi öldürmemelerini,) sıla-i rahim yapmalarını, Allah’a ibadet etmelerini, putları terk etmelerini, Beytullah’ı haccetmelerini, on iki aydan Ramazan ayında oruç tutmalarını emrediyorum... Kim bunları kabul ederse, onun için Cennet vardır. Kim de kabul etmezse onun için Cehennem vardır. O halde Ey Amr! Allah’a iman et ki, O seni Cehennem’in dehşetinden emin kılsın” buyurdu. Hz. Amr radıyallahu anh,

“Ben şahidlik ederim ki, Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur. Ve şüphesiz sen Allah’ın Rasûlü’sün. Senin getirdiğin helal ve haramın tamamına iman ettim... Gerçi bu pek çok kav­min hoşuna gitmeyecektir” dedim. Rasûiullah sallallahu aleyhi vesellem sevincini izhar ederek,

“Merhaba sana ey Amr bin Mürre!” buyurdu. Ben,

“Anam, babam sana feda olsun ya Rasûlallah, beni kavmime gönder. Belki Allahu Teâlâ senin vası­tanla, bana ihsan ettiği gibi, benim vasıtamla da onlara ihsan eder” dedim. Nitekim Rasûiullah sallallahu aleyhi vesellem beni onlara gönderdi ve

“Yumuşak davranmaya, dosdoğru konuşmaya özen göster. Sert konuşma ve kötü davranma. Tekebbür ve hased etme” buyurdu. Ben kavmime geldim ve

“Ey Benî Rifâe! Ey Cüheyne topluluğu! Ben size Allah’ın Rasûlü’nün elçisi olarak geldim. Ben sizi Cennet’e davet ediyorum ve Cehennem’den korkutuyorum. Size kanı korumayı, akrabayı gözetmeyi, Allah’a ibadet etmeyi, putları terketmeyi, Beytullah’ı haccetmeyi, on iki ay içinde Ramazan ayında oruç tutmayı emrediyorum... Kim bunları kabul ederse, onun için Cennet vardır. Kim de kabul etmezse, onun için Cehennem vardır. Ey Cüheyne topluluğu! Allahu Teâlâ sizi Araplar içinde en hayırlı kabile yaptı, cahiliyyet zamanında diğer Arap kabilelerinin hoşuna giden şeylere karşı sizin kalbinize nefret koydu. (Mesela başka kabileler, iki kız kardeşle veya baba­sının karısıyla evleniyorlar, saygı değer ve hürmete layık aylarda savaş yapıyor­lardı. Siz ise bu yanlış işleri cahiliyyet zamanında dahi yapmıyordunuz.) O halde Allahu Teâlâ tarafından gönderilen bu Peygamberin sözünü kabul1 edin. O’nun Lüey bin Ğalib oğulları ile yakınlığı var. Eğer siz kabul ederseniz, dünyada şeref ve ahirette izzet kazanacaksınız. Siz onun sözünü kabul etmekte acele edin ki, sizin Allahu Teâlâ indinde (İslam’a önce girme) üstünlüğünüz olsun.” Nitekim onun bu davetini bir adamdan başka bütün kavmi kabul edip, müslüman oldular. [1797]

İzah: Saygıdeğer ve hürmete layık dört ay vardır. Araplar bu aylarda sa­vaş yapmazlardı. O aylar; Muharrem, Receb, Zilkade ve Zilhicce’dir. [1798]

189) Hz. Ka’b bin Mâlik radıyallahu anh diyor ki;

“Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem­ gündüz kuşluk vakti seferden dönerdi. Geldikten sonra önce mescide gider,  rek’at namaz kılar, sonra mescidde otururdu.” [1799]                                         

190) Hz. Câbir bin Abdullah radıyallahu anhuma diyor ki: Biz (seferden dönüp) Medine’ye gelince (Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem bana,)

“Mescide git, İki rek’at namaz kıl” buyurdu. [1800]                                                                                     

191) Hz. Şihâb bin Abbâd rahmetullahi aleyh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna giden Abdi Kays kabilesindeki heyette bulunan bir adamdan işittim. Yaptığı seferin tafsilatını şöyle anlattı; Biz Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanına gelince müslümanlar son derece sevindiler. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in meclisine ulaşınca insanlar bizim için yer açtılar. Biz de oraya oturduk. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bize,

“Hoş geldiniz” buyurdu ve dua etti. Sonra bize baktı ve

“Sizin reisiniz ve başınız kimdir?” buyurdu. Biz hepimiz Münzir bin Âid’e işaret ettik. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Bu eşec [1801] mi (yani bedeninde yara izi olan adam mı) sizin reisiniz?” buyurdu. Biz,

“Evet” dedik. Onun yüzünde bir merkebin attığı çifte darbesinden dolayı bir yara izi vardı. O gün onun adının eşec olarak konduğu ilk gündü. O arkadaşlarının en gerisinde kalmıştı, onların bineklerini bağladı ve eşyalarını toparladı. Sonra heybesini çıkardı. Sefer elbise­sini çıkarıp ona koydu. Temiz ve güzel elbisesini giydi ve Rasûiullah sallallahu aleyhi vesellem e doğru yürüdü. O anda Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem minberde ayak­larını uzatmış ve yaslanmıştı. Hz. Eşec radıyallahu anh, Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e yaklaşınca insanlar ona yer verdiler ve

“Ey Eşec buraya otur” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ayaklarını topladı ve doğrularak oturdu ve “Ey Eşec buraya gel” buyurdu. Nitekim o Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in sağ tara­fına oturdu. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ona,

“Hoş geldin, merhaba” buyurdu ve şefkatle muamele etti. Ona memleketi hakkında soru sordu ve Hecer bölgesi­nin Safa ve Müşkar köyleri ile diğer köylerini tek tek zikretti. Hz. Eşec radıyallahu anh,

“Ya Rasûlallah! Anam, babam size feda olsun, siz bizim köylerin adını bizden faz­la biliyorsunuz” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Bana sizin bölgeniz açıldı ve ben oralarda gezdim, dolaştım” buyurdu. Sonra ensara dönerek,

“Ey ensar! Kardeşlerinize ikram ediniz. Çünkü bunlar da İslam’da sizin benzerlerin izdir. Onla­rın tüyleri ve cildleri size daha çok benziyor. Onlar kendi istekleriyle, müslüman ol­dular, zorlanmadılar. Hakları da ellerinden alınmadı ki, onu elde etmek için İslam’a girsinler. Halbuki bâzı kavimler İslam’a girmekten yüz çevirmişler (ve müslümanlarla savaşmışlar ve) nihayetinde öldürülmüşlerdir” buyurdu. (O heyet ensarın yanında kaldı.) Sonra sabah olunca Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Sizler kar­deşlerinizin size ikramlarını ve misafirperverliğini nasıl buldunuz?” buyurdu. Onlar,

“Bunlar kardeşlerin en hayırlılarıdır. Bize yumuşak yatakları takdim ettiler. Güzel yemekler yedirdiler. Sabah-akşam bize Rabbimizin kitabını ve Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem’in Sünnetlerini öğrettiler” dedi. Bu Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’ın çok hoşuna gitti ve çok sevindi. Sonra bizden herkese teker teker teveccüh etti. Biz öğrendiğimiz ve bize öğretilenleri Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e arz ettik. Bizden bazılarına Ettehiyyatü, bazılarına Fatiha sûresi, bazısına bir sûre, bazılarına iki sûre, bazılarına da birçok sünnetler öğretilmişti.” [1802]

192) Hz. Câbir radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Seferden dönen bir adamın ev halkının yanına varmasının en güzel vakti, gecenin ilk bölümüdür. (Bu durum evdekiler, onun geldiğini bildikleri veya kısa mesafeli bir seferden döndüğü zaman geçerlidir.)”[1803]                           

193) Hz. Câbir bin Abdullah radıyallahu anhuma diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kişi evinden uzun zaman ayrı kalınca (yani yolculu­ğu uzayınca,) gece vakti (aniden) evine gelmesin.” [1804]                                       

İzah: Bu hadisi şeriften anlaşıldığına göre, uzun seferden sonra aniden eve dönmek uygun değildir. Bu dur...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

16 Temmuz 2019, 15:11:52
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 16 Temmuz 2019, 15:11:52 »

Esselamu aleykum. Rabbim razı bilgilerden kardeşim. ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

17 Temmuz 2019, 11:45:27
Züleyha

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.439


« Yanıtla #3 : 17 Temmuz 2019, 11:45:27 »

Ve Aleykümüsselam Rabbim bizleri has Mü minlerden eylesin ki tebliğ etmeden dahi davranışlarımızdan nice insan etkilenip hak dine girsin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
18 Temmuz 2019, 13:37:51
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #4 : 18 Temmuz 2019, 13:37:51 »

Aleyküm selâm. Rabbim bizleri herzaman güzelliklere vesile olan kullarından olmayı nasip etsin inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes