Konu Başlığı: Zekâtın matrahı Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Ağustos 2012, 15:23:48 7. BÖLÜM ZEKÂTIN MATRAHI 26. Matrah Kavramı: Vergi mevzularının, verginin hesaplanması için tespit edilen değer ve miktarlarına Matrah (Dayanak) denir. [474] Gerçekten, alınacak vergi miktarlarını hesaplamak için vergi kanunlarında gösterilen oran veya miktarların belirli değer veya miktarlara uygulanması gerekir. Bir binadan veya araziden alınacak verginin hesaplanması için, bunların değerlerini, maddî miktarlar olarak tespit etmek suretiyle, vergi oranlarının uygulanacağı unsurlar bulunur. Bu sebeple, bina vergisinin mevzuu, binanın kendisi; matrahı ise, ülkemizde binanın değeridir. Yine ülkemizde arazi vergisinin mevzuu, arazinin kendisi; matrahı, arazinin değeridir. Gerek bina, gerekse araziden alınacak vergi miktarı, kanunlardaki vergi oranlarının bina ve arazi değerlerine çarpımıyla hesaplanır. Gelir vergisinde verginin mevzuu, gelirin kendisi; matrahı gelirin safi tutarıdır. Örneğin, ücretten alınan gelir vergisinde, verginin mevzuu, ücretin tamamı; matrahı, bir uygulama şekline göre, geçim indirimi, özel indirim veya emeklilik kesenekleri çıkarıldıktan sonra kalan kısımdır. Burada yeri gelmişken, safi tutar, kavramını açıklığa kavuşturmak gerekir. “Safi” terimi iki anlam taşır; birincisi, tek tek gelir kaynaklarından kazanç veya iratların elde edilmesi sırasında yapılan giderlerle, bu işlerde kullanılan sermaye mallarının (bina, âlet veya makine vb.) amortisman miktarlarının (aşınma, yıpranma ve eskime paylarının), bu kazanç ve iratlardan indirilmesini; ikincisi, bir gerçek kişinin çeşitli kaynaklarının bir veya birkaçından kâr elde etmesi, diğer bir veya birkaçından zarar etmesi halinde, zarar veya zararların kâr veya kârlara mahsup edilmesini ifade eder. Örneğin, yalnız ticaretle uğraşan bir kimse, bir takvim yılında 100.000 lira gayrisafi kâr elde etse ve aynı yılda ödediği mal bedeli, ücret ve sair giderler toplamı 70.000 lira ise, bu tüccarın vergiye tâbi safi kârı, yani kazancı 30.000 lira olur. Bunun gibi, bir tekstil fabrikasında bir takvim yılı veya hesap döneminde, 1.000.000 liralık mal imal edilip satılsa ve bunun karşılığı fabrikanın yaptığı ham madde, ücret, kira vb. giderler toplamı 850.000 lira olsa, bu fabrika sahibinin elde ettiği yıllık kazanç 150.000 liradır. Öte yandan yukarıdaki birinci Örnekte tüccarın, başka bir ticarethanedeki ortaklığından, aynı dönemde 15.000 lira zarar ettiği var sayılırsa, bu mükellefin vergiye tâbi yıllık safi geliri 15.000 lira (30.000-15.000-15.000) olur. Aynı şekilde ikinci örnekte fabrikatör, bir ziraî işletmeden veya diğer bir ortaklık ve fabrikadan sırasıyla 50.000 ve 20.000 lira zarar etmiş olsa, bunların toplamı olan 70.000 liranın tekstil fabrikasından elde edilen 150.000 liradan indirilerek,- kalan 80.000 lirası vergiye tâbi safi geliri oluşturur; Her iki örnekte tüccar ve fabrikatör, asıl faaliyetlerinin dışında kalan kaynaklarından zarar değil, kâr da etseler, bu kâr miktarı da ilk kârlara eklenerek, safi gelirler bulunacaktır. Genel olarak vergi kanunları, verginin mevzuu ve matrahını ayrı ayrı belirtirler. Ancak matrah, -tarh işleminde ele alınacağı üzere- çeşitli usullere göre bulunur. Zekât mevzuu mallarla ilgili nisap ve temel ihtiyaç fazlası olma şartları, matrah kavramıyla yakından ilgilidir. Nisap, zekât matrahının asgarisidir. [475] Zekât miktarının, safi tutar üzerinden hesaplanacağını gözönüne alırsak, amortisman miktarları yanında, mevzu ile ilgili zarurî harcamaların matrahtan düşüleceği kolayca anlaşılabilir; ayrıca şirket zekâtının tek tek mükelleflerce ödenmesi sözkonusu olursa, mükellefin ortak olduğu işletmelerde elde ettiği zararların kâra mahsup edilmesi gerekir. [476] 27. Matrah Çeşitleri: Vergi matrahları (dayanakları), başlıca iki grupta toplanır; birincisi matrahların ağırlık, sayı, hacim veya uzunluk gibi kemmî miktarlar ve ikincisi değer, fiyat veya bedel gibi iktisadî miktarlardır. Bunlardan birinci gruptakilere maliyede yerleşmiş bir terimle “spesifik” (miktar esası) ve diğerine “ad valorem” (değer esası) denir. Örneğin şekerin kilosundan 1 lira (ağırlık) istihlak vergisi, saatin adedinden 50 lira sayı gümrük vergisi, havagazmın metre küpünden 15 krş. (hacim) istihsal vergisi, kumaşın metresinden 100 lira (uzunluk) gümrük vergisi alınması halinde spesifik usul uygulanmış olur. Buna karşılık, örneğin, binanın “veya arazinin değerlerinden % 0,2 (binde iki), imal ve teslim edilen bir malın satış fiyatından % 10, gümrükten geçen bir makinenin fatura değerinden % 20 veya gelirin miktarı üzerinden % 25 vergi alınması halinde ad valorem usul uygulanmış olur. Burada dikkat edilecek nokta, spesifik usulde matraha bir oranın değil, belirli bir miktarın; ad valorem usulde ise, değer veya fiyat üzerine belirli bir yüzde veya binde oranının uygulanmasıdır. Aynı matrahın bu iki usulden bir veya diğerine göre vergilendirilmesi, yasama organının istek ve amacına bağlıdır. Günümüz vergi sistemlerinde, spesifik matrahlara çok az yer verilmektedir. Çünkü bunlar, donmuş matrahlar olup, mal ve eşyanın değer artışlarını izleyememektedir. Oysa ad valorem matrahlar, değer ve fiyat artışlarına göre vergi veriminin kendiliğinden artmasını sağlamaktadır. [477] Zekât hukukunda spesifik matrah (miktar esası), yalnızca hayvanlar için söz konusudur. Bunun dışında kalan mallarda matrah, ad valorem matrah (değer esası) kullanılır. [478] [474] Erginay, Kamu Maliyesi, s. 29-30; Erginay, Vergi Hukuku, s. 147; Kamu Maliyesi Teorisi, s. 234. [475] Bkz. yukarıda 25.2. [476] Bkz. yukarıda 25.1-4.1 ve. 25.3. [477] Erginay, Kamu Maliyesi, s. 30-31; Nadaroğlu, Kamu Maliyesi Teorisi, s. 234. [478] Bkz. aşağıda 53.2.1.2; 54; 57.2.1.2; 62. |