Konu Başlığı: Zekâtın Kaynağı Ve Konuları Gönderen: Sümeyye üzerinde 27 Ağustos 2012, 14:08:55 6. BÖLÜM ZEKÂTIN MEVZUU 24. Zekâtın Kaynağı Ve Konuları: Verginin mevzuu (konusu), üzerine vergi konuları ve doğrudan doğruya veya dolayısıyla verginin kaynağı olan iktisadî unsurdur. Bu, bir mal veya eşya, bir hizmet, bir gelir, bir sermaye, tüketim vb. olabilir. Başka bir deyişle, mevzu, kanunun mükellefiyetin doğmasını bağladığı iktisadî unsurdur. Vergi mevzuları, kanun koyucular tarafından tespit edilir. Kanunda gösterilmiş olmadıkça, hiçbir şeyden vergi alınamaz. Bir vergi mevzuuna benzeyen başka bir mevzu, kıyas yoluyla vergilendirilemez. Meselâ, gayrimenkul olarak yalnız bina ve araziler vergi mevzuu olarak tespit edilmişse, Medeni Kanunumuza göre, gayrimenkul sayılan madenlerden de (m. 632) kıyas yoluyla vergi alınması mümkün değildir. Vergi mevzuları, kanun koyucuları tarafından seçilip, tespit edilmekle beraber, bunun ülke iktisadına ve sosyal gerçeklere uygun olması gerekir. Verginin verimli ve adil olması, seçilen vergi mevzularının ülke gerek ve koşullarına uygun düşmesine bağlıdır. Bu anlamda, yapıları ve süreklilikleri nedeniyle gelir, gider ve servet vergileri, koşulları içinde en uygun vergilerdir. Modern her ülkenin vergi sisteminde bu tür vergiler bulunur; bunlara temel vergiler denir[362]. Bu tanımdan yola çıkarsak, zekâtın mevzuu, zekâtın konduğu şeydir. Başka bir deyimle, zekât ne üzerinden alınıyorsa o, zekâtın konusu demektir. “Malî mükellefiyetlerin mevzuları hususunda mekkî âyetlerde bol malzeme derhal göze çarpar Gerek İslamdan evvelki duruma temas edilirken, [363] gerekse umumiyetle mükellefiyetler vazedilirken bunlar toprak mahsulleri (hars) ve hayvan sürüleri (en'am) diye umumî olarak tasrih edilmektedirler. Bir hadisin mündericatında bu hayvan sürüleri tabirinin Hz, Peygamber tarafından ayrıca açıklamaya uğramış olması hayli dikkat çekicidir; Mekke'de varit olan bu hadiste deve, sığır, koyun sahibinin bunlarda mevcut hakkı yerine getirmesi icap ettiği gösterilmektedir. [364] Yine ez-Zariyat: 51/19 âyetinde umumî olarak “emval” tabiri kullanılmaktadır ki, gerek ziraî mahsulleri ve gerekse hayvan sürülerini içine alan çok geniş ve mühim bir âyettir. Buna göre, Mekke'li bir müslüman, her ne mevzuda olursa olsun, bütün mallarında yine Kur'ân'da gösterilen yerlere sarfedilmek üzere bir “hakk” olduğunu, yani ödenmesi gerekli bir malî mükellefiyet olduğunu hissedecek ve imanı icabı bunu yerine getirmeye çalışacaktı. Medine'de ilk zamanlarda inen âyetlerde de mesele biraz daha genişletilmekte, el-Bakara: 2/177'de “mal,” aynı surenin 261 ve 262. âyetlerinde “emval” ve nihayet Mekke'de vazedilmiş malî mükellefiyet mevzularından farklı bir şekilde “ziraî ve ticarî” yoldan elde edilen emtia üzerinde olmak üzere vergi şeklinde malî mükellefiyet mevzuları daha da geniş olarak ele alınmaktadır. Bu umumî ziraî mevzulardan elde edilen emtiaya vazedilen mükellefiyetler, Medine'de nazil olan En'am: 6/141 âyeti ile de büsbütün tafsil edilmektedir. 6. sûre mekkî olmasına rağmen, 141. âyet medenî olup bu sûre içine diğer birkaçı ile birlikte istisnaen dercolunmuş bulunmaktadır. Buna göre, en-Nahl, ez-Zer', ez-Zeytûn, er-Rumman ve hatta bu sayılan mevzulara müteşabih hususlarda bile [365] ödemesi gerekli bir hakk-zekât bulunduğu ve bunun hasat zamanında tediye olunması gerektiği açıkça tavzih olunmaktadır.” [366] Ayetlerde zekâtın mevzuu olarak belirtilen bir başka mal, altın ve gümüş gibi nakitlerdir. [367] Kur'ân-ı Kerîm'de zekâtın mevzularını çok ayrıntılı bir biçimde belirtmemekle Yüce Allah, mükellefe veya devlete, durum ve şartların icaplarına göre, bunları tayin ve tespit etme, değiştirebilme yetkisini tanımıştır. [368] Zekâtın mevzuunu belirtmek için problemi klâsik hukukçuların kimisi dar, kimileri de geniş çerçevede ele almışlardır ki, bunu “zekâtın sebebi” başlığı altında belirtirler [362] Erginay, Kamu Maliyesi, s. 28-29; Nadaroğlu, Kamu Maliyesi Teorisi, s. 229. [363] En'am: 6/136. [364] Ebu Ubeyd, Emval, s. 364, no: 922. [365] En'am: 6/99. [366] Tuğ, İslâm Vergi Hukuku, s. 24, 43-44. [367] Tevbe: 9/34. [368] Hamidullah, İslâm Peygamberi, c. II, s. 217-218; Hamidullah, İslâm'a Giriş, s. 113-114, 200. |