Konu Başlığı: Zekâtı Doğuran Olay Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Ağustos 2012, 15:20:39 9. BÖLÜM ZEKÂTI DOĞURAN OLAY 30. Zekâtı Doğuran Olay: Vergi mevzularının, kanunlarda gösterilmiş olması, genel olarak, bir malî sonuç yaratmaz. Bir vergi borcunun meydana gelmesi için, bazı şartların gerçekleşmiş olmasına bakılır. Bu sebeple, bir vergi yükümünün veya vergi borcunun doğması için, gerçek veya tüzel kişilerin kanunlarda gösterilen mevzularla bir ilişki veya bağlılık halinde bulunmaları gerekmektedir. Buna göre, ancak bir olay, bir işlem veya bir durum dolayısıyla, mükellef için bir vergi borcu doğar; bunlara Vergiyi Doğuran Olay denir. Vergi Usul Kanunumuza göre, “Vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukukî durumunun tekemmülü ile doğar” (m. 19/1).” Şu halde, bir arazi veya binaya malik olmak, bir gelir elde etmek, üretim veya bir hukukî muamele yapmak, bunlarla ilgili kişiler bakımından sırasıyla arazi, bina, gelir, üretim veya hukukî muamele vergisi borcunu doğurur. Fakat bazan vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi gereken halde bile, belirli vergi borcunun doğması için, sonuç alınmış olmalıdır. Örneğin bir avukat veya doktorun, yaptıkları hizmetler dolayısıyla alacakları ücretler, gelir vergisinin doğmasını gerektirir; ancak bu ücretlerin vergisi, bilfiil elde edildikleri zaman içinde doğar. İlgililer ücretleri elde edemezlerse, vergi borcu da meydana gelmez. İstihsal muamelesi, vergiye tâbi bir muameledir; fakat vergi borcunun doğması için, imal edilen malın satılmış olması gerekir. Bu mal satamazsa, vergi borcu doğmaz. Bununla beraber, gelirin elde edilmesi demek, mutlaka ilgilinin eline para geçmiş olması demek değildir. Paranın, alacaklının tasarrufuna geçmiş veya namına bankaya yatırılmış olması yeterlidir. Bütün bunlara rağmen, vergi borcunun doğuş zamanı hakkında bazı görüş farkları vardır. Vergi borcu acaba vergi kanununun bu borcu bağladığı olay veya hukukî muamelenin vukuu zamanında mı doğar; yoksa vergi dairesinin verginin hesaplanması için yaptığı tarh muamelesi zamanında mı doğar? Mükellef bakımından vergi borcunun veya devlet bakımından vergi alacağnın doğuş zamanının tespit edilmesi büyük bir önem taşır. Bunun sebepleri, şöylece sıralanabilir: a) Hangi vergi kanununun uygulanacağı, yukardaki hallere göre belirlenecektir. Vergi borcunun ilgili olay ve muamelelerin meydana geldiği zamanda doğduğu kabul edilirse, bu zamanda yürürlükte olan vergi kanunları; buna karşılık, vergi borcunun, miktarın tespiti için vergi dairesince yapılacak tarh zamanında doğacağı kabul edilirse, böyle bir tarhın yapıldığı zamanda yürürlükte olan vergi kanunları uygulanacaktır. Uygulama zamanları arasında vergi kanunlarında oran, matrah ve muafiyet, istisna değişiklikleri yapılmış olduğu takdirde, verginin şu veya bu zamanda doğmuş olmasına göre vergi miktarlarında farklar olacaktır. b) Zamanaşımı bakımından da vergi borcunun doğuş zamanına göre değişik sonuçlar meydana gelir. Vergi borçları, belirli bir süre içinde tahakkuk ettirilmezlerse, tahakkuk zamanaşımına uğrar ve tabiî borç haline gelir. Zamanaşımı süresi, vergi borcunun doğduğu andan (veya bu anı takip eden takvim yılı başından) başlar. Şu hale göre, vergi borcu, vergi olayının meydana gelmesi anında doğarsa, zamanaşımı, bu andan; miktarın vergi dairesince tespit edilip ilgiliye bildirilmesi anında doğarsa, bu tarihten başlayacak demektir. Vergi borcunun doğuş zamanı bakımından yukarıda belirtilen konuların başlıca iki görüşe yer verdiğini söyleyebiliriz. Birinci görüşe göre vergi borcu, kanunun her vergiyi bağladığı özel bir olayın meydana gelmesi anında doğar. Bu bakımdan verginin doğuşu anında hangi kanun yürürlükte ise o kanun uygulanır; tahakkuk zamanaşımı da, bu doğuş anında başlar. Bizim Vergi Usul Kanunumuzun kabul ettiği şekil budur (m. 19). İkinci görüşe göre bir borç, ancak miktarı bilindiği anda doğabilir. Hiç olmazsa bazı vergilerde vergi borcu, bunun tarh ve tahakkuk işlemi dolayısıyla miktarının tespit edildiği anda belli olur. Bütün bunlara rağmen, vergi borcunun doğuşu, esas itibarıyla, ilgili olayın meydana gelmesi veya hukukî durumun tekemmül etmesi zamanına bağlanmaktadır. [503] Zekâtı doğuran olayla ilgili açıklamalar, -konunun bütünlüğünü bozmamak için- genellikle zekât mevzuu malın nitelikleri ve tek tek her zekât mevzuu incelenirken yapıldığından, burada tekrara gerek yoktur. [504] [503] Erginay, Kamu Maliyesi, s. 31-33; Nadaroğlu, Kamu Maliyesi Teorisi, s. 233-234; Sur, Fadıl Hakkı: Maliye Dersleri, (Ankara, 1949), s. 199. [504] Bkz. yukarıda 25. |