> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Mükayeseli İbadetler İlmihali > Zekâta Tâbi Kısım
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zekâta Tâbi Kısım  (Okunma Sayısı 669 defa)
18 Ağustos 2012, 08:57:24
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 18 Ağustos 2012, 08:57:24 »



Zekâta Tâbi Kısım:

Genel Açıklamada Bulunanlar:
 
I. Ticarî Zekât Statüsünü Benimseyenler:


Bu gibi mallan ticaret mallarının zekât statüsüne tâbi tutan görüşe göre, gelir getiren akar (taşınmaz), uçak ve gemilerin ze­kâtı, aynen ticaret malları gibi ödenir. Böylelikle, yılsonunda ser­maye ve gelir birlikte değerlendirilerek, % 2.5 oranında bir ödeme yapılır.                                                                               

Bu görüş hanbelî hukukçu İbn Akîl ve İbnu'l-Kayyım, Malik ve onun mezhebine mensup İbnu'l-Arabî ile Zeydiye Mezhebinin Hâdeviye kolu tarafından savunulmuştur:

1) İbnu'l-Kayyım'in zikrettiği [1120] hanbelî hukukçulardan İbn Akîl, Ahmed b. Hanbel'in kiraya verilen zînet eşyasının zekâta tâbi olacağından hareketle, kiraya verilen bütün gayrimenkuller ile kiraya verilen veya bunun için hazırlanmış olan her türlü ma­lın zekâta tâbi olacağı görüşünü benimser. Ona göre, böyle bir ne­tice zarurî olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü mezhebe göre, zînet eşyasından zekât vermek gerekmez. [1121] Fakat kiraya verilen bu eşya kiraya verilince bu eşyadan zekât vermek gerekir. O halde zekât ödemek gerekli olmayan bir malı kiraya vermek, onun aynından zekât ödemeyi gerektiriyor. Buna göre, aslında zekâta tâbi olmayan bütün mallar kiraya verilince, kendilerinden zekât ödenmesi gerekir. İbnu'l-Kayyım, kendisi de bu görüşü benimsemektedir.

2) İbn Rüşd'ün belirttiğine göre, kiraya verilen zînet eşyası­nın zekâta tâbi olması gerektiği” aynı zamanda Malik'in de görüşü­dür. [1122]

3) Maliki İbnu'l-Arabî de, satılık olmayıp mubah süslenme için de kullanılmayan zînet eşyasının, kiraya verilmesi halinde, asıl ve gelirlerinin % 2.5 oranında zekâta tâbi olduğunu ileri sür­müştür. [1123]

Yusuf Kardavî bu görüşle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapmaktadır: “Bu görüşü, akar, otel, otobüs, gemi, uçak, makina ve çeşitli sınaî cihazlara uyguladığımızda, şahsî kullanım için elde bulunduklarında zekâta tâbi olmayacakları, kira ve kazanç için elde bulunduklarında ise ticarî zekât statüsüne tâbi olacakları so­nucunu elde ederiz. Böylece, düğün ve sinema salonu, otobüs veya uçak sahibi, akar veya diğer malını, tüccar gibi değerlendirerek % 2.5 oranında zekât ödeyecektir. Bu gibi eşyanın sabit sermaye sa­yılarak, ticarî yerlerin sabit eşyası gibi zekâttan istisna tutulması düşünülemez. Zira bunların bizzat kendisi, kâr ve kazanç sağla­yan artıcı sermayedir. Zekâttan istisna tutmak, kendisinden gelir sağlama maksadı bulunmayınca sözkonusu olur. Nitekim, toprak ve sınaî makinelerin konduğu binalar, zekâttan istisna tutulur. Halbuki makinalar ve otel, sinema vb. yerlerin bizzat kendileri, fayda ve kazanç sağlar.”

4) Zeydiye Mezhebinden el-Hadi ve taraftarları, gelir getiren -taşınır veya taşınmaz- her çeşit malı, zekâta tâbi tutar ve zekât sta­tüsünü, ticaret mallarındaki gibi kabul ederler. Onlara göre, aynı sabit kalıp, menfaati yenilenen her mal böyledir. A'yan ile menafi arasında bir fark yoktur. Yavrusu, sütü, meyvası ve kozası satıl­mak üzere alınan at, sığır ve koyun, ağaç, -artık kendisi ve yav­rusu ticaret malı olduğundan- birlikte zekâta tâbi olur. At, katır, eşek, ev ve ev eşyası için, ancak ticaret veya gelir getirme amacı bulununca zekât ödenir.

5) Hanefî Mezhebince kabul edilen en sağlam görüşe göre, za­rurî mesken dışında ticarî gaye ile elde bulundurulan evler, daire, arsa vb. ticarî eşya gibi kabul edilerek bu evlerin kirasından zekât ödemek gerekir. Ancak, bu gibi evlerin ve binaların zekâtı konu­sunda iki görüş bulunmaktadır:

a) Ebu Hanife'ye göre, henüz gelirinin tamamını almadan ticarî gaye ile bulundurulan evlerden dolayı zekât farz olur; An­cak, ödeme sorumluluğu, kirayı alınca başlar. Ona göre, zekâtın farz olması için tahsil edilen kira  bedeli, nisabın 1/5'i  (beşte biri) kadar  olmalıdır.   Bir ev sahibi, kiraya verdiği evin kira­sından 40 dirhem tahsil ederse, üzerinden sene geçme mecburi­yeti olmaksızın bir dirhemi zekât olarak ödemesi gerekir. Böyle bir paranın üzerinden bir yıl zamanın geçme mecburiyeti yok­tur.

b) Zahiru'r-Rivaye görüşe göre,  bir mala zekât ilk anda farz olur. Binaenaleyh, zekât nisabında olduğu gibi, alınan pa­ranın 200 dirhem olması gerekir. Alman kira bedeli nisap mik­tarına ulaşırsa, alınmadan önce ondan   zekât vermek farz olur. [1124] Hanefî Mezhebinin benimsediği esasa göre, gelir getir­meyen mallardan dolayı zekât ödemek gerekmez. Şu halde, gelir getiren meskenler, işyerleri gibi kiralık, binaların da maliyeti (değeri) üzerinden zekâtının ödenmesi gerekir.

6) Hanbelî Mezhebi de, kira bedelinin zekâtı konusunda Ha­nefî Mezhebinin, görüşünü benimser. Hanbelî fıkıh kaynaklarında, konuyla ilgili olarak şöyle denmektedir:

“Bir müslüman, evini iki seneliğine 40 dinara kiraya verse, akit yapıldığı andan itibaren bu gelirin sahibi kabul edildiği için, bu akdin üzerinden bir yıl ge­çince iki yıllık kira bedelinin zekâtını ödemesi gerekir. Çünkü kira bedeline sahip olmak konusundaki hakkı tamdır. Mal sahibi­nin kira bedeli üzerinde istediği gibi tasarruf etme yetkisi vardır. Ödeme durumuna gelince, ancak kiranın tamamını aldığı zaman zekâtını ödemekle yükümlüdür.” [1125]                                 

Şu halde, kiraya verilen zînet eşyası, ev, hayvan vb. nin de­ğeri yıhn başı ve sonunda nakit nisabını bulunca, ticaret malı gibi zekâta tâbi olur.

Bu görüşü benimseyen Yunus Vehbi Yavuz, şu açıklamayı yapar:

“Bizim görüşümüz, bu malların ticarî mallara benzetilerek, sermaye üzerinden % 2.5 nispetinde zekâta tâbi kılınması yolunda­dır. Ticarî eşyada zekât malın sermayesi ile birlikte hesap edilip verileceğine ve sermaye katılmaksızın öşrün sadece gelir üzerin­den verilmesi gerektiğine bakılırsa, yukardaki kıyaslamada bü­yük bir fark ortaya çıkmadığı görülür. Öte yandan İslâm devleti, zekât ve öşürler dışında bir vergi ihdas edeceği zaman, mal sahip­lerine yükletilen en yüksek vergi nispeti olan humus (% 20) ve öşür­ler ( % 10) emsal alınabilir. (...) Bu noktada, ölçü olabilmek bakı­mından aralarında bir benzetme yapılabilir, fakat mahiyet bakı­mından benzetmek farklı bir benzetme olur. Hayvanların hem kendilerinden, hem de ürünlerinden ve gelirlerinden zekât alını­yor da, sanayi tesisleri, kazanç' için inşa edilmiş büyük bina ve nakliye araçlarının hem kendilerinden ve hem de ürettikleri mal­lardan ve sağladıkları gelirlerden zekât almamak İslam'ın vergi adaleti ile bağdaşmaz. Ticarî gaye ile elde bulundurulan tüm mal­ların, hem bizzat kendilerinden, hem de ürettikleri kârdan zekât vermek gerekiyor. Sanayi tesisleri ile büyük bina ve nakliye araç­ları da ticarî maksat taşıdığından, aynen diğer ticarî eşya gibi, hem gelirlerinden, hem de kendisinden zekât vermek gerekir. Arada büyük bir benzerlik vardır. Sadece oturma ve zarurî ihtiyacı karşılamak için sahip olunan bir yahut iki daire ile büyük işharı-lan ve gökdelenleri; yalnız geçimi sağlamak için sahip olunan bir dolmuş ve taksi ile tır kamyonu veya petrol tankerini eşit kabul et­mek adalet ile bağdaşmaz. Bunların sahiplerinden biri zarurî ihti­yacını giderecek kadar küçük bir servete, diğeri ise milyonlarca lira değerinde varlığa sahiptir.”

Oysa, bu malların alım satım yoluyla el değiştirerek gelir sağlamayıp, kiralama veya işletme yoluyla kazanç getirmeleri, ti­carî eşya kabul edilmelerine manidir. Gelirleri de, hareketli ser­maye gelirlerine kıyas edilemez.

1948 tarihli Mısır zekât kanunu tasarısı, sınaî şirketlere -sermaye ve hisselerinde- zekât mükellefiyetini yüklemiştir. Buna karşılık, Suudi Arabistan'da 393 sayılı tüzüğe göre, sınaî şirketle­rin sermaye ve gelirleri zekâta tâbidir. [1126]




[1121] Bkz. yukarıda 65 1 2 2.

[1122] İbn Rüşd, BM, c. I, s. 237. Ayrıca bkz. Kardavî, FZ, c. I, s. 468.

[1123] İbnu'l-Arabî, Şerhu't-Tirmizî. v. 3, s. 104'ten Kardavî, FZ c. II, s. 86.

[1124] Yavuz,Y. V.: age, s. 28-29 (Serahsî, Mebsut, c. 2, s. 196'dan). Ayrıca bkz. Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s. 343.

[1125] Yavuz,Y. V.: age, s.29.

[1126] Abdullah, Zekât, s. 80-81, 201.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zekâta Tâbi Kısım
« Posted on: 20 Nisan 2024, 02:21:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zekâta Tâbi Kısım rüya tabiri,Zekâta Tâbi Kısım mekke canlı, Zekâta Tâbi Kısım kabe canlı yayın, Zekâta Tâbi Kısım Üç boyutlu kuran oku Zekâta Tâbi Kısım kuran ı kerim, Zekâta Tâbi Kısım peygamber kıssaları,Zekâta Tâbi Kısım ilitam ders soruları, Zekâta Tâbi Kısımönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes