๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mükayeseli İbadetler İlmihali => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 27 Ağustos 2012, 14:14:28



Konu Başlığı: Zekât Sorumlusu
Gönderen: Sümeyye üzerinde 27 Ağustos 2012, 14:14:28
21. Zekât Sorumlusu:

Kendisi gerçek mükellef olmamakla beraber, gerçek mükel­leflerle olan ilişkileri dolayısıyla, vergi kanunlarının gösterdiği hallerde, verginin hesaplanarak kesilmesi ve vergi dairesine ödenmesi veya diğer bazı işlerin yapılması (defter tutma, beyan­name verme vb.) mecburiyeti olan üçüncü kişiye Vergi Sorumlusu denir.

Tanımdan anlaşılacağı üzere, sorumlular, mükellefin yerine bazı hallerde verginin hesaplama ve ödeme işini kanunun yük­lediği üçüncü kişilerdir. Bunlar, mükelleflerin kendi vergilerini ödemek için bizzat yapmak mecburiyetinde oldukları işleri yapan kimselerdir. Görevleri, vergiyi kaynakta kesmek ve vergi daire­sine yatırmaktır. Vergi sorumluları, devletin memurları değildir; bunlar çalıştırdıkları kimselere verdikleri ücretlerden kanunun gösterdiği şekilde vergi kesmek ve bunu yatırmak mecburiyetinde olan işveren gerçek veya tüzel kişiler veya yaptıkları hizmetler do­layısıyla aldıkları hizmet bedeli tüzel kişiler veya yaptıkları hiz­metler dolayısıyla aldıkları hizmet bedeli üzerinden, yine kanu­nun gösterdiği şekilde vergiyi hesaplayarak almak ve yatırmak mecburiyetinde olan gerçek veya tüzel kişilerdir.

Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere, vergi sorumlusu, mükel­leften ayrı bir kimsedir; vergi sorumlusu, bir ödemede bulunmak mecburiyetinde olmakla beraber, ödediği vergi borcu, kendi borcu değildir. Burada, bir nevi vekalet şekli vardır. Vergi sorumlusu, mükellef yerine ve adına bir ödemede bulunmaktadır. Bu bakımdan, ödediği vergi borcunu, daha önce mükelleften kesmemişse, ona her zaman rücu edebilir.

Bunun aksine, sorumlunun, kestiği vergiyi ödememesi ha­linde, mükellefin bizzat bu vergiyi ödemesi, asıl mükellefin sorum­luya rücu hakkını doğurabilir.

Vergi cezalarında sorumluluk, yalnız vergi sorumlusuna düşer, mükellefe rücu hakkı yoktur. [341]

Zekât hukukunda da, vergi sorumlusu ile ilgili bu genel esas­lar çerçevesinde hareket edilerek meselâ ücretlerden alınacak ze­kât için tevkifat (stopaj) usulüyle tahsil yoluna gidilebilir. Nitekim râşid halifeler Hz. Ebu Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman ile İbn Mes'ud ve Ömer b. Abdilaziz, bu tür bir uygulamada bulunmuş ve maaşlardan zekât tahsil etmişlerdir. [342]

Yine, Emevîler devrinde, I. Muaviye zamanında, devlet me­murlarının aldığı maaşlardan da tahsilatta bulunulduğu bir vakıadır. [343] Selman el-Farisî dahi atâ (maaş) olarak aldığı parayı, sadaka şeklinde dağıtırdı. Diğer sahâbîler arasında da bu tip tasadduklarda bulunanlar olup olmadığını bilmemekte ve hususî bir hadise de vakıf bulunmamaktayız. Fakat tatavvu' saikiyle, umumî hükümler muvacehesinde bazı kimselerin bu tarz hareket ettiklerini düşünebiliriz. [344]

Zekâtın devlet eliyle tahsil edildiği bir sistemde, mükellef malını yönetemez durumda olduğu veya ülke sınırları içinde ika­met etmediği takdirde, hak ve borçlar için onun adına mallarını idare edenler sorumlu olur. [345] Böyle bir durumda, ida­reye beyanname vermek gibi şeklî ödevler ve zekât ödemek gibi işlemler de aynı kişi tarafından yerine getirilir. [346]




[341] Erginay, age, s. 67-68.

[342] İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. IV, s. 44; Şafii, Umm, c. II, s. 14; Hamidullah, İslâm Peygamberi, c. II, s. 218; Hamidullah. Modern İktisat ve İslâm, s. 49-50; Kardavî, FZ, c. I, s. 502-503, 508-509, c. II, s. 768-769.

[343] Malik: Zekât, 7; Tuğ, age, s. 66.

[344] Tuğ, age, s. 66.

[345] LZK, m. 33.

[346] LZK Uygulama Talimatnamesi, m. 4. Bkz. yukarıda 17.2.