Konu Başlığı: Zekât Kaçakçılığı Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Ağustos 2012, 15:01:43 Zekât Kaçakçılığı: [551] a) İshak b. Raheveyh, Ebu Bekr Abdilaziz, hanefî hukukçu Zü-fer, kadim kavlinde eş-Şafiî, birer nakilde Ahmed ve Evzaî ile bazı hanbelî hukukçulara göre, zekât ödemekten kaçanlara, zekât borçları tahsil edildikten sonra mallarının yarısına elkoyma cezası da uygulanır. Bu görüşü ileri sürerken, şu hadise dayanırlar: “Her kim ecrini Allah'tan isteyerek kırk devenin zekâtını verirse, kendisi için mükâfat vardır. Kim bunu vermek istemezse, biz, hem zekâtını, hem de devesinin yarısını alırız. Zekât rabbimizin haklarından bir haktır. Muhammed'in ailesine ondan bir şey helâl olmaz.” [552] b) Cumhur, farz olduğuna inandığı halde, zekât borcunu ödemeyen mükelleften yalnızca bu borcunun tahsil edileceği görüşündedir. Bunların malının yarısına elkonmaz, devletçe ta'zir cezaları uygulanarak tedib edilirler. Cumhur, Hz, Peygamber zamanında zekât vermeyen kişi bulunmadığını, böyle bir hadisenin ancak Ebu Bekr'in hilafeti zamanında meydana geldiğini, ashaptan hiç birinin böyle bir para cezasının gerektiğine hükmetmediğini delil olarak ileri sürmektedir. Yusuf Kardavî, -ödememeyi insanların alışkanlık haline getirmesi ve bunun da yalnızca bu yolla önlenebilmesi halinde- zekât borcunu ödemeyenlere karşı malî ceza uygulanması gerektiği kanaatini taşır. Bu, hem çağdaş vergilerde -gecikme zammı, kaçakçılık cezası vb. adlarla- uygulanan bir çözüm yoludur, hem de Hz. Peygamber ve Dört Halife yirmibeş davada malî ceza vermiştir. Ancak, ta'zir türündeki bu cezanın miktarı hal ve şartlara göre de-ğiştirilebilmelidir. Libya Zekât Kanunu, zekât kaçakçılığı konusunu şu şekilde düzenler: “Zekât kaçakçısı, ödeyeceği zekât miktarının iki katını geçmeyecek şekilde, malî cezaya çarptırılır.” (m. 36/1) “Zekât ödemekten kaçmak kastıyla, 26. maddede gösterilen beyannameyi vermeyenler, bu kanunun uygulaması için gerekli bilgi ve belgeyi kasten vermeyerek, ödemesi gerekli zekât miktarında kayba sebebiyet verenler, meşru olmayan yollara saparak mallarını tamamen veya kısmen zekât dışı bırakanlar ve tahakkuk eden zekât borcunu kasten ödemeyenler, zekât kaçakçısı sayılır.” (m. 36/3) Osman Huseyn Abdullah'ın hazırladığı zekât kanunu tasarısı (m. 82) da, zekât kaçakçılığı konusunu düzenlemiştir. Buna göre, zekât kaçakçısı, tahakkuk eden zekât borcuna ilâveten, zekât borcunun iki katını geçmemek üzere malî cezaya çarptırılır. Tahsil edilen bu malî ceza da, zekât gelirleri arasına katılır. Şu kişiler, zekât kaçakçısı sayılır: [553] a) 64. maddede gösterilen beyannameyi, gerekli zekât borcunu ödemekten kaçmak amacıyla, belirlenen süre içinde vermeyenler, b) Beyanname veya diğer belgelerde, tahakkuk etmesi gereken zekât miktarında kayba yol açacak şekilde, kasten doğru olmayan beyanda bulunanlar, c) Mallarım kısmen veya tamamen zekât dışı bırakmak amacıyla gayrı meşru yollara sapanlar, d) Kesin olarak tahakkuk ettikten sonra, zekât borcunu kasten ödemeyenler. Bu tasarıya göre (m. 83), kamu davası açıldıktan sonra zekât borcunu ödeyen mükellefin, bu borcuna ilâveten, zekât borcunun yarısını geçmeyen bir malî cezaya çarptırılması gerekir. Alınan bu ceza, zekât gelirleri arasına katılır. Osman Huseyn Abdullah'ın hazırladığı bu tasarıda, zekâtın ödenmesini sağlamak üzere alman malî cezaların, zekât geliri arasına katılacağı hükmü, bizce tartışmaya açıktır. Kanaatimizce, ceza gelirini, zekât gelirinden ayırmak, zekâtın ruhuna daha uygundur. Tahakkuk eden zekât borcunu kasten ödemeyenlerin, çağdaş bazı düzenlemelerde, malî cezadan ayrı olarak, hapis cezasıyla de cezalandırılması öngörülmüştür. Suudi Arabistan zekât sisteminde, zekât borçlusunun ödeme imkânı bulunduğu ve borcunu ödemekte temerrüt gösterdiği anlaşılırsa, zekâtı ödeyinceye kadar hapis cezası öngörülmüştür. Osman Huseyn Abdullah'ın hazırladığı zekât kanunu tasarısı (m. 81) da, aynı yolda biraz ayrıntılı düzenleme yapmıştır. Buna göre, zekât kurumunca tahakkuk ettirilen zekât borcunu kasten ödememekte ısrar eden mükellefin yeterli malı olduğu anlaşılırsa, mükellefin ikametgâhmdaki ceza hâkiminden, zekât borcunu ödemeye zorlamak için hapsedilme emri çıkarması istenir. Hapis süresi, hâkimin uygun göreceği kadar olup, iki haftayı geçmez. Toplam hapis süresi iki ayı geçmemek üzere, borcunu ödeyinceye kadar hapis süresinin yenilenmesi mümkündür. Zekât mükellefi, hükmî şahıs olursa, müdürü veya başka sorumlusu; ülke içinde ikâmet etmeyen biri olursa, malını idare eden; reşit olmayan biri olursa velisi hapsedilir. Vergi borcu doğmuş olduğu halde, vergi kanunlarına aykırı düşen hareketlerle, verginin hiç ödenmemesi veya kısmen ödenmesi halinde, vergi kaçakçılığı vardır. Bu tanımdan anlaşılacağı gibi, vergi kaçakçılığı vergiden kaçınmanın tersine, kanuna aykırıdır, burada kanuna karşı hile vardır. [551] Kardavî, FZ, c. I, s. 78; Yavuz, İZM, s. 85. [552] Buharı: Zekât, 1; Nesaî: Zekât, 1. [553] Abdullah, age, s. 75. |