Konu Başlığı: Zekât İle Vergi Arasındaki Farklar Gönderen: Sümeyye üzerinde 28 Ağustos 2012, 14:36:11 2- Zekât İle Vergi Arasındaki Farklar: [191] Mecburilik, devlete ödenme, faydasının mükellefe dönmesi, malî olan dışında içtimaî, iktisadî ve siyasî bazı hedeflerinin bulunması gibi noktalarda vergi ile zekât birleşirlerse de, aşağıdaki başlıklar altında toplayabileceğimiz noktalarda birbirinden ayrılırlar; Teşri Kaynağı, İcap Esası Ve Yaptırım Açısından: 1) Zekât malî bir ibadettir, müslüman onu imanı ve dindarlığının gereği olarak yerine getirir; vergide bu vasıflar -genellikle- gerçekleşmez. Zekât bir yandan ibadet, öte yandan vergi manasını taşır. Klasik hukukçular, bu nokta üzerinde önemle durmuşlar, hatta aralarındaki ihtilaflar çoğu kez bu yüzden doğmuş, kimileri ilk, kimileri de ikinci özelliğe ağırlık vermişlerdir. 2) Zekât inanç açısından da, uygulama açısından da, âyet ve hadislerle, Peygamberimiz ve Raşid Halifeler'in uygulamasıyla, İslâm'ın beş rüknünden biri olarak, müslümanlara ebediyen farz olan malî-dinî bir vecibedir. Ona ihtiyaç bulunsun veya bulunmasın, her zaman ayırıp vermek gerekir. Vergiler ise, ihtiyaç olduğu hallerde konur, ihtiyaç kalkınca kaldırılabilir. Yani, zekât ile vergi, teşri kaynağı ve icap esası ile süreklilik ve devamlılık açısından da birbirinden ayrıdır. Kimsenin kalmadığını düşünsek bile, zekâtın harcanması, yalnızca bunlarla sınırlı olmadığından, zekât mükellefliği kaldırılamaz. Çünkü Fisebillah, İbnu's-Sebil, el-Muellefetu Kulûbuhum gibi harcama kalemlerinin uygulama alanı değişen şartlara paralel olarak alabildiğine geniştir. [192] 3) Zekâtın farz olması için, belli şartlar aranır. Bu şartlar ile verginin şartları arasında farklılık olacağı tabiîdir. 4) Zekât, müslümamn kendi devletine ödemek zorunda olduğu bir vecibedir; ancak bu, bir İslâm devleti için sözkonusudur. Zekâtı devlet almasa da, müslümamn her sene gereken yerlere ödemesi gerekir. [193] Vergide durum buna çoğunlukla benzemez. 5) Zekât, müslüman için hem maddî, hem de manevî müeyyidelerle pekiştirilmiştir. [194] Vergi için maddî müeyyide belki bulunmaktadır. Ama, günümüz insanının gönüllü vergi verebileceğini düşünmek ve manevî-dinî müeyyidelerle desteklenmeyen vergi ile zekâtın eş tutulması oldukça güçtür. 6) Zekât sadece müslümanlara farzdır; [195] vergiyi ise hem müslümanlar, hem de müslüman olmayanlar ödemek zorundadır. Hedef Ve Gaye Açısından: 1) Zekâtın emredilen prensipler çerçevesinde alınmadığı ve harcanmadığı devletlerde zekâtın konulmasındaki hedef ve gayeler gerçekleşemez. Vergi, bu gibi hedefler için harcanamayacağına göre, onun zekât yerine geçmesi de düşünülemez. 2) Zekâtın teşriîndeki hedef ve gaye, sosyal ve iktisadî dengesizlikleri yokederek, toplumun bütün katlarında bu düzen ve dengeyi, sosyal güvenliği sağlamaktır. Zekât, uygulamasının tarihî gelişme çizgisi içinde, özellikle Peygamberimiz ve Dört Halife ile Ömer b. Abdilaziz devrinde bu hedef ve gayesini gerçekleştirebilmiştir. Halbuki vergiler, sosyal güvenlik yönünden bir teminat değeri taşımamıştır. Çünkü -ilerde yeniden belirtileceği gibi- harcama yerlerinin değişik olması bu kopukluğu sonuçlandırmıştır. Devlet elde ettiği gelirlerden bir kısmım sosyal güvenlik için ayırsa bile, bu, zekâtın harcama yerlerinden sadece bir kısmım içine aldığından, yine zekât yerine geçmez. Konuları Açısından: Zekât ve vergi konuları açısından birbirinden ayrılırlar. Bu açıdan baktığımızda zekâtın servet-sermaye, gelir ve kişi üzerine konulduğunu, verginin ise bunlara ilâveten gider üzerinden de alındığını yakından bilmekteyiz. [196] Muafiyet Sınırı Ve Ödeme Oranı Açısından: 1) Zekâtın belli nisabı ve miktarı vardır; vergi nisab ve miktarları buna uymaz. 2) Zekât, temel ve zarurî ihtiyaçlar dışında elde mevcut nisab miktarı maldan alınır. Asgari Geçim İndirimi de denebilecek zekâtın bu muafiyet sınırı ile vergi konusundaki muafiyet sınırı arasında farklılıklar, hatta muazzam olabilmektedir. 3) Vergi ile zekât arasındaki nisabla ilgili farklılıklardan biri de, zekât nisabının tespitinde belli bazı esasların bulunmasıdır: Bu esaslarda nisab miktarı, belli bir rakamla dondurulmaktadır. Zekâtta asgarî geçim indirimi bu esaslar çereçevesinde tespit edilirken, vergide bunun için konulmuş bir esas olmadığı gibi, yıllar önce konan esasa göre, teşrî organının çalışmasının sağlıklı yürütülememesi halinde, vatandaş uzun süre vergilerin adaletsizliğine ve eziciliğine mahkûm yaşayabilir. 4) Zekâtın ödeme oranı vergiye kıyasla çok düşüktür. Bu düşük oran müslüman zengine ağır bir yük olmaz. [191] Karaman, İslâm'ın Işığında Günün Meseleleri, c I, s. 164; Kardavî, FZ, c. II, s. 995-1105; Nedvî, age, s. 137-51; Şehhate, Fıkhu'l-İbâdût, s. 140-141; Şeltut, Fetâvâ, s. 125-126; Yavuz, İZM, s. 439-440. [192] Bkz. aşağıda 117, 118 ve 119. [193] Bkz. aşağıda 16.2. [194] Bkz. aşağıda 36.1.2. [195] Bkz. aşağıda 17.1.1. [196] Bkz. yukarıda 10.3.1, 2, 3, 4. |