Konu Başlığı: Zekât İhtilaflarına Bakacak Merci Gönderen: Sümeyye üzerinde 25 Ağustos 2012, 16:14:21 38. Zekât İhtilaflarına Bakacak Merci Vergi ihtilaflarına bakacak mahkemelerin tespiti konusunda başlıca iki problem bulunmaktadır: 1) Vergi ihtilaflarına acaba genel mahkemeler mi, yoksa özel mahkemeler (ihtisas mahkemeleri) mi yetkili olmalıdır? Gerçekten vergi hukuku alanında çok sayıda kanun bulunduğu bilinmektedir, dolayısıyla vergi ihtilafları çok karışık problemler yaratmaktadır. Bütün vergi işlerinin herhangi bir uzman tarafından dahi bilinebileceği ileri sürülemez. Öte yandan, vergi meseleleri, iktisadî olaylara bağlı olduğu için, bu olayların devamlı değişiklikleri karşısında çözümü güç ve bazan teknik ve muhasebe ile ilgili konulara yer vermektedir. Bu sebeple vergi ihtilaflarının özel mahkemelerde görülmesi gereği doğmaktadır. Yurdumuzda buna benzer bir malî kaza sistemi kurulmasına ilişkin kanunlar çıkarılmıştır. Fakat vergi ihtilaflarının büyük bir uzmanlık istemesi, bunların genel mahkemelerde görülmesine engel olmamak gerekir. Gerçekten, vergiye özgü çeşitli problemler bulunmakla beraber, genel mahkemelerde çoğu kez iktisadî ve hatta tıbbî problemler de görülmektedir. Bunların çözümü hakkında hakim sık sık bilirkişiye başvurmaktadır. Kaldı ki, adlî yargı içinde belli bir mahkemenin yalnız vergi ihtilaflarına bakması imkânı vardır. Bütün bu düşüncelere rağmen, bağımsız bir malî kazancın mükellefler için daha güvenceli olacağı düşünülmektedir. Vergi ihtilaflarının hakem mahkemelerine (kurullarına) bırakılması, ayrı bir şekil olarak düşünülebilir. Bu mahkemeler, vergi dairesi temsilcileriyle mükellef temsilcilerinden oluşur. Gerçekten, yargı yetkisinin her şeyden önce, kamu otoritelerince kullanılması gereğinin yanısıra, temsilcilerin karşılıklı ilgi ve menfaatları bu çeşit mahkemelerin işleyişini güçleştirebilir. Öte yandan, bu mahkemelerde kanunların tam olarak uygulanmasından çok, karşılıklı tavizlere yer verileceği akla gelmektedir. Hakem mahkemelerinin başına, meslekten bir hakimin getirilmesi halinde ise bu hakimin diğer üyeler üzerinde, bunların vergi konusundaki bilgisizlikleri dolayısıyla etki yapabileceği açıktır. Bunun içindir ki, eskiden geniş uygulama alanı bulan bu şekil, yavaş yavaş kalkmaktadır. 2) Adlî ve idarî mahkemelerin birlikte bulunduğu hallerde, vergi ihtilafları acaba bunlardan hangisinin yetkisi içinde olmalıdır? Vergi hukukunun bir kamu hukuku kolu olması ve vergi ihtilaflarının idarî işlemlerden doğmakta bulunması yüzünden, vergi davalarının idarî mahkemelerde görülmesi doğal şekil olarak kabul edilmektedir. Bu iki şekilden ayrı olarak, bir kısım vergilerle ilgili ihtilafların, idarî mahkemelerde ve diğer bir kısmının adlî mahkemelerde görüldüğü ülkeler de vardır. Şu noktayı da belirtmekte yarar vardır ki, vergi ihtilafları, bazı hallerde, mahkemelere intikal etmeden mükellefle ilgili vergi dairesi tarafından yapılan uzlaşmalarla çözülür. Mükelleflerin vergi dairesine başvurması sonucunda ya hata görülür ve vergi dairesince düzeltilir veya mükellef, verilen izahat karşısında yapılan işlemin doğruluğuna kanaat getirerek mahkemeye başvurmaktan vazgeçer. Her iki tarafın da ısrar etmesi halinde, ihtilaf, mahkemeye intikal eder. Bu usulün, ihtilafların azaltılması bakımından büyük yarar sağladığı görülmüştür. [563] Hz. Peygamber devrinde, tahakkuk ettirilen vergiye mükellef, yine vergi memuru nezdinde itirazda bulunabilirdi, fakat onun vereceği karar nihaîdir; bu kararı tatbik edilirdi. [564] Fakat bu durum Halife Ömer devrinde daha da gelişmiştir. Hz. Ömer, hac mevsimi, bütün vergi işleriyle meşgul memurlarım Mekke'de toplar, esasen eyaletlerden hac için gelmiş olan müslümanlar ile yüzleştirmek suretiyle, varsa vergi şikâyet veya tahsil ihtilaflarını hal cihetine giderdi. Bu kontrol muvacehesinde, alınmış sair bazı idarî tedbirlere de rastlamaktayız. [565] Daha sonraki devirlerde ortaya çıkan Mezalim Mahkemeleri vergi ihtilaflarının görüleceği ilk ve üst mahkeme olarak görev yapmıştır. [566] Libya Zekât Kanunu, zekât uyuşmazlıkları konusunu şöylece düzenlemiştir: “Mükellefler, idarenin zekâtla ilgili haksız eylemlerine karşı, 31. maddede belirtilen organlara başvurabilirler.” (m. 30) “Zekât uyuşmazlıklarını incelemek ve karara bağlamak üzere, başkanlığını şer'î bidayet mahkemelerinden bir hakimin yaptığı, bir hakim ve biri din bilgini, diğeri maliye bakanlığı personelinden olmak üzere iki üyeden oluşan komisyonlar kurulur, komisyonların kuruluşu, Maliye Bakanlığının kararnamesiyle olur. Bakanın kararnamesinde, yedek üyeler de gösterilebilir.” (m. 3 ) Osman Huseyn Abdullah'ın hazırladığı zekât kanunu tasarısında (m. 82) da, zekât ihtilaflarına bakacak merci aynı şekilde belirtilmiştir. Bu tasarıda, ayrıca, zekât kurumunun kararlarına karşı bu merciye yapılacak itirazın otuz gün içinde yapılması da ifade edilmiştir. Zekât ihtilaflarına bakacak mercilerin görev alanı, mahallî idare birimlerine göre belirlenir. Bu merciin vereceği karara karşı, bölge idare mahkemesine temyiz için başvurulabilir. İdare mahkemesi, zekât ihtilaflarına bakan merciin kararını durdurmadıkça, uygulamaya devam edilir. [563] Erginay, age, s. 107-108. [564] Tuğ, İslâm Vergi Hukuku, s. 72. [565] Kettanî, e.t-Terâtîhu'1-İdâriyye, c. I, s. 237-238, 267-268; Tuğ, age, s. 72, 82-83. [566] Atar, İslâm Adliye Teşkilatı, s. 168; Maverdî, el-Ahkâmu's-Sultâniyye, s. 80-81; Yeniçeri, islâm'da Devlet Bütçesi, s. 417-421. |