Konu Başlığı: Zekât Hilesinin Haram Olması Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Ağustos 2012, 15:03:10 Zekât Hilesinin Haram Olması: a) Malik, Evzaî, Ebu Ubeyd, İshak, İbnu'l-Macişun ve Ahmed'e göre, zekâtı düşürmek için hile yapmak haramdır, hile yapılsa bile zekât ödenir; hileler hem diyaneten, hem de kanunen geçerli değildir: (1) Maliki Mezhebine göre, nisap miktarı malı zekâttan kaçırmak için yıl sonunda veya ona yakın bir sürede başka malla kısmen veya tamamen değiştirmek mükellef olunmasını engellemez. Msl., zekâta tâbi hayvanı yine aynı cinsten -msl. deveyi deveyle- veya ayrı cinsten -msl. deveyi koyunla- kısmen veya tamamen değiştirme halinde, diğerleri nisabı bulsun bulmasın, ticaret malı ve nakit karşılığı değiştirilsin ya da kesim yapılsın zekât düşmez. Zekâttan kaçmak ve farz olmasından kurtulmak için kendi ikrarı veya hal deliliyle -msl., değiştirme ve diğer tasarruflarla- bilinen kimse -yeni mal için daha çok zekât ödense bile- değiştirdiği eski malın zekâtını -niyeti kötü olduğundan- ödemek zorundadır. Malı yıl sonuna doğru -bir kısmını karısına, oğluna veya kölesine- hibe edip, daha sonra almak da böyledir. (2) Hanbelî Mezhebine göre de, yıl sonuna doğru zekâttan kaçmak için -değiştirilerek mülkiyete yeni sokulan mal ne olursa olsun- nisabın başka bir cinsle değiştirilmesi, nisap eksilerek zekât düşsün diye kasten itlaf etmek zekâtı düşürmez, zekâtın ödenmesi gerekir. Ancak, yılın başında veya ihtiyacı için telef etme durumunda, -kaçırma amacı ve kötü niyeti bulunduğuna kolayca hükmedilemeyeceğinden- zekât ödemek gerekmez. b) Zeydiye Mezhebine göre, zekât mükellefliğini düşürmek için hile yapmak haramdır. Bu açıdan konuyu iki şekilde ele almak uygundur; (1) Farz Olmazdan Önce Hile Yapmak: Nisap miktarı malı -msl., ticaret malını- yıl sonuna yakın satıp, zekâta tâbi olmayan bir malı -msl., yiyecek- satın alarak zekâtı düşürmek caiz değildir, bu davranış günahtır, ancak mükellefiyet de düşer. Bazı zeydî hukukçular bunun mubah olduğu görüşündedir. (2) Farz Olduktan sonra Hile Yapmak: Malı tekrar mükellefe geri vermek üzere fakire zekât ödeme şeklindeki hile asla caiz değildir ve bu şekilde zekât ödenemez. Bu durum, şartın akidle birleşmesinde geçerlidir. Şart akidden (ödemeden) bir süre önce olursa, esas olan görüş, birleşmesindeki gibidir, ancak bazı hukukçulara göre, Ödeme geçerlidir, fakat bu hareket tarzı tahrimen mekruhtur. Çünkü ilke olarak, Allah'ın maksuduna aykırı hile haramdır, eseri (sonucu) de bâtıldır. Zeydiye Mezhebine göre, zekâtı düşürmek için olduğu gibi, zekât almak için de hile yapmak haramdır. Bu da iki şekilde olur: (a) Fakirin zekâtı hak sahibi olmayanlara vermek üzere alması caiz değildir, bu durumda zekât ödenmiş olmaz, alınanın da iadesi gerekir. Fakat msl. haşimî soyundan fakir için hile yapmayı caiz görürler. (b) Zenginliği dolayısıyla zekât alması haram olan kimsenin malını fakire hibe ederek kendisinin fakir kahp zekât alması caiz değildir. Bazı hukukçular, gelir sağlayacağı vakte kadar, yetecek miktarda almak için değil, malı çoğaltmak için yapılması halinde de haram olduğu görüşündedir. Zeydiye Mezhebine göre, ilke olarak şunu bilmek gerekir: Hile ile Allah'ın rızasını kazanmak, haramdan kaçmak ve teşri maksadına uygunluk hedef alınırsa caizdir; teşri maksadına aykırılık hedef alınırsa caiz değildir. Bu son şekil için de izin verilirse, her haramın helâl olması gerekecektir.” Osman Huseyn Abdullah'ın hazırladığı zekât kanunu tasarısına (m. 79) göre, zekâttan kaçmak için, mal satılmakla veya başka herhangi bir tasarrufta bulunmakla zekât düşmez. |