๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mükayeseli İbadetler İlmihali => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 27 Ağustos 2012, 14:09:48



Konu Başlığı: Zekât Borçlusu Tüzel Kişilerin İnfisahı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 27 Ağustos 2012, 14:09:48
2- Zekât Borçlusu Tüzel Kişilerin İnfisahı:

Tüzel kişilerin infisahı halinde, vergi borcuna muhatap ola­cak borçlunun ortadan kalkması dolayısıyla, tüzel kişiliğin mev­cut o'duğu zamanlarda meydana gelmiş vergi borçlarını ödeyecek bir muhatabın bulunması gerekir. Teşebbüs veya işletmelerin tüzel kişiliğinin kalkması halinde tasfiye yapılır. Tasfiye, ya tüzel kişinin yetkili organlarının veya iflas halinde olduğu gibi, ticaret mahkemesinin kararıyla olur. Tasfiye için, ilgili organ veya mer­cilerce tasfiye memurları tayin edilir. Bu memurlar, tüzel kişinin bütün işlemlerinde muhatap olan kişilerdir. Vergi borcu bakımından da aynı tasfiye memurları muhatap ve sorumlu tu­tulmuşlardır. Tasfiye memurları öncelikle kamu alacaklarını öder veya ödemek üzere ayırır, ondan sonra kalanı dağıtır. Bu arada kendilerine paylaştırma yapılan ortakların da aynı vergi borcu için muhatap olabilmesi mümkündür. [358]

Zekât hukukunda da, vergi hukukundaki bu genel hükümler çerçevesinde hareket edilmelidir; ancak zekâtın özel durumları ve ruhu gözden ırak tutulmamalıdır. [359]

 
3- İş Ve Teşebbüslerin Birleşmesi Veya Devri:

 

İş ve teşebbüslerin birleşmesiveya devri halinde, vergi borcu­nun intikalinde bazı özellikler vardır. Türk Ticaret Kanuna göre, Birleşme, iki veya daha fazla ticaret şirketinin birbiriyle birleşerek, yeni bir ticaret şirketi kurmalarından veya bir yahut daha fazla ticaret şirketinin mevcut diğer bir ticaret şirketine ilti­hak etmesinden ibarettir (m. 146). Bu tarifte başlıca iki hal vardır: Birincisinde iki veya daha fazla şirket yeni bir şirket halinde birleşmekte, ikincisinde mevcut bir şirkete diğer bir şirket iltihak etmektedir. Gerek Borçlar Kanununda (m. 179 ve 180), gerekse Ku­rumlar Vergisi Kanununda (m. 36 ve 38) yukarıdaki birinci hale birleşme ve ikinciye devir denilmektedir. Kurumlar Vergisi K. bu iki halden biri veya diğerine göre, vergi borcunun intikal şeklini ayırmaktadır. 36. maddeye göre, “Bir veya bir kaç kurumun diğer bir kurumla birleşmesi, birleşme sebebiyle infisah eden kurumlar akımından tasfiye hükmündedir. Ancak birleşmede tasfiye kârı yerine birleşme kârı vergiye matrah olur. Buna göre, birleşme ha­linde, tüzel kişilerin, infisahı hükümleri uygulanacaktır. Ancak, tasfiye memurlarına düşen sorumluluk ve ödevler birleşme halinde birleşilen kuruma düşer (m. 36/4).

Oysa devir halinde vergi borcunun intikali, daha başka esas­lara bağlanmıştır. Kurumlar Vergisi Kanunun 38. maddesine göre, “Devirlerde gerekli şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilip, doğrudan doğruya birleşmeden doğan kârlar hesaplanmaz ve vergilendirilmez”. Bu hükümden anlaşılacağı üzere, devir halinde, devralan kurum, devrolunan kurumun vergi borçlarını ödemeyi kabul etmek, diğer bir deyişle münfesih kurumun vergi borçlarına halfif olmak durumundadır. [360]

Zekât hukuku açısından da bu hükümler son derece uygula­maya elverişli gözükmektedir. [361] Ancak, zekâtın özel durumları ve ruhu, yapılacak düzenlemede daima gözönünde tutulmalıdır.




[358] Erginay- VerS'1 Hukuku, s. 71-72. bkz. aşağıda 69.2.

[359] Bkz. yarıda 17.1.1 ve aşağıda 25.1.4.

[360] Erginay, age, s. 72-73.

[361] Bkz. aşağıda 25.1.4.