๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mükayeseli İbadetler İlmihali => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 26 Ağustos 2012, 15:29:03



Konu Başlığı: Yıl Dolduktan Sonra Elde Edilen Gelir
Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Ağustos 2012, 15:29:03
B. Yıl Dolduktan Sonra Elde Edilen Gelir: [471]

 

1) Zekât Mevzuu Malın Bedeli Olmayan Gelir: Takvim yılının dolmasından sonraki artış ve gelir, zekât mevzuu malın bedeli olmadığı takdirde, geçen takvim yılının ni­sabına eklenmez, elde edildiği yılın nisabına eklenir ve öylece ze­kâtı ödenir. Çünkü nisabın takvim yılını tamamlaması, geçmiş takvim yılını hükümsüz bırakır, artık yeni takvim yılına göre dü­zenleme yapılır.                                                               

2) Zekât Mevzuu Malın Bedeli Olan Gelir:

Elde edilen mal, zekât mevzuu malın bedeli olursa, hukukçu­lar bunun zekâta tâbi olmasını değişik açıklamaktadırlar:

a) Ebu Hanife'ye göre, aslın cinsinden olana eklenmez ve zekâtı,  aslın havelân-ı havline göre ödenmez; bilakis,  her biri­nin takvim yılı ayrı olur.

b) Ebu Yusuf ve Muhammed'e göre, bu durumda, asıl ile elde edilen artış ve gelirin zekâtı birlikte ödenir.

Bu açıklamayı örneklerle inceliyelim:

(1) Beş saime devesi ve ikiyüz dirhemi bulunan bir kimse düşünelim:  Develerin takvim yılı doldu ve mükellef bunların zekâtını ödedi. Sonra bunları para karşılığında sattı. Elinde bu­lunan paraların takvim yılı henüz dolmadı. Ebu Hanife'ye göre, paralar birbirine eklenmez, her birine ayrı takvim yılı hesabı uygulanır. Ebu Yusuf ve Muhammed'e göre, asıl ile artış birbi­rine eklenir ve zekât öylece ödenir.

(2) Aynı develerin zekâtının ödendiğini, sonra saimelikten çıkarılıp, evde beslendiğini ve satıldığını ve bundan sonra para­ların takvim yılını doldurduğunu düşünelim: Asıl ile bu bedel, birbirine eklenir, zekâtları birlikte   ödenir. Aynı şekilde öşrü ödenmiş ziraî ürün satılınca, bedeli, belirtilen paralara eklenir. Bazı hukukçulara göre, Ebu Hanife'nin görüşlerinden, bu ikinci durum için de eklenmeyeceği görüşü çıkarılmalıdır;  ancak Kâsânî, ekleneceği görüşünün sahih olduğunu belirtir.

Mükellefin, biri zekâtı ödenmiş develerin bedeli ve öteki de böyle olmayan paradan oluşan iki ayrı nisabı bulunur ve bun­lardan biri takvim yılının sonuna daha yakın olursa, miras, hibe veya vasiyet yoluyla bir katılma olduğundan, bu elde edilen­ler ona eklenir. Bunlardan elde edilen kâr, aslına eklenir, hatta

takvim yılının sona ermesine daha fazla süre gerekse de böyle­dir.




[471] Kâsânî, BS, c. II, s. 14.