> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Mükayeseli İbadetler İlmihali > Uzun Süreli Anormal Bölgelerde
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Uzun Süreli Anormal Bölgelerde  (Okunma Sayısı 404 defa)
13 Eylül 2012, 13:14:10
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 13 Eylül 2012, 13:14:10 »



Uzun Süreli Anormal Bölgelerde: [145]

 

Konuyla ilgili görüşlerini açıklayan bütün hukukçulara göre, gerek ibadetler ve gerekse diğer dinî işlemler için takdir esasına göre hareket edilir. Burada hemen belirtmeliyiz ki, yarın insanoğlu hayat bulunan bir gezegende yaşamaya başlarsa, herhalde yine takdir esasına göre hareket edilecektir.

Hz. Peygamberin hayatında böyle bir mesele ortaya konmuş değildi. Halife Osman zamanında, hemen hemen kırkbeşinci para­lele kadar fetihler yapılmıştı. Abdurrahman el-Gâfıkî za­manındaki Endülüs müslümanları, kırkbeşinci paralelin ötesinde uzun zaman kalmışlardı. Hicretin beşinci asrında Rusya’da Volga nehri üzerinde’ müslümanlığı kabul eden Bulgar Türkleri’nin de bu konuda herhangi bir vesika bırakmış oldukları zannedilmemektedir; hiç değilse ünlü seyyah İbn Fadlan’ın kendi seyahat hikâyesi, bu kavmin ihtidası dolayısıyla da olsa bu meseleden bah s etmemek­tedir. Miladi 19. asır Kuzey Rusya müslümanları, bu meseleden ilk bahsetmiş , olanlardır. [146] Belirtildiği gibi, bu bölgelerde insanlar uzun zamandan beri geçmekteydiler, şimdi daha da fazla uğrak yeri oldu, hatta bu bölgelerde insanlar iskân etmeğe başladılar. Me­selâ çok iyi bilindiği gibi, Sovyet kamplarında birçok müslüman işçi vardır.

Anormal bölgelerde güneşin hareketi ne namaz, ne de oruç için bir ölçü olarak alınamaz. Bugün için, İslâm hukukçuları, na­maz ve oruç için bu bölgelerde güneşin hareketine değil, saatin ha­reketine uyulmasına hükmetmişlerdir. Mesele, normal bölge ile anormal bölgeyi birbirinden ayıran sabit bir çizginin tayinine kalmaktadır. Anormal bölgede uyulacak olan saatin hareketine ölçü ne olmalıdır? Çeşitli müslüman ülkelerin ulema meclisleri (msl. Haydarabad Eyâleti Ulema Meclisi) tarafından tasvip edilmiş olan kesin hal şekli şöyledir:

(a) Kur’ân-ı Kerîm’de, “Hiç şüphe yok ki, her güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” [147] “Allah hiç kimseye  gücünün yeteceğinden fazlasını teklif etmez.” [148] buyurulmaktadır. Hz. Peygamber de, çok daha açık bir şekilde ve genel bir tarzda, valilerine, “Kolaylaştırınız, zorluk çıkarmayınız, (din yolunda) kimseyi ürkütmeyiniz” diyerek, yukarıdaki asıl prensipleri sadece teyit etmiştir.

(b) Bu umumî emirlerden başka, Hz. Peygamber (sav) [149] bir kudsî  hadiste   anormal   uzun   günlerle   ilgili   bir   soruya, cevap aradığımız konuyla da ilgili olarak hayranlık verici bir çözüm şeklibulmaktadır:

“Hz. Peygamber, âhir zamanda insanlar için ilahî bir imtihan olmak üzere Deccal’in zuhur edeceğini bildirdi. Deccal  dünyada ancak kırk gün kalacak ve fakat bunun birinci günü bir yıl, ikinci günü bir ay, üçüncü günü de bir hafta kadar uzun olacak; geri kalan günler de normal günler gibi olacaktır” dedi. Bunun üzerine, sahabeden biri kalkıp, Hz. Peygamber’e,

“Bir yıl kadar uzun olan günde sadece beş kere namaz yeterli olacak mı?” diye sordu. Hz. Peygamber, bu sahâbîye,

“Hayır hesaplamak (takdir etmek) lâzımdır” diye cevap verdi.

Kıyametle ilgili bu rivayette, kutup bölgelerinden ve altmışbeşinci paralellerin üstünde kalan yerlerden bahsedilmekte­dir. Bu hadiste anlatılan birinci gün, güney doksan derece parale­lindeki, yani kutuplardaki şartlara; ikinci gün, kuzey yarıkürenin altmışsekiz derece paralelinin biraz güneyindeki ahvale benzemek­tedir. Hz. Peygamber, görüldüğü gibi, gayet açıktır: Bu gibi yerler için güneşin değil, fakat saatin hareketini takip etmek lâzım gel­mektedir.

İşte Hz. Peygamber’in bu emirlerine istinatla, İslâm ulema meclisleri, böyle durumlarda güneşin değil de, saatin hareketini takip etmeyi ve yükü hafifletmek için de kırkbeş derece paralel ile kutuplar arasındaki yerler için kırkbeş derece paralelindeki za­manı takip etmeyi emretmektedir.

Bu hal tarzı, çeşitli meselelere tatbik edilebilir: Meselâ 66. pa­ralellerde güneş yılı onaltı gün eksiktir. Şu halde, burada, Haziran ayında cuma gününün tespiti karmaşık bir hal alacaktır. Filha­kika eğer güneşin hareketi takip edilecek olursa ve meselâ 12 Hazi­ran bir cuma günü olacak olursa, normal bölgelerin 19 ve 26 Haziran’ları ancak onaltı günlük bir gecikmeyle geleceklerdir. Rama­zan ile bayramlar için aynı mesele bulunacaktır. Sadece üç günün bulunduğu kutuplarda (gün dönümlerine tekabül eden iki gün, bir uzun gece ve bir de uzun gün olmak üzere) cuma günü, görünüşe göre her üç senede bir gelecektir! Finlandiya’da ve Norveç’te pek çok müslüman vardır; Kanada’daki müslümanların sayısı az değildir, günden güne artmaktadır. Fakat, kışın, güneş bir hafta müddetle doğmadığı zaman, bunlar da bir hafta sürekli bir şekilde uyuyor değildirler; aynı şekilde baştan başa güneşli geçen bir haf­tada da devamlı şekilde çalışmakta değildirler; aksine saat 09.00’u gösterdiğinde işlerine gitmekte, saat 18.00’i gösterdiğinde işlerinden çıkmakta ve eve gidip yemek yedikten sonra da gündüzmüş, geceymiş düşünmeden yatıp uyumaktadırlar. Gerçekten de meselâ yazın 168 saatlik uzun günde yedi kere yatmakta, yedi kere kalkmaktadırlar; aynı şekilde 168 saatlik uzun kış gecesinde de aynı şekilde hareket etmekte ve bu zaman zarfında birer kere değil, fakat yedi kere öğle ve yedi kere de akşam yemeği yemektedirler. Keza onlara Haziran aylıkları da 23 gün üzerinden değil, 30 gün üzerinden ödenmektedir. Haklar ile vazifeler, karşılıklı münasebe­ti olan şeyler gibidir. Buna binaen, eğer uzun gün esnasında birçok defa yemek yeniyor ve birçok defa da uyunuyorsa, bu gün, Ramazan’a rastladığında, bu aynı uzun günde de birçok defa oruç tutmak gerekli olacaktır. Hiç şüphesiz, namazın asıl sebebi vakit değil, ilahî hitaptır. Bu sebeple, bütün müslümanlar beş vakit namazla mükelleftirler. [150]

Bu namaz vakitlerini gösterir cetvel, Avrupa’da Bordeaux-Bükreş, Kuzey Amerika’da Portland-Halifaks normal bölge had sınırlarına göre düzenlenmiştir. Bu bölgelerin kuzeylerindeki bü­tün ülkeler de bu cetveli uygulayacaktır. Aynı cetvel, Güney Ame­rika’da, Arjantin ve Şili’nin en uzak güney uçları için de tatbik edilebilir.

Verilen saatler mahallî vakte göre düzenlenmiştir. Bu vakitleri, biraz açıklamak yerinde olur:

(1) Cetvelde,  güneşin yalnız  doğuş ve batış  saatleri veril­miştir. Öğle vakti, mevsime göre, 12.00’den biraz önceye alınarak 12.30’a kadar gidebilir. İkindi ile yatsı namazının vakti,  normal bölgelerde öğrendiğimiz hükümlere göre hesaplanır, yani ikindi, öğle vaktinden üç saat; yatsı, akşam namazı vaktinden birbuçuk saat geçtikten sonra başlar.

(2) Mahallî vakitle mülkî vakit (memleket saati) arasında, geniş bir fark vardır. Filvaki, Ekvator’da her onbeş mil veya buna yakın   bir   miktar,   bir   dakika  fark  meydana   getirir;   kutuplara yaklaştıkça aynı vakit farkı için mesafe daha yakındır.  Birleşik Amerika, Kanada, Sovyet Rusya gibi geniş memleketlerde doğu hu­dutlarında güneşin  doğuşu, batı sınırındaki güneşin doğuşundan sekiz-on saat daha erkendir. Bu cetvel, mahallî saate göre düzen­lendiğinden,   bir   memlekette   kullanılmakta   olan   mülkî   vakte (memleket  saat  ayarına)  uydurulması  pek öyle  güç  bir  mesele değildir. Meselâ Fransa’daki saat hakikî mahallî saatten bir saat ileridedir;  saat  12.00’yi çalarken, hakikî mahallî saat 11.00’dir. Oruç bakımından imsak ve iftarda olduğu gibi, günlük namazlarda da bu vakıanın dikkate alınması gerekir.

Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı Brüksel Toplantısı karar­ları doğrultusunda anormal bölgelerin namaz ve diğer ibadetlerini gösterir takvimleri hazırlamaktadır. Bu yüzden, Diyanet’in tak­vimleri daha gerçekçi ve tutarlıdır.


3- Dünya Sisteminin Dışında Namaz:


 

Yarın insanoğlu hayat bulunan bir başka gezegende yaşamaya başlarsa veya herhangi bir sebeble dünya gezegeni dışında bulunursa, herhalde yine takdir esasına göre hareket edile­cektir. Böylece yirmidört saatlik gün esasına göre takvim yapıp, beş vakit namaz kılınacaktır.




[145] Bkz. İbn Âbidin, Raddu'l-Muhtar, c. 1, s. 375-378; Şurunbilâlî, Merakı’l-Fnlâh, s. 28; Nesil Dergisi, c. IV, sa. 45-46, s. 58 v.î bilhassa Hamidullah, İslam'a Giriş, s. 103, 305-309, 339-340, 343-344 ile Hamidullah, İslam Peygamberi, e. II, s. 95-96 ve Şeltût, Fetâvâ, s. 144-146; Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, s. 117
.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Uzun Süreli Anormal Bölgelerde
« Posted on: 29 Mart 2024, 14:27:16 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Uzun Süreli Anormal Bölgelerde rüya tabiri,Uzun Süreli Anormal Bölgelerde mekke canlı, Uzun Süreli Anormal Bölgelerde kabe canlı yayın, Uzun Süreli Anormal Bölgelerde Üç boyutlu kuran oku Uzun Süreli Anormal Bölgelerde kuran ı kerim, Uzun Süreli Anormal Bölgelerde peygamber kıssaları,Uzun Süreli Anormal Bölgelerde ilitam ders soruları, Uzun Süreli Anormal Bölgelerdeönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes