Konu Başlığı: Ticarî Niyet Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Ağustos 2012, 10:56:36 Ticarî Niyet: [786] I.Şart Olması: Ticaret malının zekâta tâbi olması için, onunla ticaret yapmaya niyet etmek şarttır: 1) Hanefî Mezhebine göre, bu niyetin, ayrıca ticaret işiyle birlikte olması gerekmektedir. Sadece ticaret niyetiyle bir mal, ticaret malı olmaz. Yani bu niyet (niyet=fiil) şeklinde olmalıdır. Niyet; kazanç amacı gütmekle; eylem, ahm-satımla gerçekleşir. 2) Ebu Yusuf ve Tahâvî'ye göre, niyet yeterli olup, ayrıca niyetin eyleme dönüşmesi şart değildir; şahsî kullanım malının ticarî mala dönüşmesinde, İbn Akil ve hanbelî Ebu Bekr de bu görüştedir. 3) Şafiî ve Hanbelî Mezhebine göre, niyetin, ticaret için alınan malın karşılığı verilirken veya tespit edilirken yapılması gerekir. Her satışta da niyetin yenilenmesi şarttır. Malı, şahsî ihtiyaç için kullanmaya niyet ettikten sonra, havelân-ı havl kesilir; yeniden ticarete niyet edilince, bu niyetin ticarî eyleme dönüşmesi gerekir. Hanbelî Mezhebi giyim ve takım için alınan zînet eşyasını bu hükümden istisna eder. 4) Maliki Mezhebine göre, niyet mal satın alınırken yapılır. II. Çeşitleri: Ticaret niyeti, sarih (açık) ve delâleten (gizli, zımnî) olmak üzere iki şekilde yapılır: 1) Değişim özelliği taşısın taşımasın, akid sırasında ticaret malı olacağına niyet edilen mal, ticaret malı sayılır; ancak, değişim özelliği taşımayan, msl., hibe, vasiyet, sadaka akidleri ile elde edilmesinde veya akidsiz, msl. miras yoluyla mülkiyete geçmesi ya da malın mal olmayan, msl. mehir, muhale'a bedeli, kasıtlı öldürmede diyet bedeli, azad bedeli gibi akidlerle ele geçmesinde niyet eylemle pekiştirilmelidir. 2) Ticaret niyetiyle alınan borç paralar konusunda hukukçuların, bunların ticaret malı sayılacağı ve sayılmayacağı görüşlerinin ikisi de bulunmaktadır. 3) Ticaret malını kullanım malına dönüştürmek için, Cumhur'a göre sadece niyet yeterlidir; kimi hukukçular malın iki kez zekâta tâbi tutulması gerektiğini belirtir. Bu açıklama ışığında, Cumhur'a göre, ticarî amaçla bir ziraî toprak satın alınıp, bu arazide öşür ödemek gereken bitki ziraati yapılırsa, yalnızca öşür ödenir, ayrıca bu arazi için ticaret zekâtı ödenmez, ikinci gruptaki hukukçulara göre, böyle bir durumda ticarî zekât, kimisine göre her iki zekât de ödenmelidir. Çifte zekâtı önlediği ve zekâtın ruhuna uygun düştüğü için, Cumhur'un görüşü tercih edilmelidir. 4) Alış-veriş sırasında hiçbir ticaret niyeti yoksa mal, şahsi kullanım amacıyla satın alınmış olur. Öte yandan, daha önce şahsi amaçla kullanılan bir madde üzerine ticaret niyeti yönelirse, bu, bir ticaret malı sayılır. Msl., kazançlı olduğunu görüp satmayı düşünerek şahsî kullanım için bir otomobil alınırsa, bu otomobil ticaret malı sayılamaz. Ancak, ticaret amacıyla birkaç oto alınır ve bunlardan biri ilk şekildeki gibi kullanılırsa, bu oto ticaret malı kabul edilir. 5) Bir mal üzerindeki ticaret niyeti devam ettiği -bu niyet bir eylemle teyit ve tespit edilmemiş olsa bile- ticaret malı sayılır. Çünkü bu durumda eylem, ihmalden dolayı gerçekleşmemiştir; bu ihmal yüzünden, sırf niyet etmek yeterli sayılır. Fakat maldaki ticaret niyeti kullanıma dönüşürse, bunun eylemle pekiştirilmesi gerekmez. 6) Ticarî Amaç Yanında Başka Amaç Bulunması; Ticarî amaçla hayvan satın alınır ve bunlar ticarî niyet yanında sâime olarak da elde bulundurulursa, hangisinin zekât statüsü uygulanacaktır? [787] a) Malik ve son görüşünde eş-Şafii’ye göre, icma ile sabit olması dolayısıyla, sâime statüsü uygulanır. b) Ebu Hanife, Sevrî ve Ahmed'e göre, yoksullara daha yararlı olduğundan, ticarî zekât statüsü uygulanmalıdır. Sâimeler, havelân-ı havli ticarî zekâta tâbi maldan önce tamamlarsa, -msl., ticarî nisabı bulmayan mükellefin 40 koyunu olup, yılın yarısında değerlenerek nisabı bulursa- bazı hukukçulara göre, zekâtın ödenmesi ticarî takvim yılının tamamlanmasına ertelenir; kimilerine göre, her iki zekât bütün olarak değil, önce sâime zekâtı ödenir, daha sonra da nisaptan artan kısmın ticarî zekâtı ödenir. Yalnızca sâime nisabı bulunur ve yıl öylece tamamlanırsa, ihtilafsız sadece bu zekât ödenecektir. Y. Kardavî 'ye göre ziraî veya ticarî statüden biri tercih edilerek, iki kez zekât ödemekten kurtulunur. Ayrıca, bunlardan biri asaleten, öteki ikinci derecede amaçlanır, burada ticarî statü seçilmelidir, hangi statünün seçileceği mükellef veya devletçe kararlaştırılmalıdır. Kimi hukukçulara göre, ticarî mal nisabı bulursa -elde edilenler yeni kazanç sayılarak- ticarî zekât ödenir; ticarî nisabı bulmaz, fakat sâime statüsüne göre nisabı bulursa, sâime zekâtı ödenerek mal bütünüyle zekât dışı kalmaz. Kimisine (msl., el-Hasan b. Hayy'e) göre, yalnızca ticarî zekât ödenir. Her iki zekât statüsü birden uygulanamaz. Yine, ticarî amaçla hurma ağacı ve arazi satın alınır ve bunlardan ürün elde edilirse, hasad sırasında ticarî takvim yılı da dolarsa, Ebu Hanife ve Ebu Sevr ile bir nakilde Muhammed'e göre -yoksullara daha yararlı olduğundan- hem öşür, hem ticaret zekâtı ödenir. Bazı hanbelî hukukçulara göre -bunlar ticaret malı olduğundan- yalnızca ticarî zekât ödenir, Hanefî Mezhebinin meşhur görüşüne göre yalnızca öşür ödenir. Şunun iyice bilinmesi gerekir: Bütün hukukçular, aynı yıl içinde bir malın aynı sebepten dolayı iki kez zekâta tâbi tutulmayacağı görüşündedir. Yalnızca -burada belirtildiği üzere- bazı özel durumlarda zekâtın farz olması için iki sebebin birlikte bulunduğu görüşünde olanlar, onları değişik mal gibi kabul ederek çifte zekâta tâbi tutarlar. [786] Cezîrî, Fame, c. I, s. 606-607; Kardavî, FZ, c. I, s. 313, 327-328; Kâsânî, BSr c. II, s. 11-12, 21; Mergınânî, age, c. I, s. 97, 98, 105; Serahsî, age, c. II, s. 198: Sevbanî, Asl, c. II, s. 87-88; Tahâvî, age, s. 50. [787] Kardavî, FZ, c. I, s. 530-533; Kâsanî, BS, c. II, s. 57. |