๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mükayeseli İbadetler İlmihali => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 01 Eylül 2012, 15:26:55



Konu Başlığı: Orucun Tarihçesi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Eylül 2012, 15:26:55
4- Orucun Tarihçesi: [571]

 

Cahiliye çağında Arap yarımadasında yahudiler ve hanifler oruç tutmaktaydılar. Araplar da bu orucu tutardı, bunun yanında onlar Recep ve Mudar aylarında oruç tutarlardı. Kureyşlilerin, işledikleri günaha keffaret olmak veya atlattıkları bir kıtlık tehli­kesine karşı şükran borcunu ödemek için oruç tuttukları da nakle­dilir.

Oruç âyeti inmezden önce Hz. Peygamber, yahudilerin aşura günü oruç tuttuklarını gören müslümanlara Muharrem’in doku­zuncu ve onuncu günleri oruç tutmalarını emretmiş ve kendisi de bizzat tutmuştur. Daha sonra gelen âyetlerle, oruç, Ramazan ayına mahsus kılınmıştır. Bu âyetin gelişi, hicretin ikinci yılının Şaban ayına rastlar.

İlk oruç âyeti inince müslümanlar oruca, yahudilerin yaptığı gibi, güneş battıktan sonra başlıyor ve ertesi gün, gün batana kadar yirmidört saat gece ve gündüz devam ediyorlardı. Daha sonra inen Bakara: 2/187 âyeti, orucu yalnız gündüze mahsus kılmıştır.

İslâmiyet oruçla ilgili bir takım yenilikler getirmiştir:

1) Mükellefler ve İstisnalar Açısından:

(a) Oruç, kendisine tâbi olanlardan belirli zümreye mahsus kılınmamıştır. Msl. Hindularda, Brehmen  olmayanlar için oruç zaruri değildir. Parsiler, Zerdüşler’de oruç yalnız önderlere ve din adamlarına farzdır, Yunanlılarda yalnız kadınlar oruç tutar.

(b) İslâm’dan başka umumiyetle bütün diğer dinlerde güneş yılı muteberdir, bu sebeple de oruç mevsiminin değişmesine imkân yoktur,  mevsimin sıcaklığı-soğukluğu,  günlerin uzunluğu-kısalığı sözkonusu değildir,   çeşitli  memleketlerde,  onların  vaziyetlerine göre, oruç, ya çok kolay, yahut çok güç olur. İslâm’da ise oruç kamerî takvim esaslarına göre tutulur. Böylece, mevsimler değiştiği gibi,  günler de  uzunluk-kısalık bakımından değişir. Her memle­kette, her yerde, her mevsime rastlar. Bunun için de, bazan güç, bazan da kolay olur. Böylelikle, insanlar arasında bir dereceye kadar eşitlik sağlanmış olur.

(c) Diğer dinler pek fazla istisna tanımazlarken,  İslâmiyet belli şartlarda orucu geçici olarak düşürür.

2) Vakit Açısından:

Haddizatında eski dinlerin ekserisinde oruç günleri, başlangıç ve bitiş itibarıyla kesin olarak tayin ve tespit edilmemiştir. Eski dinlerde oruç hakkında bağlayıcı ve disipline edilmiş kesin hükümlerin bulunmadığı da söylenebilir. Bu bakımdan, çoğu kere, oruç tutulacak günlerin tespiti ve oruç tutula­cak gün sayısı, fertlerin inisiyatifine bırakılmıştır. Bundan dolayı da, bazı eski dinlerde, bazı yiyecek maddelerini kısmen yeme, bazılarını da yememek şeklinde bir tespitin olmayışı, ferdin is­tediği gibi. davranmasına yol açmıştır. Eski dinlerin bazılarında oruç günlerinin bütün bir seneye dağıtıldığı görülmüştür, bu türlü bir tatbikatın istenilen nefis tezkiyesini sağlayamayacağı ise tabiî­dir. İslâm ise, gerek senenin belli zamanında ve gerekse günün belli anlarında tutulacak vakti belirlemiştir.

3) Yasaklar Açısından:

Oruçlu bulunulan ânın dışında yeme, içme ve birleşme müslümanlıkta serbesttir, diğer dinlerde ise bu konuyla ilgili çeşitli in­san tabiatına aykırı hükümler bulunmaktadır.




[571] Ahmed b. Hanbel, Mesâil, s. 186, no: 696-698; c. II, s. 102; Mergınânî, Hidâye, c. I, s. 127; Serahsî, age, s. III, s. 89-90; Şeybânî, Asl, c. II, s. 197-200.


Konu Başlığı: Ynt: Orucun Tarihçesi
Gönderen: Nurefşan üzerinde 01 Eylül 2012, 18:09:22
Rabbimizin bize nasip ettiği bu nimete milyonlarca kez hamd olsun...