๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mükayeseli İbadetler İlmihali => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 05 Eylül 2012, 15:05:33



Konu Başlığı: Ölüye Ağlamak
Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Eylül 2012, 15:05:33
Ölüye Ağlamak: [450]

 

Yakınlarını ve sevdiklerini bir anda kaybeden insanların acı çekmemeleri, bu acının göze hücum eden yaşlar, ruhlara hâkim olan hüzün ve kederler ile tezahür etmemesi mümkün değildir. Bu, tabiîdir, sevgi ve merhametin meyvasıdır. İslâm, bu nevi üzülmeyi ve ağlamayı yasaklamamıştır. Hz. Peygamber ve sahabe de, bu şe­kilde hareket etmişlerdir.

Ölünün yüzünün açılması ve öpülmesi de caizdir. Nitekim Hz. Ebu Bekir, Peygamber Efendimizin mübarek nâşını edep ve muhabbetle öpmüş ve ağlamıştır.

Ölüye ağlama konusunda şu görüşler belirtilmiştir:

(a) Hanefî ve Maliki Mezheblerine göre, ölü için yüksek sesle ve bağırarak ağlamak haramdır.

(b) Şafiî ve Hanbelî Mezheplerine göre, ölüye ağlamak mubah­tır.

Bağırıp, çağırmadan, çığlık koparmadan gözyaşlarının ara­lıksızca dökülmesi mubahtır.

Çeşitli şekillerde ölünün güzellik ve iyiliklerini sayıp ağla­mak (buna nedb denir), yüzleri boyamak, el içiyle yanaklara vur­mak, yakaları yırtmak caiz değildir.

Yakınlarının ağlamasından dolayı ölü azaba uğramaz; an­cak ağlamalarını vasiyet ederse azabı artar. Ölümünden sonra ya­kınlarının ağlayacağını ve fakat vasiyet edince ağlamayacaklarını bilince, müteveffanın yakınlarına ağlamamalarını vasiyet etmesi vaciptir, vasiyet etmediği takdirde azabı artar.




[450] Kasam, BS, c. I, s. 310; İbn Kudâme, age, c. II, s. 547-548; Cezîrî, Fame, e. I, s.533-534; Karaman, age, s. 77-78; Tahâvî, Muhtasar, s. 42.