Konu Başlığı: Ödenen zekat Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Ağustos 2012, 11:25:58 14. BÖLÜM SERVET / SERMAYE VE BUNLARIN GELİRİ ÜZERİNDEN ALINAN / ÖDENEN ZEKÂT BİRİNCİ AYIRIM HAYVAN SÜRÜLERİ (ZEKÂTU'L-HAYEVÂN, ZEKÂTU'L-MÂŞİYE) 52. Mükellef Zekâtla mükellef olmak için gerekli genel şartlar, [675] hayvan sahipleri için de aynen geçerlidir. Yalnız burada borçlu mükellefin durumunu ele almakta yarar bulunmaktadır: [676] a) İbn Ömer ve onun görüşünü paylaşan hukukçulara (Hanefî Mezhebi ve bir nakilde Ahmed b. Hanbel'e) göre, borç, malların kıymetleri üzerinden hesaplanır. Bir kişi, en düşük seviyedeki zekât nisabına sahip olmazsa, zengin sayılmaz. Bu durumda borç, hayvanların değeri üzerinden hesaplanır ve bu, zekâtı gerekli kılan nisaptan düşük olursa, ortada borç kalmaz. Zira mevcut olan hayvanların satışıyla borcun ödenmesi kabil olur. Şayet eldeki hayvanların değeri, mevcut borcu ancak karşılıyor veya nisabı aşmıyacak küçük çapta bir meblağ geriye bırakıyorsa, böyle birinin zekât ödemesi gerekmez. Kredi alarak hayvan ticareti yapan veya bakan kimse de, zekâtını hesaplarken, ödeyeceği krediyi -şayet ödememişse- düşmesi gerekir. b) Hukukçuların birçoğu da, borçların bizzat bu malların üzerinde olduğunu kabul ediyorlar. Bundan dolayı zekât, malların aynından (kendisinden) alınır, değerinden alınmaz. Bu malların çoğalması da, zekâtı gerekli kılan sebeptir. c) Maliki ve Şafiî Mezhepleri ile bir nakilde Ahmed b. Hanbel'e göre, borç, hayvanı servetle ilgili matrahtan düşülmez. İmam Şafiî, bu konuda şunları söylüyor: “Hayvan sahibi, içlerinden biri karşılığında hayvanların bakımı için birini tutsa, ücretini vermemiş olursa, zekâtını öder. Borcu varsa, zekât alır, onunla ve diğer mallarıyla borcunu kapatır.” eş-Şafiî'nin açıklamasından, ücreti, bu havyanlardan biriyle karşılamışsa, havyan sahibinin nisabı bulmayan hayvanlar için zekât mükellefi olmayacağı anlaşılır ki bu da İbn Ömer'in görüşüne katılması anlamına gelir. d) Ebu Ubeyd, tıpkı ziraî borçlardaki gibi, sağlam borcun matrahtan düşüleceğini, sadece mükellefin iddia ettiği borcun böyle bir etkisi olmadığını savunur. Mükellefin başka malı veya aslî ihtiyaçların fazlalığı yoksa bu borç, matrahtan düşülmelidir. Aslî ihtiyaçların fazlalığı ise, borca karşılık tutulabilir, böylece hayvanlar için de zekât ödenir. Sâimeden olan hayvanların sahibi, sene sonunda henüz gerekli zekâtı ödemeden vefat ederse, bu zekât borcu terikesinden alınamaz. Çünkü bu zekât, mükellefin niyetine bağlıdır. Vefat halinde ise, mükellefin niyetine imkân kalmaz. Mükellef hayatta iken bu zekâtın ödenmesini vasiyet etmesi halinde, mirasçılar terikenin tamamı üzerinden ödenmesine izin vermezlerse, üçte birinden ödeme yapılır. [677] [675] Bkz. yukarıda 17. [676] Ebu Ubeyd, Emval, s. 507-508, no: 1549-1553; Ebu Zehre-Şekerci, Zekât Hukuku, s.30-31; İbn Kudame, Mugnî, c. III, s. 42; Serahsî, Mebsut, c. II, s. 160; Şafiî, Umm, c. II, s. 26. [677] Bilmen, HFK, c. IV, s. 91. Ayrıca bkz. yukarıda 23 1. |