Konu Başlığı: Menkul ve gayrimenkul sermaye iratları Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Ağustos 2012, 09:03:03 ALTINCI AYIRIM GELİR GETİREN BİNA, SANAYİ TESİSİ, NAKLİYE ARAÇLARI VE TAŞINIR MALLAR [1101] (MENKUL VE GAYRİMENKUL SERMAYE İRATLARI) 101. Menkul Ve Gayri Menkul Sermaye İradı Aynına zekât gerekmeyen, ticaret için değil, üretim için elde bulunup, kiraya vermek veya ürettiğini satmak suretiyle sahibine fayda ve kazanç sağlayan mallar Müstegallat (Gelir Getiren Mal) adını alır. İlkine, muayyen bir bedelle kiraya verilen ev, hayvan, zînet eşyası ile düğün salonu ve ulaşım araçlarını; ikincilere de, yününü veya sütünü satmak üzere edinilen sâime olmayan hayvan ile fabrikalar örnek gösterilebilir. Ticaret için elde bulunan mal ile gelir getirmesi için elde bulunan mal arasında şöyle bir farklılık vardır: Birincisi değişim suretiyle kâr sağlar; ikincisi aynı sabit kalıp, devamlı yenilenen menfaati değişime konu olarak gelir sağlar. Gelir getiren bu gibi malların zekât statüsünü tespit etmek, özellikle zekât mevzuu artıcı malların sayılarının giderek arttığı zamanımızda çok büyük önem taşımaktadır. Gerçekten, sanayi devrimi sonrası teknolojik gelişme döneminde, müslümanlar için yeni bazı meseleler ortaya çıkmıştır. Bu meselelerin başında bilhassa zekâtı ilgilendiren büyük bina, sanayi tesisi ve gelir getiren malların zekâtı konusu gelmektedir. Genel olarak bugün, bu gaye için yapılan yatırımlar azımsanmıyacak seviyede olduğu gibi, gelir getirici olma yönünden de kârlı bir niteliğe sahiptir. Hz. Peygamber zamanında ve İslam hukukunun tedvin dönemlerinde gelir sağlama gayesiyle yapılan bu tür yatırımlar çok az olmasına rağmen, yine de mesele zekât hukuku bakımından incelenmiş ve belli bazı sonuçlara varılmıştır. Gelir getiren gayrimenkuller, kiraya verilmek suretiyle yahut işletilmek ve ürünlerini, satmak suretiyle kâr getirme gayesine bağlı olan bina, fabrika, sanayi tesisi gibi taşınmaz veya gemi, otobüs, taksi, uçak, inşaat ve hafriyat araçları gibi taşınır mallardır. Bu mallar, ticari maksada dayalı olmasa da, getirdikleri gelirler kâr gayesine dayalıdır. Bir yönü ile ticarî olmayan sâime koyunlarla sığırların sütleri ve yünlerine benzemektedirler. Müctehidlerin yaşadığı devirlerde büyük sanayi tesisleri, bugünkü büyüklükte gelir getiren hanlar, büyük apartmanlar olmadığı gibi, taşımacılık alanında da bugünkü gelişmiş kara, deniz ve hava taşımacılığı yoktu. İnşaat ve hafriyat alanında da durum aynıydı, o devirlerde var olan bina, sanayi tesisi, inşaat veya taşıma araçları, ihtiyaca cevap verecek ölçüde iptidaî olarak bulunuyordu. Bu sebeple, bugünkü sanayi tesisleri ile büyük binaların zekâtı konusunda, eski kaynaklarda yeterli genişlikte ve açıklıkta bir hüküm bulunmamaktadır. Bu konuda fikir ileri süren ilim adamları, konuya genellikle iki türlü bakmışlardır: Bir kısmı, konuyu dar bir çerçeve içinde tutarak, meseleyi Hz Peygamber devrinde zekât ödenen inallarla sınırlandırmışlar, bina, arsa, sanayi tesisi, ulaştırma araçları gibi gelir sağlayan mülkleri zekâta tâbi kılmamışlardır. [1102] Buna karşılık, diğer bazı alimler ise, böyle mallarda, değeri ve geliri veya yalnızca geliri üzerinden zekât vermek gerektiği görüşünü savunmuşlardır. 102. Mükellef Zekât mükellefi olmakla ilgili genel şartlar, [1103] gelir getiren bina, sanayi tesisi, nakliye araçları gibi mallar için zekât mükellefi olma konusunda da aynen geçerli kılınmalıdır. Osman Huseyn Abdullah'ın hazırladığı zekât kanunu tasarısına (m. 21/3) göre gayrimenkul sermayeden gelir elde eden kiracı ise, gayrimenkulün maliki aldığı ücretin % 5'i, kiracı da elde ettiği safi gelirin % 10'u, bunu bilmek mümkün değilse, toplam gelirin % 5'i üzerinden zekât öder. [1101] Kardavî, FZ, c. I, s. 458-486 Ebu Zehra, İslâm'da Sosyal Dayanışma, s. 168-170 Ebu Zehre-Şekerci, Zekât Hukuku, s. 62-74; Yavuz, Y. V: "Gelir Getiren Bina, Sanayi Tesisleri ve Diğer Malların Zekâtları Hakkında Bazı Düşünceler" Fikir ve Sanatta Hareket D.,16-17 (Haziran-Temmuz 1980), s. 28-32; 18-19 (Agustos-Eylül 1980), s. 11-18; Karaman, age, c. 2, s. 86-87. [1102] Bkz. yukarıda 24 [1103] Bkz. yukarıda 17 |