๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mükayeseli İbadetler İlmihali => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 26 Ağustos 2012, 15:07:12



Konu Başlığı: Maddî Müeyyide
Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Ağustos 2012, 15:07:12
Maddî Müeyyide:

 

Zekât borcunu ödemeyenlere, bazı hukukçulara göre malî ce­zalar verilebileceği gibi, ittifakla durum ve şartlara göre hapis, da­yak vb. ta'zir türündeki cezalar da verilebilir: [544]

1) Maliki Mezhebine göre, zekât ödemeyenlerden zekât borcu -açık malı bulunduğu takdirde- cebren tahsil edilir ve kendisine ta'zir cezası uygulanır. Açık malı olmayıp, malının varlığıyla tanı­nıyorsa, bu malı ortaya çıkarana kadar hapsedilir; malın bir kıs­mını ortaya çıkarır ve kalanını gizlediği şüphesi varsa, sözü kabul edilir, gizlemediğine dair yemin ettirilmez, bu durumda yemin et­tirmek hatalıdır.

2) Şafiî Mezhebine göre, ciihrilik ve mal sevgisi dolayısıyla zekâtı ödemeyenden zekât borcu, cebren tahsil edilir ve ta'zir cezası uygulanır.

3) Hanbelî Mezhebine göre, farz olduğuna inandığı halde ze­kâtını ödemeyenden bu borcu, cebren tahsil edilir ve ta'zir cezası uygulanır. Malını gizlemesi ve kaçırması halinde de bu hükümler uygulanır.

Bunlar yanında, zekât ödemekten toplu halde kaçınma ha­linde, -Hz. Ebu Bekr'in yaptığı gibi- savaşa başvurulur.

Sözü edilen cezalar uygulanmazdan evvel, zekât borcu tahsil edilir ve sonra ceza uygulamasına geçilir. Bu, icma ile sabit bir hükümdür. [545]

Böylece, devlet veya cemiyet tarafından dış, müslümanın kendi vicdanındaki Allah'a imanı, rahmetini ümid etme ve aza­bından korkma şeklindeki iç murakabe olmak üzere zekât iki şe­kilde murakabe edilmiş olur. İşte bu şekilde, zekâtı ödemek, ferdin vicdanına yerleştirilmiştir. Unutulmamalıdır ki, zekât, sadece in­sanlara karşı değil, aynı zamanda Allah'a karşı bir vazife ve farz­dır.

İslâm hukuku, sadece maddî müeyyidelerle yetinmemiş, aynı zamanda maddî müeyyideye eklenen ve onu iyice güçlendiren manevî ve vicdanî müeyyideler de kullanılmıştır. Hakikaten, müslüman, öldükten sonra dirileceğine ve dinî olmayan işleri kadar, ibadetlerinden ve dinî inançlarından, hasılı dünyadaki bütün fiil­lerinden ötürü Allah'ın huzurunda nihaî olarak hesaba çekilece­ğine inanır. Şayet bir kişi, yaptığını saklamayı ve hükümet görev­lisini aldatmayı başarırsa veya bu hükümet kişiyi görevini yerine getirmeye zorlama hususunda iktidarsızlık içindeyse, bu durumda, insanın hukuka aykırı fiili cezasız kalmaktadır. Ama her şey bit­miş değildir; zira -müslümanın inandığı gibi- Allah, yakında onu muhakeme edecektir, o zaman kişi, yaptığını Allah'tan gizleyeme-yecek, O'nu aldatmayacak ve O'ndan kaçamayacaktır.




[544] Kardavî, FZ, c. II, s. 779-782; Malik: Zekât, 31; Yavuz İZM, s. 85.

[545] Kardavî, FZ, c. II, s. 775-778; Mavsılî, İhtiyar, c. I, s. 104