๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mükayeseli İbadetler İlmihali => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Ağustos 2012, 07:42:26



Konu Başlığı: İslâm da Kölelik Kavramı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Ağustos 2012, 07:42:26
Köle Azadı:
 
İslâm'da Kölelik Kavramı:

Köleliğe giden yolları hemen bütünüyle kapatıp, bu sosyal ra­hatsızlığın, insanlık dünyasından sayısız yollarla ve tedricen uzaklaştırılması için hükümler getiren ilk hukuk ve din sistemiİslâm'dır. İslâm dini alabildiğine açık kölelik kapılarını kapat­mış, insanın köle edilmesini haram kılmış, insanın kendisini, eşini ve çocuğunu satmasını hiçbir şekilde mubah kılmamış, Roma Hukuku'nun çok iyi tanıdığı borcunu ödeyemeyecek durumdaki borçlunun köle edilmesi hükmünü asla benimsememiş, haksız yere savaşanlar arasında esir alınanların köle edilmesini asla benimsememiştir.

İslâm'da köleliğin yegâne kaynağı, mecburi ve bağlayıcı de­ğil, seçmeli ve caiz olarak oldukça dar tutulan, savaştaki esir alma kurumudur. Ancak, bunun işlemesi için, savaşın müslümanlarca haksız yere başlatılmayan meşru bir savaş özelliğini taşıması ge­rekir. Savaşın meşru olmasıyla, mutlaka bu hüküm yürürlüğe konmaz. Devlet başkanı ve şûra üyeleri, müslümanların yararına görürse, msl., misliyle mukabelenin gerekmesi halinde, harp esir­leri köle edilebilir. Şüphesiz, onlara uygulanacak ilk işlem, köle edilmeleri değildir. Esirler karşılıksız, ya da maddî veya manevî karşılıkla serbest bırakıldığı gibi, düşmanla karşılıklı değiştire­rek salıverilmesi de mümkündür. [125]

İslâm'ın bir hukuk ve din sistemi olarak, kölelik karşısın­daki tutumu, şöylece formüllendirilebilir:

“Kölelik yolu alabildi­ğine dar, hürriyet yolu alabildiğine geniş; insanlığa armağan edi­len kölelik değil, azad ve hürriyettir; İslâm köleliğin kurucusu de­ğil, kaldırıcısıdır.”

İslâm dini, kölelere haklar ve vazifeler vermekten başka, sa­hiplerine de insanlığın bu talihsiz sınıfına karşı, sevgi ve şefkatle muamele etmesini telkin ve teşvik etmekle de kalmamış, zühd ve takva sahibi müslümanları kendi kölelerini azad etmeleri veya di­ğer kimselere ait olanların kölelikten kurtarılması için, yardım etmeleri şeklinde emirler de verir. [126] Bunlarla da yetinmeyerek, zekâtın ödeme yerlerinden biri olarak köle azadını da emreder. Zekât işlemlerini devlet yürütüyorsa, onun önemli görevlerinden biri de bu konu olur.

Görüldüğü gibi, İslâm'da o günün sosyal hayatında bir vakıa olan kölelik kurumu, tedricen ortadan kalkma planına bağlı ola­rak, köleyi istismar edecek olan sermaye sahiplerinin değil, köle­nin çıkarmadır. Böylelikle,  onlara “köle” diye hitap edilmesini,dövme ve acı vermeyi yasaklamış; yiyecek ve giyecekte efendiyle ortak kılmış, onları kardeş yapmıştır. Esasen İslâm, köleliğin ko­yucusu olmadığı ve insanların en tabiî hürriyetlerine kavuşmasını en gerçekçi bir mânâda savunduğu için, her fırsatta sosyal hayat­tan bu talihsiz sınıfın kalkmasını savunur. Bu konuda da, gerek siyasî, gerekse felsefî yönden o ilk olma şerefini taşır. Köle azadı­nı, kurbetlerin (Allah'a olan yakınlıkların) en sevimlisi kılmış, insanın beşer olması sıfatıyla işlediği günahların keffareti için bir çözüm yolu olarak köle azadını seçmiştir. Özellikle zekât gelirin­den mükâtep kölelere yardım edilmesini ve böylece hürriyetlerine kavuşmasını sağlamıştır.




[125] Kıtal: 9/4.

[126] Köle azadının en iyi sadaka olduğu konusunda bkz. Nisa: 4/92;  yemin keffaretinde köle azadı için bkz. Maide: 5; 89; zıhar keffaretinde köle azadı için bkz. Mücadele: 58/3; mükâtep için bkz. Nur: 24/34. Geniş bilgi için bkz. Hamidullah, Rasulullah Muhammed, s. 254-257.  Hamedullah, "Abd", Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, c. 1, s. 57; Vecdi Akyüz-Nihat Engin, "Asr-ı Saadet'te Kölelik ve Cariyelik    " Vecdi Akyüz (editör), Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, İstanbul 1994, c.I, s. 491-512.