๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mükayeseli İbadetler İlmihali => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 24 Ağustos 2012, 11:24:42



Konu Başlığı: Hayvanların Zekât Mevzuu Olması
Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Ağustos 2012, 11:24:42
53. Mevzu Ve Matrah
 
1- Hayvanların Zekât Mevzuu Olması:

Hayvanların zekâta tâbi olduğunu bildiren ve Mekke'de inen En'am: 6/136 âyetinden başka konuya hususî bir hüküm getiren âyet bulunmamaktadır. [678] Hayvanların zekâta tâbi olmasıyla ilgili ay­rıntılı hükümleri, hadisler ve Hz. Peygamber'in uygulaması getir­mektedir.

Bilhassa resmî vesikalar hangi sene vazedildiği nazarı iti­bara alınmaksızın tetkik edilirse görülür ki deve (ibil), sığır (bakar) ve koyun (ganem)'dan müştereken hayvan vergisi alına­cağı gösterilmiştir. Ayrıca, muhtelif sebep ve saiklerle biz, çeşitli bölgelere bazan bu üç nevi hayvan üzerinden ancak bazılarında vergi mecburiyetinin konduğunu görmekteyiz. Daha ilerici devirde fetihten sonra kaleme alındığı iddia edilen ve Hz. Peygamber'in muhtelif âmillerine gönderdiği muayyen hayvanlar üzerinde tat­biki gereken vergi nispetlerini gösterir yazılarda ise mesele büsbü­tün vuzuha kavuşmaktaydı.

Vergi olarak tahsil edilmiş hayvanlardan teşkil edilen sürü­ler Medine'ye müteveccihen yola çıkarılmış veya ihtiyat olarak devlete ait otlaklarda (Hima) saklanmıştır. [679]

Deve, koyun ve sığırların zekât mevzuu oldukları, sünnet ve icma ile sabittir. [680] Bu konuda, atlar ve diğer hayvanların zekâta tâbi olması hukukçular arasında ihtilaflıdır:

 
Atlar:

 

Hz. Peygamber ve Râşid Halifeler devrinde artıcılık vasfını ve sâime olma şartını taşımadıklarından, atların zekâta tâbi ol­ması sözkonusu değildi. Ayrıca, o devirde atlar, çok az sayıdaydı. Bütün bunların yanında, o günün şartlarında nema için değil, sa­dece savaş için kullanılırlardı. Fakat bu devirden sonra, atlar ya­vaş yavaş çoğaldı ve nema için elde bulundurulmaya başladı. Bunu gözönüne alan hukukçular konuya çözüm aradılar:

a) Ebu Hanife, Nehaî ve Züfer'e göre, sâime olan -yani nesil­leri için beslenen- atlar zekâta tâbidir. Binek, savaş ve yük taşımak için elde bulunan atlara hiçbir zaman zekât düşmediği icma ile sa­bittir. Çünkü bu durumda onlar çalıştırılan hayvanlar gibidirler ki bunlar zekât mevzuu değildirler. Atların zekâta tâbi olmayacağını bildiren hadis de bu zarurete dayandığı için, onları zekâttan istisna eder. Esasen hadiste geçen “afv” kelimesini “at aslında zekâta tâbi idi, ancak zekât için gerekli sebep henüz ortaya çıkmamıştır” şeklinde anlamak gerekir.   Hanefi hukukçulardan Serahsi, Mergınânî, Kâsânî ve Kudûrî de bu görüştedir. [681]

b) Aralarında Hanefî Mezhebinin de bulunduğu Cumhur'a göre, zekâta tâbi olması hakkında âyet ve hadis bulunmadığı, hatta tâbi olmadığını bildiren hadis bulunduğu için, atlar zekâta tâbi ol­maz. Hanefî Mezhebi içinde müfta bih görüş de budur. [682]

Atlar namîlik vasfı taşıdığı ve sâime oldukları takdirde bi-rînci görüşün tercih edilmesi gerekir. Yusuf Kardavî bunun nübüv­vet değil, hükümet işi olduğunu, hal ve şartlara göre atların zekâta tâbi olacağını benimser. [683]

 
Diğer Hayvanlar:

 

Deve, koyun, sığır ve atlar dışında kalan, msl., eşek, katır, av köpeği, pars gibi hayvanların ticarî gaye dışında elde bulununca, zekâtatâbi olup olmaması hukukçuları hayli düşündürmektedir:

a) Klasik hukukçulara göre, ticarî gaye ile elde bulunma­dıkça -sâime olmaları nadir olduğundan- zekâta tâbi olmazlar. [684]

b) Hayvanların zekâta tâbi olması için gerekli şartlar gerçek­leştiğinde, bütün hayvanlar için zekât ödenmesi gerektiğini, çağdaş hukukçulardan bilhassa M. Ebu Zehra, A. Hallaf, A. Hasen ve Y. Kardavî, ısrarla savunmaktadırlar. Böylece onlara göre, msl. Hin­distan ve Afrika'da yaşayan ve nema için beslenen ve aynı zamanda zekât şartlarını da taşıyan hayvanlar zekâta tâbi olacak­tır. [685]

Zekâta tâbi olmayacaklarını bildiren hadis bulunmakla bir­likte, [686] ikinci görüş zekâtın manası, özü ve cemiyete sağlayacağı tesir açısından birinciye göre, herhalde haklılık kazanmaktadır.

En'am veya Mevâşî (Maşiye) de denen sığır, manda, koyun-keçi gibi hayvanların zekât statüsü, ticaret için elde bulunan katır, eşok, av köpekleri, hatta deve, sığır, manda ve koyun-keçi den fark­lıdır, bu sonuncular ticaret mallarının zekât statüsüne tabidirler; Zahirî Mezhebine göre, ticarî hayvanlar zekâta tâbi değildir.

Osman Huseyn Abdullah'ın hazırladığı zekât kanunu tasarısı (m. 12/2), ister nema ve üretim, isterse ticaret için olsun at ve diğer hayvanların, değerlerinin % 2.5'u üzerinden zekâta tâbi olmasını öngörmüştür.




[678] Umumî hükümler için bkz. Maun:  107/3; Maide: 5/119; Fecr: 89/18/ Mearıc. 70/24-25; Nahl: 16/5-7, 66, 80; Yasin: 36/71-73.

[679] Tuğ, İslâm Vergi Hukuku, s. 58-59. Ayrıca bkz. Kardavî, FZ, c. I, s. 168.

[680] İbnu'l-Munzir, Kitâbu'l-İcma, s. 31.

[681] Bilmen, HFK, c. IV, s..91-92; Dâmâd, Mecmau'l-Enhur,   c. I, s. 200; Debusî, Esrar, c. I, v. 110-a; Ebu Yusuf, Kitabu'l-Harac, s. 133-134; Ebu Zehra-Şekerci, Zekât Hukuku, s. 51-52; İbn Rüşd, BM, c. I, s. 231; Kardavî, FZ, c. I, s. 222-224, 228, 232; Kâsânî, BS, c. II, s. 34; Maverdî, el-Ahkâmu's-Sultâniyye, s. 116; Malik: Zekât,  38; Mergınânî, Hidâye, c. I, S. 10; Serahsî, age, c. II, s. 188; Sıddıki, İslam Devletmde Malı Yapı, s. 68; Tahâvî, Muhtasar, s. 45; Yavuz, İZM, s. 185.

[682] Bilmen, HFK, c. IV, s. 92; Damad, age, c. I, s. 200; Buharı: Zekât, 46; İbn Rüşd, BM, c. I, s. 231; Kardavî, FZ, c. 1, s. 223; Malik: Zekât, 37; Maverdî, age, s. 116; Serahsî, age, c. II, s. 189; Sıddıki, age, s. 68; Şafiî, Umm, c. II, s. 26; Şeybanî, Asl, c. II, s. 57-58; Tahâvî, age, s. 46; Yavuz, İZM, s. 185,

[683] Ahmed, İslâm İktisadı, s. 139; Ebu Zehra, İslâm'da Sosyal Dayanışma, s. 160-161; Ebu Zehre-Şekerci, Zekât Hukuku, s. 51-53; Hamidullah, Vesaik, s. 487, no: 356; Kardavî, FZ, c. I, s. 232; Yavuz, İZM, s. 185.

[684] Bilmen, HFK, c. IV, s. 92; Damad, age, c. I, s. 201; Kâsânî, BS, c. II, s. 35; Mergınânî, age, c. I, a. 101; Serahsî, age, c. II, s. 189; Şeybanî, Asi, c. II, s. 59.

[685] Ebu Zehra, İslâm'da Sosyal Dayanışma, s. 161; Kardavî, FZ, c. I, s. 233-234.