๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mükayeseli İbadetler İlmihali => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 12 Ağustos 2012, 15:39:29



Konu Başlığı: Hac Hukukunda Temsil
Gönderen: Sümeyye üzerinde 12 Ağustos 2012, 15:39:29
Hac Hukukunda Temsil (Niyabeten Veya Bedelen Hac):
 
Tanımı Ve Hükmü: [382]

Hac mükellefi olmak için gerekli şartları taşıyıp, ölmek izere bulunan kimse vasiyet ederek veya körlük, ihtiyarlık, sakat­lık gibi bizzat kendisinin hacca gitmesine engel bir durum ortaya çıkan kimse, yerine bir başkasını göndererek hac borcunu yerine getirir. Bu şekilde, hacca başka birini göndermeye, İhcâc, Niyabe­ten Hac veya Bedelen Hac; hacca gönderene Amir, Menûb, Mahcûcun Anh, Munîbveya Mustenîb gönderilene Bedel veya Nâib; bu hacca Niyabeten Hac veya Bedelen Hac adı verilir:

a) ÜM'e göre, niyabeten hac yapmak caizdir:

(1) Şafiî Mezhebine göre, farz olan haccı yaptıktan sonra ölen ve kendisi adına nafile hac yapılmak istenen kimsenin, mutlaka vasiyet etmiş olması gerekir.

(2) Hanbelî Mezhebine göre, naibin ölü adına yaptığı hac veya umre sahihtir, bu durumda velinin izni olması gerekmez, naibin ölü adına niyeti yeterlidir.

(3) Hanefî Mezhebine göre, nafile hac için, sağlam mükel­lef yerine bedel gönderilebilir.

b) Malikî Mezhebine göre, -bedenî ibadet olma yönü kuvvetli olduğundan- farz olan hac, niyabeten yapılamaz; nafile hac için ni­yabet, kerahatle caizdir. Bu mezhebe göre, bizzat hac yapmaktan aciz kalan kimseden hac borcu düşer, nâib göndermesi gerekmez.

eş-Şeybani'ye göre, niyabeten hac yapılması halinde hac na­ibe, sevap ise âmire aittir. [383]




[382] Ahmed b. Hanbel, age, s. 236, no: 882; İbn Kudame, age, c. III, s. 227-234; Kâsânî, BS, c. II, s. 2.12-216; Serahsî, age, c. IV, s. 152; Şafiî, Umm, c. II, s. 121; Şeybânî, Asl, c. II, s. 416-429.

[383] Kâsânî, BS, c. II, s. 212.