> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Mükayeseli İbadetler İlmihali > Ölüyle Dua Manâlı Tevessül
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ölüyle Dua Manâlı Tevessül  (Okunma Sayısı 753 defa)
01 Eylül 2012, 15:38:58
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 01 Eylül 2012, 15:38:58 »



3- Ölüyle Dua Manâlı Tevessül:
 
Caiz Görenler:

(a) Tasavvuf erbabı, bu gibi hususlarda, hiçbir mahzur gör­memişler, hatta bunun lüzum ve faydasından bahsetmişlerdir. On­lara göre, resul ve velilerin kabirlerini ziyaret etmenin en önemli gayesi budur. En mühim ve en faydalı kabir ziyaret şekli de budur. Evliyaya dua ederek onlara faydalı olmak veya kabirlerinden ibret alarak istifade etmek, ekseriya türbe ve yatır ziyaretçilerinin ak­lından geçmez. Bütün türbelere, dergâhlara, âsitânelere, tekkelere, yatırlara ve tarikat ehline hâkim olan anlayış, düşünüş ve inanış budur. Tasavvuftan sağ ya da ölü şeyhlerin yeryüzündeki insanlar için, ALLAH katında şefaatçi ve yardımcı olacaklar inancı erken başlamıştır. Bütün tarikatlarca makbul bir veli sayılan Ma’ruf Kerhî (ö. h. 200), müridi Seriyyu’s-Sakatî’ye şöyle demiştir: “ALLAH’a bir ihtiyacın olursa, beni vasıta ve vesile kılarak iste. ALLAH’tan ha­cetini bana and içerek dile”, Bağdat sûfileri

“Maruf Kerhî’nin kab­rinin her derde deva olduğu tecrübeyle sabittir” diye itikad etmiş­lerdir. Sûfiler tıpkı diri mürşidler gibi ölü evliyanın ruhlarının sağ insanları terbiye ve irşad ettiklerine, bazı velilerin öldükten sonra da dünyada tasarrufta bulunduklarına, bu âlemdeki nizama ve hadiselere yön verdiklerine itikad ederler. Tasavvufun, bilhassa nakşibendîlerin bu konudaki inançlarını Reşahat’tan takip edelim:

“Şeyh Ebu’l-Hasan Harakâni’nin vefatı (ö. h. 425), Şeyh Bayezid Bistami’nin vefatından (ö. h. 234) bir müddet sonra vâki olup, Şeyh Bayezid’in ona terbiyetleri zahirî ve surî olmayıp, ruhanîdir” Ta­savvufta uveysiyet tarîki ve ruhanî nisbet denilen bu inanç, bütün tarikatlar tarafından kabul edilmiştir. Fakat

“Ölü aslandan, diri tilki daha iyidir” diyerek bu hususa fazla değer vermeyen muta­savvıflar da bulunmaktadır. Başı darda kalan bir müridin,

“Yetiş ya pir, destur ya pir” diyerek, uzaklarda bulunan şeyhinden yardım istemesi, mürşidine rabıta yaparak manevî himayesine sığınması da sözkonusu inançla ilgilidir. Denebilir ki, önemli ölçüde tasav­vuf bu inançtır. Şeyhlerin ölü olarak evliyanın ruhlarıyla irtibat ve münasebet kurmaları, tarikat silsilelerine verilen önemde de ken­disini göstermektedir. Tasavvufta ziyaret, şefaat ve vesile denince, akla gelen budur. Zahir ulemasının devamlı surette yadırgayacağı bir şekilde, mutasavvıfların türbelerine önem vermelerinin, hatta bu gibi yerlere bir çeşit kutsiyet izafe etmelerinin sebebi bu inançtır. Bundan dolayıdır ki, bu inançlarını tenkit edenlere, mutasavvıflar sert tepkiler göstermişlerdir. Şahısla tevessülde geçen hadislerdeki “vesile, tevessül, şefaat ve bihakkı’s-sâilin aleyk” ifadeleri, muta­savvıfların görüş ve hareket tarzlarının mesnedi olarak kullanıl­mıştır. Fakat bu hadisler, sağ insanların ALLAH katında vesile ve şefaatçi olabileceklerini göstermektedir. Hz. Peygamber’in kabri varken, sağ olan Hz. Abbas’ın vesile ve şefaatçi kılınması da dik­kat çekicidir. Mutasavvıflar, bu konuda ölüleri sağlara kıyas et­mişlerse de, bu kıyas eksiktir. Zaten, kıyas eksik olmasaydı, bu meselede ihtilaf bulunmazdı.

“Ey iman edenler! ALLAH’tan korku­nuz ve O’nun yanında vesile olacak şeyler arayınız” [558] âyeti de bu konuda sarih değildir. Sûfiler için, kıyasa esas alınan başka bir husus da, dua esnasında ameli vesile ve şefaatçi kılmanın cevazı­nın ittifakla sabit oluşudur. Yağmurlu bir havada mağaraya giren ve mağaranın ağzının yuvarlanan taş tarafından tıkanması sebe­biyle burada mahsur kalan üç kişi ihlasla yaptıkları iyi amelleri ALLAH katında vesile, vasıta ve şefaatçi kılmışlar ve bunun fayda­sını da görmüşlerdir. Mutasavvıflar, şahısla tevessülü amelle te­vessüle kıyas etmek istemişlerdir. Bu ve benzeri naslar, bu mese­lede, kesin bir hüküm ihtiva etmediğinden, Tekke ile Medrese ara­sındaki anlaşmazlık devam etmiştir.

(b) Fıkıhçılar, hadis âlimleri ile selefiyeciler, tasavvuffuri bu görüşünü hiçbir zaman kabul etmemiş, daima tenkit konusu yap­mıştır. Bunlardan bir kısmı, mutasavvıfları ağır ve sert, diğer kısmı yumuşak ve ölçülü bir biçimde tenkit etmişlerdir. Bu konudaaşırı ve sert hükümler vermekten kaçman Hanefi âlimlerinin gö­rüşü şöyledir:

“Bir adamın dua esnasında: ALLAH’ın resul, nebi ve velilerin hakkı için dileğimi kabul eyle, falan zatın hürmetine ha­cetimi yerine getir demesi mekruhtur, hoş bir şey değildir. Zira Hâlık üzerinde mahlukun hakkı yoktur”. İmam-ı Azam’dan sonra günümüze gelinceye kadar bütün Hanefî fıkıh âlimlerinin

“Bu me­selede kerahat vardır, bu husus mekruhtur” demeleri, iyi ve hoş bir şey değildir, yapılmaması lâzımdır, selef bunu yapmamıştır, bidat­tir” manasına gelmektedir. Hanefîler

“Kerahat ve mekruh deyim­lerini haram olduğuna İnandıkları, fakat kesin delil bulmadıkları meselelerde kullanırlar” görüşünde olanlar, Ebu Hanife’ye ait gö­rüşleri, sert tutumların delili olarak kullanmışlardır. Malikî, Şafiî ve Hanbelî fıkıh âlimleri de, bu konuda Hanefîler gibi düşünmüş­lerdir. Hatta hanbelîler, biraz ileri giderek, bu nevi hususların ha­ram olduğunu dahi ileri sürmüşlerdir. Fakat, umumiyetle fıkıhçı görüş, sûfilerin kabir ziyareti konusundaki kanaat ve tutumlarını küfür ve şirk olarak nitelemekten dikkatle kaçınmış, bu görüş ve tutum sahiplerini kâfir ve müşrik olmakla itham etmekten önemle sakınmıştır.

 
Caiz Görmeyenler:

 

Kabir ve türbe yapımı ve ziyareti konusunda mutasavvıfları sert tenkit edenlerin başında İbn Teymiye, talebeleri İbn Kesir ile Birgivî, Kadızadeler ve Vehhabîler gelmektedir. Bunlar, genellikle, tasavvufun bu konudaki görüşünü ve tutumunu bid’at, dalâlet, küfür ve şirk saymışlardır. İbn Teymiye’ye göre, kabir ziyaretlerinin bir kısmı şeriata uygun, bir kısmı da aykırıdır. Şer’i olmayan ziyaret­ler, sonradan  çıkmış  çirkin  bid’atlerdir. Bir müslümanın kabir­deki ölü için -kendisi için değil- dua etmesi ve kabristandan ibret alması, şer’i ziyaretin gayesidir. Bu maksatla kabir ziyaret etmek ve ölü için dua etmek müstehaptır. Ziyaret edilen kabirden ihtiyaçların görülmesi dileğinde bulunmak, ölünün bu konuda vasıta, ve­sile ve şefaatçi olacağına inanmak, kabul edilmesi daha çok muh­temeldir diye kabir yanında dua etmek bid’attır, şeriate zıttır, şirk cinsinden bir davranıştır. Sahabe bu şekilde ve bu maksatla ne Hz. Peygamber’in kabrini,  ne  de başka birini ziyaret etmiş  değildir. Yeryüzünde ilk defa şirk, salih insanların kabrini ziyaret etmek ve onların ruhlarından yardım istemek suretiyle ortaya çıkmıştır. Nuh (as) kavminin Vedd, Sua’, Yeûs, Yeûk ve Nesr adını verdik­leri putlar salih insanların heykelleriydi. [559] Putçuluğun, heykelci­liğin ve resimciliğin kökeni ölülerin ruhundan yardım istemektir.

İbn Teymiye’ye göre, ruhundan yardım ve medet taleb etmek mak­sadıyla, Hz. Peygamber’in kabrini ziyaret etmek dahi caiz değildir. Bu konuda, şöyle demektedir:

“Dört mezhep imamına göre, Hz. Pey­gamber’in kabrinin yanına ziyaret maksadıyla varan bir kimse, Rasulullah’a selâm verirken İmam-ı Azam’a göre yüzünü kıbleye çevirmesi, diğer üç imama göre kabre çevirmesi icabeder. Fakat zi­yaretçi ALLAH’a dua edip kendisi için bir şey isteyecekse, dört mez­hep imamına göre de hücreye değil, kıbleye yüz çevirmesi gerekir”. İmam   Malik,   Rasulullah’ın  kabrini   ziyaret  eder,   selâm   verir, sonra sırtım kabrin duvarına dayar ve kıbleye yönelerek kendisi için dua ederdi.  İbn Teymiye’ye göre Rasulullah’ın kabrini ziya­retle ilgili hadislerin hiçbiri sahih değildir, bir kısmı uydurma, bir kısmıysa zayıftır.  Onun için, bunların hiçbirine  güvenilmez. İbn Teymiye, Rasulullah’ın kabrini, Hz. Âişe’nin hücresinde bulundu­ğunu, hiçbir sahabenin kolay kolay buraya giremediğini, onun için sonradan ortaya çıkan şekliyle Ravza ziyaretinin ilk asırlarda bi­linmediğini ileriye sürmektedir. Ona göre, ihtiyaç arzetmek şefaat dilemek veya orada yapılan duanın daha faziletli olduğuna inan­mak maksadıyla, peygamberin kabrini ziyaret etmek bid’atçilerin ve  müşriklerin ziyaret şeklidir. [560] İbn Teymiye’nin görüşlerinin, cebren tatbikat sahasına konulmasından Vehhabîlik doğmuştur. Vehhabîliğin kurucusu, yardım ve şefaat istemek gayesiyle Rasu­lullah’ın kabrinin ziyaret edilmesinin, günah olduğunu söylüyor ve vefat ettikten  sonra  Hz.  Peygamber’in ruhunun kimseye faydası olmadığını anlatmak için,

“Şu elimdeki değneğin faydası var, fa­kat Rasulullah’ın faydası yoktur” diyordu. Vehhabîler tevhid inan­cına uymuyor diye, Hicaz’da inşa edilen türbe ve kabir üzerindeki mescidleri yıkmışlar, buralara gidip ölülerin  ruhundan yardım, şefaat ve meded talebeden kimselerin katledilmeleri gerektiğini, zira bunların müşrik olduklarını iddia ederek dediklerini kısmen gerçekleştirmişlerdir. Abduh ve Abduhcu cereyan, bu konuda geniş ölçüde İbn Teymiye ve Vehhabîleri takip etmiştir. Mutasavvıfların, Abduh’u neden mahkum ettiklerini anlamak için, bu gibi hususla­rın da gözönünde bulundurulması gerekir. İmamların kabirlerine, sûfilerin, evliyanın   mezarlarına verdikleri önemden daha çok ehemmiyet veren Şiîler ile Vehhabîler arasında şiddetli bir düş­manlık vardır.

 
Sonuç:

 

Başı oldukça kavgalı olup tevessül meselesinde titizlik göste­rilen nokta, tevhid inancının korunmasıdır. Bilindiği gibi, dua bir ibadettir ve ibadet, ancak ALLAH’a yapılır; yardım da -vasıtalı veya vasıtasız- yalnız ALLAH’tan gelir: “Ancak sana kulluk eder ve yal­nız Sen’den yardım dileriz.” [561] Tevessülü caiz görmeyenler, şirke sapılmasından korkmuşlar, caiz görenler ise tevessül edenin şirk koşmadığını söylemişlerdir.

Kabir ve kabir ziyareti konusunda bahsedildiği şekilde şiddet göstermenin, hele bunu kesin bir hüküm halinde ortaya koymanın haklı olduğunu söylemeye imkân yoktur. Kul ile ALLAH aras...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ölüyle Dua Manâlı Tevessül
« Posted on: 06 Mayıs 2024, 21:33:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ölüyle Dua Manâlı Tevessül rüya tabiri,Ölüyle Dua Manâlı Tevessül mekke canlı, Ölüyle Dua Manâlı Tevessül kabe canlı yayın, Ölüyle Dua Manâlı Tevessül Üç boyutlu kuran oku Ölüyle Dua Manâlı Tevessül kuran ı kerim, Ölüyle Dua Manâlı Tevessül peygamber kıssaları,Ölüyle Dua Manâlı Tevessül ilitam ders soruları, Ölüyle Dua Manâlı Tevessülönlisans arapça,
Logged
01 Eylül 2012, 18:05:47
Nurefşan

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 136


« Yanıtla #1 : 01 Eylül 2012, 18:05:47 »

Rabbim hakkıyla anlayıp ,uygulayanlardan eylesin inşaallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes