Konu Başlığı: Devlet Mülkiyetindeki Topraklar Gönderen: Sümeyye üzerinde 21 Ağustos 2012, 13:33:26 II. Devlet Mülkiyetindeki Topraklar (Arazi-i Miriyye, Arazî-i Memleket Veya Millî Arazi): Şahısların mülkü olmayan, mülkiyeti doğrudan doğruya devlete ve dolayısıyla kamuya ait olan topraklar Devlet Toprakları adını alır. Gereğinde tasarruf hakkı fertlerin eline verilebilen devlet mülkiyetindeki topraklar da birkaç çeşittir: 1) Fethedildiği zaman ne gazilere, ne de eski sahiplerine verilmeyip, hazineye bırakılan topraklar, 2) Nasıl alındığı ve kime verildiği bilinmeyen topraklar, 3) Özel mülkiyet altındayken sahiplerinin mirasçısı olmadan, vasiyetsiz ve borçsuz olarak ölmesi üzerine hazineye kalan topraklar, 4) Kime ait olduğu bilinmeyen ve sahipsiz topraklar, 5) Mülkiyeti devlete ait olmak üzere ihya ve imar edilen topraklar, 6) Kamu yararına, umumun istifadesine bırakılan, yani bir nevi toplu mülkiyet altında bulunan topraklar; Arazi-i Metruke adı da verilen ve özel mülkiyet altına alınmayan bu tür topraklar iki çeşittir: a) Bütün halkın istifadesine sunulan umumî yollar, pazar ve panayır yerleri, meydanlar, parklar ve namazgahlar gibi yapıların bulunduğu topraklar, b) Yalnızca bir şehir, kaza veya köy halkına mahsus otlak, kışlak, baltalık, ormanlık gibi yerler. Arazi-i Metruke'ye İslâm'ın ilk devirlerinde Arazi-i Mahmiyye veya sadece Hima ya da Arazi-i Mirfaka denirdi. 7) Ölü topraklar manasındaki Arazi-i Mevat adını alan sahipsiz ve işlenmemiş topraklar. Bu tür topraklar, diğer toprak çeşitleri dışında kalan, oturulan yerlerden oldukça uzak, kullanılmayan yerlerdir. Devlet toprakları gerektiğinde vergi veya icar karşılığında özel mülkiyetin tasarrufuna verilebilir. Özel mülkiyet altındaki topraklarla devlet mülkiyeti altındaki topraklar, yer değiştirebilirken, vakıf topraklar kesinlikle yer değiştirmeyerek, sadece amacı doğrultusunda hizmet görüp görmediğinin, kontrolü devlete ait olur. Ebu Hanife'ye göre, dâr-ı harpte müslüman olanlar da, topraklarından elde ettikleri ürün için öşür ödemekle mükelleftir. [1013] [1013] Şeybanî, Asl, c. II, s. 125-126. |