๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mükayeseli İbadetler İlmihali => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 05 Ekim 2012, 14:52:29



Konu Başlığı: Dayanağı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Ekim 2012, 14:52:29
Dayanağı:

Sonraları adına "devir" denen yukarıdaki işlemin fıkıh kitaplarındaki veri budur. "Iskat-ı salât" için fidye vermek bile şüpheliyken, bununneye istinad ettirildiği, delilinin ne olduğu zikredilmemiş, sadece "böyle yapılır, olur, bulur" denmiştir. Bir mesnedi bulunmamakla birlikte devir denebilir ki fıkıh kitaplarının hemen bütününde bu şekilde yer almıştır.

Yetmiş yıl yaşamış bir adamın ömrü boyunca kılmadığı namaz ve tutmadığı oruçlarının fidyelerini vermek, büyükçe bir yekûn tutacağı için çoklarının gücü buna yetmez, yetenlerin de bütçelerini olumsuz şekilde etkiler. Yoksulların bu gibi paraları temellük ve hibeye muktedir olduk­larına göre her çeşit ard düşünce dışında samimiyetle, bu adamın hesap edilen bu gibi borçlarının bedelini temellük edip sahibine hibe yoluyla ia­de etmesinde dinî bir sakınca yoktur. Yapılan bu işlemin bir kârı yoksa, zararı da yoktur. Hiç olmazsa bu arada ölünün ruhuna Kur'ân okunmak­ta ve kendisine hayır dua edilmektedir. Ancak devir, bugünkü şekliyle çok yanlıştır. Bugün bu gibi paralar sarf yerini bulmamaktadır. Devir iş­lemine çoğu zaman zengin olanlar oturmakta ve parayı bölüşmektedirler. Halbuki bu para yoksulun hakkıdır ve yoksula verildiği takdirde bir mâ­nâsı vardır. Bunu, ihtiyacı olmayan ve fakat bu gibi paraları toplamayı âdet haline getirmiş kimselere vermekte bir yarar yoktur. Aynı zamanda bu paralar, fakir olmayan kimselere de haramdır.

Bu uygulamasıyla zamanımızda devir, âdet halini aldığı, İslâm'ın kaynaklarına müstenid bir iş sanıldığı ve insanların ibadette tembelliğe sapmalarının sebeplerinden birini teşkil ettiği için bid'at mahiyetini ka­zanmıştır. Bunun terkedilmesi ve ölü namına doğrudan doğruya sadaka verilmesi, hayırlar yapılması, taksiratının affı için de Mevlay-ı Müteâl'e yalvarılması gerekir. Iskat ve devirin bu şekilde uygulanışına Mısırlı bil­gin M. Şeltût, "yahudi hilesi" tabirini kullanır.