Konu Başlığı: Bayram Namazına Yetişememek Gönderen: Sümeyye üzerinde 06 Eylül 2012, 16:56:34 Bayram Namazına Yetişememek: [375] İmamla birlikte kılması gerektiği halde, bayram namazını kaçıran mükellef, aşağıdaki gibi hareket eder: (a) Hanefî Mezhebine ve Malik’e göre, bayram namazı, hiçbir şekilde kaza edilmez. Hanefî Mezhebine göre, cemaate katılmak arzusuyla gelip namaza yetişemeyen mükellef, tek başına bayram namazı kılamaz; ancak münferîd olarak kaza etmek isteyen kimse, kuşluk namazı yerine geçmek üzere dört rekât namaz kılar. Bu namazda, rekâtlere göre, sırayla A’lâ, Duhâ, İnşirah ve Tin sûrelerini okur. (b) Şafiî Mezhebine göre, bu durumda mükellef, bayram namazını münferîd olarak zevalden önce kılınca eda, zevalden sonra kaza olarak kılmış olur. (c) Maliki Mezhebine göre, aynı gün zevale kadar kaza edilir, zevalden sonra kaza edilmez. (d) Hanbelî Mezhebine göre, bayram namazlarının daha sonra istenildiği zaman kaza edilmesi sünnettir, (e) Ahmed b. Hanbel ve Sevrî’ye göre, dört rekât olarak kılınır. (f) eş-Şafiî ve Ebu Sevr’e göre, imamla kılınıyormuş gibi, kendini onun yerine koyarak kılmak sünnettir. (g) Bir grup hukukçuya göre, iki rekât olarak kılınır, ancak kıraat açıktan yapılmayacağı gibi bayram tekbiri de alınmaz. (h) Bir grup hukukçuya göre, bayram namazı, cami ve mescidde kılınınca iki, evde kılınca dört rekât olarak kılınır. Bozulması: [376] Bozan Haller: Genel Haller: Namazı bozan genel hal ve hareketler, bayram namazını da bozar. Özel Haller: Cuma namazını bozan hal ve hareketler, bayram namazını da bozar. Hükmü: (a) Genel hallerden biriyle bozulan bayram namazı, yeniden kılınır. (b) Özel hallerden biri ve vaktin çıkmasıyla bozulan bayram namazı, az önce de belirtildiği gibi, Hanefî Mezhebine göre düşer, eş-Şafîî’ye göre tek başına kılınır. [375] Şeybânî, Asl, c. I, s. 338; Ahmed, Mesâil, s. 129 (475), 130 (478); Serahsî, age, c. II, s. 39; İbn Rüşd, BM, c. I, s. 173-174; Kâsânî, BS, c. I, s. 276; İbn Kudâme, age, c. II, s. 390; Cezîrî, Fame, c. I, s. 345, 349; Mergınânî, Hidâye, c. I, s. 86. [376] Kâsânî, BS, c. I, s. 279. |