> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Eğitim > Mükafat ve Ceza >  Giriş
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Giriş  (Okunma Sayısı 924 defa)
07 Kasım 2010, 19:45:54
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 07 Kasım 2010, 19:45:54 »





Giriş

Din, insan hayatı için ne denli önemliyse, din eğitimi ve öğretimi de genel eğitim-öğretim içinde o derece önemli bir yere sahiptir.

Ailede gerçekleştirilen din eğitimi ve öğretiminin arzu edi­len düzeyde yerine getirilmesi, ileriki yıllarda çocuğun sağlam ve tutarlı bir kişilik kazanmasına katkıda bulunacaktır. Aynı şe­kilde, yaygın ve örgün din eğitimi öğretiminin ideal şartlarda gerçekleşmesi, nitelikli din görevlisi ve eğitimcilerinin yetiştiril­mesine de imkan tanıyacaktır. Ancak ifade edilmelidir ki, bu­gün ülkemizde din eğitimi ve öğretimi, birtakım problemlerle karşı karşıyadır.Bu konuda bazınoktaları kaydetmenin,araş­tırma problemini belirlemede yardımcı olacağı inancındayız.

Türkiye'de din eğitimi ve öğretiminin iki yolla yapıldığı söylenebilir. Birincisi, halk tarafından geleneksel olarak ailede başlatılarak sonradan din görevlilerinin katkısıyla camilerde ve resmî, gayr-ı resmî Kur'ân Kurslarında gerçekleştirilen "Yaygın Din Eğitimi ve Öğretimi"; İkincisi ise, Îmam-Hatip Liselerinde yürütülen "Örgün Din Eğitimi ve Öğretimi"dir. Bu kurumlara, yüksek öğrenim düzeyinde din eğitimi ve öğretimi veren İlahi­yat Fakülteleri de eklenebilir; ancak bu kurumlar araştırma kapsamı dışındadır.

Türkiye'de din eğitimi ve öğretiminin problemleri iki nok­tada odaklanmaktadır: Aile ve Din Eğitimi ve Öğretimi Ku­rumları. Bu iki noktanın tahlili, problemlerin boyutlarını belir­lemede yardımcı olacaktır.

Aileden kaynaklanan problem, ülkemizde ailelerin, çocuk­larının din eğitimlerine karşı takındıkları farklı tavırlarda belir­ginleşmektedir.

Bir kısım aileler, çocuklarının din eğitimiyle ilgilenmeleri­nin gereğine inanmayan,dinin insan hayatı için "mutlaka ge­rekli" olmadığı görüşüne sahip ailelerdir. Bu aileler, din dersle­rinin seçmeli dersler arasında bulunduğu yıllarda, çocuklarına din dersleri verilmesini istemeyen kimseler olduğu gibi; günü­müzde, din derslerinin çocuklar için zararlı olabileceğini veya çocuğun aklının karışabileceğini savunmakta, ya da din dersleri müfredatını, öğretmenleri ve din eğitimi kurumlarını sık sık eleştirme yoluna gitmektedirler. Dinin sadece bir "vicdan konu­su" olduğuna inanan bu ailelerde yetişen çocuklar, din eğitimi adına hiçbir şey elde edemedikleri gibi, dinî prensipleri yaşama açısından da oldukça yetersiz olan anne babalarından, bu yön­de de olumlu bir şekilde etkilenememektedirler. Dinî bilgi yö­nüyle yetersiz olan bu aileler, çocuklarına bazı hatalı telkinler­de de bulunabilmektedirler. Sözgelimi, bazı çevrelerde rastlan­dığı gibi Cenab-ı Hakk'ın "Allah Baba" şeklinde tanıtılması, Al­lah inancını hissetmek ve yaşamak gibi duyguların uyanışı arefesinde olan çocukların, yanlış yöne kanalize edilmesine sebep olmaktadır.Dolayısıyla bu tür ailelerde yetişen çocuklar, ilk çocukluk yıllarında kendilerine verilmesi gereken dinî bilgileri aileden alamamakta ve dinî duygularının gelişmesine imkan tanınmamakta, sonuçta dinî bilgi bakımından oldukça yetersiz bir durumda yetişmektedirler. Salt ahlâkî kuralların telkini ve top­lumun değer yargılarının ise çocuğun bir Yüce Kudrete inanma ve bağlanma ihtiyacını gideremeyeceği ve çocukta vicdan duy­gusunun gelişmesine yardımcı olamayacağı da bir gerçektir. Öte yandan, ilkokuldaki "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" dersi ile karşılaşıncaya kadar dinî bilgi yönüyle eksik kalan çocukların, bu derslerden yeterince istifade edemedikleri de bilinen bir rea­litedir.

Bazı aileler ise çocuklarına din eğitimi-öğretimi vermeleri gereğine inanmakta ancak din eğitimi konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıkları için bu konuyla ilgilenmemeyi yeğlemek­tedirler. Bu tür aileler, çocuklarının dinî eğitimlerini cami hocaları tarafından yaz aylarında gerçekleştirilen yaz kursları ya da ilkokuldaki "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi"dersine havale et­menin daha doğru olacağı inancındadırlar.Oysa yapılan araş­tırmalarda ortaya konulduğu üzere,"Din Kültürü e Ahlak Bilgisi"dersinin öğrenciler tarafından çeşitli yönlerden yeter­siz bulunduğu ve hiçbir zaman ailede anne baba tarafından ve­rilen din eğitimi ve öğretiminin yerini tutmadığı belirlenmiştir.[1] İlkokulda okutulan bu dersin ancak 4. sınıftan itibaren okutul­maya başlanması da yetersizliği arttırmaktadır.

Bir kısım ailelerde ise din eğitimi ve öğretimi geleneksel tarzda gerçekleştirilmektedir. Özellikle Anadolu'da "Geniş Aile" tipini oluşturan bu tür ailelerde din eğitimi ve öğretimi aile bü­yükleri ve anne-baba tarafından yaygın eğitim tarzıyla yerine getirilmektedir. Dolayısıyla, gerçekleştirilen din eğitimi öğreti­minin belirli metodlar çerçevesinde yürütülmesi sözkonusu ol­mamaktadır. Bu nedenle bazen, izlenen hatalı eğitim sonucun­da, ileride çocuğun inancını kaybetmesine, ibadetlerini terketmesine ve dine karşı antipati duymasına yol açabilecek birta­kım yanlışlıklar yapılabilmektedir. Sözgelimi bu tür ailelerde, çocuktaki vicdan gelişimi Allah korkusuyla sağlanmak isten­mekte ve çocuğu, istenmeyen davranışından vazgeçirmek için yine Allah korkusuna başvurulmaktadır. Sık sık "Allah seni taş yapar / Allah cehennemde yakar /Gözünü kör eder..." gibi tehditlerle sindirilmek istenen çocuk, Allah'ı "sadece cehenne­mi olan, çocukları taş yapan, cezalandıran bir varlık" olarak tasarlamakta ve Allah'ı daha sevemeden O'ndan büyük bir kor­kuyla korkmaya başlamaktadır. [2] Her ne kadar bu tür ailelerde dinî prensipleri yaşama oranının yüksek düzeyde olduğu tesbit edilmişse de, [3] çocuklarına verdikleri bilgilerin, geleneksel ola­rak tevarüs yoluyla edindikleri ve birtakım hurafelerin karıştırıl­dığı bilgiler olması, gerçekleştirilen din eğitimi ve öğretiminin yararlılık derecesini azaltmaktadır. Bu tür ailelerin, çocuklarını yaygın din eğitimi kurumlarına gönderdikleri, ancak yeterli de­netim ve ilgi göstermedikleri de yapılan tesbitler arasındadır.[4] Ebeveyn ilgisizliği ve buna bağlı olarak denetim eksikliğinin ise birtakım problemlere kapı açacağı gözden uzak tutulmamalıdır. Neticede bu tür ailelerde yetişen çocukların pek çoğunun dinî uyanışına zemin hazırlandığı ancak dinî eğitim sürecinde birta­kım hatalı telkinlerle ve yanlış bilgilerle bilgilendirildikleri söyle­nebilir.

Yukarıda bahsi edilen ailelere, diğer bir grubu da eklemek gerekecektir. Bu tür aileler ise, dinî bilgileri çocuğa kazandır­manın, bir anne-babalık görevi olduğu şuurunda olanlar ve bu düşünceyle çocuklarına dinî bilgiler verenlerdir. İster "geniş ai­le" ister "çekirdek aile" tipinde olsun, bu tür ailelerde çocukla­rın dinî eğitimleri, genellikle bu konuda yeterli bilgisi olan dede-nine veya anne-baba tarafından yerine getirilmekte, zama­nı gelincede diğer yaygın din eğitimi kurumlan aracılığıyla bu eğitim desteklenmektedir. Ancak bu tür ailelerde gerçekleştirilen din eğitimi-öğretimindeki problemin niteliği,diğerlerinden farklıdır. Bu tür ailelerce gerçekleştirilen din eğitimi-öğretiminde problem, gelişen ve değişen dünya şartlarında yürüttükleri din eğitimi-öğretiminde nasıl bir yol izleyecekleri, hangi metodları uygulayacakları konusunda yeterli kaynağa sahip olamayış­ları ve bunun sıkıntısını çekmeleridir. Çocukların din eğitimi-öğretimiyle ilgili metodik eserlerin bulunmayışı ya da yetersiz oluşu, bu tür aileler için problem teşkil etmekte ve zaman za­man bu istekleri çeşitli vesilelerle dile getirilmektedir.

Din eğitimi ve öğretiminin problemlerinden bir diğerinin de "Din Eğitimi ve Öğretimi Kurumları" olduğundan bahset­miştik. Burada kasdedilen "Yaygın ve Örgün Din“Eğitimi" ku­rumlarıdır. Bu kurumlar da iki yönlü probleme sahiptirler. Bi­rincisi bu kurumların kendi bünyesinden kaynaklanan problem­lerdir. Şöyle ki, bu eğitim kurumlarının çoğunluğu, fizikî kapa­site olarak yetersizdir. Bunun yanında öğrencilerin birçoğunun köyden gelmiş olması, bazısının ise ebeveynlerinin yurtdışında bulunması sebebiyle bu öğrenciler, ebeveyn ilgisi ve denetiminden uzakta, yatılı öğrenci durumunda öğrenimlerine devam et­mektedirler. Bu ise, zaten var olan ergenlik öncesi (puberty) ve ergenlik çağı problemlerini daha da alevlendirmekte ve öğren­ciyi birtakım disiplinsizliklere sürükleyebilmektedir.

Bu kurumların kendi bünyeleri dışından kaynaklanan problem ise,yukarıda ifade edildiği üzere, ebeveyn ilgisizliği ve ergenlik çağı sıkıntılarına bir de okul veya Kur'ân Kursu idareci ve öğretmenlerinin takındıkları tutum ve tavırlara reaksiyon olarak, bazı öğrencilerde görülen davranış bozukluğu ve ruh­sal problemlerin, bu kurumlar hakkında baştan beri olumsuz düşünen kişilerce çarpıtılarak, topyekün din eğitimi ve öğreti­mi kurumlarına yönelik karalama faaliyetleridir. [5]

Gerçekte birkaç spesifik vak’a olarak ortaya çıkan bu olaylar örnek gösterilerek "din eğitimi ve öğretiminin ve ilgili kurumların gereksiz olduğu" gibi ifrat sayılabilecek yanlış sonuçlara ulaşılmaktadır. Kanaatimizce burada suç dinin ya da din eğitimi ve öğretiminin olmadığı gibi, halkın büyük teveccühleriyle kurulan ve yaşatılan bu eğitim kurumlarının da olma­sa gerek. Belki suç, hatalı eğitim ve öğretimde bulunan istisnaî bazı görevlilerindir.

Bu ifadelerden sonra denilebilir ki, bu araştırmada prob­lem, gerek ailede, gerekse yaygın ve örgün din eğitimi kurum­larında gerçekleştirilen din eğitimi ve öğretiminde başarıyı teş­vik ya da disiplini sağlamak amacıyla başvurulan mükâfat ve cezalardır.

Araştırmanın amacı ise, öncelikle din eğitimi ve öğretimin­de mükâfat ve cezanın yerinin ne olduğunu, dinin temel kay­nakları olan Kur'ân ve Sünnet'te disiplin, mükâfat ve ceza anla­yışının ne şekilde yer aldığını; Batı ve İslâm eğitimcilerinin bu konudaki görüşlerini ortaya koymaktır. Bunun yanında gerçek­leştirilen alan araştırması aracılığıyla, gerek ailede, gerekse yaygın ve örgün din eğitimi-öğretiminde gerçekleştirilen din eğitimi ve ö...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Giriş
« Posted on: 23 Nisan 2024, 16:52:57 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Giriş rüya tabiri, Giriş mekke canlı, Giriş kabe canlı yayın, Giriş Üç boyutlu kuran oku Giriş kuran ı kerim, Giriş peygamber kıssaları, Giriş ilitam ders soruları, Girişönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes