> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Eğitim > Mükafat ve Ceza > Cezaya Kesinlikle Karşı Olanlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cezaya Kesinlikle Karşı Olanlar  (Okunma Sayısı 1001 defa)
05 Kasım 2010, 02:02:49
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 05 Kasım 2010, 02:02:49 »




b. Cezaya Kesinlikle Karşı Olanlar

Genellikle İslâm Hukuku sahasındaki eserleriyle tanınan Mâverdî (v.364/974) yazmış olduğu pedagojik nitelikli "Edebu'd-Dünyâ ve'd-Dîn" adlı eserinde, [342] bugün bile geçerli­liğini koruyan görüşler ileri sürmüştür. Konumuzla alâkalı ifa­delerinde Mâverdî şöyle demektedir:

"Öğrencilere sert davranmamalı, gençleri hakir görme­meli, onlara değer vermelidir. Öğrenciliğe yeni başlayanları da küçük görmeyip kızmamak, ümitsizliğe düşürmemelidir. Onlara ilmi sevdirmek, şefkat göstermeli, ilim öğrenmeye teşvik etmelidir. "[343]

Bu ifadeleriyle Mâverdî, öğrencilere karşı sevgi ve şefkatin esas olduğuna, öğrenciyi derse teşvik ve ilgi ile motive etmenin gereğine işaret etmekteydi.

Tarih felsefesi ve sosyal-psikolojik görüşleriyle olduğu ka­dar, pedagoji alanındaki fikirleriyle de temayüz eden İbn Hal­dun (808/1405) İslâm Eğitim Tarihi'nde dayağa karşı kes’ tavrıyla dikkat çekmiştir. Ona göre öğrencisi konusunda öğretmene; evladı konusuda da babaya yaraşan, disiplin (te'dîb) hu­susunda onlara karşı sert ve haşin (müstebit) davranmamalarıdır.[344]

Bu tavsiyesiyle eğitim-öğretimde sevgi ve hoşgörüyü önce­likle telkin eden İbn Haldun, ünlü eseri Mukaddime'nin 32. Bülümü'nü, "Dayağın Öğrenci İçin Zararlı Olacağı" konusuna ayırmıştır. Bu bölümde İbn Haldun özetle şunları ifa­de etmektedir:

"Eğitim-öğretimde öğrencilere ve özellikle küçük ço­cuklara sert davranmak ve onları cezalandırmak son derece zararlıdır. Çünkü baskı altında yapılan eğitim, öğrencinin heves ve neşesini yok ettiği gibi, onu tembelliğe de sevkeder. Kendisini baskı altında hissettiği için, içindekileri açık­lamaktan çekinerek riyaya ve ikiyüzlülüğe sürüklenir. Za­manla bu haller, onun için âdet ve karakter hüviyetine bü­rünür. Böylece ondaki insanî meziyetler bozulur ve sonuç­ta, güzel huy, üstün meziyet kazanma melekesi kaybolur; zira zulüm ve şiddet korkusu ile dürüstlük kazanmaya alış­tırılan kişi, günün birinde baskıdan kurtulunca fazilet at­mosferinden uzaklaşarak, çoğu kez rezilet yolunu tutar. "[345]

Aşırı baskı ve dayağın karakteri bozan bu özelliği yüzün­den eğitimde buna karşı olan İbn Haldun, muhtesiblerin [346]gö­revlerini sıralarken bir görevlerinin de "mahalle mektebleri ve diğer eğitim müesseselerinde öğrencilerini döverken aşırılı­ğa kaçan ve haddini aşan öğretmenlerin ellerine vurmak" olduğunu, yine aynı eserinde kaydetmektedir.[347]

 Yaşadığı çağ itibariyle oldukça değerli görüşler ileri süren İbn Haldun, kendisinden sona gelen birçok ilim adamını da et­kilenmiştir.

İbn Haldun'un çağdaşı olan Alâaddin Çelebi[348]856/1453'de yazdığı "Tarîku'l-Edeb" isimli eserinde, eğitim-öğretimde öncelikle, öğrencilerin fıtratının tanınması gerektiği­ni ifade etmiştir. Bu görüşüyle İbnu'l-Hâcc'ı hatırlatan Alâad­din Çelebi'ye göre, öğrenci eğer uyanık, zeki ve anlayışlı ise, dersini yavaş yavaş artırmalıdır. Verilen bir konu veya ders iyi­ce öğrenilmeden diğer konuya geçilmemelidir. Bir harfi veya kelimeyi bilmediği için öğrenci dövülmemeli, kolaylık sağlana­rak öğrenmesine imkan tanınmalıdır.[349]

Bu görüşleriyle Alâaddin Çelebi -kendinden önceki bazı eğitimcilerin de değindikleri gibi- öğrenciler arasındaki ferdî farklılıkların dikkate alınmasını öngörmektedir.

Yaklaşık bir yüzyıl sonra yaşayan Taşköprîzâde (v.960/ 1552) eğitim-öğretimde öğretmenin sözünün, işine ve hare­ketlerine uygun olması gerektiğini ilk şart olarak zikrettikten sonra, öğrencinin aleyhine olan hususlarda yasaklar konulması gerektiğinde, bunların sertçe ve açıktan yapılmayıp, imâ ile ve söylemekle yetinilmesinin daha doğru olacağını ifade etmekte­dir. Ona göre imâ etmenin tesiri daha büyük olacaktır. Çünkü sertçe konulan yasaklar insanı daha çok teşvik eder. Taşköprîzâde bu düşüncesini aşağıdaki ifadesiyle daha da pekiştirmek­tedir: "Kişi yasaklanan şeye karşı hırslıdır."[350]

Birçok ilim dalıyla ilgilenmesinin yanı sıra, [351] eğitimcilik yönü de olan İbrahim Hakkı Erzurûmî (v. 1194/1780) ise, çocuk eğitiminde disiplini sağlama, mükâfat ve ceza konuların­da önceki İslâm eğitimcilerinin de izlerini taşıyan, ancak daha sistematik nitelikli görüşler ileri sürmektedir. İbrahim Hakkı ön­celikle ailede, aşırı hoşgörü, aşırı koruma ve aşırı baskıya var­mayan, müsamahakâr bir ortamın varlığını gerekli görmekte­dir.[352]

Çocuğun disipline edilmesinde başarı sağlanabilmesi için, onun temel eğitim döneminde-ihmal edilmeden eğitilmesine dikkat çeken İbrahim Hakkı, [353] bu eğitimde temel prensibin söz ve nasihat olması gerektiğini, çocuğun gönlüne yüklen­menin ve fazla sitem etmenin ise doğru olmadığını vurgulaya­rak merhametli olunması gerektiğini ifade etmiştir.[354]

Mükâfat ve disiplin konularında ise adeta İbn Miskeveyh ve Gazali'nin görüşlerini tekrarlayan İbrahim Hakkı bir eserin­de şöyle demektedir.

"Yaptığı iyi işlerden dolayı insanlar arasında onu mükâ­fatlandırmak ve kötü bir durumunu da gizlemek güzel bir davranıştır. Özellikle çocuk onu gizler ve bütün benliğiyle de onun gizlenmesine çalışırsa... Çünkü onu bir defa açığa vurmak, daha sonrakileri açıktan yapma cesaretini çocuğa verecektir. Fakat o kötü durumu ikinci defa tekrar ederse, onu gizlice kınamak gerekir, "[355]

İbrahim Hakkı'nın disiplini sağlama konusundaki görüşleri­nin değerlendirildiği şu ifadelerle konuyu tamamlamak istiyo­ruz:

"İbrahim Hakkı, çocuğu disipline ederken, baskı, şiddet, hatta sert davranışa yer vermemektedir. Onun disiplin anlayışının temelinde sevgi yatmaktadır. Fakat bu sevgi hiçbir zaman aşırı koruma veya aşırı hoşgörü seviyesine ulaşarak çocuğun sevgide boğulmasına yol açmamaktadır. (...) Onun disiplin anlayışının, sevgiye dayalı otorite ile ida­re etmekten, akılla idare etmeye geçişi sağlayan bir anlayış olduğu söylenebilir."[356]

İbrahim Hakkı'nın sevgiye dayalı otorite anlayışının savun­duğu görüşleriyle tamamlamaya çalıştığımız İslâm eğitimcileri­nin disiplin, mükâfat ve ceza konularındaki görüşleri konusu­nun sonunda denilebilir ki, İslâm eğitimcileri, Kur'ân ve hadis­lerin ışığında bazen kendilerine has (İbn Sina gibi), bazen de birbirinin görüşlerinden etkilenen kanaatler ortaya koymuşlar­dır.

Buraya kadar aktarılan bütün bu bilgilerden sonra, İslâm eğitim sistemine sonradan girdiğine şüphe olmayan falaka konusuna değinilecektir.

Kur'ân, Sünnet ve İslâm Hukuku ilkelerine tamamen ters düşen bu uygulamanın, İslâm kültürüne nasıl girdiği konusunda Canan, bu uygulamanın, "Kabisî'nin bulûğ çağına yaklaşan haşarı ve yaramaz çocukların, babalarının izniyle dövülebileceğini, ancak bu konuda en emniyetli yer olan ayakların altının tercih edilmesi"[357] şeklindeki görüşten kaynaklanabi­leceğini ifade etmektedir. [358]

Durum böyle olunca, sık sık üzerinde çeşitli spekülasyonla­rın yapıldığı Osmanlı Eğitim Sistemindeki falaka olayının, iza­hının yapılması mümkündür. Öncelikle şunu söyleyebiliriz ki, Osmanlı Eğitim Sisteminin en yüksek ilim ve eğitim seviyesine ulaştığı XV.-XVI. asırlarda, eğitim kurumlarında falakaya yer verilmediği, ancak devletin XVIII. yüzyıldan itibaren topyekün bir bozulmayla karşı karşıya kaldığı ve bu arada eğitim sistemi­nin de bundan nasibini aldığı dönemlerde [359] falakaya başvurul­duğu ihtimali gözden uzak tutulmamalıdır. Nitekim XIV-XVI. yüzyıllar üzerinde yapılan arşiv araştırmalarında bu konuda tek bir kayda rastlanılmadığı ifade edilmektedir.[360] Öte yandan Ahmed Rasim ve çağdaşı edebiyatçıların konuyla ilgili eserlerin­de ise [361] XVIII. ve XIX. yüzyıl Osmanlı eğitim kurumlarını tasvir ettikleri söylenebilir. Bunun yanında falaka uygulamasının var olduğu söylenebilecek bu yüzyıllarda bile, bu uygulamaya sade­ce ilköğretim kurumlan olan bazı sıbyan mekteplerinde başvu­rulmuş olabileceği, fakat medreseler ve daha üst eğitim birimle­rinde ise bu uygulamaya yer verilmediği ifade edilebilir. Bu iti­barla, falaka konusunun dinin özünden kaynaklanan bir uygu­lama olmadığı, bu uygulamaya, bozulmaya yüz tutan sistemin getirdiği hatalı bir tatbikat olarak bakmanın daha doğru olacağı inancındayız

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cezaya Kesinlikle Karşı Olanlar
« Posted on: 29 Mart 2024, 14:09:16 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cezaya Kesinlikle Karşı Olanlar rüya tabiri,Cezaya Kesinlikle Karşı Olanlar mekke canlı, Cezaya Kesinlikle Karşı Olanlar kabe canlı yayın, Cezaya Kesinlikle Karşı Olanlar Üç boyutlu kuran oku Cezaya Kesinlikle Karşı Olanlar kuran ı kerim, Cezaya Kesinlikle Karşı Olanlar peygamber kıssaları,Cezaya Kesinlikle Karşı Olanlar ilitam ders soruları, Cezaya Kesinlikle Karşı Olanlarönlisans arapça,
Logged
25 Kasım 2016, 16:47:38
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #1 : 25 Kasım 2016, 16:47:38 »

Egitimde.ceza olmali mukafat olmali ancak hepsi bizlere gosterilen olculer dahilinde olmali ..Ne cok simartmali ne de cok sık mali..ahefsey olcu dahilinde olmali ki saglam yetişmiş bireyler topluma kazandirilmali
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes