๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el İtisam => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 03 Haziran 2011, 15:14:26



Konu Başlığı: Dördüncü mesele
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 03 Haziran 2011, 15:14:26
Dördüncü Mesele



Bu mesele şu söyleyeceklerimizle ilgilidir: Sorulan şeylerden birisi de Allah Teala'nın şu ayetidir:
 "Ey Peygamber! Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?"
Bu âyet-i keri­mede Rasulullah'ın (s.a) Allah'ın helal kıldığı bir şeyi haram kıldığı haber verilmektedir.
"Allah'ın sizin için helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri haram kılmayın ve sınırı aşmayın" âyeti de buna delâlet, eder. Halbuki Rasulullah'ın (s.a) makamı bunun gibi zahir mananın gerektirdiği şeyden ve önceden yasak olan bir şeyi daha sonra kendisine bunu niçin yaptın? diye sorulmasına sebep olacak şekilde onu yapmaktan beridir. Rasulullah'ın bu tür tasarrufları üzerinde iyi düşünmek gerekir.
Cevap: Tahrim süresindeki âyet, şayet yeminlerin keffaretiyle ilgili âyetten önce nazil olmuşsa Hz. Peygamber'le ilgili olduğu gayet, açıktır. Çünkü -usûlcülerden bazılarının dediği gibi- o âyetle ümmet kastedilmiş olsaydı tıpkı "Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda, onları iddetlerini gözeterek boşayın..." âyetinde olduğu gibi "Ey Peygamber! Allah'ın size helâl kıldığı şeyi niçin kendinize haram ediyorsunuz?" derdi. Bu açıktır. Çünkü Tahrim süresindeki âyet, Ahzab süresindeki âyetten önce indi. Bu sebepledir ki Rasulullah (s.a) bu kıssada anlatılan sebepten dolayı kadınlarına bir ay yaklaş­mamaya yemin edince, Ahzab süresindeki "Ey Peygamber! Eşlerine, şöyle söyle: Eğer dünya dirliğini ve süsünü istiyorsanız..." âyeti nazil oldu. Ve yine muhtemeldir ki tahrim/haram kılma bir şeyi yapma­maya yemin etmek anlamına da gelir. Yemin vâki olduğu zaman ise yeminin sahibi yemin ettiği şeyi terk etmekle onu yapıp keffaretini ödemek arasında muhayyerdir/serbesttir. Tahrim sûresinde de zâten "Allah Teala yeminlerinizi bozmanızı size meşru kılmıştır." âyeti geçmektedir. Bu âyet de bunun Rasulullah'ın (s.a) ettiği bir yemin olduğunu göstermektedir. İnsanlar bu haram kılmanın mahiyeti hakkında ihtilaf ettiler. Bir grup, âyetin Hz. Peygamber'in cariyesi kıpti Mariye hakkında nazil olduğuna dayanarak Hz. Peygamber'in yemininin de Mâriye'ye yaklaşmamak üzere yapılan bir yemin olduğunu söylediler. el'Hasen, Katade, Şâbî ve İbn Ömer'in mevlâsı, Nâfı bu görüştedirler. Bazdan da Hz. Peygamberin yemininin Zeyneb bint Cahş'ın bal şerbetiyle ilgili olduğunu söylediler. Atâ ve Abdullah ibn Utbe bu görüştedirler. Bir grup da bunun yeminle yapılan bir haram kılma olduğunu söylediler.
İsmail ibn İshak dedi ki:
Peygamber'in (s.a) onu, yanı cariyesini yeminle kendisine haram kılmış olması mümkündür. Çünkü bir adamı kendi cariyesine:
Vallahi sana yaklaşmayacağım, diye yemin ettiği zaman, onu yeminle kendisine haram kılmış olur. Yaklaştığı zaman üzerine yemin keffareti vacip olur. İsmail daha sonra Ma'kil ibn Mukrin'in meselesini anlattı.
Sebebin bal şerbeti içmek olması da mümkündür. Bu, Hişam ibn Güreye yoluyle gelen bir rivayetle Buhari'de anlatılmaktadır. O rivayette Rasulullah'ın şöyle dediği söylenmektedir:
"Zeyneb bint Cahş'ın yanında bal şerbeti içtim. Bir daha onu içmeyeceğime yemin ettim. Onu kimseye söyleme" Hal böyle olunca da meselede herhangi bir kapalılık kalmamıştır. Hüküm açısından câriye ile bal şerbeti arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü cariyenin haram kılınması ne ise yenilen ve içilen bir şeyin haram kılınması da odur.
Şayet yemin keffaretiyle ilgili âyetin tahrim âyetinden önce indiğini farz edersek evvelki gibi bunda da iki ihtimal vardır:
Birincisi: Tahrim süresindeki haram kılma, yemin manasınadır.
İkincisi: Yemin keffaretiyle ilgili âyetin Hz. Peygamber'i (s.a) kapsamaması ve "Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı temiz ve iyi şeyleri haram kılmayın" âyetinin de, bunu savunan usulcülere göre Hz. Peygamber hakkında olmamasıdır. Bu duruma göre üzerinde tartışılacak bir problem kalmaz ve ayetle tartışmacının hiçbir ilgisi kalmaz.[58]



[58] İmam Şatıbi, el-İ’tisam Kitap Dünyası Yayınları: 1/370-371.