> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Mucize Ve Büyük Özellikleri > Tebük Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizeler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tebük Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizeler  (Okunma Sayısı 2487 defa)
27 Aralık 2009, 17:01:46
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 27 Aralık 2009, 17:01:46 »



Tebük Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizeler


îbn-i îshak, Hâkim ve Beyhakî îbn-i Mes´ud´tan naklederler. O diyor ki: "Peygamber (s.a.v.) Tebük Seferi´ne çıktığı zaman, ashâbdan bâzıları geri kalmıştı... Ebû Zerr de, geri kalıp sonradan yetişmişti...

Müslümanlardan biri, arkadan bir adamın gelmekte olduğunu gördü ve: "Ey Allah´ın Resulü, arkadan bir adam yola düşmüş, yürüyerek gelmektedir" dedi. Resûlüîîah Efendimiz bunun üzerine: "Bu gelen Ebü Zerr olsun!" buyurdular... Ashâb, yürüyerek gelmekte olana bakıyorlardı. Onun biraz daha yaklaşması ile, Ebû Zerr olduğunu tanıdılar ve: "Ey Allah´ın Resulü, gerçekten gelen adam Ebû Zerr´dir" dediler. Bunun üzerine peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Allah Ebû Zerr´e merhamet buyursun! O, yalnız yürür, yalnız ölür, yalnız olarak dirilir!´

Aradan bir müddet geçmişti ki, Ebû Zerr, Rabze´ye sürgüne gönderildi. [144]Orada yalnız olarak vefat etti... Ölürken yanında, hanımı ve bir hizmetçisinden başka kimseler yoktu... Cenazesi yol kenarına konulmuş, gerekenleri yapacak birisini bekliyordu...İleriden bir kafile görünmüş. Kafilede tbn-i Mes´ûd da bulunuyordu. Cenazenin bulunduğu yere geldiği aman, "Bu nedir?" diye sordu... "Ebû Zerr´in cenazesidir" dediler, tbn-i Mes´ûd ağlamaya başladı ve Hz. Peygambe rin yukarıdaki sözünü hatırlayıp: "Allah´ın Resulü gerçeği söylemiştir. O, Ebû Zerr ile ilgili olarak: "Allah Eb´û Zerr´e merhamet buyursun! O, yalnız yürür, yalnız Ölür, yalnız dirilir!" buyurmuştu" dedi. Sonra binitinden inen Ibn-i Mes´ûd, Ebû Zerr´in cenazesini kaldırmak için gerekli vazifeleri, bizzat kendisi edâ etti..."

Beyhakî, îbn-i îshak tarikiyle Ebû Bekir bin Hazm´ın oğlu Abdullah´tan şöyle nakleder: Tebük Seferi´nde geri kalanlar arasında Ebû Has´amada bulunuyordu. Peygamberimiz Tebük´e varıp konakladı ğı zaman o da arkadan gelip orada Peygamberimiz´e yetişti... Uzaktan bir gelen olduğu görüldüğü zaman, müslümanîar: "Ey Allah´ın Resulü, arkadan bir gelen var!" diye haber verdiler. Peygamberimiz de bunun üzerine: "Gelen. Ebû Has´ama olsun!" buyurdu... Derken gelen adam hayli yaklaştı. Bu sırada gelenin kim olduğuna dikkat eden müslüman îar, onun gerçekten Ebû Has´ama olduğuna şahit oldular..."

Beykakî ve Ebû Nuaym Urve´nin şöyle dediğini naklederler: "Peygamber sallalâhü aleyhi vesellem Tebük´a indiği zaman, oradaki su kaynağında çok az miktarda su bulunuyordu... Peygamberimiz eliyle kaynaktan biraz su aldı ve bu suyu ağzına koyarak çalkaladı, sonra kaynağa bıraktı... Kaynağın derhal coştuğu görüldü».. Kaynak iyice doldu... O, şimdi dahî hâlâ dolu bulunmaktadır..."

Müslim Muâz bin Cebel´den şöyle rivayet eder; Ashâb, Feygamber (s.a.v.) ile birlikte Tebük´e çıktıkları zaman, Peygamberimiz kendilerine dedi ki* "Yarın inşallah Tebük kaynağına varmış olacaksınız, kuşluk varki oraya vardığınızda, suyuna hiç dokunmayınız!". Ertesi günü oraya vardıklarında, suyun ancak kuş gözü gibi azıcık kaynadığını gördüler... Peygamberimiz bu sudan avucuyla azar azar alıp bir kabda topladı. Sonra bu kahdaki suda, yüzünü ve elİerini yıkadı. Daha sonra bu suyu, kaynağa döktü... Kaynak öylesine coştu ki, herkes bu sudan ihtiyâcım te´ınin etti... Suyun bu kadar zengin kaynadığını gören Hz. Peygamber buyurdu ki:

"Ey Muâz, ömrün uzun olursa, burasının yakında yemyeşil bahçelerle donatıldığını görürsün." [145]

îbn-i îshak da bunun benzeri bir haberi rivayet eder. Farklı olarak der ki: "Kaynağın suyu Öylesine coştu ki, bundan bir su harkı meydana geldi... Suyun kaynarken çıkardığı sesi duyan, sanki gök gürüldüyor sanırdı... Şimdiki halde Tebük´te kaynamakta olan su» işte bu sudur... Hatıb´in "Ruvât-ı Mâlik" adlı kitabında da bu rivayet vardır... Ancak burada da farklı olarak şu ifade bulunmaktadır: "Biz, susuzluktan Hz. Peygamber´e şikayetçi olduk... O da, bizden aldığı bâzı okları, buradaki kaynağa sapladı... Sonra su, bolca fışkırmaya başladı. Hz. peygamber de Muâz´a hitaben o sözünü söyledi..."

Müslim Ebü Hüreyre´den rivayet eder, O demiştir ki: Tebük Gazvesi olduğu zaman, insanlar aç kaldılar... Hz. Peygamber´e mürâcât ederek: "Ey Allah´ın Resulü, izin verseniz de develerimizden bir kısmını kessek" dediler. Ömer derhal ortaya atılarak: "Bu takdirde binit sıkıntı sı çekeriz. Ifakat siz yâ Resûleîlah, ashabın arta kalan yiyeceklerini bir yere toplasanız, sonra bunun bereketlenmesi için dua buyursamz, ümüd ederiz ki Allah onu bize yetecek hale getirir" dedi. Peygamberimiz de derhal öyle yapılmasını emretti. Arta kalan yiyecekler toplandıktan sonra bereketlenmesi için Allah´a duada bulundu.,. Baktılar ki yaygı üzerinde toplanmış bulunan azıcık yiyecek, herkese yetecek şekilde bereketlenivermiş... Resûlüllah (s.a.v.) "Herkesi çağırınız, ihtiyacı kadar alsınlar, kablarmı doldursunlar" buyurdu... Herkes gelip ihtiyacı kadar cüdı... Askerlerin kabları içinde doldurulmayan kalmadı... Hepsi de yiyip doydular... Yine de ortada duran yaygının tilerinde jâyecek arttı... Durumu böylece müşahede buyuran Hz. Peygamber: "Her Müslüman gibi hen de şehâdet ederim ki, Allah´tan başka ilah yoktur! Muhammed de O´nun eîçİoi´dir" buyurdu. Ve her kimin bu şehadeti; kalbden inanarak olursa, cennete gideceğini müjde eyleyip duyurdu../´

îbn-i Râhûye, Ehû Yâiâ, Ebû Nuaym ve tkn-i Asâkîr, Ömer bin. el-Eattâb´ksn rivayet ederler, O demiştir ki: Biz, Peygamber (s.a.v.) ile birlikte Tehük´e çıktığımızda, bize açhk isabet etti... Ben Hz. Peygamber´e mürâcât edip; "Yâ Resûiallah, düşmanlarımız Rumlar, hiçbir yiyecek sıkıntısı olmadan bize karşı sefere çıkmışlar. Halbuki bizler açız... Bu sebeble Ansârdan bâzıları, develerinin bir kısmını boğazlamak istiyorlar..." dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber, önüne bir yaygı yayılıp bütün artakalan yiyeceklerin getirilip bunun üzerine dökülmesini emretti Nihayet az miktarda bir şey toplandı. Peygamberi miz bunun yanıbaşına oturdu ve bereketlenmesi için Allah´a dua etti. Sonra buyurdu ki: "Ey insanlar, haydi berkes ihtiyacı kadar alsın! Ancak kapışır gibi almak yok!". Bunun üzerine bütün askerler gelip ihtiyâcı kadar aldılar. Torba ve çuvallarını bundan doldurdular. Dolduracak bir kabı olmayanlar da eteğini doldurdular... Herkes aldıktan sonra, yine eskisi kadar yaygının üzerinde yiyecek arttı... Peygamber (s.a.v.) bunun üzerine sürür ve müjde ile buyurdular ki:

"Ben şehâdet ederim ki: Allah´tan başka ilâh yoktur! Ve Ben de Allah´ın elçisi´yim! işte hangi kul, bu iki îmân esâsına kalbden ve ger çekten şehâdet ederse, muhakkak o kulu Allah cehennemden korur!

Ebû Nuaym´in Ebû Hâlid et-Huzel tarikiyle Muhammed bin Hamza´nm dedesinden şu haberi naklettiğini görüyoruz: Tebük seferine çıkıldığında benim vazifem, tulumların korunması idi. Yağ tulumuna baktığım zaman, onun azaldığını gördüm. Halbuki ben, Hz. Peygamber için yemeklik hazırlamıştım... Yağ tulumunu içindeki erisin ve toplansın diye güneşe koydum ve uzanıp uyudum. Fakat tulumdan akmakta olan yağın çıkardığı sesle uyandım. Hemen tulumun ağzını elimle kapattım. Beni görmekte olan peygamber (s.a.v.): "Eğer ona engel olmasaydın, bir dere gibi yağ aktığını görecektin!" buyurdu.

îbn-i Sa´d da Muhammed bin Hamza´nm babası Hamza´dan şu haberi nakletmiştir: Biz Tebük´te iken Akabe´ye varıldığı sırada münafıklar Peygamber (s.a.v.)´in devesini ürküttüler... Deve ürkünce üzerindeki eşyadan bazıları da kaybolmuştu. Bir de ne göreyim, sağ elimin baş parmağı ucundan lamba gibi ışık çıkmaktadır! Ben, elimde beliren bu ışığın yardımıyla, gece karanlığında kaybolan o eşyayı arayıp buldum... Kamçı, ip ve benzeri şeyleri, birer birer toplayıp getirdim..."

Vâkıdi ve Ebû Nuaym, Ebü Katâde´den naklederler. O şöyle der: Biz, Peygamber (s.a.v.) ile birlikte Tebük Seferine çıktığımızda, yolda giderken bütün ordu büyük bir susuzluk sıkıntısına ^âruz kaldık... O´

derece ki, insanlar ve hayvanların, susuzluğun şiddetinden boyunları kopacak gibiydi... Hepsi, susuzluğun şiddetinden sallanıp kalmıştı... Peygamberimiz içinde su bulunan bir kab istedi. Mübarek parmaklarım bu suyun içine koydu ve suyun bereketlenmesi için dua buyurdular... Parmakları arasından su fışkırmaya başladı. Bunun üzerine insanlar ihtiyâcı kadar su aldılar, hem kendileri bol bol içtiler, hem de bütün hayvanlarını bol bol suladılar... Askerin sayısı ise otuz bin idi. Hayvanların sayısı da: on iki bin at, on iki bin de deve idi..."

Peygamberimiz Tebük dönüşü sırasında da çok şiddetli bir sıcak altında susuzluk sıkıntısı geçirmiştir... Daha önce iki defa mâruz kalınan susuzluktan sonra, bu üçüncü defa mâruz kalınan susuzluk oluyordu... Bütün ordu, susuzluktan kırılacak hâle gelmişti... Yol, hem çok uzundu hem de suyu bulunmayan çöllerden geçiyordu... Su, bâzan çok az bulunuyor, bâzan da hiç bulunmuyordu... Peygamberimiz bu sırada Üseyd bin Hudayr´ı su araması için göndermişti. Üseyd, Tebük ile Hıcır arasında hayli su aradı... Sonra rastladığı bir kadına su aradığını söyledi. Kadının sırtında su kırbası vardı. Onu alıp Hz. Peygamber´e getirdi. Peygamberimiz bu suyun bereketlenmesi için dua buyurdular... Sonra:

"Haydi herkes, su kabını getirip suyunu alsın!" dediler... Herkes gelip su kırbasını doldurdu. Bol bol kendileri içtikleri gibi, hayvanlarını da kanmcaya kadar suladılar...

Suyun, bu dönüş sırasındaki bereketlenmesini rivayet edenler derler ki: Bu sırada Hz. Peygamber, Üseyd´in bulup getirdiği suyu, geniş bir kaba döktü. Elini bu suyun içine sokup yüzünü ve ayaklarım bunda yıkadı. Yâni abdest aldı. Sonra iki rek´at namaz kıldı, sonra ellerini kaldırıp Allah´a yalvardı.... Sonra baktılar ki, içinde su bulunan kabdan kuvvetle su fışkırmaktadır. Peygamberimiz: "Herkes ihtiyâcı olan suyunu alsın" buyurdu. Asker de sıraya girerek ihtiyacı olan suyu aldı... Sırada yüz veya iki yüz kişinin su almak üzere saf oldukları görülüyordu... Hepsi teker t...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tebük Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizeler
« Posted on: 24 Nisan 2024, 20:51:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tebük Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizeler rüya tabiri,Tebük Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizeler mekke canlı, Tebük Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizeler kabe canlı yayın, Tebük Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizeler Üç boyutlu kuran oku Tebük Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizeler kuran ı kerim, Tebük Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizeler peygamber kıssaları,Tebük Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizeler ilitam ders soruları, Tebük Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizelerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes