๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucize Ve Büyük Özellikleri => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 27 Aralık 2009, 16:57:06



Konu Başlığı: Taif Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizeler
Gönderen: Sümeyye üzerinde 27 Aralık 2009, 16:57:06
Taif Gazvesinde Vukua Gelen Bazı Mucizeler

Zubeyr bin Bekkâr ve Ibni Asâkir çeşitli tarîklerden Saîd bin Ubeyd el-Sekafi´nin şöyle dediğini nakleder: Tâif Gazvesi´rie çıkılıp kuşatma yapıldığı zaman, ben Ebu Süfyân bin Harb´i, İbn-i Yâlâ´ya âit bahçenin duvarı dibinde hurma yerken gördüm. Ve kendisine bir ok atarak yaraladım... O, Hz. Peygamber´e giderek yaralandığını haber vermiştir. Hz. Peygamber de ona: "Eğer dilersen, Allah yolunda aldığın bu yarayı iyi etmesi için, senin hakkında Allah´a duâ ederim. Eğer yaranın tedavisi yerine cenneti tercih edersen, cenneti kazanmış olursun!" Ebû Süfyan bunun üzerine: "Ben cenneti tercih ediyorum" demiştir..."

Beyhakî ve Ebû Nuaym´in rivayetine göre, Urve şu haberi vermiştir: Peygamber (s.a.v.) Tâifi kuşattığı zaman, Uyeyne bin Hısn Peygamberimiz1 e gelerek, kendisinin Tâiflilerle gidip konuşmasına izin verilmesini istedi. Peygamberimiz de izin verdi. Uyeyne gidip Tâiflilerle konuştu. Onlara Allah´ın hidâyeti istikâmetinde konuşma yapacağı yerde, tersine onları kışkırtıp teslim olmamalarım söyledi... Onlara açıkça dedi ki: "Sakın yerinizden ayrılmayınız! İşte önünüzde Örnek biziz! Biz Kureyşliler teslim olduk da ne oldu? Biz şimdi, kölelerden daha zelîl durumdayız! Sizler de teslim olup da sakın bu duruma düşmeyiniz! Allah´a yemin ediyorum ki, bir fırsat geçtiğinde Arablar O´nun elinden kurtulacaktır!

"İşte Uyeyne bin Hısn, bunları söyledi ve geri döndü... Peygamber Efendimiz kendisine: "Bana söz verdiğin gibi, Allah´ın hidâyeti istikâmetinde onlara konuştun mu?" buyurdu... O da: "Evet yâ Resûllah" diyerek cevabladı. Fakat Hz. Peygamber kendisini tasdik etmedi ve ona dedi ki: "Ey Uyeyne, sen yalan söylüyorsun! Onlara bu istikâmette konuşmuş değilsin. Bil´akis onları, teslim olmamağa teşvikte bulundun; ve şunları söyledin!" Bunun üzerine Uyeyne, "Evet ey Allah´ın Resulü, size malûm olduğu gibi, bunları söyledim ve çok büyük hatâ ettim. Bu hatâmın affı için Allah´a tevbe ederim! Sizden de beni bağışlayıp mâzûr görmenizi beklerim!" diyerek tevbesini ve Hz. Peygamberden özür dilediğini ifâde etti..."

Az sonra Havle bint-i Hakîm, Hz. Peygambere yönelerek: "Ey Allah´ın Resulü, sizin kalkıp da Tâiflilerin üzerine yürümeniz için bir mânı mi vardır?" diye konuştu... Hz. Peygamber de şu karşılığı verdi: "Şu âna kadar bu hususta bana izin verilmiş değildir. Ve şimdilik Tâifin fethedileceğini de ümîd ediyor değilim." Bu sırada Ömer bin el-Hattâb´m: "Yâ Resûlellah, onların aleyhinde dua etseniz, sonra kalkıp onların üzerine yürüseniz, belki de Allah Tâifin fethini nasîb eyler!" dediği duyuldu. Ona veriği cevapta da Hz. Peygamber: "Bize, onlarla savaşmak için izin verilmedi!" buyurdu... Sonra Peygamber (s.a.v.), ashabı ile birlikte geri dönüşe geçti. Dönüşü sırasında onların iyiliğine dua edip: "Allah´ım, onlara hidâyet veri..." dedi. [140]

Beyhaki, îbn-i îshak tarikiyle bunun benzeri bir haberi rivayet eder. Ancak bunda şu farklılık vardır: "...Ve sonra Tâifliler´i temsil eden bir heyet, Ramazan Ayı´nda Medine´ye gelerek müslümanlığı kabul ettiler... Yine TâifLiler ile ilgili bir haberde şu kayıt bulunmaktadır: Tâifin muhasarası sırasında Peygamber (s.a.v.) Ebû Bekir´e şöyle demiştir: "Ey Ebû Bekir, rü´yâmda bana bir kab dolusu tereyağı hediye edildi. Bir horoz gelerek onu gagaladı ve içindeki yağın tamamını yere döktü... Bilmem sen bunu nasıl yorarsın?" Ebû Bekir de demiştir ki: "Ey Allah´ın Resulü, Ben bunu, bu Tâif muharasmdan bir netice alamıyacağmız şeklinde yorumluyorum..." Peygamber Efendimiz de: "Evet yâ Ebû Bekr, ben de böyle düşünmekteyim!" diyerek mukabele etmiştir..."

Beyhakî ve Ebû Nuaym îbn-i Ömer´den nakleder. O demiştir ki: Ben, Peygamber (s.a.v.)´in; kendisiyle birlikte Taife çıktığımızda ve bir kabre uğradığımızda: "Burası, Ebû Reğâl´in kabridir. O, Tâiflilerin atası sayılır. Aslında Semûd kavmindendir. Burada onun bir kal´ası vardı. Dışarı çıktığı zaman, ölümüne sebeb olan musibetle karşılaştı ve buraya defiıedildi. Büyükçe bir altın çubuk da kendisiyle beraber defnedümişti. isterseniz onu çıkarabilirsiniz..." buyurduğunu rada olanlarla birlikte bizzat O´ndan işitmiştim. Derhal orayı kazdılar ve büyükçe bir altın çubuğu çıkardılar..."

îbn-i Sa´d, Muhammed bin Cafer´in şöyle dediğini rivayet eder: Peygamber (s.a.v.), Tâif dönüşü Ci´râne´ye geldiğinde, burada Umre için ihrama girdiler ve: "Burada yetmiş peygamber, Umre niyetiyle ihrama girmiştir!" buyurdular...[141]





[140] O sırada peygamberimiz istişarede bulundu? Nevfel bin Muaviye?ye: ?Sen ne dersin?? diye sordu. Nevfel de: ?İnine çekilmiş bir tilki. Ne kadar beklesen ininden çıkmaz. İninde bırakmakla da bir zararı dokunmaz?? dedi. Peygamberimiz de Ömer?e emrederek, dönüş için insanlara ilan edilmesini istedi? İnsanlar: ?Taif?i fethetmeden geri dönüyoruz!? diyerek memnuniyetsizlik belirtti? Peygamberimiz de bunun üzerine, savaşın başlamasını emretti. Bir müddet savaşıldı., müslümanlar ciddi yaralar aldı? Efendimiz de: ?Yarın inşaallah dönüyoruz!? buyurdu. Müslümanların da buna sevinmeleri üzerine, Efendimiz?in tebessüm ettikleri görüldü? Ve ertesi gün geri dönüldü. (Zâdu?l-Mead)

[141] Evet, Peygamber Efendimiz Tâif dönüşünde Cîrâne denilen yere geldiğinde Umre niyetiyle orada ihrama girmiş ve Umre yapmıştır. O´nun Umrelerinden birisi budur... Fakat "Burada Umre için yetmiş peygamber ihrama girmiştir" sözü, sahih olarak sabit değildir... Yaptığımız araştırmada, böyle bir asla rastlıyamadık..

Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 1/474-476.