๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucize Ve Büyük Özellikleri => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 07 Ocak 2010, 23:55:58



Konu Başlığı: PeygamberimizinOnun Vefat Ettiği Yere Defnedilmesi Cenaze Namazının ÜçGün olmasi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 07 Ocak 2010, 23:55:58
Peygamberimizin Özelliklerinden Biri De, Onun Vefat Ettiği Yere Defnedilmesi Ve
Cenaze Namazının Üç Gün Sürmesidir


Peygamber´in (s.a.v.) özelliklerinden biri de, O´nun vefat ettiği yere defnedilmesi ve cenaze namazının üç gün sürmesidir. Keza kabrine ka dife yayılması da O´nun bir özeliği idi.

Îbni Sa´d îkrime´den şöyle nakleder: Peygamber (s.a.v.), vefatından sonra kabrinin kenarına konuldu ve üzerine namaz kılındı. Vefat günü Pazartesi idi. Kabrine defnedildiği vakit ise, ertesi günün gecesridi."

Beyhakî´nin îkrime kanalıyla Îbni Abbas´tan rivayeti de şöyledir: "Peygamber´in (s.a.v.) cenazesi hazırlanıp kabrinin kenarına, Pazartesi gününün öğle vakitlerinde konulmuştu... Salı günü Güneş battığında ise, hâlâ insanlar O´nun namazım kılmakta idiler."

îbni Sa´d´m Sehl bin Sa´d el-Sâidî´den rivayeti ise şöyledir: "Pey gamber (s.a.v.), Pazartesi günü vefat etti... Pazartesi günü, Salı günü namazı kılınmaya devam edildi. Nihayet Çarşamba günü defnedildi." [24]

Beyhakî´nin Mekhûl´dan nakli de şöyledir: "Peygamber (s.a.v.), vefatından sonra, üç gün kabrine defnedilemedi. İnsanların onun üzeri ne kıldıkları cenaze namazı üç gün sürdü... İnsanlar; bölük bölük gelip namazını edâ ediyorlardı. Saf tutmuyorlar ve bir imama da uymuyor lardı."

Yine Beyhakî ile îbni Sa´d´ın îbni Abbas´tan rivayetleri de şöyledir: "Peygamber1 in (s.a.v.) vefatından sonra, nereye defnedileceği hususunda ihtilâfa düşüldü... Bâzıları: "O´nu, Mescid´e defnedelim!" dediler. Bâzıları: "Medine Kabristanına defnedelim!" dedi. Ebû Bekir de: "Ben, Peygamber´in (s.a.v.) kendisinden duydum! O, bu hususta şöyle buyurmuştu: "Hiç bir peygamber, vefat ettiği yerden başka bir yere defnedil-memiştir!" işte Ebû Bekir´in bu sözü üzerine Peygamberimiz´in üzerinde vefat ettiği yatak kaldırıldı, bu yatağın serildiği yere O´nun kabri kazıldı ve O buraya defnedildi."

(Bu rivayetin, mevsûl ve mürsel başka tarikleri de bulunmakta dır.) [25]

îbni Sa´d, ibniEbû Müleyke´den nakleder. O şöyle der: "Peygamber (s.a.v.) bir hadîslerinde şöyle buyurmuştur: "Allah´ın vefat ettirdiği her bir peygamber, ancak vefat ettiği yere defnedilmiş tir."

Beyhakl, Salim bin Ubeyd´den nakleder. Salim bin Ubeyd, Askâb-ı Suffe´den olan bir zâttır ve şöyle demiştir: "Peygamber (s.a.v.) vefat et tiği zaman, Ebû Bekir gelip içeri girdi. Sonra dışarı çıktı... Bu sırada kendisine: "Resûlüîlah (s.a.v.) vefat etti mi?" diye soruldu. O da: "Evet" diye cevâb verdi. Onun bu cevâbı ile, Peygamberimiz´in artık vefat etmiş olduğunu anladılar. Sonra kendisine: "Peki O´nun namazını nasıl kıla­cağız?" diye soruldu. O da: "Önümüzde bir imam bulunmaksızın, bölük bölük girip O´nun üzerine namazını kılacaksınız" dedi. Onlar da onun dediği gibi yaptılar. Onlar daha sonra: "Peygamberimiz defnedilecek midir?" dediler. O da: "Evet" dedi. "Nereye defnedilecek?" diye sordular. O da: "Vefat ettiği yere" karşılığını verdi. Onlar da, bunun böyle yapıl ması gerektiğini anladılar ve öyle yaptılar."

(Ebû Yâlâ´nm rivayetine göre, Aişe, bu husustaki ihtilâf sırasında, Ali´nin dahi bu şekilde söylediğini ifâde etmiştir.)

Ahmed, îbni Sa´d ve Beyhakl îbni Abbas´tan rivayet ederler: O şöyle demiştir: "Peygamberimiz´in (s.a.v.) vefatından sonra, O´nun kabrini kazmayı mûrad ettikleri sırada, bu işi kimin yapacağım müzâkerede bulundular. Bu sırada Medine´de müslümanlarm kabrini kazan iki kişi vardı. Bunlardan biri Ebû Ubeyde, diğeri de Ebû Talha idi. Ebû Ubey-de´nin usûlü şakk, Ebû Talha´nın usûlü da lahd idi. Peygamberimiz´in amcası Abbas, iki adam çağırıp bunlardan birini Ebû Ubeyde´ye, diğerini de Ebû Talha´ya yolladı. Hangisi erken gelirse, Resûllüllah´ın kabrinin ona göre olmasını istedi ve: "Ey Allah´ım, sevgili peygamberimiz için sen, hangisi hayırlı olacaksa, onu nasîb eyle!" diyerek de istihare, yâni ha yırlısını Allah´tan isteme şeklinde bir duada bulundu. Ebu Talha erken bulunup erken oraya geldi ve Resûlüllah´m kabri de böylece, lahd usûlüne göre kazılmış oldu." [26]

îbni Sa´d, Hâkim ve Beyhakî Aişe´den nakleder. O şöyle demiştir: "Ben rü´yâmda üç Ay görmüştüm... Bu üç Ay, semâdan kucağıma düş tü... Babam Ebû Bekir´e bu rüyamın tâbirini sordum. O da dedi ki: "Yeryüzünün en hayırlı üç insanı senin odana defnedilecektir." Pey gamber (s.a.v.) vefat ettikten sonra benim odama defnedildi. Babam da bana dedi ki: "Ey Aişe, işte senin rüyanda gördüğün üç Ay´dan birincisi ve en hayırlısı! Senin odana defnedilmiş bulunmaktadır."

îbni Sa´d, îbni Abbas´ın şöyle dediğini nakleder: "Peygamber (s.a.v.), kabrine defnedilin e zden ve konulmazdan önce, altına kırmızı renkli bir kadife serildi. Sonra bunun üzerine konuldu." işte îbni Ab bas´ın bu rivâyetiyle ilgili olarak Vekî´ der ki: "Bu, sâdece Peygamberi-miz´e hâs idi. O´nun bir özelliği idi."

(Bu hadîsi, Vekî´in bu sözü olmaksızın Müslim dahî rivayet etmiş tir.) [27]

îbni Sa´d, Hasanın da şöyle dediğini nakletmiştir: "Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz bir hadîslerinde: "Benim kabrim de lahdim açıldığı zaman, altıma şu kadifemi seriniz! Biliniz ki yeryüzü, Peygamberin ce sedine, musallat olamaz..."

Bezzâr, sahih bir senedle îbni Saîd´den şöyle rivayette bulunur: Biz, Resulüllah (s.a.v.)´i kabrine defnettikten sonra, aradan henüz fazla bir zaman geçmeden, kalbi erimizin çok değiştiğini hissettik..."

îbni Sa´d, Hâkim ve Beyhakî´nin Enes´ten rivayetleri de şöyledir: "Peygamberin (s.a.v.) vefat ettiği gün, sanki Medine´nin üzerine koyu bir zulmet çökmüştü!... Her şey, kapkaranlık idi. O´nun kabrine defnedilip ellerimizin toprağını silkeleyerek hayâta döndük... Aradan çok zaman geçmeden, kalblerimizde çok değişiklik oldu."

(Yine Hâkim ile Beyhakî´nin Enes´ten diğer bir rivayetleri de, buna yakın bir mealdedir.)[28]






[24] Bu husustaki ifadelerde mühim bir fark bulunmamaktadır. Zira: "Salı günü def­nedildi" diyenin maksadı, Salı günü akşamında defnedildiğini haber vermektir. "Çarşamba günü defnedildi" diyenin maksadı da, Çarşamba gününün gecesinde defnedildiğini haber vermekten ibarettir.

[25] Ebû Bekr"İn bu hadisi rivayet etmesiyle de, vâki´ ihtilaf sona ermiştir. Zaten Peygamberimiz´in ashabı hep böyle idiler. Bazı meselelerde ihtilaf ve İçtihat ederler. Pey gamberimiz´in bir hadisi nakledilince de, işi o noktaya bağlıyarak ihtilaft sona erdirirlerdi.

[26] Tirmizi´nin rivayetine göre de: Peygamberimiz´in kabrini kazan ve (ahdini (sap­masını) yapan Ebû Talha idi. Altına kadifeyi seren de Şakrân idi.

[27] Yani başka herhangi bir kimsenin kabrine defnedilirken, altına bir yaygı sermek müstehab değildir. (Başkaları için böyle bir şey, güzel görülmemiştir.)

[28] Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 546-548.