Konu Başlığı: Peygamberimizin Sağlığında Görülen Ve Bundan Önce Zikredilmemiş Rü'yalar Gönderen: Sümeyye üzerinde 03 Ocak 2010, 23:25:26 Peygamberimizin Sağlığında Görülen Ve Bundan Önce Zikredilmemiş Bulunan Fevkalade Rü´yalar: Buhâri îbni Ömer´den rivayet eder. O şöyle der: "Peygamber´in (s.a.v.) ashabından bâzıları, bâzı rüyalar görür ve bunu Peygamber Efendimiz´e arz ederlerdi. Resulüllah Efendimiz de onların bu rüyası hakkında, Allah´ın dilediği bazı şeyler söylerdi. Ben ise, henüz yeni ye tişmekte olan bir genç idim ve Mescid´de yatar kalkardım. Henüz evlenmediğim için, buradaki Ashâb-ı Suffe ile birlikte kalırdım. Ashâbtan bâzılarının gördükleri o güzel rü´yalara imrendiğim için, bir gün kendi kendime şöyle dedim: "Ey Abdullah, eğer sen de bir hayır olsa idi, bu zâtların gördüğü gibi, sen de hayırlı bir rüya görürdün..." Böyle düşün düğüm günün gecesinde, Allah´a dua edip yalvardım ve dedim ki: "Ey Allah´ım, eğer bende bir hayır varsa, ben kuluna da hayırlı bir rüya göster!" İşte böyle dua edip yattım ve uyudum... Rüyamda, ellerinde de mirden kamçılar bulunan iki melek geldi ve beni cehenneme doğru gö türdüler... Ben, bu iki meleğin arasında giderken, yine: "Ey Allah´ım, beni cehennemden koru!" diyerek dua ediyordum... Derken karşıdan bir melek daha göründü, bana hitaben dedi ki: "Hiç korkma, sen, namazı fazla kılansın, ne iyi insansın!" O da bizimle gelerek nihayet cehennemin kenarına vardık... Cehennemin, bir kuyu gibi kademe kademe aşağıya doğru derinleştiğini ve her kademede bâzı melekler bulunduğunu gör düm... Onların da ellerinde demir kamçılar vardı. Bu kademelerde de birtakım insanlar başı aşağı asılmış azâb olunmakta idiler... Hatta iç lerinde Kureyş´ten bâzı tanıdığım kimseleri de gördüm... Beni sağ tarafa doğru götürdüler... Artık, cehennem gözümden kaybolmuştu..." Bu rü yamı sabahleyin kardeşim Hafsa´ya anlattım... O da Resûlüllah´a an latmış. Resûlüllah da bana bu hususla ilgili olarak buyurdu ki: "Abdullah, gerçekten iyi bir kişidir!" [11] Buhârlyine Îbni Ömer´den şöyle nakleder: Gördüğüm bir rüyada: Elimde bir ipek parçası bulunuyordu ve ben cennette idim. Cennette nereye gitsem, bu ipek parçası da uçup benimle beraber geliyordu. Ben bunu Hafsa´ya anlattım. O da Resûlüllah´a anlatmış. Resûlüllah da ona: "Senin kardeşin iyi bir kimsedir" buyurmuştur... Buhârl, Abdullah bin Selâm´dan nakleder. O şöyle demiştir: "Rü yamda ben, bir güzel bahçede geziniyordum. Bahçenin tam ortasında bir yüksek direk vardı. Direğin üzerinde de tutunulacak bir kulp vardı. Bana denildi ki: "Haydi ne duruyorsun, bu direğe çık!" Ben de: "Buna gücüm yetmez!" dedim... O sırada taze bir genç gelip elbisemden tutarak beni yukarı yükseltti... Baktım, tâ direğin üzerindeyim... Oradaki kulpa sımsıkı tütündüm. Derken uyanıvermişim... Fakat hâlâ elimle o kulpa tutunuyordum... Bu rüyamı, Resûlüllah Efendimiz´e anlattım, o da bana hitaben: "Gördüğün bahçe, islâm bahçesidir! Direk de islâmın direğidir. Direğin ucundaki kulp da, urve-i vüskâ´dır, islâmın kopmaz kulpudur! Sen, hiç ayrılmadan ölünceye kadar İslama sarılıp tutunacaksın" bu yurdu. îbni Sa ´d, yine Abdullah bin Selâm ´dan rivayet eder. O şöyle anla tır: "Ben, Peygamberin (s.a.v.) zamanında bir rüya görmüştüm. Şöyle ki: Adamın biri bana gelip: "Haydi bakalım, benimle gel!" dedi. Beni alarak çok geniş bir caddeden götürmeye başladı. Yürürken, sola bir yol açıldı. Ben bu yola sapmak istedim, yanımdaki adam ise: "Sen bu yolun adamı değilsin!" dedi. Gitmeye devam ederken, bu sefer de sağa bir yol ayrıldı ğını gördüm ve bu yola saptım, yanımdaki adam hiç itiraz etmedi. O-nunla birlikte giderken yalçın kayalarla dolu bir dağa rastladık... Yanımdaki adam beni tutup o dağa öylesine fırlattı ki, ben kendimi da ğın zirvesinde buldum... Uçuruma yuvarlanmamak için oradaki kulpa sımsıkı sarılmamı söyledi. Ben de sımsıkı ona tütündüm... Derken uya nıvermişim... Ben, bu rüyamı Peygamber Efendimiz´e anlattım. O da bana dedi ki: "Hayırlı bir rüya görmüşsün. Şöyle ki: Gördüğün o geniş cadde mahşer yeridir. Giderken solunda arız olan yol ise, cehennemlik- lerin yoludur. Sağma açılan yol ise; cennetliklerin yoludur. Yalçın ka yalıklarla dolu olan dağ, şehîdlerin mertebesidir. Tutunduğun kulp ise, islâmın kulpudur, işte buna, ölünceye kadar sımsıkı tutunmalasm." [12] Beyhaki, Talha bin Ubeydullah´ın şöyle dediğine dair bir haber nakletmiştir: Peygamber´e (s.a.v.) Bülâ´dan iki adam geldi. İkisi birlikte müslüman oldular... Bunlardan biri, diğerinden daha çok ibâdet ederdi. Bu daha çalışkan olan kişi, katıldığı bir savaşta şehîd oldu. Diğeri de bir sene sonra vefat etti. Bu ikincinin vefatından sonra idi. Rüyamda Cen netin kapısında imişim... Baktım bu iki kişi de oradalar. Cennetten biri geldi; önce, bir sene geç vefat edeni çağırıp cennete aldı. Sonra tekrar gelip ikincisini cennete aldı. Sonra gelip bana dedi ki: "Sen geri dön, şimdilik senin cennete girmene izin verilmedi. Ben bunu, ertesi gün in sanlara anlattım. Onlar da bunu hayretle karşılayıp: "Niçin, önce şehîd olanı cennete çağırmamıştır?" demek istediler... Bu konuşulanların ü-zerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdular: "Bu, diğer arkadaşından bir sene daha fazla yaşayıp bu müddet zarfında fazlaca namazlar kılmış, Ramazan´a yetişip oruç tutmuştur." Yine Beyhakî, Ebû Sâid el-Hudrî´den rivayet eder. O da şöyle an latmıştır: "Rüyamda ben, Sâd Sûresini okuyordum... Bu suredeki secde âyetine gelince, her şey secde etti. Bu sırada Levh ve Kalemi de gör düm... Sabahleyin Resûlüllah´a (s.a.v.) giderek rüyamı anlattım. O da buyurdu ki: "Bu âyet okunduğu zaman secde edilsin!" Buharî ve Müslim, îbni Ömer´den rivayet ederler: Peygamber´in (s.a.v.) ashabından pek çoklan rüyalarında, Kadir Gecesi´nin Rama-zan´m son yedi günü içinde bulunduğunu gördüler... Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.): "Görüyorum ki, rüyalarınız, Kadir Gecesinin Rama-zan´ın son yedi günü içinde olduğu üzerine ittifak etmektedir. O halde Kadir Gecesini taharri edecek (araştıracak) olanlar, onu Ramazan´m son yedi günü içinde arasınlar" buyurdu. [13] Darimî Ebû Ümâme´nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir gün benim kardeşim rüyasında, insanların uzun ve uçurum bir dağa doğru tırmandıklarını görmüş... Bu dağın zirvesinde ise, iki ağaç varmış. A-ğaçlar, dağın zirvesine tırmanan insanlara: "içinizde Bakara Sûresini okumasını bilen var mıdır? içinizde Al-i İmrân Sûresini okumasını bilen var mıdır?" diye nida ediyorlarmış, içlerinden biri: "Evet, bilenimiz vardır" diye ses verdiği zaman, bu iki ağaç o adama yaklaşıp eğilmiş. Adam da o ağaçlara tutunmuş. Böylece dağın zirvesine doğru yükselmiş..."[14] [11] Bazı rivayetlerde: "Abdullah, eğer gece namazını çok kılsa, ne iyi bir kimse" denilmiştir, imam-ı Zührİ, Abdullah´ın bundan sonra gece namazlarını çoğalttığını söyler. [12] Bazı rivayetler de: ?Sen ise, bu şahidlik mertebesine nail olmayacaksın!? buyurulmuştur. [13] Bazı hadislerde ise: "Siz onu, Ramazan´ın son yodi gününün tek olan günlerinde arayınız" buyurulmuştur [14] Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 2/338-340. |