๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucize Ve Büyük Özellikleri => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 31 Aralık 2009, 15:57:55



Konu Başlığı: Peygamberimizin Osman´ın Şehîd Edileceğini Haber Vermesi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 31 Aralık 2009, 15:57:55
Peygamberimizin Osman´ın Şehîd Edileceğini Haber Vermesi


Buharı ve Müslim Ebu Musa el-Eş´arî´den şu haberi nakletmiştir: "Peygamber (s.a.v.) Erîs Kuyusu´nun yanında idi. Kuyunun duvarına o-turdu. Sonra paçalarını biraz sıvıyarak ayaklarım kuyuya sarkıttı. Ben de dedim ki, bugün Peygamberimiz´in kapıcısı (hizmetçisi) ben olacağım.

Az sonra Ebu Bekir için izin istedim. O da müsâade etti ve bana hitaben: "Ona izin ver ve kendisini cennet ile müjdele" buyurdu. Gelip Peygam-berimiz´in sağ tarafına oturdu ve o da kuyuya ayaklarını sarkıttı. Az sonra Ömer geldi. Ben onun için de izin talebinde bulundum. Peygam berimiz de: "Ona izin ver ve kendisini cennet ile müjdele" buyurdu. O da gelip Peygamberimizle birlikte ve O´nun sol tarafına oturdu. Ayaklarını da kuyuya sarkıttı. Sonra Osman geldi ve izin istedi. Ben onun için de izin alıverdim. Peygamberimiz: "Ona izin ver ve kendisini çenet ile ve şehidlik ile müjdele" buyurdu. Ayrıca kendisine isabet edecek olan bü yük bir sıkıntıyı da haber vermemi söyledi. O da geldi ve fakat onların oturduğu yerde kendisine bir boşluk bulamadığı için kuyu duvarının öbür tarafına geçerek ve yüzünü Peygamb erimiz´e ve arkadaşlarına çe­virerek oturdu. O da onlar gibi ayaklarını kuyuya sarkıttı."[76]

(Satd bin el-Müseyyeb der ki: "Ben bu hadisteki onların oturuşunu, kabirleri hakkında yorumladım. Zira Ebu Bekr ile Ömer Peygamberi-miz´in yanında, Osman ise ayrı yerde defn olunmuşlardır.) [77]

İbn-i Ebu Hayseme Târih´inde, Ebu Yâlâ, Bezzâr ve Ebu Nuaym Enes´ten şöyle rivayet ederler: "Ben, Peygamber (s.a.v.) ile birlikte bir avluda idim. Biri gelip kapıyı çaldı. Peygamberimiz: "Ey Enes kalk ka pıyı aç, ona cenneti ve benden sonra halîfe olmayı müjdele!" dedi. Ben kapıyı açtığımda, gelenin Ebu Bekir olduğunu gördüm. Sonra birisi gelip kapıyı çaldı. Peygamberimiz: "Ey Enes, gelene kapıyı aç, kendisine cen neti ve Ebu Bekir´den sonra halifeliği müjdele!" buyurdu. Kapıyı açtı ğımda, bu gelenin de Ömer olduğunu gördüm. Sonra birisi daha geldi, kapıyı çaldı. Peygamberimiz de: "Ey Enes, gelene kapıyı aç, kendisine cennetlik olmayı ve Ömer´den sonraki halifeliği müjdele! Ayrıca şehid olacağını da duyur!" buyurdu. Kapıyı açtığımda gelenin Osman olduğu nu gördüm." [78]

Ahmed, Taberânî ve Ebu Nuaym Ibn-i Amr´den şöyle rivayet e-derler: Peygamber (s.a.v.), bir gün Medine bahçelerinden birinde bulu nuyordu. Yavaş sesli birinin izin istediği duyuldu. Peygamberimiz de: "Ona izin ver ve kendisine cennetlik olmayı müjdele" buyurdu. Aynı za manda büyük bir sıkıntıya mâruz kalacağını duyurmamı da söyledi. Ben, kapıyı açtığım zaman, bu gelenin Osman olduğunu gördüm.

Yine Taberânî Zeyd bin Sâbit´ten şöyle nakleder: "Ben, Peygam-ber´in (s.a.v.): "Osman bana uğradı. Yanımda ise Allah´ın meleklerinden bir melek vardı. Bu melek dedi ki: Kavmi tarafından şehîd edilecek olan bir zât! Biz melekler ondan haya etmekteyiz!"

Bezzâr ve Taberânî el-Evsat´ında, Zilbeyr bin Avvâm´dan şöyle rivayet eder: "Peygamber´in (s.a.v.) emriyle Mekke´nin fethi günü, bir adam hapsedilip sonra idam edildi. Bunun üzerine Peygamberimiz bu yurdu ki: "Bugünden sonra, Kureyşli bir kişi idam edilmek suretiyle Öl dürülmez! Ancak Osman bin Affân´ı öldüren şahıs bundan müstesnadır! Osman´ı öldüren adamı, muhakkak idam ediniz. Eğer bunu yapmazsa nız, sizden pekçok kimseler koyun öldürülür gibi öldürülecektir!" [79]

Sahihtir kaydiyle Hâkim ve Beykakî Ebu Hüreyre´den şöyle rivayet ederler: "Ben, Peygamber´in (s.a.v.): "Yakın bir gelecekte, fitneler ve ih tilaflar zuhur edecektir!" buyurduğunu duydum. Bizler dedik ki: "Ey Allah´ın Resulü, bizlere neyi emredersiniz?" O da bizlere hitaben bu yurdu ki: "Üzerinizdeki devlet başkanına itaat ediniz! Devlet başkanının (emîr´in) adamlarına da itaat ediniz!" Peygamberimiz bunu buyururken, Osman bin Affân´a işarette bulundu."

(Ebu Hüreyre bunu, Osman evinde muhasara altında tutulurken rivayet etmiştir.)

îbn-i Mâce, sahihtir kaydiyle Hâkim, Beyhakî ve Ebu Nuaym, Aişe´nin şöyle dediğini rivayet ederler: "Peygamber (s.a.v.) Osman´ı ça ğırdı ve ona işarette bulunmaya başladı. Bu durum Osman´ın dikkatini çekti ve rengi soldu. İsyancılar gelip Osman´ın evini kuşattıkları zaman, biz kendisine sorduk: "Ey Osman, onlarla savaşmıyacak mısın?" dedik. O da bize şu karşılığı verdi: "Hayır. Zira Resûlullah (s.a.v.) bana bir ahd emânet etmiştir. Ben de bu ahde uyacak, nefsimi bu hususta sabra zor layacağım." [80]

Hâkim, îbn-i Mace ve Ebu Nuaym Aişe´nin şöyle dediğini rivayet ederler: "Peygamber (s.a.v.), Osman´a hitaben: "Allah sana bir gömlek giydirecek, eğer münafıklar senden bu gömleği çıkarmanı isterlerse sa kın çıkarma!" buyurdu. [81]

îbn Adiy ile îbn Asakir´in Enes´ten olan rivayetleri şöyledir: Pey gamber (s.a.v.): "Ey Osman, Allah sana bir gömlek giydirecek, eğer mü nafıklar senden bu gömleği çıkarmanı isterlerse sakın çıkarma ve o gün oruçlu ol, iftarını benim yanımda açarsın" buyurdu.

Ahmed, Taberânî, sahihtir kaydiyle Hâkim ve Beyhakî Abdullah bin Havâle´den şu haberi nakletmişlerdir: Peygamber (s.a.v.) buyurdu: "Şu üç şeyden kurtulan, gerçekten kurtulmuş olur." Bu üç şey nedir? diye sordular. O da: "Birincisi benim vefâtımdır, ikincisi: Hakka sarılıp sabreden halîfenin kanma ortak olmak, üçüncüsü ise: Fitne-i Deccâldir. işte bu üç şeyden kurtulan, gerçekten kurtulmuş olur!" [82]

(Bu mealdeki bir hadîsi Taberânî, Ukbe bin Âmir´den de rivayet etmiştir.)

Beyhakî ve sahihtir kaydiyle Hâkim, îbn-i Mes´ud´dan şu hadisi rivayet ederler: "Gerçekten islâm değirmeni otuz beş veya otuz altı veya otuz yedi yıl sonra dönmeye (mihverinden ayrılmaya) başlar. Eğer helak olurlarsa, helak olup giderler. Yok dînleri kendileri için ayakta durursa, yetmiş sene böyle geçer." Ömer dedi ki: "Ey Allah´ın Rasulü, geçmişten itibaren yetmiş sene mi?" Peygamberimiz de: "Hayır, gelecek yıllar itibariyle yetmiş sene" buyurdular.

Beyhakî der ki: işte Ümmeyye Oğullarının idaresi de, ona zayıflık arız oluncaya ve Horasan dâvetçileri çıkıncaya kadar, bu durumda idi."

îbn-i Mâce ve sahihtir kaydiyle Hâkim Mürre bin Ka´d´dan şöyle rivayet ederler: "Ben, Peygamber´in (s.a.v.) fitnelerden bahsettiğini ve onlann çıkışının yakın olduğunu zikrettiğini duydum. Bu sırada başı sarılı bir adam geçiyordu. Peygamberimiz bu adamı işaretle: "Bu fitne lerin çıktığı günde hidâyet üzere olacaktır!" buyurdu. Ben derhal o ada mın peşinden gittim ve ona yetiştim. Gördüm ki o adam Osman imiş." [83]

Beyhakî´nin Huzeyfe´den rivayet ettiği hadis ise şöyledir: "Sizler imamınızı öldürmedikçe ve kılıçlarınızı kınından çıkarmadıkça kıyamet kopmaz! Bu durumda da sizlere, sizin şerlileriniz hükmedecek, dünya nıza onlar hakim olacaktır."

Beyhakl ve Ebu Nuaym el-Mârife´sinde, Abdurrahmân bin U-deys´ten şu haberi nakletmiştir: Ben Peygamber´in (s.a.v.): "Bazı insanlar zuhur eder, bunlar okun yaydan fırladığı gibi (hızla) elinden çıkarlar ve Lübnan Dağı´nda katledilirler" buyurduğunu işittim." [84]

el-Hâris bin Ebu Üsâme Müsned´inde Muhacir bin Hubeyb ´ten şöyle nakleder: Osman, evinde mahsur iken Abdullah bin Selâm´a haber gön-, derip şöyle dedi: "Ey Abdullah, başım kaldır da şu ışık deliğine bak! işte bu delikten geceleyin Hz. Peygamber (s.a.v.) teşrif etti de bana hitaben: "Ey Osman, demek onlar seni evinde mahsur mu kıldılar?" buyurdu. Ben de: "Evet yâ Resûlallah" dedim. Sonra bana bu delikten bir kova su uzattı da içmemi buyurdu. Ben de içtim, içtiğim bu suyun serinliğim hâlâ ci ğerlerimde hissetmekteyim. Sonra bana hitaben buyurdular ki: "Eğer dilersen senin için Allah´a dua edeyim, bu takdirde Allah seni onlara karşı muzaffer eyler; dilersen orucunu bizim yanımızda açarsın." işte bunun üzerine ben de orucumu O´nun yanında açmayı tercih ettim."

(işte Osman bin Affân, aynı gün içinde şehîd edilmiştir.)

îbn-i Meni de Müsned´inde Nûmân bin Beşîr tarikiyle, Osman´ın zevcesi Naile bint-i el-Ferâisa´nın şöyle dediğini nakleder: "Osman evinde mahsur kalınca oruç tutmaya başladı. îftâr vakti olunca, içilecek tatlı su istedi. Fakat evini muhasara altında tutanlar buna engel oldular. O da su içemeden geceledi. Seher vakti olunca şöyle dedi: "Geceleyin Peygam ber (s.a.v.) şu tavandan teşrif edip bana bir kova su getirdi. "îç yâ Osman" buyurdu. Ben de içtim ve kandım. Sonra bana: "Fazla olarak da iç yâ Osman" buyurdu. Ben de içtim ve karnım iyice su ile doldu." [85]

Ebu Nuaym Adiy bin Hâtim´in şöyle dediğini rivayet eder: Ben, Osman´ın katledildiği gün; "Müjde yâ Osman müjde, ravh u reyhan (gü zel kokulu ve bol nîmetli, ebedî saadet yurdu cennet) seni bekliyor, sana karşı gadabh olmayan Rabbine kavuşuyorsun, O´nun gufran ve ndvânma dönüyorsun!" diye bir ses duydum. Hayret edip baktım, fakat hiç kimseyi göremedim."

Taberânî ve Ebu Nuaym, Müshir bin Hubeyş´ten şöyle bir haber nakletmiştir: Biz, şehîd halîfe Osman´ı geceleyin defnettik. Arka tarafı mızdan bizi büyük bir karaltı kapladı ve biz bundan ürktük. Neredeyse korkup dağılıverecektik. Tam bu sırada bir ses işittik: "Korkmanıza hiç de sebeb yok! Endîşe etmeyiniz biz de sizler gibi onun cenazesine şahit olmak istedik" diyordu bu ses. Biz, bunun meleklerin sesi olduğuna ke sinlikle inandık."

Yine Ebu Nuaym, Urve´den şu haberi nakletmiştir: Osman´ın cenazesi, Huşşukevkeb denilen yerde tam üç gün bekledi, onu oraya defnetmekten çekindiler. Fakat bu sırada: "Onu oraya defnediniz! Üze rine namaz da kılmayınız. Zira yüce Allah onun üzerine namazını kıl mıştır. (Onu gufran ve rıdvanma mazhar eylemiştir)" diye bir ses duydular. Bunun üzerine onu oraya defnettiler." [86]




[76] Hadisde haber verildiği gibi, Osman (r.a.)´in, ömrünün sonunda büyük bir sı-kıntıya mübtelâ olduğu malumdur. Nihayet evini muhasaraya alanlar tarafından sonunda şehîd de edilmiştir.

[77] Yâni Saîd bin el-Müseyyeb bunu bu şekilde anlamıştır

[78] Bu hadîsin bazı kısımları, bundan önceki Buharî ve Müslim´in ittifakla rivayet ettikleri sahih hadîse uymaktadır. Fakat "halifelikle müjdele" tâbiri uymamaktadır. Zira Sahîhayn´in rivayetinde bu fazlalık yoktur ve bunun sahih olduğunda, ciddî şüphemiz vardır. Zira Peygamberimiz kendisinden sonraki halîfeyi ismen açıklamamıştır. Muhacirin ve Ansârın bu husustaki ihtilâfları da bunun için vukua gelmiştir. Aksi haide ihtilafa düşmezlerdi. Evet Efendimiz; Ebu Bekir için bir vasiyet yazmak istedi fakat yazmadı, sâdece buna işarette bulunmakla iktifa eyledi

[79] Bilinmektedir ki, Osman´ın katilleri cezalandırılmamıştır. Zira Ali (r.a.), kendisine bîattan sonra fitnenin yatışmasını, ayaklanarak Medîne´ye gelmiş bulunan isyancıların Medine´den dağılmalarını beklemekte idi. Fakat bu sırada acele edip Şam valisi Muâviye´yi azletti. Muâviye de, Osman´ın katilleri kendisine teslîm edilmedikçe bîat etmemekte direndi. Zira Muâviye, Osman´ın valîsİ ve bu sıfatla kanının davacısı idi. İşte Ali ile Muâviye arasın daki çekişme, bu noktadan kaynaklanmıştır

[80] Evet, Ensâr bu sırada halîfe Osman´a gelip yardımcı olmayı iki defa teklifte bulundular. Fakat Osman, bunu kabul etmedi. Ali ve bazı arkadaşları da bu şekilde yardım için müracaat ettiler, Osman bunu da kabul etmedi. O şöyle diyordu: "Allah aşkına beni din leyiniz! Bana bîat etmiş bulunan herkesin, kılıcını kınına koymasını emrediyorum!"

Bu hadîsi Tirmizî de Ebu Sehle´den rivayet etmiştir. Ancak Tirmizî´nin rivâyetindeki metinde: "Muhasara gününde Osman bana dedi ki" şeklindedir.

[81] Bu hadîsi Tirmizî de: "Onlar çıkarmadıkça çıkarma" kaydıyla rivayet eder

[82] Birincisinden murâd, Peygamberim iz´in vefatı üzerine vukua gelen küfür ve ir-tidâdtan kurtulmak olabilir, ikincisi: Hz. Osman´ın katline ortak olmamaya işarettir. Üçüncüsü ise, bütün fitnelerin en büyüğü olduğu bildirilen Deccal fitnesidir ve bundan necat bulmaktır

[83] Bunu Tirmizî, Ebu´l-Eş´as el-San´ânFden rivayet eder. O şöyle demiştir: Şam´da hatîbler kalkıp konuştular. Orada Peygamberimizin ashabı da vardı. En sonunda Mürre bin Ka´b denilen zât kalkıp şöyle konuştu: "Eğer ben, bu hususta Peygamberimizden bir hadis duymamış olsaydım, kalkıp konuşmazdım. Peygamberimiz bir gün fitnelerden bahsedip onların yakında çıkacağını bildirdi. Oradan başı örtülü bir adam geçti. Efendimiz o adama işaretle: "Bu, o gün hidâyet üzere bulunacaktır" buyurdu. Ben de kalkıp o adamı takîb ettim ve onun Osman olduğunu gördüm ve onun yüzünü Hz. Peygamber´e doğru çevirdim de: "Bu mu?" diye sordum. Peygamberimiz de: "Evet" buyurdu

[84] İbn-i Kuteybe el-Meârİf´te Osman birtAffân´ın katli ile iigilİ olarak el-Mearif´te der ki: "Mısır´dan kalkıp gelenlerden bir bölüğün başında Muhammed bin Ebî Huzeyfe, bir bölü ğün başında Kinâne bin Bişr, bir bölüğün başında da İbnü Udeys el-Belevî vardı. Basra´dan kalkıp gelenlerden Hakîm bin Cebele, Sedûs bin Ubeys ve Kûfeli bir grub insan vardı. Bun lardan da el-Eşter bin Haris el-Nihaî başta geliyordu. Bunlar şikayetlerini dile getirdiler. Os man da cevablarmı verdi ve kendilerini İkna eyledi. Sonra dönüp Mısır´a giderlerken yolda Osman tarafından gönderilmiş bir mektub buldular. Osman´ın mührünü taşıyan bu mektub-da, Mısır valisine hitaben: "Bu adamlar Mısır´a döndüklerinde, hepsinin başını vur!" diye emredilmekte idi. Mısırlılar, ele geçirdikleri bu mektubu alarak geri döndüler ve Hz. Osman´a mürâcât edip: "Bizim ölümümüze ferman etmişsin!" dediler. Osman, bundan naberi olmadı ğına yemin etti. Mısırlılar da: "Bu senin için çok ağır bir iştir! Senin haberin olmadan senin mührün alınıp bir emir onunla mühürlenebiliyorsa, doğrusu bu takdirde senin istifa etmen gerekir! O halde, hilâfet makamını terket!" dediler. Osman bunu kabul etmedi. Kapısını kilit leyip yirmi günden fazla muhasarada kaldı. Onlarla savaşmadı, savaşılmasına da izin ver medi. Yurdunda böylece muhasarada iken, Ensârdan Hezem Oğullarının evi tarafından girdiler ve buradan onun evine geçtiler. Neyyâr bin Ayyâd elindeki makası halîfenin yüzüne vurdu. Yüzü kanlar içinde kalıp okumakta olduğu Mushaf-ı Şerîf´in üzerine aktı. Sonra Mu hammed bin Ebî Bekr onun sakalına yapıştı. Osman: "Sakalımı bırak!" dedi. Otuz beşinci hicret yılının Zilhiccesinde şehîd edildi."

[85] Yâni Osman susuz olarak yatıp uyudu. Uykusunda Hz. Peygamber gelip ken­disine su İçirdi de susuzluğu geçti. Yoksa uyanıkken Hz. Peygamber yanına geldi ve ona bizzat su içirdi mânâsında değildir.

[86] el-Meârif´te der ki: Osman, geceleyin el-Bekîa (Medine Kabristanına) defnedildi. Cenaze namazını Cübeyr bin Mut´ım kıldırdı ve Huşşukevkeb denilen yere defnedilip kabri gizlendi."