๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucize Ve Büyük Özellikleri => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 28 Aralık 2009, 14:29:38



Konu Başlığı: Peygamberimizin Mukavkas´a Mektub Yazması Ve Bu Sırada Vukua Gelen Bazı Haller
Gönderen: Sümeyye üzerinde 28 Aralık 2009, 14:29:38
Peygamberimizin Mukavkas´a Mektub Yazması Ve Bu Sırada Vukua Gelen Bazı Haller


Beyhakî, Hâtıb bin Ebû Beltea´nın şöyle dediğini nakleder: "Pey gamber (s.a.v.) beni, iskenderiye Meliki Mukavkas´a elçi olarak gönder di. Ben, beraberimde ona, Resûlüllah´ın mektubunu götürüyordum. Oraya vardığın da, Melik´in emriyle misafir edildim... Sonra Melik, patrikleri toplayıp beni huzuruna çağırdı. Ve bana sordu: "Seni elçi ola­rak gönderen bu zât, bir Peygamber değil midir?" Ben: "Evet" dedim. O: "Pekâ, niçin kavmi kendisini doğduğu şehirden çıkardıkları zaman, on ların kahrı ve helaki için dua etmedi?" Ben dedim ki: "Meryem oğlu îsâ, kendisinin peygamber olduğuna şehadette bulunmadı mı? Peki böyley ken niçin kendi kavmi îsâ´yı yakalayıp da idam etmek istedikleri zaman, onların kahr ve helaki için aleyhlerinde duada bulunmadı?" Benim bu karşılık sorum üzerine duygulanan Mukavkas: "Sen, büyük bir hikmet sahibinin bize gönderdiği hikmet sahibi bir elçisin." diyerek mukabele etti..."

Vâkîde ve Ebû Nuaym Muğîra bin Şu´be´den şu haberi nakleder: Muğîra der ki: "Ben, Mâlik Oğullarından bâzı adamlarla mukavkas´m yanma gittiğimiz zaman, onunla bizim aramızda bir konuşma geçmişti: O bize demişti ki: "Sizler yurdunuzdan kalkıp buraya nasıl ulaştınız? Halbuki aramızda Muhammed ve O´nun adamları bulunmaktadır?" Biz de dedik ki: "Önce deniz kenarına yetiştik, sonra deniz yoluyla buraya ulaştık..." Mukavkas bize tekrar sordu:

- Muhammed sizi, getirdiği dine çağırıyor! Siz O´nun bu çağrısına karşı nasıl davrandınız?

Biz de şu cevabı verdik:

- İçimizden bir tek kişi, Muhammed´in davetini kabul etmiş değil dir... Mukavkas:

- Niçin kabul etmediniz? Biz:

- Muhammed bize yepyeni bir din getirdi! ne başımızdaki Emîr´in, ne de daha önceki atalarımızın bu din ile bir ilgisi vardır... Bizler, ata larımızdan ne gördükse onun üzerinde bulunuyoruz! îşte bu sebeblerle biz,´Muhammed´in dinini kabul etmedik..." Mukavkas:

- Peki, Muhammed´in kendi kavmi bu hususta nasıl davrandı?

-içlerinden gençler ve zayıf kimseler Muhammed´e tabî oldular... Ve bunlarla kendisine karşı koyanlar arasında zaman zaman mücâdele ve mukâteleler olmuş, bâzan Muhammed ve adamları üstün gelmiş, bâzan da O´na karşı çıkanlar üstün gelmiştir...

- Peki, Muhammed´in esasen insanları neye davet ettiğini, bana söyler misiniz?

- Muhammed insanlan, yalnız Allah´a ibâdet etmeğe ve hiç bir şeyi Allah´a ortak koşmamağa, atalarımızın tapındığı şeyleri terketmeğe, Namaz kılmağa ve oruç tutmağa, zekat vermeğe çağırmaktadır...

- Kıldıkları namazın muayyen bir vakti, verdikleri Zekatın muay yen bir miktarı var mıdır?

- Evet, günde beş vakit namaz kılarlar ve kıldıkları namazların hepsinin muayyen vakitleri ve sayıları vardır... Verdikleri zekatın da... Yirmi miskâle ulaşan maldan ve her beş deveden bir koyun öderler... Ve daha birtakım sadakalar verirler...

- Peki Muhammed, bu zekat ve sadakaları ödeyenlerden aldıktan sonra nereye harcar? Bana bu hususda haber verir misiniz?

- O bunları, fakirlere dağıtır...

- Peki, O´nun daha başka emirleri vermıdır? Varsa bunlar neler dir.

- Evet, o insanların kendi yakınlarını gjrüp gözetmelerini, sözünde durmalarını, zina etmemelerini, riba-fâiz yememelerini, içki içmemele rini ve Allah´tan başkası için kesilmiş bulunan hayvanların etlerini ye memelerini emreder...

- Bakın ben sizlere açıkça söylüyeyim ki, ,u bahsettiğiniz zâçt,"hiç şüphesiz bir Peygamberdir; hem de bütün insanlara gönderilmiş bir peygamberdir! Eğer bu zât, Mısırlılar veya Rumlar içinden çıkmış olsaydı, muhakkak onlar bu peygambere tâbi olurlardı... Çünkü bu mil letlere vaktiyle îsâ Peygamber, bu Peygamber´e uymalarını emretmiş bulunmaktadır. Hem sizin şu anlattıklarınız, daha önce gelip geçmiş bulunan bütün peygamberlerin Allah´tan getirip insanlara tebliğ ettiği şeylerdir... Ve yakın bir gelecekte Muhammed´in dîninin her tarafa ya yıldığım, insanların ve atlarının ulaşabildiği yerlere kadar ulaştığını, denizlerin sınırına kadar gittiğini göreceksiniz..."

Bunun üzerine biz de dedik ki:

- Yeryüzünde bütün insanlar O´na tabi olsalar, biz yine tâbi olma yız! Bizim bu sözümüz üzerine başım sağa-sola sallamaya başlayan Mukavkas:

- Siz bu işi oyuncak mı sanıyorsunuz. Ne kadar düşüncesiz davra nıyorsunuz? Mukavkas, bu sözlerinden sonra da bazı şeyler sormak is tedi ve dedi ki:

- Size bir de onun nesebinden sorayım, bu hususta ne dersiniz?

- O, kavmimiz içinde nesebi en şerefli olan bir ailedendir.

- Zaten bütün Peygamberler, kavminin en şerefli ailelerinden se çilir. Peki O´nun sözünde gerçek olup olmadığı hususunda ne dersiniz? Hiç yalan söyler mi?

- O´nun bir defacık olsun yalan söylediği olmamıştır. Ve bundan dolayıdır ki Kendisi, kavmimiz içinde "Muhammedü´1-Emrn" diye çağı rılır.

- Demek ki sizler O´nun hakkında güzelce düşünemiyorsunuz! Zira ömründe bir defacık olsun yalan söylememiş ve bu yüzden kavmi içinde "Muhammedü´1-Emin" unvanını almış bulunan bir zât; nasıl olur da Allah hakkında ve Allah´ın dîni hususunda yalan söyleyebilir? Bu o-lacak iş midir?

Bizi bu şekilde müâhaza eden ve düşüncesizlikle ithamda bulunan Mukavkas, sorularına devamla dedi ki:

- Peki O´na kimler tabî olmaktadır?

- Gençler ve bazı zayıf olanlar...

- O´ndan pnceki peygamberlerin de tabî olanları böyle idiler... Size bir de Medine´deki yahudilerin ne yaptıklarını sorayım: Nedir onların durumu?

- Yahudiler O´na, şiddetle muhalefet ettiler... Aralarında çarpış malar oldu... O, onları yendi, esir aldı ve darma - dağın etti...

- Gerçekten yahûdîler, Tevrat ehli oldukları ve hakikati bildikleri halde O´na karşı haksızlık etmişlerdir. Çok kıskanç bir topluluk olan yehûdiler, O´na da kıskançlık etmişler ve bu yüzden muhalefete düş müşlerdir..."

Olayı böylece nakleden Muğîra bin Şu´be der ki: Biz, müsâade alıp Mukavkas´in huzurundan ayrıldık. Gerçekten Muhammed hakkında bizi oldukça yumuşatan ve insafa davet eden sözler duyarak oradan ay rıldık... Kendi kendimize dedik ki: "Gerçekten Arab´ın ve Acem´in hü kümdarları Muhammed hakkında hep doğrulayıcı sözler söylüyorlar ve üstelik kendisinden korkuyorlar... Bizler ise O´nun yakınları olduğumuz halde kendisine çok uzaklarda duruyor, anlayış göstermiyoruz... Halbuki O bizi, kendi yurdumuzda ve yanı başımızda Allah´a ve O´nun hak dînine çağırıp durmaktadır..."

Yine Muğira der ki: Ben iskenderiye´de kaldığım müddetçe pekçok kilise yetkilisi ile de görüşüp Hz. Peygamber hakkında sorular sorup bilgiler almıştım. Hepsi de O´nun hakkında müsbet şeyler söylemişti... Hatta bir gün bir patrikle konuşurken ona sormuştum: "Peki, Hz. isa´dan sonra gönderilecek olan bir peygamber var mıdır?" demiştim. Patrik de bana şu karşılığı vermişti: isa´dan sonra Ahirzaman Peygam beri gelecek O´nunla Isâ´ arasında hiçbir Peygamber bulunmayacak. Isâ dahî, bu son peygamber´e tabî olunmasını emretmiştir. Bu son Peygam ber, Araplar arasında çıkacak, adı Ahmed olacak ve okuyup-yazma gör memiş bulunacak. Kavmi ile kendisi arasında çetin mücâdeleler olacak... O´nun ashabı, O´nun uğrunda seve seve canlarını ve mallarım fedadan çekinmeyecek... O, Harem-i Mekke´den hicret edip Harem-i Medine´ye yerleşecek... İbrahim Peygamber´in Tevhîd ve Haniflik dînini takîb edecek... Abdeste ve her türlü temizliğe çok önem verecek... Ken dinden önceki Peygamberlere verilmemiş olan bazı özellikler kendisine verilecek... Meselâ: Önceki peygamberler yalnız kendi kavimlerine gön derilirdi. Son Peygamber olan Ahmed ise, bütün beşeriyete gönderilmiş olacak... Yeryüzünün her tarafı kendisi için mescid olacak, nerede vakit gelirse orada namazını kılacak... Su bulamazsa, topraktan teyemmüm ederek kılacak... Halbuki daha önceleri yalnız su ile abdest alınır ve sadece mâbedlerde ibâdet edilirdi..."

îşte ben, bütün bunların te´sîriyle geri döndüm ve kesin karar ve rerek müslüman oldum..."

îbn-i Sa´d Vâkıdî tarikiyle onun üstadlarından şu haberi naklet-mistir: Peygamber (s.a.v.) Mısır Meliki Mukavkıs´a mektub gönderdiği zaman, Mukavkıs şu cevabî mektubu gönderdi: "Ben, şahsen bir pey gamber´in daha geleceğini biliyordum, fakat bu peygamberin Şam´dan çıkacağını zannediyordum. Ben, Senin elçini gayet iyi karşıladım ve ik ramlarda bulundum. Ayrıca kendisiyle hediyelerimi de göndermiş bulu­nuyorum." O, Peygamber´in elçisini iyi karşılamak ve bazı hediyeler göndermekle beraber, islâm´ı kabul de etmemiştir. Bu sebeble Peygam berimiz onun hakkında: "Habîs mülküne esîr oldu, fakat mülkü dahî e-linden gidecektir!" buyurmuştur..." [13]





[13] Mukavkıs´ın Resûlüilah Efendimiz´e gönderdiği hediyeler şunlardı: 1- Mâriye ve Şîrîn adında iki câriye, 2- Düldül adındaki katır, 3- Mısır´ın Ben kasabası´nın meşhur balı, 4- Me´bûr adındaki hizmetçi, 5- Bin miskal altın, 6- Yirmi elbise, 7- Ya´fûr adındaki merkeb, 8-Camdan su bardağı...

(Bazılarının iddia ettiği gibi, ayrıca birde tabîb göndermiş değildir... Yine bazılarının iddia ettiği gibi, Mukavkıs imân ederek Sahabe meyanına girmiş de değildir...) (Mevahib Şerhi Zerkanî, 3/272, 350)

Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 2/22-23.