> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Mucize Ve Büyük Özellikleri > Peygamberimizin Makam-ı Mahmud´un Kendisine Verilmiş Olması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Peygamberimizin Makam-ı Mahmud´un Kendisine Verilmiş Olması  (Okunma Sayısı 1821 defa)
05 Ocak 2010, 23:20:57
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 05 Ocak 2010, 23:20:57 »



Peygamberimizin Bir Özelliği De, Makam-ı Mahmud´un Kendisine Verilmiş Olması, Livaü´l-Hamd´in O´nun Elinde Olması Ve Adem´den İtibaren Herkesin O Sancağınaltında Bulunacak Olmasıdır


Sevgili Peygamberimiz´in bu özellikleri yanı sıra, şu özellikleri de vardır: O gün, peygamberlerin imâmı dahi O´dur, hatipleri, önderleri, şefaatçileri, ilk şefaat edenleri, Allah´a ilk nazar edenleri, secde etmeye ilk izin verilenleri, secdeden ilk başını kaldıranları da hep O´dur. Keza O´nun bir büyük özelliği de, diğer peygamberlere, peygamberlik vazifelerini nasıl tebliğ ettikleri sorulacağı ve buna dâir şâhid isteneceği halde, O´nun peygamberliğini tebliğ ettiğine daîr şahit istenmeyecektir.

Şüphesiz O´nun bir büyük özelliği de, Şefâat-i Uzmâ´nin kendisine verilmiş olmasıdır ki, kıyamet günü, mahşer yerinde bekletilen halk, bütün peygamberlerden, haklarında hüküm verilmesinin başlaması için şefaat taleb edecekler, onlar ise hep bundan kaçınacaklardır. Sıra Pey-gamberimiz´e gelecek ve bu hususta ancak O şefaat edecektir, işte O´nun bu şefaati, şefaat-i uzma´sı olacaktır ve O´nun bu şefaati bütün mahşer halkına (kâfirine, mü´minine...) şâmil bulunacaktır." [230]

O´nun orada diğer şefaatleri de olacaktır. Burada sırasiyle bunları da zikredelim. Şöyle ki:

Peygamberimiz (s.a.v.), Şefaat-i Uzmâ´sından sonra, ikinci olarak, bâzı mü´minlerin hiç hesaba çekilmeden doğruca cennete gitmeleri hak kında şefaat edecektir. Onlar da doğruca cennete gideceklerdir. Sonra; kendileri ehl-i tevhîd ve ehl-i îmândan oldukları halde bâzı günahlarla geldikleri için cehennem azabını hakedenlerin, cehenneme girmeden cennete gönderilmeleri hakkında şefaat edecek, O´nun bu şefaati de kabul edilecektir. Sonra, cennet ehlinin derecelerinin yükseltilmesi hakkında şefaat edecektir ve onların dereceleri, bu şefaat sayesinde yükseltilecektir." [231]

Yine Efendimiz´in bir özelliği olarak, ebediyen cehennemde kala cak olan kâfirlerin azabının hafiflemesi şeklinde de O´nun şefaati ola caktır. Keza müşriklerin sabî iken ölmüş bulunan çocukları hakkında da şefaat edeceğine daîr rivayet bulunmaktadır.

Yüce Allah, Kerîm Kitabında buyurur ki: "...Habibîm, böylece Rabbin seni, övülmüş bir makama ulaştırır." [232]

îmâm-ı Ahmed, Ebû Hüreyre´den şöyle rivayet eder: Peygamber (s.a.v.), bir hadislerinde de şöyle buyurmuştur: "Ben, şüphesiz kıyamet günü insanların efendisiyim! Fakat bunun hikmetini sizler biliyor mu sunuz?" Bunun tecellîsi şöyle olacaktır:

"Yüce Allah, bütün insanları (evvelkileri ve sonrakileri), kıyamet günü bir sahrada (mahşer yerinde) toplayacaktır. O gün Güneş, son de rece yaklaşıp insanları hararet ve ter içinde bırakacaktır. Bu sebeple insanlar, tahammüllerinin üstünde bir sıkıntı ve şiddete mâruz kala caktır, insanlardan bâzıları diyeceklerdir ki: "Şu içinde bulunduğunuz hâli görüp dururken, buna bir çâre aramıyacak mısınız? Bizlere kim şe­faat edecek acaba? Bunu arayıp sormayacak mısınız?" İşte bâzılarının bu sözü üzerine, bâzıları da: "O halde atamız Adem´e gidip, ondan şefa atçi olmasını rica edelim!" diyecekler. Bu suretle Adem´e gidecekler ve diyecekler ki:

"Ey Adem, sen bütün beşerin babasının! Allah, seni eliyle yaratmış ve ruhundan sana üflemiş, meleklerini de sana secde ettirmiştir. Sen Allah´ın bunca lütfuna mazhar olmuş bir büyüğümüz olarak, bizim hakkımızda Allah´a şefaatçi oluver! îçinde bulunduğumuz hâli ve ne duruma geldiğimizi görüyorsun..."

Adem´in onlara vereceği cevap ise şöyle olacaktır: "Bugün Rabbi-miz, şimdiye kadar gadaplanmadığı derecede gadaplı bulunuyor! Halbuki benim O´na karşı bâzı kusurlarım olmuştur. O beni, cennetteki o ağaçtan yememem hakkında uyarmışken, ben yiyip hata işledim. Bu sebeple bugün, kendimden başkasını düşünecek halde değilim... En iyisi sizler, bir başkasına, meselâ beşerin ikinci atası durumunda bulunan Nuh´a gidiniz!"

Bunun üzerine onlar da Nuh´a gidecekler ve ona:

"Ey Nûh, sen, resullerin ilkisin! Allah sana: "Çokça şükreden ku lum!" demiştir. Sen, bizim hakkımızda Rabbimiz´e şefaatçi oluver! içinde bulunduğumuz sıkıntıyı görüyor, biliyorsun!" diyecekler. Nuh´un onlara vereceği cevâb ise şöyle olacakür: "Rabbim bugün son derece gadaphdır. Ben vaktiyle kavmim için beddua etmiştim... Bu küsurumu hatırlayıp, burada sâdece kendimi düşünebilmekteyim... Sizler en iyisi bir başka sına, ibrahim´e gidiniz... Belki o size şefaatçi oluverir."

Nuh´tan bu cevâbı alınca, doğruca ibrahim´e gidecekler ve diye cekler ki: "Ey îbrâhîm, sen, hem Allah´ın nebisi, hem de halîli bulunu yorsun. .. içinde bulunduğumuz durumu ve ne hâle geldiğimizi görmüyor musun? Bizim hakkımızda Rabbimiz´e şefaatçi oluver." îbrâhîm de onlara şu cevabı verecektir: "Rabbim bu gün son derece gadablıdırî Benim de Rabbim indinde bâzı kusurlarım olmuştur. [233] Bugün ben dahî, kendimden başkasını düşünebilecek, mahşer halkına şefaat edebilecek durumda değilim... Siz, en iyisi bir başkasına, Musa´ya gidiniz! Belki o sizin için şefaatçi oluverir."

Onlar bunun üzerine Musa´ya gidecek ve ona diyecekler ki: "Ey Mûsâ şüphesiz sen Allah´ın resulüsün! Allah seni risâleti ve kelâmı ile seçip şereflendirmiş tir. Sen olsun bizim hakkımızda Rabbimiz´e şefaatçi ol; içinde bulunduğumuz hâli görmüyor musun?" O da kendilerine şu karşılığı verecektir: "Bugün Rabbim, misli görülmemiş ve görülmeyecek derecede gadablı bulunuyor. Ben vaktiyle, emrolunmadığım halde bir nefsi öldürmek durumunda kalmıştım. Bu yüzden bugün kendimden başkasını düşünecek ve başkalarına şefaat edecek durumda değilim... En iyisi siz bir başkasına, İsa´ya gidiniz. Belki o size şefaatçi olabilir. [234]

Mahşer halkını temsîlen bir şefaatçi bulmak için çabalayan bu in sanlar, Musa´dan da bu cevâbı alınca doğruca îsâ´ya giderler ve ona derler ki: "Ey îsâ, bildiğimiz kadarıyla sen Allah´ın Resulü ve Meryem´e ilkâ buyurduğu kelimesi ve ruhusun! Daha beşikte iken insanlarla ko nuştun... Bizim hakkımızda Rabbimiz´e şefaatçi ol! îçinde bulunduğu muz hâli ve bize ulaşan sıkıntı ve şiddeti görmüyor musun?"

İsa´nın onlara vereceği cevâb da şu olacaktır: "Bugün Rabbim, öy lesine gadab etmiş bulunuyor ki, bu derece şimdiye kadar hiç gadab et memişti, şimdiden sonra da etmez! Ben, Rabbim´in bu derece gadablı olduğu bir günde, kalkıp O´na kulları hakkında şefaatçi olamam! Siz, en iyisi bir başkasına, Muhammed´e gidiniz! Umarım ki sizin hakkınızda O şefaatçi olur."

işte onlar, bunun üzerine bana gelirler ve derler ki: "Ey Muham-med, şüphesiz sen Allah´ın resulü, peygamberlerin en sonuncususun! Allah senin gelmişini ve geçmişini affetmiştir. Bugün bizler için Rabbi-miz indinde şefaatçi olmanı istiyoruz! Bize ulaşan şiddeti ve içinde bu lunduğumuz hâli görmüyor musun?" Ben de onların bu mürâcatları üzerine yerimden kalkar, Arş´ın altına varır, derhal secdeye kapanırım! Secdedeyken, Rabbim´in bana olan ilhamına ve feyzine göre O´na hamd ü senalarda bulunurum.... Öylesine güzel ve müstesna bir şekilde hamd ü sena ederim ki, böylesi bundan önce hiçbir kimseye nasîb olmamıştır. Ben, bu şekilde hamd ü senaya devam ederken Rabbim bana seslenir ve derki:

"Ey Muhammed! Başını secdeden kaldır ve iste! Bugün senin iste-´ diklerin verilecek; şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecek." Ben de başı mı secdeden kaldırıp Rabbim´den ümmetimi ister, "Rabbim, ümmetim, ümmetim! Ey Rabbim, ümmetim, ümmetim! Ey Rabbim, ümmetim, ümmetim" diyerek inlerim. Bunun üzerine bana: "Ey Muhammed, üm metinden hesaba çekilmeyecek olanları al cennete götür!" diye nida olu nur. Ben de onları alıp cennete götürürüm. Onların, istedikleri cennet kapısından cennete girme hakları bulunduğu halde, sağdaki cennet ka pısından girmeleri emredilir. Onlar da oradan cennete girerler."

"Ben, varlığım kendi elinde bulunan Rabbim´e yemin ederim ki, cennet kapılarından birinde bulunan iki kanadın büyüklüğü, Mekke´den Hecer arası kadar vardır."

(Buhâri ile Müslim´in rivayet ettikleri uzun şefaat hadîsi de, bu raya kadar olan kısmın sonrasına âit şu bilgiyi içermektedir.)

"...Şefaatimin kabul edildiği bildirildikten sonra, başımı secdeden kaldırırım. Bana, ümmetimden muayyen bir kısmını cennete götürmem emredilir. Ben de onları cennete sevkederim... Sonra ikinci defa, secde ettiğim makama gelip Rabbim´e dua ve niyazda bulunurum. Rabbim, benim secdede kalmama izin verdiği kadar secdede kalırım. Sonra bana buyurur ki: "Muhammed, başını secdeden kaldır! Söyle, dediğin yerine getirilecek, iste, istediğin verilecek; şefaat et, şefaatin kabul olunacak tır." Ben derhal başımı secdeden kaldırıp O´nun bana öğrettiği şekilde O´na hamd ü senada bulunur, sonra şefaat ederim. Bana yine, ümme timden muayyen sayıda bir topluluğu cennete sevketmem için izin veri lir. Ben de onları cennete sevkederim. Sonra o makamıma üçüncü defa gelir secdeye kapanırım. Rabbimin izin verdiği kadar secdede kalır, O´na hamd ü senada bulunurum. Sonra bana denilir ki: "Muhammed, başını kaldır ve söyle! Söylediğin yerine getirilecek, iste, estediğin verilecek, şefaat et, şefaatin kabul olunacaktır. Ben de derhal başımı kaldırıp şefaat ederim. Bana yine ümmetimden belli sayıda bir topluluk gösteri lip onları cennete sevkeder, tekrar makamıma gelir, dördüncü defa şefaatte bulunurum. Sonra da derim ki: "Ey Rabbim, geride artık sâdece Kur´ân´m hapsedip alakoydukları kalmıştır."

Peygamber (s.a.v.), bu hususta ayrıca buyurmuşlardır ki: "Lâ ilahe illallah!" deyip de kalbinde arpa dânesi kadar bir iyilik bulunan kimse, mutlaka cehennemden çıkarılır! Bundan sonra da, "lâ ilahe illallah!" deyip de kalbinde buğday danesi kadar hayır bulunan kimse, cehen nemden çıkarılır. Bundan sonra da, "la ilahe illallah" demiş ve ka...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Peygamberimizin Makam-ı Mahmud´un Kendisine Verilmiş Olması
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:12:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Peygamberimizin Makam-ı Mahmud´un Kendisine Verilmiş Olması rüya tabiri,Peygamberimizin Makam-ı Mahmud´un Kendisine Verilmiş Olması mekke canlı, Peygamberimizin Makam-ı Mahmud´un Kendisine Verilmiş Olması kabe canlı yayın, Peygamberimizin Makam-ı Mahmud´un Kendisine Verilmiş Olması Üç boyutlu kuran oku Peygamberimizin Makam-ı Mahmud´un Kendisine Verilmiş Olması kuran ı kerim, Peygamberimizin Makam-ı Mahmud´un Kendisine Verilmiş Olması peygamber kıssaları,Peygamberimizin Makam-ı Mahmud´un Kendisine Verilmiş Olması ilitam ders soruları, Peygamberimizin Makam-ı Mahmud´un Kendisine Verilmiş Olmasıönlisans arapça,
Logged
06 Ocak 2010, 00:34:39
akmina

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 477


« Yanıtla #1 : 06 Ocak 2010, 00:34:39 »

SALAT VE SELAM SANA OLSUN  EY GÜNAHLARIN ŞEFAATÇİSİ
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes