๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucize Ve Büyük Özellikleri => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 01 Ocak 2010, 23:18:09



Konu Başlığı: Peygamberimizin, Kureyşli Bâzı Gençleri Haber vermesi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Ocak 2010, 23:18:09
Peygamberimizin, Kureyşli Bâzı Gençleri Ve Altmışıncı Hicret Yılında Olacakları Haber Vermesi


Buharî ve Müslim ittifakla Ebu Hüreyre´den şu hadîsi rivayet e-derler: "Benim ümmetimin helak olması, Kureyş´ten bazı gençlerin elle rinde olacaktır."

Ebu Hüreyre, bunu söylediği zaman o gençlere lanet okuyan Mervân bin Hakem´e karşı dedi ki: "Ben istersem, onların kimler oldu ğunu "Fülanm oğlu, fülanm oğlu fülan" diyerek açık isimleriyle bildire bilirim!" [155]

Beyhakî de Ebu Saîd el-Hudrî´den şu hadisi rivayet etmiştir: "Ben, Peygamber´in (s.a.v.) şöyle buyurduğunu duydum: "Altmış yıl sonra yeni bir nesil gelir, bunlar namaz kılmaz, şehvetlerine tabî olurlar ve cehen nemi boylarlar. Bunlardan sonra farklı bir nesil daha gelir. Bu nesil de çok Kur´ân okur, fakat okudukları Kur´ân, gırtlaklarından aşağı inmez! içlerini, hidâyet nuruyla aydınlatmaz."

Beyhakî îmam-ı Şabî´nin şöyle dediğini rivayet eder: Ali (r.a.), Sıffin´den döndüğü zaman insanlara şöyle hitap etmiştir: "Ey insanlar! Sizler bugün Muâviye´nin emirliğini kerîh görmeyiniz: Muâviye´nin vefatından sonra, nice başların karpuz keser gibi omuzlardan kesilip u» çurulduğunu görürsünüz."

Ahmed, Bezzâr sahih bir senedle Ebu Hüreyre´nin şöyle dediğini rivayet eder: "Peygamber (s.a.v.) buyurdu: "Altmışıncı yılın şerrinden Allah´a sığınınız! Aynı zamanda gençlerin emirliğinden de Allah´a sığı nınız! tyi biliniz ki alçak oğlu alçak iş başına gelmedikçe şu fânî dünya nın sonu gelmez."

Beyhakî ise Ebu Hüreyre´ye âit şu haberi nakletmiştir: "Ebu Hü-reyre Medine sokaklarında dolaşırken: "Allah´ım, altmışıncı yılı bana gösterme!" diyerek yürürdü." Yazıklar olsun size, Muâviye´yi ne de çok

kerih görüyorsunuz!. Allah´ım, gençlerin emirlik devrini de bana gös terme!" diyerek Allah´a niyaz ederdi."

îbn-i Ebu Şeybe, Ebu Yâlâ ve Beyhakî Ebu Zerr´den şöyle rivayet eder: Ben, Peygamber´in (s.a.v.): "Benim sünnetimi ilk değiştirecek olan kişi, Ümeyye Oğullarından bir adamdır!" diye buyurduğunu duydum."

Haberi nakledenlerden Beyhakî der ki: "Bu hadiste haber verilen kişinin, Muâviye oğlu Yezîd olması, çok muhtemeldir." [156]

îbn-i Ment, Ebu Yâlâ, Beyhakî ve Ebu Nuaym Ebu Ubeyde bin Cerrâh´tan rivayet ederler. O demiştir ki: Peygamber (s.a.v.) bir hadisle rinde: "Şu din ü devlet, Ümeyye Oğullarından Yezîd denilen bir kişi onu ele geçirinceye kadar dimdik ve dosdoğru devam eder!"

Sahihtir kaydıyla Hakimin Ebu Hüreyre´den tek başına naklettiği bir haber de aynen şöyledir: Peygamber (s.a.v.) buyurdu: "Yazık şu Ara ba, yakında kendisine yetişecek olan serden dolayı... Bu şer; altmışıncı yılın şerridir. Bundan sonra emanet, ganimet, sadaka, borç, şahitlik hatır ve para için verilen hükümler de Kitab´a göre değil, keyif ve arzu lara göre olur."[157]



[155] Evet, Buharînin rivayetine göre, Ebu Hüreyre bu hadis-i şerîfi, Mescid-i Ne-bevî´de irâd ettiği zaman, orada bulunan Mervân gadaba gelmiş ve: "Allah´ın laneti bu gençler üzerine olsun!" diyerek onlara lanet okumuştur. Ebu Hüreyre de, onların kim olduklarını çok iyi bildiğini, isterse isim isim onları açıklıyabileceğini söylemiştir. Bunun üzerine Mervân´ın hiç sesi çıkmamıştır. Ebu Hüreyre de onların kimler olduğunu açıklamamıştır. Esasen a-çıklıyamazdı da. Zİrâ bu takdirde hayatı tehlikeye girerdi. Nitekim bu durumu ifâde için de, yine Buharî´nin rivayetine göre: "Ben, Resûlullahı´dan iki kab (nevi) ilim öğrendim. Bunlardan birini halka yaydım, öbürünü yayacak olsam-, hiç şüphesiz gırtlağımı keserler!" demiştir. Ebu Hüreyre ayrıca: "Altmışıncı yıla çıkmaktan ve gençlerin işbaşına geldiğini görmekten Allah´a sığınırım!" diyerek de bunu belirtirdi. Onun bütün bunları ne maksatla ve ne mânâda söyle diği açıkken, bazıları bunu "O bununla ilm-i bâtını işaret ediyordu" şeklinde anlamak iste mişlerdir. Halbuki bu çok yanlıştır. Nitekim İmâm Kastalânî gibi bir zât, ilm-i bâtının islâm mâneviyâtındaki üstün yerini belirtip; bunun "şer´î ilmin özü ve semeresi" olduğunu da açıkça bildirdikten sonra; yukarıdaki iddianın tutarsızlığını açıklamak üzere Buharî Şerhinde aynen der ki: "Ebu Hüreyre´nin bunu kasdetmiş olması doğru olamaz. Eğer böyle olsaydı Ebu Hü reyre bunu gizleyemezdi. Zİrâ ilmin ketmi helâl olmazsa, ilmin özü ve semeresi olan ilm-i bâtını gizleyip ketm etmek hiç doğru olmaz. Ebu Hüreyre´nin bunu bazı kimselere olsun a-Çikladığı da iddia edilemez, zira hakîkatte böyle bir şey de yoktur. Evet Ebu Hüreyre bunu bir tek kişiye olsun açıklamadığına göre, bunu kasdettiği nasıl İleri sürülebilir? Bu iddianın sahibine, bunu nereden bulduğu ve aldığı da sorulabilir. Ebu Hüreyre´nin bunu kasdettiğini iddia eden kişiye, bunu kasdetmiş olduğunun isbatı düşer. Tasavvuf ve tarikatın isbatına bunu delîl göstermek de tutarsız olur. Hem onların buna ihtiyacı da yoktur. (İrşâdüs-Sârî, 1/ 381).

[156] Bu adamın, Velîd bin Abdü´l-Melik olması veya Velîd bin Yezîd olması da çok muhtemeldir. Zİrâ bunlardan birincisi, habîsin biriydi. İkincisi ise, bütün vaktini eğlence ve içkiyle geçiren sefihin biriydi.

[157] Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 2/263-265.