๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucize Ve Büyük Özellikleri => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 01 Ocak 2010, 22:41:59



Konu Başlığı: Peygamberimizin, Kendinden Sonra Bâzı Yalancıların cikacaigini haber vermesi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Ocak 2010, 22:41:59
Peygamberimizin, Kendinden Sonra Bâzı Yalancıların Ve Haccac-ı Zâlimin Çıkacağını Haber Vermesi


Müslim Câbir bin Semura´dan şöyle nakleder: Peygamber (s.a.v.) buyurdu: "Kıyamet öncesinde otuz kadar yalancı deccâller zuhur eder ve bunların hepsi peygamber olduğu iddiasında bulunur." [124]

Ahmed´in Huzeyfe´den rivayeti ise şu mealdedir:Peygamber (s.a.v.) buyurdu: "Ümmetim içinde yirmi yedi kadar yalancı ve deccâl zuhur eder. Bunların dört tanesi kadındır. Halbuki benden sonra peygamber gelmeyecektir, zira ben; peygamberlerin sonuncusuyum."

Abdullah bin Zübeyr´den gelen bir rivayet de şöyledir: Peygamber (s.a.v.) buyurdu: "Otuz kadar yalancı deccâl çıkmadıkça kıyamet kop maz! Müseylime, el-Ansî ye Muhtar bunlardandır. Arap kabilelerinin en şerlisi ise, hiç şüphesiz Ümeyye Oğullarıdır! Sonra Hanîfe Oğulları ile Sakîflilerdir." [125]

Yine Müslim Esma bint-i Ebu Bekr´den şu haberi vermiştir: Bir gün Esma, meşhur Haccâc´a hitaben: "Ben işittim ki Peygamber (s.a.v.), "Sakîf kabilesi içinde bir büyük kezzâb ile bir mübîr adam vardır! Kezzâb´m kim olduğunu biz gördük. Mübîr´e gelince: Bu çok zâlim adam, senden başkası olmasa gerektir!"

(Beyhakî dahî, bunun benzeri bir haberi, îbn-i Ömer´den rivayet etmiştir.)

îbn-i Sa´d ile Beyhakî Ömer bin el-Hattâb´ın şu haberini verirler: Adamın biri, Ömer bin el-Hattâb´a gelip dedi ki: "Ben ´Irak´tan geliyo rum. Oranın halkı, kendi imamlarını taşa tuttular." Ömer bu haberi a-lınca çok kızdı ve kalkıp kendisini toparlayabilmek için namaza durdu. Namazını da yanılmadan kılamadı. Namazdan sonra ise: "Ey Allah´ım, onlar beni allak-bullak etti, namazımda yanılttı. Sen de onları allak-bullak et! Sakîfli genci, bir an Önce onlara musallat kıl! Onların hak kından ancak o gelir. O, onların iyilerinin iyiliğini kabul etmediği gibi, kötülerinin kötülüğünü de affetmiyecektir!" diyerek bedduada bulun du."

Ömer, bunları söylediği zaman, henüz Haccâc-ı Zâlim, dünyaya gelmemişti. Anasından doğmamıştı. îşte bu sebeble Ebu´l-Yemân der ki: "Ömer, Haccâc´ın günün birinde mutlaka çıkacağını biliyordu Zira Resûl-i Ekrem Efendimiz, bu hususu onlara haber vermişti- Iraklıların imamlarını taşladıklarına dâir haberi alınca, çok kızdı ve namazında dahî yanıldı. Iraklılara gelecek olan azabın, bir an önce gelmesi için du ada bulundu."

Ahmed ile Beyhakî de Hasan tarikiyle Ali´nin bir haberini verirler. O, Kûfeliler için demiştir ki: "Allah´ım, bunlar benim kendilerine olan güvenime ve güven vermeme karşı nasıl hiyânetle mukabele ettilerse, Sakîfli genci bir an önce gönder de, çalımlı çalımlı yürüyerek onların üzerine yürüsün de cezalarını versin! Onların içinde câhiliye hükmüyle yürüteceği hükmünü yürütsün!"

Hasan-ı Basrî der ki: Ali (r.a.), böyle bir bedduada bulunduğu za man, Sakîfli genç (Haccâc-ı Zâlim), henüz dünyaya gelmemişti.

Yine Beyhakî´nin Hubeyb bin Ebu Sâbit´ten olan rivayeti de şöyle dir: Bir gün Ali, adamın birine: "Sen, Sakîfli genci görmeden Ölmezsin!" dedi. Adam hayretle sordu: "Sakîfli genç kimdir?" diye. Ali şu karşılığı verdi: "Kıyamet günü kendisine: "Sana cehennem köşelerinden şu köşe yeter!" denilecek olan bir adamdır. Öyle bir adam ki, yirmi veya yirmi küsur yıl iş başında kalır. Ortalığı kırar geçirir. Irtikâb etmedik bir gü­nah bırakmaz. Hattâ günahlardan bir tanesi kalmış olsa, önündeki ka pıları kırarak o günaha yine ulaşır ve işler. Kendisine itaat edenler sayısınca itaat etmeyeni öldürür." İtaati olanın sebebiyle, olmayanı katleder."[126]



[124] Haccâc ile ilgili olarak el-Meârifte verilen bilgi şu merkezdedir: Haccâc bin Yu­suf, Ebu Muhammed künyesini taşır ve ahfaş (gündüzleri zayıf gören) ve küçük gözlü, ince sesli birisi idi. Onun ilk valilik görevi aldığı yer, Tebâle idi. Oraya vardığı zaman, yerini kü-çümsemiş, geri dönmüştü. Bu halk arasında darb-ı mesel haline gelmişti: "Haccâc´m gö zündeki Tebâle´den daha küçük" denilirdi. Ebân bin Mervân´m bazı vilâyetlerdekİ emniyet görevlisi olarak da çalıştı. Abdullah bin Zübeyr Mekke´de ayaklandığı ve kendisiyle çarpışıl-dığı bir sırada Haccâc, Abdü´l-Melik´e giderek: "Ben, rüyamda Abdullah bin Zübeyr´in derisini yüzüyordum. Bu durumda benî ona karşı göndermelisin jedi. Halîfe de onun, bin askerle Tâİf´e gidip ikinci emrini beklemesini söyledi. İkinci bir emriyle de Abdullah´a karşı gönderdi. O da gidip onu muhasara altına aldı ve mağlub etti. Onu öldürdü ve sonra Ölüsünü astırdı. Bu 73. senede olmuştu. Sonra halife onu, Hicaz valiliğine getirdi. O üç sene orada valilik yaptı, hac mevsiminin imamlığını da... Sonra Irak valiliğine atandı. Bu sırada kendisi otuz üç yaşında İdi. Yirmi sene de Irak´ta valilik yaptı. Doksan beş Hicret yılında orada vefat etti.

[125] Bu Muhtar´a gelince: O da Haccac gibi Sakiflidir. Mus´ab bin Zübeyr zamanında Kufe´yi ele geçirdi ve orada peygamberliğini iddia etti. Basralılar, Mus´ab ile birlikte gidip onu tepelediler ve yok ettiler.

Tirmizîde bunu şu sözlerle rivayet etmiştir: "Resûlullah (s.a.v.), vefat ettikleri sırada şu üç kabileyi hiç sevmezlerdi: Sakîf, Benî Hanîfe ve Ümeyye." Sonra Tirmizî, bu rivayetin garîb olduğunu söylemiştir.

[126] Bu, kabul edilemiyecek derecede bir mübâleğadır. Gerçi Haccâc´m ne kadar zâlim olduğunu biliyoruz. Fakat hiçbir günah bırakmadan, tek isyanı dahî îerketmeden, hepsini teker teker irtikab ettiği, ne söylenebilir, ne de kabul edilebilir. Aslında onun bir tek günahı vardır, o da kan dökme. Evet, haklı haksız demeden çok sayıda kan dökmüş bu su retle Mervânîlerin yakınlığını elde etmeye çalışmış ve elde etmiştir de. Hiç şüphesiz, bun ların teker teker hesabını da verecektir. Fakat ismi üzerinde zalim olan Haccâc´ın dahî, birtakım hasenatı yok değildir. Meselâ: Mushaf-ı Şerîf´lerin noktalanıp işaretlenmesi, onun emriyle olmuştur. Keza Mushaf-ı Şerîf, kendisinin elinden hiç düşmezdi. Bir defasında o, hapishaneleri teftîş ediyordu. İçeriden bir ses: "Bakarsın yakında Allah bir kurtuluş ihsan eder! Zira Allah´ın her gün kulları üzerinde emir ve icrââtı vardır" diye şiirler söylüyordu. Haccâc bunu duyunca: "Vallahi bu, Kur´an´ın: "Allah her gün bir şe´n içindedir" ayetinden a-lınma bir sözdür!" diyerek memnun olmuş ve o adamı çağırtarak kendisini serbest bırak mıştır. Hasanü´l-Basrî´nin de: "Vallahi Allah, Haccâc´tan intikam alacağı gibi, haksız yere onu kötüleyip gıybet edenlerden de intikam alacaktır!" dediği de bizce malum bulunmaktadır.

Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 2/250-252.