> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Mucize Ve Büyük Özellikleri > Peygamberimizin, Diğer Peygamberlere Üstünlüğünü İfade Eden Özellikleri
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Peygamberimizin, Diğer Peygamberlere Üstünlüğünü İfade Eden Özellikleri  (Okunma Sayısı 4485 defa)
04 Ocak 2010, 19:04:44
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 04 Ocak 2010, 19:04:44 »



Peygamberimizin, Diğer Peygamberlere Üstünlüğünü İfade Eden Özellikleri


Bu bölümde, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz´e verilip de diğer pey gamberlere verilmemiş olan, Peygamberimiz1 in afdaliyetini bildiren bazı büyük özellikleri anlatılacaktır. Bunların sayısı hakkında bir fikir veren Ebû Sâid el-Nisâburi, Şerefü´l-Mustafa adlı kitabında şöyle demektedir: "Peygamber (s.a.v.) Efendimiz´in diğer peygamberlere karşı üstünlüğü nü ifade eden özellikleri, sayı itibariyle altmış kadardır." işte o, böyle demektedir. Ben de diyorum ki: "Sevgili Peygamberimiz´in bu sayıdaki özelliklerini, birden altmışa kadar saymış ve bunu yazıya almış bir alim bilmiyorum. Benim naçizane araştırmalarıma göre ise, aslında bu sayı daha da büyüktür. Yâni Peygamber Efendimiz´in özellikleri; bu husus taki hadislerin ve eserlerin tamamını gözden geçirdiğimiz zaman, bun ların; yukarıda bildirilen sayının üç katma çıktığı görülür. Ben bunları inceledim ve aynı zamanda dört kısma ayrılmış olduğunu gördüm. (Yâni tamamını, dört bölümde mütalaa ettim). Şöyle ki: Sevgili ve büyük Pey-gamberimizm bu büyük özelliklerinin birinci kısmı: O´nun zatına ait olup dünyada kendisine verilmiş bulunanlar, ikincisi: Yine O´nun zatına ait olup ahirette kendisine verilmiş (verilecek) olanlar. Üçüncüsü: O´nun ümmetine ait olup dünyada verilmiş bulunanlar. Dördüncüsü: Yine O´nun ümmetine ait olup ahirette verilecek olanlar. Şimdi böylece dört kısma ayırdığımız bu özellikleri, geniş bir şekilde ve ayrı ayrı bölümler halinde anlatalım.[1]




[1] Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 2/353.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Peygamberimizin, Diğer Peygamberlere Üstünlüğünü İfade Eden Özellikleri
« Posted on: 23 Nisan 2024, 18:48:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Peygamberimizin, Diğer Peygamberlere Üstünlüğünü İfade Eden Özellikleri rüya tabiri,Peygamberimizin, Diğer Peygamberlere Üstünlüğünü İfade Eden Özellikleri mekke canlı, Peygamberimizin, Diğer Peygamberlere Üstünlüğünü İfade Eden Özellikleri kabe canlı yayın, Peygamberimizin, Diğer Peygamberlere Üstünlüğünü İfade Eden Özellikleri Üç boyutlu kuran oku Peygamberimizin, Diğer Peygamberlere Üstünlüğünü İfade Eden Özellikleri kuran ı kerim, Peygamberimizin, Diğer Peygamberlere Üstünlüğünü İfade Eden Özellikleri peygamber kıssaları,Peygamberimizin, Diğer Peygamberlere Üstünlüğünü İfade Eden Özellikleri ilitam ders soruları, Peygamberimizin, Diğer Peygamberlere Üstünlüğünü İfade Eden Özellikleriönlisans arapça,
Logged
09 Mayıs 2012, 12:48:23
muhsin iyi

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 87


« Yanıtla #1 : 09 Mayıs 2012, 12:48:23 »

Hz. Muhammed’in (Peygamberimizin) Üstünlüğü, Âlemlere Rahmet Vesilesi Olması   
Nefsin damarları pek çoktur. Bunlardan bir tanesi, kendisini herkesten üstün görmesidir. Daha doğrusu, nefsin kendisinden daha büyük ve şerefli insanlara tahammül edememesidir.  Maalesef tarih boyunca peygamberlere karşı gelen bütün insanlar, nefsin bu damarıyla hüsrana düşmüşlerdir. Nefsin bu damarı ise herkeste vardır. Bugün peygamberler olmasa da onun misyonunu taşıyan kimseler mevcuttur. Rabbani âlimler (mürşid-i kâmiller), peygamberin varisleridir. Onları inkâr eden, onlara kötü sözler söyleyen kişiler de maalesef bu nefis damarı ile hareket etmektedirler.

   Hz. Muhammed Aleyhisselam hakkında konuşurken bazıları ona salât ve selam getirmeyi gereksiz bulurlar. Nedense salât ve selam getirmek ağırlarına gider. İsminin başına Hazreti unvanını koymayanları da var. Tabii böylelerinin şayet İslam’la yakından ve uzaktan bir ilgileri yoksa insan bunları normal karşılıyor, ama namaz kılıp da davası İslam olanların böyle tavırlarını anlamak gerçekten zordur.

   Kendimi şöyle bir yoklayınca gençliğimde okuduğum bazı kitapların etkisi ile bir dönem peygamberimize (s.a.s) karşı büyük bir saygısızlık içerisinde bulunduğumu hatırladım. Bunun tabii en birinci nedeni içerisinde yer aldığım bir guruptu. İnsan alışkanlıkların iyilerini de kötülerini de genellikle böyle kapıyor. Bir de tabii böyle konuları. Hâlbuki ibadetlerini yapan bir gençtim. Ama peygamberimizi (s.a.s) diğer peygamberlerle (a.s.) aynı, eşit görmek ve tutmak istiyordum. Bakara suresinin son ayetlerinde geçen ‘Peygamberlerinden hiç biri arasında ayrım yapmayız.’ ifadelerine saplanıp kalırdım. O nefis damarım, nedense her peygamberi bir ve eşit görmek düşüncesinde ayak diretir, marifetmiş gibi ilgili ayeti delil gösterip dururdu. Şimdi kendimi biraz tarafsız bir şekilde tahlil edince bu nefis damarının amacının aslında peygamberlere karşı gelmek olduğunu, ama buna gücü yetmeyince, bu çeşit cılız ve zayıf bir yola başvurduğunu aynelyakin anladım. Demek ki, bir peygamberin zamanında yaşasaydık ve bu biçimde bir nefis damarına biraz uysaydık ona direk karşı gelip hidayetten mahrum kalacaktık. Allah korusun. 

   Hâlbuki anne babalar bilirler ki, aileye en son katılan çocuk, diğerlerine göre daha sevgilidir. Anne babalar evlatları arasında ayrım yapmak istemeseler de durum genellikle böyledir. En küçük çocuk sevginin merkezi olmaktan kurtulamaz. Peygamberimiz (s.a.s) peygamberlik zincirinin son halkasını oluşturduğu gibi kendisi üzerinde Allah’ın sevgilisi olma (habibullah) nimeti de tecelli etmiştir. Allah (c.c.) peygamberimizi (s.a.s) bu makama layık görmüştür. Dünya ve ahreti bu sevgi temeli ile yaratmıştır. Dünya ve ahreti bir ağaca benzetirsek peygamberimiz (s.a.s) bu varlık ağacının meyvesi gibidir, yani yaratılış amacıdır.  Onun için bir kutsi hadis-i şerifte yüce Allah ‘Sen olmasaydın, Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım.’ diye peygamberimizin (s.a.s) şanında bu sevgisini ifade etmiştir.

   Kuşkusuz yüce Allah sınırsız sayıda evrenlerin yaratıcısıdır. O’nun dünya dışında başka gezegenlerde de bizler gibi imtihana tabi tutulan varlıklar yaratması şanına uygun düşer. Şanını yüceltir. O’nun yaratıcılığını sadece bu evrenle sınırlı tutmak da doğru değildir. Yüce Allah’ın yaratıcılığına bir son ve sınır koymak zulümlerin ve günahların en büyüğüdür. Yüce Allah (c.c.) nasıl dünya üzerinde tarih boyunca her kavme (bir hadis-i şerife göre toplam 124.000) peygamber göndermişse, evrendeki yaşam olan, yani bizler gibi akıllı varlıkları olup da imtihan edilen her gezegene de peygamberler göndermiştir. Muhakkak ki onların son peygamberi de bizim peygamberimiz gibi sevgili unvanına mazhar olmuştur. Yukarıdaki ‘Sen olmasaydın, Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım.’ hadis-i şerifi onlar için de ayrı ayrı varit olmuştur.

   Peygamberimiz (s.a.s) daha dünyaya gelmeden önce ruhlar âleminde de diğer peygamberlerin imreneceği bir şana sahipti. Her peygamber, peygamberimizin (s.a.s) yerinde olmak istiyordu. Barnabas İncilinin muhtelif yerlerinde Hz. İsa Aleyhisselam, peygamberimizin (s.a.s) şanı için onun ayakkabısının bağını bağlama şerefine nail olmayı dilemektedir.

   İmam-ı Rabbani Hazretleri (k.s.) Mektubat’ında şu bilgileri vermektedir: Rivayete göre ruhlar âleminde her peygamber, peygamberimizin (s.a.s) ümmeti olmak için dua etmiş, yalnız Hz. İsa’nın (a.s.) duası kabul görmüştür. O kıyamete yakın Hz. Mehdi Aleyhisselam’a tabi olmak üzere gelecektir. Aslında resuller arası olan bin yıllık süre sadece bizim peygamberimiz (s.as.) için uzatılmış,  Hz. İsa Aleyhisselam’ın kalan dünyalık ömrü gibi 500 yıllık risalet ömrü de bizim peygamberimizin (s.a.s) risalet ömrüne eklenmiştir. 

   Kuşkusuz kıyametin ne zaman kopacağını bilemiyoruz. Zaten bir kişi öldüğünde kıyameti de kopmuş demektir. Bu konuda meraklı olmak da doğru değildir. Çünkü Allah (c.c.) bir hikmete göre bunun gizli kalmasını istemiştir. Bir Müslüman’ın da Allah’ın gizli kalmasını istediği şeylere karşı meraklı olması da her şeyden önce edebe aykırıdır. Şimdi hicri 1433 yılını yaşıyoruz. Bilmiyorum ama sona yaklaştık gibiyiz. Çünkü 1500’lü yıllara az kaldı. Hz. Mehdi Aleyhisselam ile Hz. İsa Aleyhisselam’ın zamanları yaklaşmış gibi. Hadis-i şeriflere göre onların vaktinde pek çok Hıristiyan ülkenin insanlarının İslam’la tanışacağı, insanların akın akın Allah’ın dinine gireceği, kırk yıl gibi bir zamanda dünyanın savaştan uzak, bolluk ve bereket ile dolacağı belirtilmektedir. Bu konudaki yüzlerce senedi sahih hadis-i şerifi inkâr etmek, görmezlikten gelmek, tevil etmek mümkün değildir. Ama bir kenara da çekilip Hz. Mehdi Aleyhisselam ile Hz. İsa Aleyhisselam’ı beklemek gibi pasif bir tavra da karşıyız. Bir Müslüman’ın her devirde her an yapacağı önemli, etkin işleri vardır. Ama kuşkusuz bu haberler yani ilgili hadis-i şerifler, Müslümanların ümitlerini canlı tutmakta, onlara bir güven duygusu da vermektedirler. Moral olarak bunlara da muhtaç durumdayız. Çünkü insanları ayakta tutan şeyler ideallerdir, ümittir.

   Hz. Mehdi Aleyhisselam’ın peygamberimizin (s.a.s) soyundan olması, Hz. İsa’nın (a.s.) Hz. Mehdi Aleyhisselam’a tabi olması peygamberimizin (s.a.s) şanını yüceltmektedir, yükseltmektedir.

   Dünya kurulalı beri 313 resul gelmiştir. Resul yeni şeriat getiren peygamber demektir. Yani kitaplı peygamberdir. Her resul arasının bin yıl olduğunu belirtmiştik. 124.000 tane de nebi görevlendirilmiştir. Nebi bir resula tabi olup da kendisine şeriat ve kitap verilmeyen peygamberdir. Her resulun onlarca nebisi olmuştur. Bunlar kavimlerini bağlı oldukları bir resulun şeriatine göre uyarmışlar, hak yola davet etmişlerdir. Eski zamanlarda pek çok kişi Allah’ın dinine uymak, bir peygambere bağlanmak için kavim kavim dolaşırlardı. Peygamber ararlardı.

Peygamberimize (s.a.s) tabi nebiler olmamıştır. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.s) son resul ve nebidir. Onun nebilerinin olmamasının hikmetleri vardır. Bu bir eksiklik değildir. Peygamberimizin (s.a.s) şanını yükselten bir şeydir. Demek ki peygamberimizin (s.a.s) şanı o kadar büyük ki, Allah geçmiş zamanlarda bin yıl süre içerisinde resullere yardımcı olarak gönderdiği nebileri peygamberimiz (s.a.s) için gerekli görmemiştir. Yani ampul büyük ve güçlü olunca mumlara hacet kalmamıştır. 

   Hadis-i şeriflere göre peygamberimiz (s.a.s), âlimleri varisleri olarak ilan etmiştir. Tabii bu âlimler kafaları bilgi yüklü olup da yaşantısı İslam’dan uzak kişiler değillerdir. Bunlar Rabbani âlimlerdir. Yaşantıları, ahlakları tıpkı peygamberimizi (s.a.s) andırır. Bunlara mürşid-i kâmiller de denir. Bir kişi can u gönülden böyle bir mürşid-i kâmili ararsa, bu kişi tıpkı eski devirlerde kavim kavim dolaşıp da peygamber arayan kimse gibidir. Böyle bir kişi Rabbani âlimi yani mürşid-i kâmili bulursa Allah gerçek mürşid-i kâmile ait pek çok işareti ve kerameti de ona gösterir. En azından nisbet kokusu dediğimiz, uhrevi hoş bir kokuyu koklamayı ona nasip ederek ilgili kişinin peygamber varisi olduğu yönünde kalpleri mutmain kılar. Yeter ki kişi ihlâsla arasın, bu konuda niyeti temiz olsun. Bu öyle hafif bir koku değildir. Yani belli belirsiz hissedilmez. Halkın tabiriyle burnun direklerini kırarcasına hiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde net ve açık olduğu kadar, yoğun olarak da kendisini belli eder. Bu genellikle pek çok kez de tekrar eder. Her haliyle cennet kokusu olduğu kuşkuya mahal bırakmaksızın açıktır. Çünkü dünya kokularından ayrılan belirgin farklılıklara sahiptir. Sahabelerin Hz. Resul’den geldiğini söylediği koku ile Hz. Yakup’un (a.s.) uzaktan kokusunu aldığı Hz. Yusuf’un (a.s.) gömleği de bunlardandır. Haddizatında her peygamberin, velinin kendine mahsus cennet kaynaklı hoş bir kokusu vardır. Bu konuda manevi olarak bu kokuyu her zaman alma nimetine ulaşmış ve bu özelliği gelişmiş kişiler bunu çok iyi bilirler. Tabii gerçek bir mürşid-i kâmilin elini tuttuğu halde böyle bir kokuyu alamayanlar da vardır. Bu yolda sabır gösterirlerse mürşid-i kâmilleri başka işaretler ve kerametler ile onların bağlılıklarını sağlamlaştıracaktır. Aslında işaret ve keramet bağlılıkları zayıf olanlara gelir. Güçlü olanların bu gibi şeylere ihtiyaçları yoktur. Belki de bu yüzden bazı sofiler böyle işaret ve kerametlere hiç şahit olamazlar.

   Peygamber varisi olan Rabbani âlimler, yani mürşid-i kâmiller her çeşit kerameti bağlılarına gösterebilirler. Dolayısıyla bütün bunlar da peygamberimizin (s.a.s) şanını yükseltmektedirler. Çünkü mürşid-i kâmiller gerek ahlakları gerekse yaşayışları ile peygamberimizi (s.a.s) örnek alırlar. Aslında onlardan zuhur eden keşif ve kerametler peygamberimizden (s.a.s) kaynağını alır.

   Peygamberimiz (s.a.s) devrinde yaşamadığımız için büyük bir üzüntü duymaktayız. Ama peygamberimiz ölmemiştir. Hatta hayattakinden daha canlı ve etkin bir şekilde yaşamaktadır, ümmetinden de her kişiden haberdardır. Onunla iletişim kurmanın en güzel yolu ona ç...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
03 Ocak 2014, 19:41:27
-merve-7d-

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 746


« Yanıtla #2 : 03 Ocak 2014, 19:41:27 »

ikinci paragrafta bahsedildiği gibi peygamberimiz sav.;in isminden bahsedildiğinde özellikle internet sitelerinde Hazreti ünvanını kullanmamaları nefsin insanlara oynadığı bir oyundur.Veya peygamberimizin adı anıldığında  müslümanların salat ve selam getirmemeleride çok acı verici
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

"Birisi sordu: 'Aşıklık nedir ?' Dedim ki : " Benim gibi olursan bilirsin!.."
HZ.MEVLANA
03 Ocak 2014, 20:50:56
Zeynep 8D

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 2.287



« Yanıtla #3 : 03 Ocak 2014, 20:50:56 »

Allah’ın İnsanlara gönderdiği bütün peygamberlere iman etmemiz gerekir.Bütün peygamberler insanlığın en üstün ve en faziletlileri olmakla beraber, kendi aralarında derece ve mertebe farkı olabilir. Allah Teâlâ, insanlar arasından bazısını husûsî bir görev için seçmiştir. Bunlar, Allah’tan alacakları mesajları, eksiksiz ve kusursuz olarak insanlara ulaştıracak olan peygamberlerdir.   parmak işaretiyle ayın yarıldığı, avucundaki çakıl taşlarının dile geldiği, ağaçların yerinden sökülüp yanına gelerek: “Selam sana ey Allah’ın Resûlü!” dedikleri, bir iki avuç hurmayla üç yüz kişinin doymasına vesile olan, bir kadeh sütün elinde bereketlenmesiyle onlarca kimseyi doyuran, parmaklarını küçük bir kabın içerisine batırdığında ellerinden çeşme gibi suların aktığı ve üç yüz insanın rahatlıkla abdestini aldığı, bir zamanlar üzerinde hutbe okuyup, kendisine minber yapıldıktan sonra ayrıldığı kuru kütüğün bütün bir cemaat tarafından duyulacak kadar ağladığı, gezerken ağaçların ve taşların selam verdiği, ağrıdan kıvranan Hz. Ali (ra)’ye dokunmak suretiyle ağrılarını giderip bir daha böyle bir ağrı görmemesine vesile olan şifalar saçan, dilsiz çocukların yanına geldiğinde aniden dillerinin çözülerek "Sen Allah’ın Resûlüsün" dedikleri bir insandır. Dokunmasıyla acı suların tatlandığı, kurt ve arslan gibi yırtıcı ve vahşi hayvanların dahi tanıyıp itaat ettiği bir insan…
 Öyle çoktur ki ... ALLAH peygamberleri özel yaratmıştır.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

İlim servetten üstündür. Çünkü serveti sen korursun; oysa ilim seni korur.
01 Nisan 2015, 17:51:26
Ramazan.
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 6.353



« Yanıtla #4 : 01 Nisan 2015, 17:51:26 »

Es Selamün Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatühü . Allah’ın İnsanlara gönderdiği bütün peygamberlere iman etmemiz gerekir. Onlar insanlığın iftihar vesilesi ve önderleridir.
Bütün peygamberler insanlığın en üstün ve en faziletlileri olmakla beraber, kendi aralarında derece ve mertebe farkı olabilir. Nitekim,
“Peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kıldık.” (Bakara, 2/253; İsra, 17/21, 55)
ayetleri onların kendi aralarında üstünlük olabileceğine işaret eder.
Ayrıca,
“Seni alemlere ancak rahmet olarak gönderdik.”(Enbiya, 21/107)
ayeti, bütün mevcudatın rahmet sebebinin Peygamber Efendimiz (s.a.s.) olduğunu göstermektedir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 01 Nisan 2015, 17:52:08 Gönderen: Ramazan 7D »
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes