๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucize Ve Büyük Özellikleri => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 07 Ocak 2010, 23:19:43



Konu Başlığı: Peygamberimizin Bir Özelliği De Dilediği Kimseye Dilediği Hükmü Tahsis Etmesidir
Gönderen: Sümeyye üzerinde 07 Ocak 2010, 23:19:43
Peygamberimizin Bir Özelliği De, Dilediği Kimseye Dilediği Hükmü Tahsis Etmesidir


Ebû Dâvud ve Nesâî, Umârâ bin Huzeyme tarikiyle onun amca sından rivayet ederler. O şöyle demiştir: Bir gün Peygamber (s.a.v.), ârâbîlerden birinden bir at satın almıştı... Peygamberimiz ona: "Haydi benimle gel de parasını vereyim!" demiş. Peygamberimiz önde, ârâbı arkada giderlerken, ârâbî gecikmiş ve arkada kalmış... Ar âbı yedip gi derken, görenler: "Bu ata şu parayı verelim, bize satar mısın?" diye ta­kılmışlar. Tabîi bunlar, bu atın Peygamberimiz´e satıldığını bilmiyor larmış. Peygamberimiz´de hayli önde gidiyorlarmış. Derken satın almak isteyenler Peygamberimiz´in verdiği fiyattan daha fazla fiyat teklif e-derler. Bunu üzerine ârâbî, Peygamberimiz´e nida ederek: "Sen bu atı gerçekten satın aldı isen al, değilsen ben onu satıyorum!" der. Peygam berimiz, ârâbînin nidasını duyunca bekler ve ârâbî O´nun yanma gelir. Bu sırada Peygamberimiz: "Ben senden bu atı satın almamış mıyım?" buyurur. Arâbî: "Hayır, vallahi ben sana bu atı satmadım!" der. Pey gamberimiz de kararlı olarak: "Ben senden bu atı satın aldım!" buyurur. Derken insanlar araya girer. Arabî: "Satmadım-" der. Peygamberimiz de "satın aldım" der. Nihayet ârâbî: "Sattığıma dâir şahidini getir!" demeye başlar. Oraya toplanan müslümanlar da: "Yazık sana! Hiç Resûlüllah hak olandan başkasını söyler mi?" diyerek ârâbîye çıkışırlar. Derken o-raya Huzeyme gelir ve durumu öğrenince: "Senin bu atı Resûlüllah´a sattığına dâir ben şâhidlik yapıyorum!" der. Resûlüllah ise Huzeyme´ye dönerek: "Sen, neye dayanarak şahitlik yapıyorsun?" buyurur. Huzey me de: "Ey Allah´ın Resulü, ben bu hususta senin doğru söylemiş oldu ğunu asdîk ederek şahitlik yapıyorum!" cevabım verir. Bunun üzerine Peygamberimiz, Huzeyme´nin şahitliğini iki şahit yerine tutarak neti ceye bağlar."

(Bu olayla ilgili Ibni Ebû Üsâme´nin Nûmân bin Beşîr´den olan rivayetinde ise, ifâde biraz farklıdır ve şöyledir: "Peygamberimiz: "Ey Huzeyme, biz senin şahitlik yapmanı istemedik. Sen nasıl şahitlik ya pıyorsun?" buyurdu. Huzeyme de: "Biz senin semâdan getirdiğin haberi tasdik edip dururken, şu ârâbiye karşı mı seni tasdik etmiyeceğiz!" cevâbını verdi. îşte islâmda, Huzeyme´nin şahitliği, iki kişinin şahitliği yerine tutulmuştur ve bu Huzeyme´ye mahsustur. [119]

Buhârt´nin Târih´inde Huzeyme´den rivayeti şöyledir; Peygamber (s.a.v.) buyurdu: "Huzeyme, her kimin lehine veya aleyhine şahitlik e-derse; o hususta Huzeyme´nin şahitliği yeterlidir!"

Buharı ve Müslim Berâ bin Azib´ten rivayet eder. O şöyle demiştir: "Kurban bayramı gününde Resûlüllah (s.a.v.) bize hitâb edip: "Her kim bizim şu namazımızı kılar, kurbanımızı keserse; kurbanını vaktinde kesip edâ etmiş olur! Her kim de namazdan evvel kesecek olursa, o, kurban değil, yiyeceği ettir. (Kurban sevabı yoktur.)" Bu sırada Ebû Berede bin Neyyâr ayağa kalkıp: "Ey Allah´ın Resulü, ben namaza çık­mazdan Önce kesmiştim. Ve ben bugünün, yeme-içme günü olduğunu düşünerek acele etmiş oldum. Kendim yedim ve halkıma ve komşuları ma da yedirmiştim" dedi. Peygamberimiz ona: "Bu, et için bir koyun kesmedir!" buyurdu. O da dedi ki: "Benim yaşını doldurmamış bir oğla ğım var. Eti de iyi... Bunu kurban olarak kessem olur mu?" Peygambe rimiz ona cevaben: "Evet olur. Fakat senden sonra bir başkası için caiz olmaz!" buyurdu. [120]

îbni Sa´d ve Hâkim Umara binti Abdurrâhman´dan rivayet eder. O da Ebû Huzeyfe´nin eşi Sehle´den nakleder. Sehle şöyle demiştir: "Bir-gün ben, Ebû Huzeyfe´nin âzadlısı Sâlim´in, ev halkımızdan biri gibi, e-vimize girip çıktığını Resûlüllah´a arz ettim. Resûlüllah da bana, Sâlim´i emzirmemi emretti. Ben de onu emzirerek kendime sütkardeş edindim. Ben, Resûlüllah´m emriyle Sâlim´i emzirdiğim zaman, Salim koc aan bir adamdı. [121] Bu olay, Bedir harbinden sonra olmuştu..."

Buharı ve Müslim Ümm´ü Seleme´den rivayetle onun şöyle dediğini nakleder: "Peygamber´in (s.a.v.) eşlerinden (Aişe´den) başkaları, emzir mek suretiyle birisini sütkardeş edinmeyi kabul etmediler ve: "Bu an cak, Resûlüllah Efendimiz´in Sâlim´e mahsûs olmak üzere verdiği bir ruhsat idi" dediler." [122]

îbni Sa´d Ali´den nakleder: Peygamberimiz´in amcası Abbas, Pey-gamberimiz´den, yılım doldurmadan zekâtını verip veremeyeceğini sor du. Peygamberimiz de kendisine ruhsat verdi."

(Yine îbni Sa´d, Hakem bin Uyeyne´den nakleder: Peygamber (s.a.v.), amcası Abbas´ın, yılım doldurmadan, iki senelik zekâtım ver mesi için izin verdi.)

îbni Sad, Cafer bin Muhammed´den nakleder. O da babasından şöyle demiştir: "Ümmü Eymen, Peygamber´in (s.a.v.) yanına geldiği za manlarda, "Selâmün aleyküm" diyemezdi de, "Selâmün lâ aleyküm" derdi. Peygamber de (s.a.v.), onun selam yerine bu şekilde söylemesine ruhsat vermiştir." [123]

Yine îbni Sa´d, Münzir el-Sevrî´nin şöyle dediğini naklediyor: "Ali ile Talha arasında bir münakaşa çıktı. Talha Ali´ye: "Senin Resûlüllah´a karşı gösterdiğin cür´et gibisi, doğrusu görülmüş değildir!" dedi. Sebeb olarak da: "Sen, Hz. Peygamberin hem adını verdin, hem de künyesini!" diyordu ve Peygamberimiz´in bunu menettiğini dile getiriyordu. Ali ise bunun üzerine, Kureyş´ten bâzı kimseleri çağırdı ve onlara hitaben: "Peygamber Efendimiz´in bana: "Ey Ali, senin ileride bir oğlun olacak ve sen ona, benim adımı ve künyemi vereceksin!" dediğini ve "bu, ümmet lerimden başkaları için caiz olmaz!" buyurduğunu sizler işitmediniz mi?" diyerek bir soru yöneltti. Kureyşliler de buna şahitlik ettiler."

îbni Sa´d´ın Münzir el-Sevrî´den diğer rivayeti ise şöyledir: "Ben, Muhammed bin Hanefiye´nin şöyle dediğini işittim: "Bu, Ali´ye mahsus tu. Ali bunu Peygamberimiz´e sormuş ve O´nun iznini almıştı..." [124]




[119] Bu, Huzeyme´ye has bir şeytdeğildır. İslâm´ın kadısı, maksat hasıl olduğu taktirde, bir tek şâhidlik iktifa ederek hukum verebilir.

[120] O, kurbanını kesmekte hata ettiği için ona caiz, başkasına değildir. Çünkü başkasının böyle bir mazereti yoktur.

[121] Sehle, sütünü bir kaba sağmış, Salim de o kaptan içmiştir.

[122] Aişe validemiz bunu kabul etmiştir ve o, Peygamberimiz´in´eşlerinin en âlime ve fakihesidir. O, bunu Sâlim´e hâs saymamıştır.

[123] Çünkü o Habeşlı olup, dili dönmüyordu

[124] Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 520-522.