> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Mucize Ve Büyük Özellikleri > Huneyn Gazvesinde Görülen Bazı Mucizeler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Huneyn Gazvesinde Görülen Bazı Mucizeler  (Okunma Sayısı 2605 defa)
27 Aralık 2009, 16:55:15
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 27 Aralık 2009, 16:55:15 »



Huneyn Gazvesinde Görülen Bazı Mucizeler


Buna Evtas Gazvesi de denilmektedir. Her iki yer, Mekke ile Tâif arasındadır. Ayni zamanda Hevâzİn Gazvesi dahi denilmektedir. Çünkü Peygamberimizde savaşmaya gelenler onlardı... Bunlar, Mekke´nin fethini düyunca sıra bize geliyor diyerek silahlanmışlar, Mâlik bin Avf´ın kumandasında birçok kabîle ile birleşerek Huneyn´e gelmişlerdi... Peygamberimiz de on ikibin askeriyle onları orada karşılamıştı...

Buharı ve Müslim Berâ bin Âzib´ten rivayet eder. Ona denilmiştir ki: "Siz Huneyn Gavzesi´nde Resûlüllah´ı bırakarak firar mı ettiniz?" O da şu cevabı vermiştir; "Fakat Allah´ın Resulü firar etmedi! Hevâzin askerleri gerçekten atıcı kimselerdi. Biz kendileriyle karşılaşıp iyi bir hamle yapınca onlar bozuldular. Bizimkiler de ganimet toplamaya başladılar. Bu sırada onlar geri dönüp üzerimize saldırınca bizimkiler bozguna uğradı... Fakat Peygamber (s.a.v.) katırının üzerinde sebat ediyor ve şöyle diyordu:

"Ben Peygamberim, yalan yok! Ben Abdü´l-Muttalib Oğluyum!"

Müslim, Ebû Uvâne ve ISfesâî Abbâs´m şöyle dediğini naklederler: Peygamber (s.a.v.) Huneyn Günü, katırından yere indi ve bir avuç toprak alarak kâfirlerin yüzüne doğru saçtı ve sonra şöyle buyurdu: "Bozguna uğraymız! Muhammed´in Rabbine kasem olsun!" Allah´a yemin ederim ki, Peygamberimiz yüzlerine doğru toprağı saçar saçmaz onlarda bir bozgun oldu ve derhal kaçmaya başladılar..."

Yine Müslim´in Seleme bin el-Ekva´dan rivayeti ise şöyledir: Huneyn Gazvesinde Peygamberimizin katırından indiğini görünce kâfirler üzerine üşüştüler. Peygamberimiz de yerden bir avuç toprak alıp onların üzerlerine doğru saçtı ve: "Hepsinin yüzleri kara olsun!" buyurdular. Hepsinin iki gözü toprakla dolmuştu. Çâreyi geri dönüp kaçmakta buldular..."

Târih´inde Buharı, îhn-i Sa´d, Hâkim ve Beyhakî, Ayyâd bin Haris el-Nusarî´nin şöyle dediğini kaydederler: "Peygamberimiz Huneyn Günü´nde bizim üzerimize bir avuç toprak saçtı... Bu toprak bizim gözlerimize dolarak kaçmamıza sebep oldu..."

Yine BuharVnin Târih´inde ve BeyhakVnin rivayetinde Amr bin Süfyân el-Sakafi´nin şu haberi verdiği kaydedilir: "Huneyn Günü Hz. Peygamber üzerimize bir avuç toprak saçtı. Bu toprak gözlerimize dolarak bizim hezimetimize sebep oldu. Biz orada, etrafımızda ne kadar taş, ağaç ve asker varsa hepsinin üzerimize yağacağım zannettik ve çâreyi kaçmakta bulduk..."

Ibn-i Asakîr´in Haris bin Bedel´den rivayeti de bu şekildedir... Abd bin Humeyd´in ve Beyhakî´nin Yezid bin Amir el-Süvâî´den rivayeti de bu merkezdedir. Huneyn Savaşı´na müşrikler safında katılmış bulunan bu zât da, durumu bu şekilde anlatmış, sadece farklı olarak: "O sırada her birimiz, arkadaşının gözüne toprak dolduğuna dâir şikâyette bulunduğunu görmekte idi..." ifâdesini kullanmıştır... Kendisinden sevkedilen diğer bir rivayete göre, ona o gün, Allah´ın kalblerine ilkâ ettiği korkudan suâl etmişler, o da demiştir ki: "Hz. Peygamber yerden toprak alıp atıyordu, sanki demirden taslar içinde gökten kum yağıyordu! Bu, dışarıda böyle olduğu gibi, içimizde de aynen böyle oluyor, kalblerimiz korku ile doluyordu..."

Beyhakî, îbn-i Asakîr ve Müsned´inde Müsedded, Ümmü Bürsen´in âzadlısı Abdurrahmân´dan şu haberi nakleder: "Bana, Huneyn Savaşına müşriklerle beraber katılmış bulunan bir adam şöyle anlattı: Biz Huneyn´de Peygamber´in ashabı ile karşılaştığımız zaman, onlar bizim karşımızda bir koyun sağımı kadar tutunanı a dılar... Biz, bozguna uğrayan müslüman askerlerin peşine düşmüş onları kovalıyorduk... Derken beyaz katıra binmiş bulunan birisiyle karşılaştık... Bir de ne görelim, bu zat, Hz. peygamber imiş... O´nun yanında bulunan güzel yüzlü ve beyaz adamlar bizi karşıladılar! Bize karşı durup: "Hepsinin yü2)eri ksra olsun) Haydi gen dönünüz)" diye haykırdılar... Arkasm-dan, omuzlarımıza binerek bizi geri sürdüler... işte bizim oradaki geri dönüp kaçışımız böyle olmuştur..."

Beyhakî ve Ebû Nuaym îbn-i îshâk tarikiyle Ümeyye bin Abdullah´tan şöyle nakleder: "Huneyn Gününden önceki gecede Mâlik bin Avf, Peygamber´in ordusunu gözetleyip haber getirmeleri için bâzı adamlar (üç kişilik küçük bir grup) gönderdi... Bunlar kısa bir müddet

sonra kaçarak geldiler. Korkudan titriyorlardı. Mâlik, kendilerine çıkışıp: "Nedir, bu hâl?" diye bağırdı. Onlar da dediler ki: "Biz onlara yaklaşmak üzere giderken alaca (siyahlı beyazlı) âtlara binmiş bâzı beyaz adamlarla karşılaştık... Onlar üzerimize doğru yürüyünce, gördüğünüz gibi kaçıp dönmeye mecbur olduk..."

îbn-i îshak, Beyhakî ve Ebû Nuaym Cübeyr bin Mut´ım´den şöyle rivayet ederler: Huneyn Günü´nde biz peygamber (s.a.v.) ile beraber idik. Tam savaşın kızıştığı bir sırada ben, düşmanla bizim aramızda semâdan, kıldan Örülmüş siyah elbiseler kıyafetinde bâzılarının inmekte olduğunu gördüm. Sanki vadinin her tarafını karıncalar kaplamış gibiydi... Ve hemen sonra düşman saflarında hezimet de yüz göstermiş idi... Biz, bu semâdan inenlerin melekler olduğuna hiç şüphe etmedik..."

Vâkıdî der ki: Bana Muhammed bin Şerahbil´in oğlu İbrahim, babasından naklen dedi ki: Huneyn Savaşı ile ilgili olarak Nadir bin Haris şunları söylemiştir: "Peygamber Huneyn Savaşına çıkarken Kureyş´ten katılan iki bin kadar asker arasında ben de vardım. Fakat bizim maksadımız, eğer durum Muhammed´in aleyhine dönerse, karşı tarafa yardım etmekti... Fakat bizim için böyle bir fırsat olmadı... Huneyn´den dönüşte Cîrâne denilen yere geldiğimizde, Resûlüllah beni gördü, yanma çağırdı ve: "Sen Nadır´sın, değil mi?" dedi. Ben de "Evet, ey Allah´ın elçisi" diyerek karşılık verdim. Fakat hâlâ Huneyn Günündeki niyet ve düşüncede idim... Hz. Peygamber bana dedi ki: "Samimî olarak şehâdet getirmen, senin için Huneyn günündeki düşündüğün şeylerden çok hayırlıdır!"

işte bunun üzerine ben, derhal Allah´tan başka ilâh olmadığına, Muhammed´in de Allah´ın elçisi olduğuna şehâdet getirdim... Benim, huzurunda bu şekilde şehâdet getirmem üzerine Hz. Peygamber, benim hakkımda şu duada bulundu: "Allah´ım onun, bu şehâdet üzerindeki sebatını ziyâde eyle!" îşte ben, bu ikinci şehâdetimden ve Hz. Peygamber´in benim hakkımdaki bu duasından sonradır ki, îmânım ve şehâdetim üzerinde yalçın kaya gibi sabit oldum; hak ve hakîkat üzerindeki hasîretim de son derece ziyâde oldu..."

Beyhakî ve îbn-i Asakîr, Sadaka bin Saîd tarikiyle Mus´ab bin Şeybe´den, o da babası Şeybe bin Osman´dan nakleder. Şeybe demiştir ki: "Peygamber (s.a.v.) Huneyn´e çıktığı zaman, ben de O´nunla birlikte çıkmıştım. Vallahi ben, bu sefere bir müslüman olarak çıkmış değildim. Benim maksadım, Hevâzin´in bir zafer kazanarak Kureyş´i de emri altına almasın, idi... Huneyn´de Resûlüllah ile birlikte iken, O´na dedim ki: "Ey Allah´ın Resulü, ben askerin arasında alaca atlara binmiş tanımadığım bâzı askerler görüyorum!" Bunun üzerine Hz. Paygamber bana: "Ey Şeybe, semâdan inen bu melekleri alaca atlı olarak sâdece kâfirler görür!" Sözünü bu şekilde bitirdikten sonra, mübarek elini göğsüm üzerine koyan Hz. Peygamber: "Allah´ım, Şeybe´ye hidâyet

ihsan eyle!" diye benim hakkımda duada bulundu. Ve bu duasını üç defa tekrar eyledi... Elini kalbimin üzerinden çeker çekmez kalbimin değiştiğini gördüm. Artık Allah´ın yarattığı kuÜarı arasında, bana en sevgili olan O idi! Müslümanlar da Hevâzin ile şiddetli bir çarpışmaya tutuşmuştu. Hz. Peygamber´in binitinin yularından Ömer tutuyordu. Abbâs da saçağından... Abbâs bu sırada: "Ey muhacirler! Ey Bakara Sûresi´nin ehli olan ashâb! Sizler neredesiniz!... işte, Allah´ın Resulü buradadır!" diye yüksek sesle bağırıyordu... insanlar da sür´atle Hz. Peygamberdin yanında toplanmaya başladılar... Peygamberimiz bu sırada: "Haydi ilerleyiniz! Ben peygamberim, yalan yok! Ben, Abdü´l-Muttalib oğluyum!" diyordu... Müslümanlar bunun üzerine bütün güçleriyle düşmana karşı yöneldiler... Çarpıştılar... Peygamber Efendimiz durumu gördü ve: "işte şimdi harb kızıştı!" buyurdu.

İbn-i Sa´d ve îbn-i Asâkîr Abdü´l-Melik bin Ubeyd´ten ve daha başkalarından şu haberi nakletmiştir: Şeybe bin Osman, kendisinin nasıl müslüman olduğunu anlatır ve şöyle derdi: "Peygamber (s.a.v.), Mekke´yi fethettiği zaman, Kureyş ile birlikte Hevâzinliler´le savaşmaya gitmeye ben de karar vermiştim. Maksadım, karışıklık çıktığı bir sırada ansızın Muhammed´in yanma yaklaşmak ve O´nun hakkından gelmek idi... Bu şekilde, bütün Kureyş´in intikamını almış olacağımı düşünüyordum... Müslüman olmak meselesinde ise; "Arapda ve Acemde bütün insanlar istisnasız müslüman olsalar da yalnız ben kalsam, yine de müslüman olmam!" diye düşünüyordum. Nihayet Huneyn´e gittik. Ben, hâlâ ve devamlı olarak fırsat gözlüyordum... Bir ara, ümîd ettiğim karışıklık meydana gelmişti. "İşte fırsat doğdu!" diyerek, Hz. Peygamberce iyice yaklaştım. Hattâ kılıcımı kınından sıyırarak kaldırdım. Tam vuracağım sırada, şimşek çakar gibi ateşten bir alev beni kaplayıverdi... Beni yakıp kül edecek zannettim ve çok kortum. Derhal elimle gözlerimi kapamıştım... Elimi gözümden çektiğim sırada, Hz. Peygamber "Ey Şeybe, yakınıma gel" diyerek beni çağırdı. Kendisine yaklaştığımda eliyle göğsümü sıvadı sonra şu duada Dulundu: "Ey Allah´ım, onu şeytanın şerrinden koru ve kendisine hidâyet ver!" Vallahi, Peygamber´in bu duasından sonra ben Peygamberimiz´i, gözümden, kulağımdan ve öz canımdan daha çok sever oldum... Bende olan şeytanın vesvesesinden de Allah beni kurtardı..."

Sonra Hz. Peygamber bana: "Haydi kılıcınla diğer müslümanlar gibi, Allah yolunda sen de savaş!" buyurdu... Ben de Peygamber (s.a.v.)´in Önünde savaşmaya başladım. Allah bilir ki, sâdece O´nun Önünde savaşarak kendisini düşmandan canım pahasına korumak, bana her şeyden sevimli geliyordu... Eğer o sırada babam sağ olsaydı , da karşıma çıkmış bulunsaydı, onu geri çekilmeye zorlamak için kendisine karşı kılıcımı kullanmakta hiç tereddüt etmezdim... Sonra Peygamberimi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Huneyn Gazvesinde Görülen Bazı Mucizeler
« Posted on: 30 Nisan 2024, 06:56:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Huneyn Gazvesinde Görülen Bazı Mucizeler rüya tabiri,Huneyn Gazvesinde Görülen Bazı Mucizeler mekke canlı, Huneyn Gazvesinde Görülen Bazı Mucizeler kabe canlı yayın, Huneyn Gazvesinde Görülen Bazı Mucizeler Üç boyutlu kuran oku Huneyn Gazvesinde Görülen Bazı Mucizeler kuran ı kerim, Huneyn Gazvesinde Görülen Bazı Mucizeler peygamber kıssaları,Huneyn Gazvesinde Görülen Bazı Mucizeler ilitam ders soruları, Huneyn Gazvesinde Görülen Bazı Mucizelerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes