> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Mucize Ve Büyük Özellikleri > Hayber Gavzesi´nde Vukua Gelen Mucize Ve Fevkaledelikler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hayber Gavzesi´nde Vukua Gelen Mucize Ve Fevkaledelikler  (Okunma Sayısı 1486 defa)
26 Aralık 2009, 23:38:55
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 26 Aralık 2009, 23:38:55 »



Hayber Gavzesi´nde Vukua Gelen Mucize Ve Fevkaledelikler


Buharı ve Müslim, Seleme bin el-Ekva´dan rivayet ederler. O demiştir ki: Biz, Peygamber (s.a.v.) ile birlikte Hayber´e doğru geceleyin yola çıktık. İçimizden biri Amir Bin el-Ekva´a dedi ki: "Haydi, o senin güzel şiirlerinden biraz böyle de dinliyelim!" Amir, şâir bir adamdı ve gerçekten güzel şiirler söylerdi. Kendisine yapılan bu rica üzerine şunları söylemeye başladı:

´ "Allah´ım, eğer sen olmasaydın, biz doğru yolu bulamazdık! Sadaka da vermez, Namaz da kılamazdık!"

"Bağışla bizleri, bütün yaptıklarımız feda olsun Sana! Ayaklarımızı sabit kıl karşılaştığımız zaman düşmanla!"

Bunun üzerine peygamber Efendimiz, " Bu güzel şiiler söyleyerek kafileyi sevkeden kimdir?" buyurdular. "Amir´dir" dediler. Peygamberi miz de: "Allah ona rahmet eylesin!" buyurdu. Dediler ki: "Ey Allah´ın resülu, siz böyle dua edince, Amir´i kaybedeceğiz demektir. Onu bize bağışlasamz da kendisiyle biraz faydalansak daha iyi olmaz mı?" Asker dizilip savaş vaziyeti aldığı zaman, Amir kılıcına el attı ve karşısındaki yahûdiyi ayaklarından vurmak istedi. Fakat kılıcı geri tepip kendi dizine dokundu. Bundan aldığı yaranın tesiri ile vefat etti."

(Bu haberi Müslim, diğer bir vecihten de rivayet etmiştir. Bu vecihte ise şöyle denilmiştir: "Bu şiiri söyleyen kimdir?" diye Hz. Peygamber´in sorusuna, "Amir´dir" denildiği zaman, Efendimiz "Rabbin seni bağışlasın, ey Amir!" dedi. Peygamberimiz, her kim hakkında bu şekilde duada bulunursa, muhakkak o kişi, şehid düşerdi. Bunun için kendilerine: "Yâ Resülallah, onu bize bağışlasan olmaz mı?" denilmişti.) Diğer bir rivayette ise şöyle denilmiştir: (Her kimin hakkında Efendimiz, Özel olarak istiğfarda bulunursa, o kişi muhakkak şehid düşerdi.)

Buhari ve Müslim Seki bin Sa´d´dan şöyle nakleder: "Peygamber (s.a.v.) Hayber günü buyurdular ki: "Ben, şu sancağı yarın, Allah´ın kendi elleriyle bize fetih nasib edeceği birine vereceğim!" Sabah olduğu zaman efendimiz, "Ali nerede?" diye sordu. Kendisine verilen cevapta, Ali´nin iki gözünün de ağrıdığı söylendi. Peygamberimiz de: "Onu bana getiriniz!" buyurdular. Ali geldiği zaman, mübarek tükrüğünü onun gözlerine sürerek ilaçladı ve kendisinin şifâ bulması için Allah´a dua etti. Ali´nin de bunun üzerine gözleri iyi oldu. Hiçbir acısı kalmadı."

Yine Buhari ve Müslim Seleme bin el-Ekva´dan rivayet ederler. O der ki: "Hayber seferinde Ali, rahatsızlığı sebebiyle Peygamber Efendimiz´den geri kalmıştı. Her iki gözü de ağrıyordu. Fakat: "Ben, Hz. Peygamber´den nasıl ayrı kalabilirim?" dedi ve arkadan yetişti. Fetih gününün gecesinde, akşam üzeri idi. Hz. Peygamber (s.a.v.): "Yarm ben bu sancağı, Allah´ın da Resülü´nün de sevdiği bir kişiye vereceğim! buyurdu. Sabah olunca» birde ne görelim, sancağı Ali´ye verdi. Biz ise, Ali´nin rahatsızlığı sebebiyle Resülüllah´ın huzurunda bulunabileceğini ve sancaktar olacağını ümit etmiyorduk. Dediler ki, işte bu Ali´dir. Peygamber sancağı kendisine verdi. Hayber kalasını da Yüce Allah, onun sancaktarlığında müslümanlar için fethetti."

Bu rivayeti Haris ve Ebû Nuaym şu şekilde vermiştir: Ali, sancağı aldıktan sonra kal´aya doğru ilerledi ve kal´anın yakınına sancağı dikti. Kal´adan başım çıkaran bir yahudi, "Sen kimsin?" dr#e bağırdı. O da "Ali" diyerek cevap verdi. Yahudi bunun üzerine: " Âli olacaksınız, üstün geleceksiniz" dedi ve Allah´ın Musa´ya indirdiği Tevrat üzerine yemin etti. Ali de bulunduğu yerden hiç gerilemeksizin, onun elleriyle Allah bize Hayber´in fethini müyesser kıldı."

Ebû Nuaym der ki: Bu haberde, bu yahudinin> kitaplarından edindiği bazı bilgilerle, Hayber´in kimler tarafından fethedileceğine dâir önceden bilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır." [111] Yukardaki kıssanın Ibn-i Ömer, İbn-i Abbâs, Sa´d bin Ebû Vakkâs, Ebû Hüreyre, Ebû Sâid el-Hudrî, İmrân bin Husayn, Cabir ve Ebû Leylâ el-Ensari gibi sahabiler tarafından da rivayet edilmiş olduğunu görmekteyiz. Keza aynı mealdeki bir rivayeti de Büreyde´den nakletmiştir, Beyhakı ve Ebû Nuaym.).

Ahmet Ebû Yâ´Lâ, Beyhaki ve Ebû Nuaym, ayrıca Ali´nin şöyle demiş olduğunu naklederler: "Hayber günü Resülüllah Efendimiz´in mübarek tükrüğü ile gözlerimi ilaçlayıp tedavi etmesinden sonra, bir daha ne gözlerim ağrıdı, ne de bir baş ağrısı duydum."

Beyhaki ve Taberâni ve Ebû Nuaym, Abdurahman bin Ebû Leyla´dan şöyle naklederler: "Ali, çok sıcak bir günde astarlı ve kaim cübbe giyer, hiç sıcağa aldırış etmezdi. Keza çok soğuk bir günde de hafif bir elbise giyer, hiç soğuğa aldırmazdı. Kendisine sorulduğunda: "Ben Hayber seferi´ne arkadan katıldığım halde, fetih gününün gecesi akşamında Resülüllah Efendimiz; ertesi günün sabahında sancağı, Allah ve Resülü´nün sevdiği bir kişiye vereceğini buyurmuş ve sabahleyin sancağı bana vermişti. Benim için bu sırada dua etmişti. Sonra benim hakkımda demişti ki: "Allah´ım, Ali´yi sıcaktan ve soğuktan da koru!" îşte Resülüllah´ın bu duasından sonra ben, soğuk nedir sıcak nedir hiç duymam."diyerek karşılık vermiştir.

Taberâni el-Eysat´ında Süveyd bin Gafle´den şöyle nakleder: "Biz Ali ile karşılaştık. Üzerinde soğuğa rağmen hafif bir elbise vardı. Dedik ki: Ey Ali burası sizin oraya benzemez, burası soğuktur, siz de soğuğa karşı tedbirli olmalısınız!" O bize verdiği cevapta şöyle dedi: "Vaktiyle soğuk havada ben de herkes gibi üşürdüm. Hayber´de Peygamber (s.a.v.), ağrıyan gözlerime mübarek tükrüğünden çalarak ilaçlamıştı ve benim için dua etmişti. îşte o günden beri ben, ne sıcak, ne de soğuk nedir bilmem. Gözlerim de hiç ağrımadı."

îbn-i îshak, Hâkim, Beyhaki Câbir´den rivayet ederler. O şöyle demiştir: "Müslümanlar Hayber´i kuşattığı zaman, Yahudi Merhab kal´adan çıkarak kendisine mübariz istedi ve müslümanlara meydan okudu. Muhammed bin Mesleme ortaya atıldı ve ona mübâriz oldu. Derhal Peygamber (s.a.v,) dua buyurup: "Haydi, onun üzerine yürü!" buyurdu ve: "Allah´ım, ona yardım et de düşmanını haklasın! "diyerek Allah´a niyaz eyledi. îkisi tutuştular. Muhammed bin Mesleme, düşmanın hakkından geldi ve onu yere serdi." [112]

Beyhaki, Mûsâ bin Ukbe ve Urve tarîkıyla şu haberi nakletmiştir: Hayber Günü, Hayber ehlinden siyah bir köle efendisine ait koyunları da önünde sürerek geldi ve: "Eğer ben müslümün olursam, bana ne var?" diye sordu. Peygamberimiz de kendisine: "Müslüman olursan sana cennet var!" buyurdu. O da derhal müslüman oldu. Sonra şöyle dedi: v"Ey Allah´ın Resulü, benim sürüp getirdiğim şu koyunlar, benim yanımda emânet idi. Ben bunları ne yapacağım?" Peygamber Efendimiz de: "Bu koyunları, bizim askerimizin dışına çıkar sonra Hayber´e doğru sür! Yüzlerine kum atarak ve kendilerini o tarafa doğru ürküterek kovalayıver! Onlar, âit oldukları yere giderler." Müslümanlığı kabul eden o habeşî de böyle yaptı. Koyunlar koşturarak yerlerine döndüler. Koyunların sahibi olan yahûdi durumu görünce, kölesinin müslüman olduğunu sezdi. Bu müslüman olan ve bu suretle hürriyetini kazandığı gibi cenneti de hak eden habeşî, savaşta bir de şehîd mertebesine nail oldu. Peygamberimiz de bunun üzerine: "Gerçekten Yüce Allah, bu kuluna çok büyük ikramda bulundu, onu hayır ve keramete nail eyledi. O gerçekten içten gelerek müslüman oldu! Ve ben, onun başucunda iki cennet hûrîsmîn nöbet tuttuğunu da gördüm!" buyurdu.

Hâkim ve Beyhaki Şeddâd bin el-Hâd´tan rivayet eder: Bedevi araplardan biri, îman edip hicret etmişti.. Hayber Gazvesi gününde alman ganimetleri taksim eden Peygamberimiz, bu ârâbîye de hissesini ayırıp verdi. Arâbî dedi ki: "Ben Sana, bu ganimet payını almak için tabî olmadım. îslâm uğrunda şehîd olayım ve cennete gideyim, diye tabî oldum!" Efendimiz de buyurdu ki: "Eğer Allah´a karşı sözünü tutarsan, Allah da sana şehitliği nasîb eder!" Sonra savaş başladığında, onun şehid olduğu görüldü. Efendimiz de: "Sözünü tuttu, Allah da ona şehitlik nasîb eyledi!" buyurdu." [113]

Beyhakî îbn-i îshak tarikiyle şu haberi rivayet eder: "Müslüman olanlardan bâzıları Hayber´de Peygamber (s.a.v.)´in yanında gelip: "Ey Allah´ın Resulü, bizler çok aç kaldık, elimizde hiçbir şey bulunmamak tadır" dediler. Peygamber Efendimiz de Yüce Allah´a niyaz etti: "Ey Allah´ım, Sen bu kullarının hâlini bilmektesin! Bunlar çaresiz kalmış lar, benim dahî elimde kendilerine verecek birşeyim bulunmamaktadır. Kendilerine bir büyük ganimet nasîb eyle. diyerek duada bulundu. Sonra Cenâb-ı Hakk, kendilerine Hayber´in en çok zengin kal´ası bulunan Sa´d bin Muaz Kal´asının fethini müyesser eyledi."

îbn-i Kani´, Beğavî ve Ebû Nuaym Saîd bin Şiiyeym´den şöyle naklederler: Saîd, babasından naklen der ki: "Ben Müslümanlar Hayber´i kuşattıkları zaman Uyeyne bin Hısn´ın askerleri arasında idim. Biz Hayber yahûdilerine imdâd kuvveti olarak yola çıkmıştık. Uyeyne´nin askeri içinde bir sesin: "Ey nâs, evlerinize dönünüz, sizinkiler onlara üstün geldiler!" diye nida ediyordu. Biz de, bizimkiler galip gelmiş diyerek geri döndük. Sonradan anladık ki, bize Uyeyne´nin askeri içinde nida eden her hangi bir kimse olmamıştır. Bu ses semâdan gelmiştir. Yâni müslümanlara Allah´ın manevî bir yardımı imiş."

El-Vakıdi´nin sevkettiği bir habere göre, Peygamber (s.a.v.) Hayber´deki Şık Ehli´ne âit müteaddid kal´alan kuşattğı zaman, Şıklılar Nizâr´lüann kal´alarına çekilmek zorunda kaldılar. Burada kendilerini şiddetle müdâfâ ettiler. O kadar çok ok atıyorlardı ki, Peygamber Efendimiz´in eteklerine bile ok düşüyordu. Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.), yerden bir avuç kum alıp onların kal´alarına doğru attı. Kal´a büyük bir sarsıntı île sarsılıp yerle bir oldu, Müslümanlar da ilerleyip onları esir ettiler." (Bunu, bu şekilde, Beyhâki de rivayet etmiştir.)

Buharı ve Müslim Enes´ten şöyle rivayet ederler. O demiştir ki: "Peygamber (s.a.v.) sabah namazı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hayber Gavzesi´nde Vukua Gelen Mucize Ve Fevkaledelikler
« Posted on: 26 Nisan 2024, 14:44:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hayber Gavzesi´nde Vukua Gelen Mucize Ve Fevkaledelikler rüya tabiri,Hayber Gavzesi´nde Vukua Gelen Mucize Ve Fevkaledelikler mekke canlı, Hayber Gavzesi´nde Vukua Gelen Mucize Ve Fevkaledelikler kabe canlı yayın, Hayber Gavzesi´nde Vukua Gelen Mucize Ve Fevkaledelikler Üç boyutlu kuran oku Hayber Gavzesi´nde Vukua Gelen Mucize Ve Fevkaledelikler kuran ı kerim, Hayber Gavzesi´nde Vukua Gelen Mucize Ve Fevkaledelikler peygamber kıssaları,Hayber Gavzesi´nde Vukua Gelen Mucize Ve Fevkaledelikler ilitam ders soruları, Hayber Gavzesi´nde Vukua Gelen Mucize Ve Fevkaledeliklerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes