๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucemüs Sağir => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Ocak 2011, 18:46:22



Konu Başlığı: Sünneti seniyyeye uymanın sevabı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Ocak 2011, 18:46:22
Sünnet-i Seniyyeye Uymanın Sevabı

 

Sünnete uymak çok sevaplı bir iştir. Bilhassa bid'aların yay­gınlaştığı, ümmetin fesada gittiği zamanımızda sünnete tâbi ol­mak daha ehemmiyetlidir. Böyle zamanlarda bir sünneti işlemek binlerce sevap kazandırabilmektedir. Resûlullah (a.s.m.) bir ha­dislerinde bu gerçeği şöyle ifâde eder:

"Bid'ad ve ve dalâletlerin her tarafı istila ve ümmetimin bo­zulduğu bir zamanda sünnetime sarılana yüz şehid sevabı var­dır."[32]

Sünnete tâbi olmanın bu derece büyük sevap kazandırmasının sebebini şöyle izah edebiliriz:

Bir Müslümanın en yüksek gayesi, Allah'ın rızâsını kazan­maktır. Allah'ın rızasını kazanma yolları içerisinde en sağlamı, en makbulü ve en kısası, Resûlullahın gösterdiği ve takip ettiği yoldur. Resülullahı sevmek ve ona tâbi olmak bizi Allah'ın rızâ­sına götürecek yegâne yoldur. Bu gerçek bizzat Rabbimiz tara­fından şöyle ifâde edilir:

"De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir."[33]

Yüce Rabbimiz Nisa Sûresinin 69. âyetinde de kendisine hak­kıyla iman etmeyi, her hususta Resülullahın hükmünü tam bir teslimiyetle kabul etme şartına bağlamıştır. Bu âyet-i kerimede de meâlen şöyle buyururur:

"Her kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Al­lah'ın kendilerine pek büyük nimetler bağışladığı peygamberler, sıddîklar, şehidler ve salih kimselerle beraberdir. Onlar ise ne gü­zel arkadaşlardır!"

Bununla ilgili olarak bir başka âyet-i kerimenin meali ise şöy­ledir:

"Sizden kim Allah'a ve Resulüne itaat eder ve güzel işler ya­parsa, ona da mükafaatını iki kat veririz. Onun için biz Cennette pek güzel ve arkası kesilmeyecek bir rızık hazırlamışızdir."[34]

"Andolsun ki, Allah'ın rahmetini ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için, Allah'ın Resulünde si­ze güzel bir nümûne vardır"[35]

 
Allah Bizden Resulüne Uymamızı Niçin İstiyor?
 

Cenâb-ı Hakkın bizden Resulüne uymamızı istemesi, model ve rehber olarak onu göstermesinin sebebi, bizi kendi rızâsına ulaştıracak her türlü hal ve hareketi, ibâdet ve güzel ahlâkı onun mübarek şahsında topladığı içindir. Sevgili Habibini her yönden en mükemmel surette, en ideâl ve mutedil bir şekilde yarattığı içindir. Böyle olduğu içindir ki,

"Muhakkak ki, sen yüce bir ah­lâka sahipsin"[36]

ifadeleriyle onun ahlâkını övmüştür. Peygambe­rimiz de,

"Rabbim bana, edebi en güzel bir surette ihsan etmiş, edeplendirmiştir" buyurarak bu gerçeğe dikkat çekmiştir.

Evet, sünnet-i seniyyenin her bir meselesi, karanlıklı ve zarar­lı yollarda birer pusula ve fener vazifesi görür. Herkes akimi ke­miren, ruhunu tâzip eden, kalbini yaralayan dertlerin ilacını sün­net-i seniyyede rahatlıkla bulabilir. Sünnet-i seniyye düsturları ruhî, aklî ve kalbî, bilhassa içtimaî yaralar için çok faydalı mer­hem ve ilaçtır.

Peygamberimiz dış görünüşü ve bünyesi itibarıyla en güzel insan, en seçkin bir şahsiyet olduğu gibi; yaşayışı, hareketi ve ahlâkı bakımından da hep itidal ve istikamet üzere olmuş; ifrat ve tefritten uzak bir hayat yaşamıştır. Bunun için, sünnet-i seniyye­nin her meselesinde bir nur, bir edep ve bir hikmet vardır. "Sün­net-i seniyye edeptir. Hiçbir meselesi yoktur ki, altında bir nur, bir edeb bulunmasın" diyen Bediüzzaman Hazretleri, "Edebin envaını [her çeşidini] Cenâb-ı Hak Habibinde cemetmiştir [topla­mıştır]. Onun sünnet-i seniyyesini terk eden edebi terk eder" der.[37]

Peygamberimizin her hareketi tâbi olunacak ve takip edilecek en güzel rehberdir. Ölçü olarak alınacak en sağlam kanunlardır. Onun günlük yaşayışla ilgili sıradan bir hareketinde bile insan hayatını yakından ilgilendiren birçok fayda ve hikmetler vardır. Meselâ yemekten önce ve sonra ellerini yıkayan, sofrada iken sünnete uyarak midesini tıka basa doyurmayan, yatağa girerken sağ tarafına yatan bir insan sıhhat bakımından birçok faydalar el­de eder. Aynı şekilde evine girerken Resullahın tavsiyesini dinle­yerek selâm veren, aile ve çocukları arasında bulunduğu vakit Resulullahın aile hayatıyla ilgili sünnetini yaşayan huzurlu bir aile hayatı yaşar. İş hayatında herkese güler yüz gösteren, herke­se yardımcı olmaya çalışan, bitmez tükenmez bir hazine olan ka­naat düsturuna ve iktisat prensibine hassasiyet gösteren biri bu­nun maddî manevî faydasını elbette görecektir.

Bir diğer husus, sünnet-i senîyyeyi yaşayan bir mü'min, hem kendi doğru yoldan sapmaz, hem de başkasını saptırmaz. Bu ger­çek sünnetin sahibi Resulullahın mübarek lisânında şöyle ifâde edilir:

"Ey insanlar size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarılırsanız, hiçbir zaman dalâlete düşmezsiniz. Onlar: Allah'ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir."[38]

İşte sünnet-i seniyyenin yaşanmasında daha bunlar gibi bir­çok hikmetler vardır. Bu sebeple, her Müslüman sünnet-i seniyyeyi yaşamayı ve yaşatmayı kendisi için en mühim vazife olarak görmelidir.

Sünnetin her meselesine uymak mümkün olmayabilir. Bediüzzaman'ın da ifâde ettiği gibi, sünnet-i seniyyenin herbir nevine tamamen bilfiil tâbi olmak, imanda kemâl mertebede bulunan evliya ve asfiya gibi kimselere ancak müyesser olur. Fakat bir Müslüman, "Ben sünnetin her çeşidini tatbik edemiyorum, acaba benim sünnete olan bağlılığım kalmadı mı?" diye düşünmemeli­dir. Çünkü, insan hayatının bütünü gibi geniş bir dâireyi içine alan sünnetin tamamına bilfiil uymak mümkün değildir. İnsan hâlis niyetiyle, sünnete taraftar olmasıyla, işlemese dahi sünnetin esaslarını kabul edip talip olmasıyla bu bağlılığı göstermiş olur. Bu herkesin elinden gelir. O halde ümitsizliğe düşmeye gerek yoktur.[39]

Bir hususu daha belirtmek isteriz. Sünnet-i seniyyenin terkin­de günah olmamakla birlikte, büyük sevaptan mahrumiyet var­dır. Peygamberimizin biz Müslümanlara iki büyük emânetinden biri olan sünnetin değiştirilmesi ise bid'attır, dalâlettir ve büyük hatâdır. Ehemmiyetsiz görülmesi büyük bir kabahattir. Bediüzzaman, sünnetin ehemmiyetsiz görülmesini cinayet olarak vasıf­landırır.

Sünneti bile bile terk eden Resulullahın şefaatinden mahrum kalır. Şefaat, Peygamberimizin Kıyamet gününde ümmetinin gü­nah ve kusurlarını affetmesini Allah'tan istemesidir.[40]

 

Peygamberimizin Bütün Fiillerinin Bağlayıcılık Açısından Aynı Mıdır?
 

Peygamberimizin bütün fiilleri bağlayıcılık açısından aynı de­recede dinî bîr kaynak teşkil etmez. Alimler, Peygamberimizin fiillerini bağlayıcılık açısından şu üç kısma ayırırlar:

1. Hem Peygamberimizin, hem de ümmetinin uyması gereken fiiller: Peygamberimizin İslâmiyetin emirlerini açıklamak için yaptığı fiillerde ümmetinin kendisine tâbi olması gerekir.

Peygamberimizin yaptığı bir fiil kendisi için farz ise ümmeti için de farzdır. Namaz kılması, oruç tutması, haccetmesi gibi. Fiil Peygamberimiz için vâcipse ümmeti için de vaciptir. Kurban kes­mesi, vitir namazmda kunut tekbiri alması gibi. Fiil Peygamberi­mize mübahsa ümmetine de mubahtır. Yemesi, içmesi, yatması gibi. Farz ve vacip olan fiiller terk edilmez, hiçbir şekilde değişti­rilmez.

Peygamberimize tâbi olarak ümmetinin bâzı fiilleri işlemesi de sünnettir. Sabah namazının farzından önce iki rekât, öğlen namazının farzından önce dört, farzından sonra iki rekât namaz kıl­mak, abdest azalarını yıkamaya sağdan başlamak gibi.

2. Peygamberimizin kendisine mahsus fiilleridir: Bunlara "Hasâisü'n-Nebeviyye" "peygamberliğe ait özellikler" denir. Meselâ Peygamberimizin gece teheccüt namazı kılması farzdı. Fakat bizler için bu namaz farz değil, sünnettir.

3. Peygamberimizin beşerî yönü ile ilgili olan fiiller: Yemesi, içmesi, giyinmesi, konuşması, yürümesi gibi. Bunlara "âdâb" de­nilir. Âdaba uymak şart değilse de bir Müslüman bu hareketlerin­de de Peygamberimizi (a.s.m.) taklid ederse, bu günlük hareket artık sıradan bir hareket olmaktan çıkar, Allah rızâsı için Resûlullahı taklid ettiğinden bir ibâdet mânâsı kazanır.  Böylece bü­tün bir ömrü ibâdetle geçirmek mümkün olur. Bunun içindir ki, Sahabîler bu davranışlar bakımından da Peygamberimize uyma­ya çok ehemmiyet vermişlerdir. Bunun birçok misâlinden bir ka­çına yer verelim:

Enes (r.a.) çocuklara rastladığında selâm vermiş, Resûlullahın da (s.a.v.) çocuklara rastladığında onlara selâm verdiğini ri­vayet etmiştir.[41]

Hz. Ömer Hacerü'l-Esved'i öptükten sonra şöyle demişti:

"Hiç şüphesiz, ben senin bir taş parçası olduğunu biliyorum. Ne faydan dokunur, ne de zararın. Eğer Resûlullahın (s.a.v.) seni öptüğünü görmemiş olsaydım, ben de öpmezdim."[42]

Abdullah bin Mugaffel de (r.a.) hatırlattığı bir sünnete uyma­yan ve aksine hareket eden bir akrabasına darılmıştır.[43]

"Ben Resûlullahın (s.a.v.) izini takip eder, onun yaptığını yapmaya çalışırım"[44] diyen Ebû Mûsâ el-Eş'arî de (r.a.), her sö­zünde, her hareketinde Peygamberimizi örnek alırdı. Bir gün oğlu aksırmıştı. Ona "Yerhamükallah" demedi. Bir başkası aksırdı, ona "Yerhamükallah" diye duâ etli. Bunun sebebi sorulduğunda şu cevabı verdi:

"Peygamberin (s.a.v.),

"Biriniz aksırdığı zaman eğer, "Elham­dülillah" derse, siz de "Yerhamükallah" deyin. Demezse siz ona "Yerhamükallah" demeyin" buyurduğunu işittim."[45]

Sünnetin mertebeleri olduğunu söyleyen Bediüzzaman bu­nunla ilgili olarak meâlen şöyle der:

Bir kısmı farzdır, terk edilmez. O kısım, Şeriat-ı Garrâda taf­silatıyla beyan edilmiş. Onlar muhkemattır; hiçbir cihetle değiş­mez. Bir kısmı da nafile çeşidindendir. Bu da iki kısımdır:

Bir kısmı farzlara tâbi olan sünnet namazlar, abdestin sünnet­leri gibi ibâdete tâbi sünnet-i seniyyelerdir. Onlar dahi Şeriat ki­taplarında açıklanmış; onların değiştirilmesi bid'attır. Diğer kıs­mı 'âdâb' tâbir ediliyor ki, Peygamberimizin hayatını anlatan ki­taplarında zikredilmiş. Onlara muhalefete bid'a denilmez; fakat Peygamberimizin âdabına bir nevi muhalefettir ve onların nurun­dan ve o hakikî edebten istifade etmemektir. Bu kısım ise, örf ve âdetler, yeme, içme, konuşma, yatma gibi fıtrî işlerde Resûl-i Ekremin (a.s.m.) tevatürle malum olan harekâtına uymaktır. Bu ne­vi sünnetlere âdâb tâbir edilir. Fakat o âdaba ittiba eden, âdâtını ibâdete çevirir. O âdâbtan mühim bir feyz alır. En küçük bir âda­ba saygı göstermek, korumak, Resûl-i Ekremi (a.s.m.) hatıra geti­riyor, kalbe bir nur veriyor.

Sünnet-i seniyyenin içinde en mühimini, İslâmiyet alâmetleri olan ve şeâire de taalluk eden sünnetlerdir. Şeâir, âdeta umumî hukuk nev'inden, cemiyete âit bir ubudiyettir. Birisinin yapma­sıyla o cemiyet umûmen istifade ettiği gibi, onun terkiyle de umum cemaat mes'ul olur. Bu nevi şeâire riya giremez ve ilân edilir. Nafile nevinden de olsa, şahsî farzlardan daha ehemmiyetlidir.[46] Ezan okumak şeâir nevinden bir sünnettir.[47] Bu ifâdelerle sünnetin mâhiyeti ve muhtevasını tespit eden Bediüzzaman, sün­nete uygun yaşamanın Müslümanlar arasında gerçek bir barış ve huzur medeniyeti kurmaya sebep olduğuna da dikkat çekiyor. Onun getirdiği şeriatın on dört asrı ve insanlığın beşte birisini âdilâne ve hakkaniyet üzere idare ettiğini söylüyor. Onun getirdi­ği kanunların bedevi, okuma yazma bilmeyen, sosyal hayattan mahrum olan kimseleri, yaşadığı devirde çok çok ileri olan mil­letlere birer üstad, birer muallim yaptığını ifâde ediyor.[48]

 

Sünneti Nakledenler Güvenilir Kimselerdir
 

"Bâzı kimseler sünneti nakleden kimselerin güvenilir olmadığı­nı, bu sebeple sadece Kur'ân-ı Kerimin esas alınması gerektiğini iddia ediyorlar. Acaba öyle mi?"

Bu ve benzeri sözler, İslâmiyeti ortadan kaldırabilmek için yüzyıllardır oynanan oyunların bir uzantısıdır. Bunlar bazan açıkça saldırırlar, bazan dost perdesi altında görünen kimseler vasıtasıyla fikirlerini yayarlar. Samimî olsa da aklî muhakeme­den noksan kimselerin de bu görüşleri benimsemesi, böylelerinin ekmeğine yağ sürer.

Herşeyden önce böyle bir iddia başta Sahabiler olmak üzere Tabiîne, Tebe-i Tabiîne bir iftiradır. Çünkü hadisler bize kadar Sahabiler, Tabiîn ve Tebe-i Tabiîn yolu ile gelmiştir. Böyle bir sözün nasıl büyük bir iftira olduğunu anlayabilmek için bu başlık altında sünnetin bize kadar nasıl hassasiyetle geldiği konusu üze­rinde duracağız. Hadis naklinde ilk halkayı Sahabiler teşkil ettik­lerine göre önce onlar üzerinde duralım:[49]


 

[32] et-Tergîb ve't-Terhîb, 1:97 (62); Kenzü'l-Ummal 1:184.

[33] Al-i İmran: 3/31.

[34] Ahzab: 33/31.

[35] Ahzab: 33/21. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/15-16.

[36] Kalem: 68/4.

[37] Lem'alar, s. 48.

[38] Tirmizî, Menâkıb: 32.

[39] Lem'alar, s. 50.

[40] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/17-19.

[41] Müslim, Selâm: 15.

[42] Müslim, Hacc: 251; Buhârî, Hacc: 57.

[43] Müslim, Sayd, 56; Dârimî, Mukaddime: 40.

[44] Müsned, 4:563 (19705.)

[45] Müsned, 4:554 (19641)

[46] Lem'alar, s.51.

[47] Mektubat, s. 371.

[48] Şualar, s. 108-11. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/19-22.

[49] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/23.




Konu Başlığı: Ynt: Sünneti seniyyeye uymanın sevabı
Gönderen: Sefil üzerinde 07 Ekim 2015, 14:36:46
Esselamu aleykum ; İnşaallah Allaha Resulune sünneti seniyeye uyar onun sevabına nail olur kurtuluşa erenlerden oluruz .

Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Sünneti seniyyeye uymanın sevabı
Gönderen: Ceren üzerinde 07 Ekim 2015, 17:43:47
Aleykümselam.Sunneti seniyye peygamber efendimizin yaptıklarına uymak ve onun yolunda gitmektir.Sunneti seniyyeye uymak ce o yolda gitmek peygamber efendimize layık bit ümmet olmak,Rabbimin rızasını kazanan,mükafatı cennet olan kullardan olur.Rabbimin farzlarına uyan,sünneti senniyeye uygun yaşayan kullardan olup,faziletine eren kullardan olalım inşallah..,


Konu Başlığı: Ynt: Sünneti seniyyeye uymanın sevabı
Gönderen: Pelinay üzerinde 07 Ekim 2015, 18:15:13
Ve aleykumisselam ve rahmetullah.Rabbimiz Efendimize itaatin zatina itaat oldugunu bildiriyor.Efendimize itaat de Onum sunnetlerini uyvulamaktan geciyor..
Insallah Ona layik ummet olabiliriz.Allah raiz olsun paylaisminiz icin.


Konu Başlığı: Ynt: Sünneti seniyyeye uymanın sevabı
Gönderen: Mehmed. üzerinde 21 Haziran 2019, 03:50:01
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri sünnet yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Sünneti seniyyeye uymanın sevabı
Gönderen: Ceren üzerinde 21 Haziran 2019, 18:44:24
Esselamu aleyküm. Rabbım bizleri peygamber efendimizin yolunda onun sünnetine tabi yaşayan kullardan eylesin inşallah....


Konu Başlığı: Ynt: Sünneti seniyyeye uymanın sevabı
Gönderen: Sevgi. üzerinde 22 Haziran 2019, 02:21:00
Aleyküm selâm Sünneti seniyyeye uymanın sevabı çok büyüktür heleki bu zamanda Efendimiz in bir Sünnetini yapmak daha sevaptır