๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucemüs Sağir => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Ocak 2011, 18:44:12



Konu Başlığı: Sahabilerin fazileti
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Ocak 2011, 18:44:12
Sahabilerin Fazileti


Bütün Ehl-i Sünnet âlimlerine göre Sahabiler adalet sahabidir ve itimada şayandır. Bunda hiçbir Ehl-i Sünnet âliminin görüşü farklı değildir. Ehl-İ Sünnet âlimleri, Şahabının güvenilir ve iti­mada şayan olduğuna âyet ve hadislerden delil getirirler. Meselâ bununla ilgili âyetlerden bâzılarının meali şöyledir:

"Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği tav­siye eder, kötülükten sakındırırsınız ve Allah'a hakkıyla iman edersiniz."[50]

''Biz sizi böylece aşırılıktan uzak, adalet ve doğruluk üzere olan bir ümmet yaptık tâ ki kıyamet gününde siz peygamberlerin İlâhî hükümleri tebliğ etmiş olduklarına dâir, insanlar üzerine şa­hit olun, Peygamber de sizin doğru yolda olduğunuza şâhît ol­sun."[51]

"İslâm'da önceliği olan Muhacir ve Ensar ile onları güzellikle takip ederek örnek alanlar ve onları hayırla yâd edenlere gelince: Allah onlardan razıdır, onlar da Allah'tan razıdır. Allah onlara, içinde ebedî olarak kalmak üzere altından ırmaklar akan Cennet­ler hazırlamıştır. Bu ise en büyük kurtuluştur."[52]

Daha pekçok âyette Yüce Rabbimiz Sahabîleri över ve onlar­dan razı olduğunu bildirir. Bütün bu âyetler Sahabîlerin âdil ve güvenilir olduğu hususunda tam bir katiyet ifade eder. Kıyamete kadar okunacak bir kitap olan Kur'ân'da Allah'ın kendilerinden razı olduğunu bildirdiği insanların yalan söylemesi ve onlara güvenilmemesi elbette düşünülemez.

Diğer taraftan Sahabîlerin fazileti hususunda âyetlerin yanı sı­ra sayılamayacak kadar çok hadis-i şerif vardır. Bunlardan bâzı­larının meali şöyledir:

"Ashabım hakkında Allah'tan korkun! Ashabım hakkında Al­lah'tan korkun! Sakın benden sonra onlara düşman olup sövme­yin. Onları seven, bana olan sevgisinden dolayı sevmiş olur. On­lara kızıp kin duyan da, bana olan kin ve düşmanlığından dolayı böyle yapmış olur. Onlara sıkıntı veren bana sıkıntı vermiş; bana sıkıntı veren de Allah'a ezâ etmiş olur. Allah'a ezâ eden de büyük bir felâketle yüz yüze gelmiş demektir."[53]

"Ne mutlu beni görüp iman edene! Ne mutlu beni göreni gö­rene"[54]

"Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisinin arkasından giderseniz gidiniz, doğru yolu bulursunuz."[55]

Peygamberimiz (s.a.v.) başka bir hadislerinde de Ashabına dil uzatılmamasını emreder ve şöyle buyurur:

"Sakın benim Ashabıma sövmeyin. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Uhud Dağı kadar altını sadaka ola­rak verseniz, Sahabîlerimden birinin iki avuç hurma sadakasına, hattâ bunun yarısına bile yetişemezsiniz."[56]

Birgün Peygamberimize, "İnsanların en hayırlısı hangisidir?" diye soruldu. O da;

"Benim asrımdakilerdir. Sonra onları takip edenler, sonra da onları takip edenlerdir" buyurdu.[57]

Görüldüğü gibi, Peygamberimiz (s.a.v.), Sahabîleri sevmeyi kendisini sevmekle onlara sıkıntı vermeyi kendisine sıkıntı ver­mekle bir tutuyor. Sahabîleri, "Ne mutlu beni görenlere!" buyu­rarak övüyor. Sahabîleri görmeyi bir bahtiyarlık sayıyor. Sahabî­lerin hangisinin peşinden gidilirse gidilsin doğru yolun buluna­cağını bildiriyor. Ashaba dil uzatmayı yasaklıyor. Sahabe olma­yanın vereceği Uhud Dağı kadar sadakanın onların verdiği bir avuç hurmaya yetişemeyeceğini bildiriyor.

İnsanların en hayırlısının Sahabîler olduğunu bildiriyor. Pek­çok hadislerinde isim isim Sahabîlerin faziletlerini sayıyor. Bü­tün bunlar ortada iken Sahabîlerin verdiği haberi güvenilir bul­mamak iftira değilse nedir? Evet, bizzat Allah ve Resulünün gü­venilir olduğunu bildirdiği kimselere sıradan ve ne olduğu belir­siz insanların dil uzatması, güvenilir olmadıklarını söylemeleri, asıl kendilerinin güvenilir olmadığını, samîmi olmadıklarını gös­termez mi?

Sahabilerin fazileti hakkında faraza hiçbir âyet ve hadis olma­sa idi, onların itimad edilir kimseler olduğuna yine hükmedebilirdik. Çünkü bu insanlar bütün dünyanın Peygamberimizin karşı­sında olduğu bir zamanda ona iman etmişler, imanları uğrunda dayanılmaz işkencelere maruz kalmışlar, müşrik oldukları için babalarını, annelerini, evlatlarını, amca ve dayılarını karşılarına almışlar. İmanları uğrunda vatanlarından, sevdiklerinden ayrılıp hicret etmişler, bütün servetlerini Allah rızası için harcamışlar, İslâmiyetin yayılması için hayatlarını feda etmişler, Peygamberi­mize (s.a.v.) etten birer kalkan olmuşlardır. Böyle insanlara iti­mat edilmeyecek de, "Hadis nakledenlere itimad edilmez" diyen­lere mi güvenilecek? İslâmiyetin yayılması için bu derece gayret ve fedakarlık gösteren insanların İslâmiyet hakkında yanlış şey­leri nakledeceklerini, Peygamberimiz hakkında yalan uyduracak­larını söylemek hangi insafa sığar. Bu konuda Bediüzzaman'ın şu ifâdeleri ne kadar yerindedir. (Mealen alıyoruz):

İnsan fıtratında yalana "Yalan" demeye bir meyil vardır. Sahabîler ise sıdk ve doğruluk için can ve mal, anne ve baba, kavim ve kabilelerini feda edip, sıdk ve hak için fedai oldukları halde, hem "Benden bilerek yalan birşey haber veren, cehennem ateşin­den yerini hazırlasın!"[58]

mealindeki hadis-i şerifin tehdidine kar­şı, yalan karşısında susmaları mümkün değildir.[59]

İnsanın fıtratında yalana "Yalandır" demeye karşı cibillî bir meyil vardır. Bilhassa her topluluktan daha çok yalana karşı sus­mayan Sahabîler olsa; hele haber verilen şeyler Resûl-i Ekreme (a.s.m.) ait olsa; bilhassa nakledenler Sahabilerin meşhurlarından olsa, artık ona yalan karışmaz.[60]

 

Bâzıları "Hatâ Yapabilirim" Endişesiyle Hadis Rivayet Etmedi

 

Sahabîlerden bâzıları "Belki hatâ yapabilirim" düşüncesiyle ya hiç hadis rivayet etmemişlerdir, veya çok az rivayet etmişler­dir. Meselâ ilk Müslümanlardan ve hayatta iken bir hadiste toplu olarak Cennetle müjdelenen on Sahabîden birisi olan Saîd bin Zeyd'in nerede ise hiç hadis rivayet etmediği nakledilir.[61]

Hadis rivayet etmekten çekinen Sahabîlerden birisi de yine Cennetle müjdelenen on Sahabîden biri olan Zübeyr bin Avvam'dı (r.a.). Oğlu Abdullah (r.a.) kendisine, "Ben senin İbni Mes'ud, filan veya filan gibi hadis rivayet ettiğini görmüyorum, niçin?" diye sormuştu. Hz. Zübeyr şu cevabı verdi:

"Şunu iyi bil ki, ben Müslüman olduğumdan beri Resûlullahtan (s.a.v.) ayrılmadım. Ancak ben ondan bir söz işitmiştim.

"Kim bile bile bana yalan isnatta bulunursa, Cehennemdeki yeri­ne hazırlansın" buyurmuştu."[62]

Evet, daha bir çok Sahabî,

"Kim benim üzerime söylemedi­ğim bir sözü söyledi diye yalan uydurursa Cehennemdeki yerine hazırlansın"[63]

mealindeki hadis-i şerifin tehdidinden öylesine korkuyordu ki, hadis rivayetinden çekindikleri için, "Biz ihtiyar­ladık. Resûlullahtan hadis rivayet etmek çok zordur" diyorlar­dı.[64] Bildikleri pekçok hadisi dahi "Belki bir kelimesini yanlış nakledebilirim" endişiyle rivayet etmekten vaz geçiyorlardı.

Hz. Enes, çok hadis rivayet etmekten çekiniyor ve "Sizlere çok hadis rivayet etmeme Resûlullahın şu hadisi cidden mâni ol­maktadır" demiş ve "Kim benim üzerime yalan söylerse..." hadi­sini zikretmiştir.[65]

Yine Enes (r.a.) bir hadis rivayet edip bitirdiğinde, "...veya hadis Resûllullahın buyurduğu gibidir"[66] demeyi âdet edinmişti. Abdullah bin Mes'ud (r.a.) Ebu'd-Derdâ (r.a.) gibi Sahabîler de bunu âdet edinmişlerdi.

Sahabilerin Tabiîn âlimlerinden el-A'meş, Sahabîlerin hadis hususundaki titizliklerini şu ifâdelerle övmüştür:

"Bu ilim öyle bir topluluğun elindeydi ki, onlardan birine, gökten yere düşmek bu ilme bir vav, bir elif, veya bir dal ilave edilmesinden daha sevimli gelirdi."[67]

Hadis rivayet edenleri inceden inceye araştırıp değerlendir­meye tâbi tutan ve bu sahada eser veren İbni Kayyım el-Cevzî bununla ilgili olarak şöyle der:

Sahabi bir söz söylediği, bir hüküm veya bir fetva verdiği za­man, onda bizde bulunmayan anlayış imkanları vardır. Sahabînin bir meseleyi iyi anlayabilmesinin sebebi, Peygamberimizden (s.a.v.) veya başka bir Sahabîden işitmiş olmasından kaynakla­nır. Sahabîlerin hal ve yaşayışlarını bilmeyenler her hangi bir hu­sus hakkında "Eğer Sahabîler bu konuda Peygamberimizden bir şey duymuş olsalardı naklederlerdi" derler. Halbuki Sahabîler Peygamberimizden birşey naklederlerken fazla veya eksik bir şey söyleriz diye korkarlardı. Onlar Peygamberimizden işittikleri şeyi defalarca konuştukları halde onu Peygamberimizden işittik­lerini açıklamazlardı.[68]




[50] Al-i İmran: 3/110.

[51] Bakara: 2/143.

[52] Tevbe: 9/100.

[53] Tirmizî, Menakıb: 59; El-İsâbe, 1:10.

[54] Müsned, 5:245.

[55] Keşfü'l-Hafâ,1: 132.

[56] Müslim, Fezâil: 221.

[57] Müslim, Fezâil: 221; Tirmizî, Menakıb: 57.

[58] İbni Mâce, Mukaddime: 4 (30-35.)

[59] Bediüzzaman, Mektûbat, s. 121.

[60] Bediüzzaman, Mektubat, S. 120. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/23-26.

[61] Te'vilu Muhtelifi'l-Hadis, s. 39.

[62] İbni Mâce, Mukaddime: 4 (36.)

[63] Buharî, İlim: 38, Enbiya: 50; Müslim, Zühd: 72; Tirmizi, Fiten: 70.

[64] Hâtib el-Bağdâdî, el-Kifaye, s. 171.

[65] Müslim, Mukaddime: 2(1)

[66] Dârimî, Sünen, Mukaddime: 28.

[67] el-Kifâye, s. 178.

[68] Dr. Abdülkadir  Şener, Kıyas, İstihsan,  İstıslah,   s. 42,  İ'lâmü'l-Muvakkin, 2:229 naklen. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/26-28.



Konu Başlığı: Ynt: Sahabilerin fazileti
Gönderen: Ceren üzerinde 07 Ekim 2015, 18:56:01
Esselamu aleykum.Sahabeler peygamber efendimizin zamanında yaşamış,onu görmüş ve onun yolunda gitmişlerdir.Fazileti cennet ehli olup,peygamber efendimizin şefaat ettiği kullardan olmuşlardır.Rabbim bizleri sahabelerin yolunda giden ve faziletine eren kullardan eylesin inşallah..,


Konu Başlığı: Ynt: Sahabilerin fazileti
Gönderen: Mehmed. üzerinde 21 Haziran 2019, 03:50:26
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğruların yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Sahabilerin fazileti
Gönderen: Ceren üzerinde 21 Haziran 2019, 18:38:08
Esselamu aleyküm. Rabbım bizleri sabelerin yolunda giden onlar gibi Salih kul cennet ehli olan kullardan eylesin inşallah. Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim...


Konu Başlığı: Ynt: Sahabilerin fazileti
Gönderen: Sevgi. üzerinde 05 Temmuz 2019, 05:41:21
Aleyküm selâm. Rabbim bizleri sevdiği kullarının yolundan ayırmasın inşaAllah