๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucemüs Sağir => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 10 Ocak 2011, 12:36:35



Konu Başlığı: Peygamberimizin günahtan korunması
Gönderen: Sümeyye üzerinde 10 Ocak 2011, 12:36:35
Peygamberimizin Günahtan Korunması


636. Ammar bin Yâsir (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullaha (s.a.v.), "Ya Resûlallah, siz Cahiliye Dev­rinde Cahiliye ehlinin işlediği günahlardan birini işlediniz mi?" diye sordum.

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Hayır. İki yere gidecek oldum. Birincisinde uyku bastı. İkincisinde ise insanların geceleyin yaptıkları sohbet beni oyaladı, gidemedim."[695]

 

İzah

 

Cenâb-ı Hak, daha ezelden, ondaki liyakat sebebiyle Sevgili Habibini son peygamber olarak takdir etmişti. Bu sebeple küçük­lüğünden beri onu bu büyük vazifeye hazırladı, devamlı olarak murakebe altında tuttu. Çocukluk devresinden itibaren onu Cahi­liye Devrinin her türlü çirkinlikleri ve kötülüklerinden korudu.

İzahını yaptığımız hadiste, Ammar bin Yasir'in (r.a.) suâli üzerine Peygamberimiz henüz risaletle vazifelendirilmeden önce Cahiliye Devrinin eğlencelerinin sergilendiği iki yere gitmek iste­diği halde gidemediğini bildirmektedir. İki defa tekrarlan bu had­ise şöyle olmuştu:

Kureyş'ten biri ile kendilerine ait koyunları otlatırken arkada­şına, "Eğer benim koyunlarıma da bakarsan Mekke'ye gidip gece sohbetlerine katılmak istiyorum" dedi.

Arkadaşı, "Olur bakarım" deyince de Mekke'ye geldi. Girişte def, düdük ve ıslık sesleri işitti. "Bu nedir?" diye sordu. "Filan erkek filan kadınla evleniyor" dediler. Peygamberimiz oraya gitti, tam oturmuştu ki, aniden kulakları tıkandı, gözleri kapandı. Sa­bahleyin güneşin sıcaklığı ile uyanabildi. Hemen arkadaşının yanına gitti. Arkadaşı, "Ne yaptın?" diye sordu. Peygamberimiz başından geçenleri ona anlattı. Resûlullah (s.a.v.) buna benzer bir hadise daha yaşadı.[696]

 

Doğum Kontrolü Ve Kader
 

637. Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullahın (s.a.v.) yanında azlden konuşuldu. Resû­lullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Azl yapmanızda bir günah yoktur. Muhakkak o da kaderdendir."[697]

 

İzah

 

Hadiste ifâde edilen azl, "cinsî münâsebet esnasında erkeğin menisini dışarı akıtması" demektir. Bir çeşit doğum kontrolüdür. Hadiste, doğmu kontrolünün de kaderden olduğu nazara veril­mektedir.

Cenâb-ı Hak, Hakîm isminin gereği olarak kâinatta meydana gelen hadiseleri bazı sebeplere bağlamıştır. Meselâ, buğday elde etmek için tarlaya tohum ekmek; meyve yetiştirmek için ağaç dikmek gerekir. Bütün bunlar bir sebeptir.

Bunun gibi, bir çocuğun anne karnında teşekkül edebilmesi için de, erkekte bulunan sperm ile kadında bulunan yumurtanın buluşması gerekir. Bu buluşma herhangi bir yolla engellenirse, çocuğun teşekkül etmemesi normal sayılabilir. Her ne şekilde olursa olsun doğum kontrolünü Cenâb-ı Hakkın yaratmak iste­diğine engel olmak mânâsında anlamamak gerekir. Çünkü, burada canlının teşekkül etmemesi, Yüce Allah'ın yaratmak istememe­si sebebiyledir. Bu durumda tedbir almak bir sebepten öteye geçmemektedir. Cenâb-ı Hak mahlukâtın sayısını takdir ederken ku­lunun böyle bir tedbire teşebbüs edip etmeyeceğini biliyordu. Bu­nun için de insanların sayısını bu ilmi içinde tayin ve takdir etti. Hadisin "Muhakkak o da kaderdendir" cümlesi bunu ifâde etmek­tedir.

Şu hususu da hatırdan çıkarmamak gerekir: Cenâb-ı Hak şayet yaratmayı takdir etmişse, tedbirin hiçbir tesiri olmaz. Ne kadar tedbire müracaat edilirse edilsin, şayet doğması ezelde takdir edil­mişse, o çocuk mutlaka doğar. Nitekim hadisin zikrettiğimiz kay­naklarda yer alan ve yine Ebû Sâid el-Hudrî (r.a.) kanalıyla gelen bir rivayeti şöyledir:

"Azl yapmanızda bir günah yoktur. Fakat, Cenâb-ı Hakkın kıyamete kadar doğmasını takdir buyurduğu her canlı mutlaka doğar."[698]

 

Peygamberimiz Adına Yalan Uydurmak

 

638. Ali (r.a.) rivayet ediyor:

"Kim bilerek benim adıma yalan uydurursa, Cehennem­deki yerine hazırlansın."[699]

 

İzah

 

Yalan söylemek dinimizin haram kıldığı hususlardandır. Pey­gamberimiz üzerine yalan uydurmak ise kat kat cezayı gerektirir.

Çünkü onun üzerine uydurulan yalan, başkaları adına uydurulan yalanla kıyas edilmez. Zira onun sözleri dinin kaynaklarıdır. Onun adına yalan uydurmak aynı zamanda Allah adına yalan uy­durmak demektir. Çünkü Peygamberimiz dinî hükümleri bildirir­ken kendiliğinden konuşmamış, Allah'ın vahyini tebliğ etmiştir. Dolayısıyla bir kimse söylemediği bir sözü Resûlullaha isnad et­mekle, "Allah Resulüne böyle vahyetti" demiş olmaktadır. Bunun içindir ki, Resûlullah (s.a.v.) böylelerini şiddetle tehdit etmiştir.[700]



İnsana "İnsan" Denilmesinin Sebebi

 

639. İbni Abbas (r.a.):

"İnsanın "insan" diye isimlendirilmesinin sebebi, onun verdiği sözü unutmasıdır." [701]

 

İzah

 

Yukarıdaki söz, Peygamberimize (s.a.v.) nispet edilmemiş, İbni Abbas'ın bir sözü olarak kaydedilmiştir.

İnsan, kelime olarak "unutmak" mânâsına gelen "nisyan" kö­künden alınmıştır. Peygamberimiz hadislerinde insana bu ismin verilmesinin sebebinin verdiği sözü unutmasından kaynaklan­dığını bildirmiştir. Bu söz, ruhlar âleminde Allah'ın "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" suâline "Evet, Rabbimizsin" şeklinde ve­rilen sözdür. İnsan, Rabbine verdiği bu sözü unutmuştur.

Bediüzzaman da insan ve nisyanla ilgili olarak şöyle der: "İnsan, nisyandan alındığı için, nisyana müpteladır. Nisyanın en kötüsü de, nefsin unutulmasıdır. Fakat, hizmet, sa'y, tefekkür zamanlarında, nefsin unutulması, yani nefse bir iş verilmemesi, dalâlettir. Hizmetler görüldükten sonra, neticede, mükâfat zaman­larında nefsin unutulması kemâldir."[702]

 

Salih Rüyalar
 

640. Abdullah bin Mes'ud (r.a.) rivayet ediyor:

"Salih kulların gördüğü sâdık rüyalar peygamberliğin yet­miş parçasından bir parçadır." [703]

 

Kimler Şefaat Edecek?
 

641. Ebû Bekre (r.a.) rivayet ediliyor:

"İnsanlar sırat üzerine sürülürler. Tıpkı gece kelebekleri­nin ateşe döküldükleri gibi, sıratın kıyılarından dökülürler. Allah rahmetiyle dilediklerini ateşten kurtarır. Sonra melek­lere, peygamberlere, şehitlere şefaat etmeleri için izin verilir. Onlar da kalbinde zerre miktarınca iman bulunanların ateşten çıkarılması için şefaat ederler de ederler."[704]

 

Ölüm Ânında Herkes Gideceği Yeri Görür

 

642. Abdullah bin Ömer (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöy­le buyurduğunu işittiğini rivayet ediyor:

"Biriniz vefat ettiğinde ona sabah akşam kalacağı yer arzedilir. Eğer Cennet ehli ise cennetteki yeri, Cehennem ehli ise Cehennemdeki yeri kendisine gösterilir. Ve kendisine şöyle denilir:

"Burası, kıyamette Allah'ın seni göndereceği yerindir." [705]

 

Cemaatle Namaz
 


643. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

"Öyle istiyorum ki, insanlara namaz kılmalarını emrede­yim, ardından namaza kalkayım, sonra da bakayım, mesci­de namaza gelmeyenlerin evlerini yakayım."[706]

 

Anarşi Ve Fitne Zamanında İslâmı Yaşamak
 

644. Ma'kıl bin Yesar (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

"Anarşi ve fitne zamanında İslâmı yaşamak, bana hicret etmek gibidir."[707]

 

İzah

 

Mekke'de, ağır şartlar altında İslâmı yaşamak zor olduğundan Yüce Allah'ın emri ile Müslümanlar Medine'ye hicret ettiler. Ardından İslâmı yaşamakta zorlanan pekçok kimse, Peygambe­rimizin yanına hicret etti. Bu hicret onlara çok büyük sevaplar ka­zandırdı.

Hadiste bu sevabı kazanma yolunun sadece tarihin bîr devrine mahsus olmadığı, hicretin devam ettiği bildirilmektedir. Anarşi ve fitne zamanlarında İslâmı yaşamak zor olduğu için, Peygamberi­miz böyle zamanlarda İslâmı yaşamayı İslâmın ilk devirlerindeki zorluğa benzetmiş ve böylelerinin Medine'de kendisine hicret eden Sahabîlerin hicret karşılığında aldıkları sevap kadar sevap kazanacaklarına dikkat çekmiştir.[708]

 

Peygamberimizin Cehennemden Allah'a Sığınması
 

645. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullaha (s.a.v.) bir kap yemek getirildi. Çok sıcaktı. Birden elini ondan çekti. Ve,

"Allah'ım, bize Cehennem ate­şinden yedirme" buyurdu.[709]

 

Zekât Vermemenin Cezası

 

646. Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Zekât vermeyen kıyâmet gününde ateştedir."[710]

 

Peygamberimiz Sünnetli Olarak Doğdu
 

647. Enes (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğu­nu rivayet ediyor:

"Rabbimin bana olan bir ikramı da sünnetli olarak doğ­manı ve avretimi kimsenin görmemesidir."[711]

 

İzah

 

Peygamberimizin hususiyetlerinden birisi de sünnetli olarak doğmasıdır. Hadiste birinci olarak buna dikkat çekilmekte, yine buna bağlı olarak avretini kimsenin görmediği bildirilmektedir. Buna hanımları da dahildir. Nitekim Hz. Aişe validemiz, Peygamberimizin (s.a.v.) cinsel organını hiçbir zaman görmediğini bildirmiştir.[712]

Peygamberimiz, bir hadislerinde, kendisinin edep yerini göre­nin gözünün nuru söneceğini bildirmiş, bunun için de vefatında kendisini damadı Hz. Ali'nin yıkamasını vasiyet etmiştir.[713]

 

Hz. Bilâl'in Fazileti
 

648. Ebû Umâme (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle bu­yurduğunu rivayet ediyor:

"Cennete girdim, bir hışırtı işittim. "Ey Cebrail, bu hışırtı nedir?" dedim. "Bilal. Önünde yürüyor" dedi."

194,405, 439 numaralı hadisin izahına bakınız.[714]

 

Peygamberimizin Parmaklarından Su Akması
 

649. Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullah ile beraber bir yolculukta idik. Su azaldı. Resûlullah (s.a.v.) bir kab istedi ve elini kabın içine koydu. Resûlullahın parmakları arasından su aktığını gördüm.[715]

 

İzah

 

Diğer peygamberlerden farklı olarak Peygamberimizin (s.a.v.) mucizeleri çok çeşitlidir. Bu cümleden olarak onun en büyük mu­cizesi Kur'ân'dır. Miraca yükselmesi, ayın ikiye bölünmesi, taş­ların, ağaçların, hayvanların kendisi ile konuşması, gaybdan ha­berler vermesi, yemeğin bereketlenmesi, suyun bereketlenmesi onun mucizelerinden sadece bir kaçıdır. İşte Resûlullahın mucize­lerinin bir çeşidi de parmaklarından suyun akmasıdır. Yukarıdaki hadis buna işaret eder. Başta Buhari ve Müslim olmak üzere hadis kitaplarında Peygamberimizin parmaklarından suyun aktığı, on­dan zaman zaman iki yüz, üç yüz, bin beş yüz kişinin ihtiyaçla­rını karşıladığı bildirilir.

Mu'cizât-ı Ahmediye Risâlesi'nde Peygamberimizin bu çeşit mucizelerine de bir kaç misal veren Bediüzzaman, sonra bunu Hz. Musa'nın (a.s.) mucizesi ile karşılaştırır ve meâlen şöyle der:

Hz. Musa'nın (a.s.) taştan on iki yerde su akıtması, Resûl-i Ekremin (a.s.m.) on parmağından on musluk suyun akmasının derecesine çıkamaz. Çünkü, taştan su akması mümkündür, bir benzeri bulunur[716] fakat et ve kemikten, Ab-ı Kevser gibi, suyun çoklukla akmasının benzeri âdiyat arasında yoktur.[717]

330 numaralı hadise de bakınız.[718]



[695] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/334-335.

[696] Taberî, 2:196; el-Bidâye, 2:287; İnsânü'l-Uyûn, 1:200. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/335-336.

[697] Buhari, Megâzî; 32; İbni Mâce, Nikâh: 30. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/336.

[698] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/336-337.

[699] Buharı, İlim: 38, Enbiya: 50; İbni Mâce, Mukaddime: 4 (36); Müslim, Mukaddime: 2 (1), Zühd: 72; Tirmizi Fiten: 70. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/337.

[700] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/337-338.

[701] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/338.

[702] Mesnevî-i Nuriye, s. 201. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/338-339.

[703] Tirmizi, Rüya: 6. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/339.

[704] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/339-340.

[705] Buhâri, Cenâiz: 90; Müslim, Cennet: 65, 66; Tirmizî, Cenâiz: 70. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/340.

[706] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/340.

[707] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/341.

[708] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/341.

[709] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/341-342.

[710] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/342.

[711] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/342.

[712] 94 numaralı hadise bakınız.

[713] Tabakât, 2:280; İnsânü'l-Uyûn, 3:476. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/342-343.

[714] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/343.

[715] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/343-344.

[716] Nitekim kuru bir çubukla olmasa da sondaj aleti ile yerden su çı­karılmıştır.

[717] Mektûb'at, s. 122.

[718] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/344.




Konu Başlığı: Ynt: Peygamberimizin günahtan korunması
Gönderen: Ceren üzerinde 08 Haziran 2017, 14:07:38
Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden ve günahdan ,haramdan kaçınan kullardan eylesin inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Peygamberimizin günahtan korunması
Gönderen: Mehmed. üzerinde 08 Haziran 2017, 21:22:03
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimizin yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Peygamberimizin günahtan korunması
Gönderen: Sevgi. üzerinde 09 Haziran 2017, 04:50:51
Ve Aleyküm Selam. Peygamberimiz bizlere en doğru örnektir. Mevlam bizleri hayırlı ümmet olanlardan eylesin inşaAllah